Katalog

rer. Dinleyen dördüncü aşamada aktif dinleyici olduğunda konuşan en iyi şekilde kendini açar, karşıdaki tarafından anlaşılmış hisseder ve ona karşı güven duygusugelişir. Kendi kalıplarımız içinde kaldığımız sürece, karşıdakini anlayamayız ve vereceğimiz nasihatlar, öğütler (reçeteler) tamamıyla etkisiz kalacaktır. Dördüncü düzeyde aktif dinleme tutumunu uygulayabilen biri, bir sorun nedeniyle biriyle arasında ortaya çıkaran etkileşim fırsatını hem kendisi hem de karşıdaki için bir değişim ve gelişim lırsatı haline dönüştürebilir. Karşılıklı güvene dayanan sağlam bir ilişki kurulduktan sonra savunuculuk ortadan kalkar ve o insanı anlayabilmek kolaylaşır. Dördüncü düzeyde aktif dinleme kullanan kişinin samimi olması gerekir; eğer kişi samimi değilse, kullanacağı "teknik" faydadan ziyade zarar getirir. Janet Asimov Orion dupmadan yıldız doğuruyop luşlar" türü başlıklar çok sık gözümüze çarpmakta. Peki ama Orion nedir? Yunan söylencesinde avcı Orion işlediği suçlardan ötürü tanrılara karşı gelmişbu suçların türü öyküyü anlatana bağlı olarak farklı biçimlerde yansıtılmış. Apollo, Orion'u izlemesi için bir akrebi peşine takmış, sonra da tanrıça Artemis'i bu talihsiz avcıyı vurması için kandırmış. Ancak Artemis pişmanlıkla hem akrebi hem avcıyı gökyüzüne yerleştirmiş Orion takımyıldızı yeryüzünün hemen hemen her yerinden görülebilir ve Betelgeuse, Rigel gibi birçok parlak yıldızdan olmuştur. Orion'un "kemerinden" "kılıcı" sarkar ve bu kılıcın ortasında samanyolu takınv yıldızının en ılginç cisimlerinden biri (nebula) yer alır. Yeryüzünün 1600 ışık yılı ötesindeki Orion Nebulası (M42) ilk kez 1694'te Hollandah gökbilimci ChrisUan Huygens tarafından tanımlanmakla birlikte şimdi bile yoğun bir biçimde araştırılıyor. Çıplak gözle bakıldığında, belli belirsiz parlayan bir leke, normal bir dürbünle ise biraz daha parlak ancak yine belirsiz, bir gaz ve toz bulutu olduğundan keskin yıldızlardan çok farklı bir görünümdedir. T«toskopla bakıldığında ise, çapı 60 ışık yılı aşkın ve koskoca nebulanın görüntüsü herkesi şaşkına çevirmeye yeter. 1955 yılında Amerikalı gökbilimci George Herbig, orion nebulasının fotoğraflarını incelediğinde, daha yeni fotoğraflarda, eski fotoğraflarda olmayan iki yıldızın ayırdına vardı. Demek ki sürekli yıldız doğuyordul Artık yıldızların DMB'nin (dev molekül bulutlar) içinden doğduğu biliniyor. DMB'de atomlar, çoğunlukla hidrojen olan moleküllerle birleşiyor. (yıldız temelde büyük bir hidrojen eritme aracıdır). Samanyolumuzda bu dev moleküller bulutlardan yaklaşık 5000 tane bulunuyor ların içinde bize en yakın olanı. Yakın bir geçmişte, Orion'un yıldız yapıcı kuzey bölümünün AngloAvustralya Teleskobu üzerindeki kızılötesi IRIS kamerasıyla resimleri çekildi. Avustralyalı ve yıldız doğuran Orion Nebulası da bunolan Orion bulutsu yıkJız kOmesl S on günlerde "Orlon'dan Yen> Bu Anlama ve Algılama rion nebulasının bir yerinde en az yedisi bir arada parlak iyonlaşmış gaz "düğümleri" olan htorbigHaro nesnelerini yakından inceledi. Bu garip nesnelerin, yakındaki genç yıldızlardan gelen yoğun radyasyon akımının etkisiyle ansızın parlak bir soğuk ışığa dönüştüğü sanılıyordu. DavkJ A. Allen ve Michael G. Burton, O Insanlan dördüncü düzeyde ve empatik olarak dinleyen kişi, karşısındakinin algılamalarının temelinde yatan paradigmaları, merkezleri görmeye başlar. Karşıdaki para merkezli olarak konuşmaya başlayınca, kendinin eş merkezli olduğunun farkına varabilecektir. Konuşan bolluk zihniyetinde, dinleyen ise yokluk, kıtlık zihniyetinde yetiştirilmiş olabilir. Siz sorunlara sağ beyinle, ben sorunlara sol beyinle yaklaşırım. Bu aradaki farkların ortaya çıkması ve bu farkların tanınarak kabul edilmesi "önce dinle sonra konuş tutumu" ile mümkündür. Etklll insan Olma Yolunda Ablacak Adımlardan Biri önce dinle sonra konuş tutumu sizin etki çemberiniz içindedir. Problemler, anlaşmazlıklar, olayların içinde oluştuğu koşullar, diğer kişilerin davranışlarının hepsi sizin ilgi alanınız içine girer; ne