20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HAYVANLARDÜNYASI SOFRASAGLIGI lyotlu tuz ve beynimiz Ayşe Baysal Atların ilk atası doğaya salınıyop Moğolistan' da Aşnay adı verilen vahşi atlar yok olmaktan kurtarıldı ve şimdi 1500 tanesi anavatanlarına götürülerek doğaya salınacaklar n eski çağlardan beri insanların yanından eksik olmamış hayvanlardan biri, belki de birincisi atlardır Savaşta, barışta, eğlencede, kısaca her yerde atlar vardı. Bugün, değişen koşullar gereği, dunyada atlara pek yer kalmadı. Hemen sadece spor, gösteri ve para ödüllü yarışlarda kullanılmak üzere yetiştiriliyorlar. Atların geçmişiyle ilgilenen bilim adamları, bunlannın atasının hâlâ vahşi bir şekilde Mogollstanın bazı yörelerinde yaşadığını tahmin ediyordu. Eldeki örnekler de çeşitli hayvanat bahcelerinde sergilenmekteydi. Moğolların 'Aşnay' dediği bu bodur, dayanıkh canlıların yeryüzünden tumüyle kaybolmasına engel olmak için, yeniden el değmemiş doğada üremelerini sağlayacak koşullar hazırlanıyor Çalışmalara Berlin Hayvanat Bahçesı ve Yabanıl Hayvan Araştırma Kurumu'ndan uzmanlar da katıhyor. Bodur, saz rengi postlu, kısa sert yeleli bu ilksel hayvanların bilim çevresindeki adı Prejevalski' atları Bu, onları ilk kez bulup sınıflandıran Rus general ve gezgin kaşif Nikolay Prejevalski'nin adı.. 1878de Moğolistan' a bir araştırma gezisi yapan Prejevalski o zamana dek bilinmeyen bir at türü ile karşılaşmış, yakaladığı bir örneğin kafatasını ve postunu çara armağan olarak götürmüştü. Zamanın hayvanbilimcilerinden Ivan Polyakov, yaptığı incelemelerin sonunda bunların bir ilksel at örneğine ait olduğunu anlamış ve keşfine adını vererek generali onurlandırmıştı. Şimdi bütün kaynaklarda bu hayvanlar, Prejevalski adıyla anılıyor Şaşılacak olan, bu atların yüzbinlerce yıldır fazla evrim geçirmeden günümüze ulaşabilmesi. Eldeki tek tük örnekler, dünyanın önemli hayvanat bahcelerinde özenle korunuyordu. Bazı bilim adamları bunların, Moğolistan'ın el değmemiş bölgelerinde hala yabanıl olarak yaşadığını D ünyaca ünlü bir bilimsel dergide Dünya Sağhk örgütü, UNICEF ve Uluslararası lyot Yetersizliğini önleme Danışma Konseyı tarafından hazırlanan raporu okuduğumda sağlığımızla ne kadar ilgisiz olduğumuzu düşündüm Toplumda özürlü çocuklarla yeterince ilgilenemediğimiz hep vurgulanır, fakat bunların neden özürlü oldukları üzerinde pek durulmaz ve sadece akraba evliliğiyle geçiştirilir. özürlüler içinde en önemli bir grubu beyin özürlüler oluşturur. Beyinde özür olmasının hafif belirtisi genellikle dikkat bile çekmez. Genellikle bunlar öğrenmesi güç, sürekli sınıf tekrarlayan çocuklardır. Beyin özürünün oluşmasında en önemli etkenlerden biri iyot yetersizliğidir. Toprak ve suda yeterince iyot bulunmadığında, o yörede yetişen bitkisel besinler ve bu bitkilerle beslenen hayvanlardan elde edilen ürünlerde de iyot yetersizdir. Toprağın yüzey kısmının yağmur suları ve rüzgâr erozyonu ile sürekli kaybı iyot yetersizliğini daha da belirgin duruma getirmektedir. Ülkemizde iyot yetersizliği bozuklukları önemli halk sağlığı sorunlarından biridir. İyot yetersizliğinin görünen belirtisi troid bezinin genişlemesiyle boyunda şişme olarak ortaya çıkan "endemik guvatrdır". Endemik guvatr başta kadınlar olmak üzere her cins ve yaştaki insanda görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü'nün eşgüdümü ile birçok ülkede yapılan araştırmalar endemik guvatrın sık görüldüğü yörelerde beyin özürü ile belirlenen "endemik kretinizm" denen hastalığa da sık rastlandığını işaret etmektedir. Genelde endemik guvatrla endemik kretinizm arasında paralellik