Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SORUN YANITLAYALIM Ülkemizde değerli Retinis Ülkemizde maun ağacı yetisir mi? pigmentoza taş yatakları nedip? Ameliyatla var mı? tedavisi var mıdır? Istanbul'dan yazan okurumuz özgür Erbll'in sorusu şu "Ülkemizde maun yetiştirme olasılığı var mıdır? Maunun kökleri neresldir? Maun ağacı hangi işkollarında kullanılır?" Elazığ'dan yazan okurumuz Uğur Han Kutlunun sorusu şu: Gözlerimden uzun bir süreden beri rahatsızım. önceleri hafit bir görme kaybı vardı, sonradan bu bozukluk oldukça iler ledi. Hastalığımın ismi retinitis pigmentoza Imiş. Daha önce Moskova'da ameliyat olmuştum. Türkiye'de bu hastalıkla ilgili olarak bağlantıya geçebileceğim, bu haslalığın tedavisi, ameliyatıyla ilgili bir yer var mı?" Okurumuzun sorusunu Istanbul Üniversitesi Orman Botaniği Anabilim Dah'ndan Prof Dr. Faik Yaltınk yanıtlıyor: "Maun Türkiye'nin doğal bir türü değildir. Türkiye'de doğal olarak yetişen hiçbir maun türü yoktur. Maun türlerinin bağlı olduğu familyanın adı meliacea'dir. Bu familyaya ait iki önemli cins vardır. Birincisi svvietenia; ikincisi khaya'dır. Doğal ortamlarında, bu iki cins yaygındır Ankara'dan yazan okurumuz Suat Gumüştekin'in sorusu şu "Türkiye'de pırlanta, zümrüt gibi değerll taşlar bulunmakta mıdır, varsa yataklar nerede bulunmaktadır?" Okurumuzun sorusunu Istanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği'nden Ooç. Dr. Semlh Ulakoğluyanıtlıyor: "Birincisi, pırlanta orijinal taş olarak bulunmaz, elmastan yapılır. Pırlanta, elmasın bir kesim şeklidir. Elmasın çok yüzeyli bir şekilde kesilmesi, taşa çok yüzeyli, ışık oyunlarıyla dolu prizmatlk bir görünüm verir. Bu taşa pırlanta denir. Taşa ışıltılı görünüm vermenin bir yolu, elması pırlanta olarak kesmektir. öteki yolu da elmasın altına foya konmasıdır Altına foya konan elmas, pırıltılı bir görünüm verir Foya ayna gibi yaldızlı bir kâğıttır. örneğin yüzükte kullanılan bir elmasın altına foya konabilir. Pırlantanın altı açıktır. Elmas yüzükte taşın altı kapalıdır. Çünkü foya vardır Elmas Afrika kökenli bir taştır. Zümrüt de Afrika'da, ayrıca Rusya, Urallar'da çıkarılır. Ülkemizde elmas, topaz, yakut gibi kıymetli taşlar yoktur, jeolojik olarak da bu pek mümkün değildir. Ancak ülkemizde yarı kıymetli taş çeşitleri var. örneğin Balıkesir'e bağlı Dursunbey'de amatist adı verilen kuvars çeşidi vardır. Kolye, yüzük, küpe yapımında kullanılan morumtırak renkli amatistin yanısıra, ülkemizde dumanlı kuvars, pembe kuvars ,necef taşı bulunmaktadır. Opal çeşitleri de var ülkemizde. Karseduan var. Akik, Türkiye'de çok var, Istanbul'da bile. Dalgalı, içiçe geçmiş halkalı bir yapısı olan akik, Istanbul'da Anadolu Feneri bölgesinde bulunur. Volkanik arazilerin olduğu yerler, örneğin Balıkesir ve çevresi yarı kıymetli taşlar açısından zengindir." Okurumuzun sorusunu Beyoğlu Hastanesi Göz Kliniği Şefi Prof. Dr ömer Faruk Yılmaz yanıtl lyor: "Retinitis pigmentoza, halk arasında gece körlüğü olarak bilinen hastalığa verilen isimdir. Doğuştan olan bir hastalıktır, kalıtsal faktörlerle ilişkisi olduğu biliniyor. Hastalıkta önce düşük bir vizyon, gece görememe şikayetleri oluyor., Çocukluk ve gençliğin erken döneminde göz dibinde çok fazla bir bulgu olmamakla birlikte, ERG ve EOG dediğimiz elektrofizyolojik testlerle, anlamlı derecede patolojik bulgularla, hastahk erken dönemde teşhis edilebiliyor. 15 yaş civannda, göz dibinde, perifer retinada, örümcek tarzı pigmentlenmeler görülüyor Fakat hiç pigmentlenme olmadan da retinitis pigmentoza olabilir. 3040 yaş arasında, hastanın görmesinde önemli bir düşüş kaydediliyor. Çünkü görme siniri bozuluyor. Rusya'da yapılan ameliyat, temporal arter bağlanması diye bilinen bir operasyon. Bu ameliyatın sonuçları hakkında bir şey söylemek zor. Operasyonun elektrofizyolojik testler ve oftalmik arter basıncındaki değişikliklerin ölçümüyle desteklenmesi gereklidir. Beyoğlu Hastanesi'nde, temporal arter bağlanması ameliyatı yapılmaktadır, diğer testlerle desteklenmesini de araştırma planına aldık. Ameliyatın, oftalmik arter basıncındaki yüzde onluk bir artış ile gözün daha iyi beslenmesini sağladığı, böylece görme kaybını azalttığı sanılıyor " Okurumuz, Beyoğlu Devlet Hastariesi'ne mektupla ya da telefonla başvurarak, rahatsızlığıyla ilgili daha fazla bilgi edinebilir. Adres: Beyoğlu Devlet Hastanesi Göz Hastalıkları Klinği, Kuledibi, Beyoğlu, Istanbul. Telefon:(1)25159 00 Orta ve tropik Güney Amerika'da doğal ormanlar kuran svvietenia cinsinin, ticari değeri olan en önemli türü swietina macrofhylla'dır (büyük yapraklı). Dünya ticaretinde önemli bir yeri olan maun, bulunduğu yere göre, Honduras maunu, Guatemala maunu, Brezilya maunu gibi isimler alır. Memleketinde 30 metreye kadar boy yapabilen maunun, çok düzgün, silindirik şekilde, çapı 120180 santimetreyi bulabilen bir gövdesi vardır. Ince tekstürlü odunları elle ya da aletle kolaylıkla işlenebilir. Açık sarımtırak kahverengi veya koyu kırmızı kahverengi vardır. özellikle dalgalı lifleriyle, desenli dokusu olan güzel görünümlü maunlar çok daha makbuldür. Maun çok güzel cila tutabilen bir ağaçtır. En çok mobilya sanayii, ev içi dekorasyonu, gemi, tren inşaatlarında kabin, salon gibi ahşap yerlerde kullanılır. Keman arkası desene sahip olarak tanımlananları çok daha makbuldur. Khaya cinsinin khaya irorensis, Khaya grandifoliola gibi türlerine, genel olarak Afrika maunun adı verilir. 3540 santimetreye kadar boy yapabilen Afrika maunun çapı 150 santimetreyi bulabilir. Odunların rengi biraz daha farklıdır Renk, pembemsi kahverengi ya da koyu kırmızıdır. Odunun tekstürü Amerikan maunundan biraz daha kabadır. odun biraz daha sert olmakla birlikte çok kolay işlenebilir ve çok kolay cila kabul eder. özellikle kontrplak, parke sanayiinde ve gemi inşaatında kullanılır. Dünyada daha pek çok cinsin türleri maun adı altında kullanılıyor. 50 cins, 800 tür dünya ticaretinde maun olarak geçiyor. Maun bir tropik bölge ağacıdır Bizim tropik bölgemiz yok. Fakat aynı familyadan gelen mauna benzer bir türümüz var. Batı Anadolu ve Güney Anadolu'da tesbih ağacı adıyla bilinen ve genellikle yol ağacı olarak kullanılan bu tür, meliaazedorach familyasından gelir. Bu ağaç da Türkiye için doğal değil, egzotik bir türdür. Odunu maun kadar değerli olan bu ağacın örneklerini Büyükada'da görmek mümkündür." Yumurta sarısımn zararlı etkileri 11 eylül tarihli Bilim Teknik dergisinin Sorun Yanıtlayalım sayfasında bir okurun açtığı yumurta sarısı ile ilgili tartışmaya katkıda bulunmak istiyorum. Yumurta sarısının besin değerinin yüksek olduğu kuşkusuz. Ama sırası gelmişken sağlık açısından zararlarından söz etmek de gerekirdi. örneğin alkolun de 1 gramında 7 kalori, tereyağının 1 gramında 9 kalori vardır. Ama bu gerçek bunların tüketimini desteklememizi gerektirmiyor. Ya da bir şeker hastasına, "kaşık kaşık bal yiyin, çok yararlıdır" diyemeyiz. Bugün artık damar sertliği ile kolesterol arasındaki ilişkiyi halkın okuyan kesimi öğrenmiş durumda. Yumurta sarısının da kolesterolden çok zengin olduğu sık sık gazetelerde çıkan bir bilimsel gerçek. Böyle olunca güncel sorun (en az 10 yıldır güncel) yumurtanın yararları değil zararları olmalıydı. Ve bu, sadece yetışkinler için değil, çocuklarımız için de böyledir. En azından beslenme alışkanlığının, tıpkı diğer alışkanlıklar gibi, çocuklukta kazanıldığını düşünerek onları sakıncalı besinler konusunda şimdıden uyarmalıyız. Üstelik bu uyarı sadece ilerisi için bir koruyucu önlem değil, çocukluk dönemi için de geçerlidir. Çünkü damar sertliğinin başlama yaşı yoktur. Dr. Oryal Gökdemir