var ki, onları denetlemezsiniz. Fakat bir kimseyi anlamak isteme ya da istememe size bağlıdır; isteğinize göre davranışınızı değiştirebilirsiniz. Eğer önce anla ilkesini uygularsanız, sorunların temeline önem verir, doğru bilgi edinir ve bu bilgiler çerçevesinde doğru kararlar alırsınız. Bu davranışlarınızın sonucu o kişiyle aranızdaki duygusal banka hesabınız olumlu yönde yükselir ve konuştuğunuz kişilere soluk alacak bir mekan verirsiniz. İnsan gerçekten dinleyince etkilenir hale gelir, karşıdakinden etkilenen kişi karşısındakini de etkiler. Karşıdakini etkilemeye başladığınız anda, etki çemberiniz genişlemeye başlamıştır. Diğer insanları derinden anlamaya başlayın kişi, o insanları daha çok takdir etmeye başlar ve onlara daha saygılı olur. Anlayış yoluyla diğer insanların özüne dokunurken, kendi özüne ve bir anlamda insanlığın özüne dokunacaktır. Kişilerin özüne yaklaşan onların "can"ına ve "onur"una yaklaşmış olur, bu yaklaşımın kutsallığı vardır. (1) Dinleme konusu Yenıden İnsan Insana (s. 167195) kitabımda ayrınlılı olarak ıncelenmıştir (2) Bu anlamda var olma Yeniden İnsan Insana kitabının 2. Bölümu'nde aynntılarıyla incelenmiştır. Gerçekten de birçok HerbigHaro nesnesinde durum böyle gerçekleşmiş olsa da, Allen ve Burton, resimlere demir içeren, yeşil renkte yoğun gaz kütleleri olarak yansıyan birkaç HH nesnesini incelediklerinde, bunların Nebula'nın arasından dışa doğru fırladığı ve ardında sıcak ve kızıl renkte moleküler hidrojenden bir ız bıraktığı izlenimine vardılar. Çevredeki gazın arasında güçlükle yol alan bu kümelerin bıraktığı izden yola çıkan Allen ve Burton, bin yıldan daha kısa bir süre önce Orion Nebulasında büyük bir patlama olduğu yargısına var dılar. Bu patlama sonucunda HH gaz düğümleri yüksek bir hızla nebulanın dışına fırladı. Patlamanın gerçek kimliği kesin olarak bilinmemekle birlikte bunun genç yıldızların ansızın parlaması türünden bir patlama olduğu sanılıyor. O bölgedeki yıldızlardan biri olan FU Orionis 1936 yılında parladı ve günümüzde de parlaklığını koruyor. Allen ve Burton'ın bu konuda ileri sürdüğü ikinci bir görüş ise, Orion Nebulasındaki moleküler bulutun derinliklerinde bir süpemovanın olduğunu savunuyor. Araştırmalannı sürdüren başka gökbilimciler de Orion'u incelediğinde doğum öncesi süre içinde yıldızların varlığına tanık oldular. Bu "ilk yıldızlar"ın yerçekimiyle çöken toz ve moleküler gaz nüvelerinden oluştuğu sanılıyor. Çöküş, yıldızın manyetik alanını yitirip içindeki manyetik basıncın dışa yaptığı baskı yok olduğunda meydana geliyor. Büyük yıldızların oluşumu onbinlerce yıl sürüyor; güneşimiz türünden bir yıldızın oluşması ise çok daha uzun bir süreyi gerektiriyor. Yıldızlar Orion Nebulası gibi "kalabalık" ortamlarda oluşmakla birlikte, nasıl oluyor da galaksideki yıldızların çoğu tek başına? Gökbilimci Karen Strom ve meslekdaşları, Orion Nebulasının az araştırılmış, henüz aydınlatılmamış güney bölümüne göz attıklarında, yüzlerce yenl yıldızın küçük kümeler oluşturduğunu gördüler. Araştırılan bölge içinde bir bulutta, onar ellişer kümelerden oluşan ve toz zerrecikleriyle bütünleşmiş 3000 yıldız bulundu. Bu yoğun kümeler var olan en genç yıldızları içeriyor. Bu yeni yetme kümelerde yerçekiminin gücü kümeleri bir arada tutacak denli çok olmadığından, bir süre sonra yıldızlar birbirinden ayrılıyor. Işte, yaşlı güneşimizi içine alan galaksimizdeki yıldızların yalnızlığı bu olaya dayanıyor. Strom ve ekibinin en ilginç varsayımı ise, özellikle yıldız çevrelerindeki toz zerreciklerinin varlığı, birçok yıldızın çevresinde gezegenlerin erken oluştuğunun göstergesi sayılabilir Kimi yıldızların çevresinde en azından büyük gezegenler olduğu konusunda çok az kanıt olmakla birlikte, kendi güneş sistemimiz dışında gerçek bir gezegeni gelecekte görebileceğiz. Orion'da yeni yeni ortaya çıkarılan yıldız yuvaları, çok sayıda yıldız ve sayılarının çok olduğu olasılığı olan gezegenler, belki bir gün başka bir dünya bulunabileceği konusunda ümit veriyor (R.U.LATS) 3435