bulunmuştur. Endemik guvatrı sıklığındaki azalma endemik kretinizm sıklığını da azaltmıştır. Annenin gebeliği öncesi ve sırasında yeterince iyot almaması beyin özürlü çocuk doğurma riskini arttırmaktadır. Çocuk doğduktan sonra gerek anne sütünün iyottan yetersiz oluşu, gerekse çocuk besinlerinin iyot içeriğinin düşüklüğü çocukların zihin işlevlerinde bozukluğa neden olmaktadır. lyot yetersizliği 4050 yıl önce Amerika gibi gelişmiş ülkelerde de önemli sorundu. Bu ülkelerde insanın sofrasında her an bulundurduğu tuzun iyotla zenginleştirilip piyasaya sunulması ve halkın iyotlu tuzu kullanmanın gereği konusunda biiinçlendirilmesi sonucu bu sorun ortadan kalkmıştır. Ülkemizde 1970'lerden beri iyotlu tuzun satışa sunulması sağlanmıştır. Ancak, halkımız bunu kullanmanın gereği konusunda yeterince bilinçlenmemiştır. Markete "neden tuzun iyotlusu yok" diye sorduğumda "kimse talep etmedi" cevabı bunu en iyi şekilde açıklamaktadır Bu ilgisizliğin bir nedeni, iyotlu tuzu bir guvatrı iyileştirme aracı gibi görmektedir. lyotlu tuzun esas işlevi, iyot yetersizliği bozukluklarının önlenmesidir. Dünya Sağlık örgütü'nün "önlenebilir" diye nitelendirdiği hafif ve ileri derecede beyin özürlü çocuklarımızın olmaması, sağlıklı ve üretken nesiller yetiştirmemiz için lütfen soframızda iyotlu tuz kullanalım E Avrupa'da yetiştirildikten sonra Asya'da serbest bırakılacak atlar. tahmin etmekteydi. Nitekim bu doğru çıktı. Avrasya'nın bütün bozkırlarında bu ilksel atlardan izler vardı Yaklaşık 5000 yıl önce, bugünkü Rusya'nın orta kesimlerinde yerleşik olan Iskltlerin bu ürkek hayvanları yakalayıp evcilleştirmesiyle insanların arasına katılmışlardı. Iskitler, sadece iri atları seçiyor, bodurları yabanıl yerlere kovalıyorlardı. Böylece, hep insanlardan uzak yerlere kaçan bu hayvanlar sonunda tumüyle unutuldu, Prevejalski onları bulanadek.. Bu atların yüzyılımızın başında Avrupa'ya dönmelerini sağlayan kişi, Hamburg'lu hayvan tüccarı Carl Hagenbeck idi. Hagenbeck büyük olasılıkla, bu şekilde onların soyunun tükenmesini de önlemişti. Doğu Asya'ya gönderdiği avcıların yakaladığı 28 örneği, genelıkle çiftler halinde hayvanat bahçelerine ve dünyanın çeşitli yerlerinden hayvan meraklılarına satmıştı Bu atlardan 11'i islah edilmiş ama 2, Dünya Savaşı nedeniyle çoğalmaları sekteye uğramıştı Haydi bozkıra! Fransa'da Lascaux'da mağarada bulunan taş devri çlzimi bir ataat. Bugün Prag hayvanat bahçesinde 3 kısrak ve 1 aygır, Münih hayvanat bahçesinde de 1 aygır ve 4 kısrak savaşı sağ salim atlatabilmişti. Bu 9 hayvan, 300 hayvanat bahçesinin katıldığı dünya çapında bir ıslah programının çekirdeğini oluşturmuş ve sayıları 1500'ü bulmuştu. Bu programın eşgüdümününden Köln'lü bayan hayvanbilimci VValtraut Zimmermann sorumluydu. Zimmermann'ın yeni tasarısı, bu hayvanlardan bir bölümünü Moğolistan bozkırlarına bırakarak yeniden doğal ortamda çoğalmalarını sağlamak. Burada, Moğol yetkililerle işbirliği içinde, Gobi çölündeki Guntamga vahasında 100 hektarlık bir alan çevrilecek. Yüksek bölgedeki temiz havanın, hayvanları zararlı böceklerden koruyacağı düşünülüyor. Atlar, bir iki yıl içinde doğal koşullara alışınca, serbestçe gezinebilmeleri için, bir kapı açılacak. Bu hayvanlar için en büyük tehlikeyi, çevredeki kurtlar oluşturuyor. Atlar, yabanıl özelliklerini tumüyle kaybetmişlerse, yani, bu kurtlardan korkmayıp kendilerıni korumazlarsa ne olur? Kurtlar için kolay lokma olmazlar mı? VValtraut Zimmermann öyle düşünmüyor. Bu hayvanların kendilerini en iyi şekilde koruyabileceğineinanıyor.(ade) 3412
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle