21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TARTIŞMA yabılıcı nıtelıkte gorulmektedır öğrenme guçluklennın açıklanmasında çok rastlanılan bır dığer açıklama da minimal beyln hasandır. Ancak mınımal beyın hasarı olan butun çocuklarda oğrenme guçluğu gorulmedığı gıbı oğrenme guçluğu olan butun çocuklarda da bu tıp bır hasara rastlanmamaktadır Bır çocukta oğrenme guçluğu olup olmadığını kesın olarak tespıt edebılmek ıçın sadece yukarıda belırtılen ozellıklerı gozlemek yeterlı değildır, çunku benzer ozelıkler yavaş oğrenme, çalışma alışkanlığının kazanılmamış olması, vb du rumlarda da gozlenebılır Bu nedenle, klınığe başvuran bır çocuğa çeşıtlı olçekler uygulamak gerekır Bu olçekler arasında çeşıtlı zıhınsel becerılerın, ozellıkle sozel ve gorselmotor yeteneklerın ayrı ayrı değerlendırılebıldığı ve bunlar arasındakı ılışkılerın saptanabıldığı bır zekâ olçeğı, çocuğun görsel ve ışıtsel algılama durumunu, yaşına gore okuma, yazma, arıtmetık başarı duzeyını ve yaptığı tıpık hataları gosteren ve dıl gelışımını saptamaya yonelık olçekler vardır Bu olçeklerın dışında aıleden çocuğun şu ankı durumu ve gelışımı hakkında da bılgı almak gerekır Üniversiteler ve bilim toplumun malı olmalı . . . Bilimsel düşünceye ve üniversitelere, tek Mp giysi zorunluluğundan sonra şimdi de rütbe takılmaya çalışılıyor. Doç. Dr. Osman Hayran BJ K Ikemızde 12 Eylul oncesı varolan unıversıte ozerklığı tartışmaları YÖK ıle bırlıkte bıçım değıştırmış kısa bır tepkı ve uzunca suren bır suskunluk donemınden sonra gıderek daha buyuk boyutlarda tartışılmaya başlamıştır YÖK'u yaratanların blle savunmakta guçluk çektıklerı bır noktada ortaya yenı bır yapılanma getırılmekte ve tartışmaların yonu değışmeye başlamaktadır Gorunduğu kadarıyla bir ara tek tıp gıysı zorunluluğu getırılen bilimsel duşunce ve üniversitelere şımdı rutbe takılmaya çalışılmaktadır Vakıt Unıversltelerı ve özel Statulu Unı versıtelerın gundeme gelmesıyle. bır gunde kırk kusur yenı unıversıte açılmasının kararlaştırılmasıyla bırlıkte şu sorunun yanıtını aramakta yarar vardır Unıversıteler bır toplum ıçın, bızım toplumumuz ıçın ne ıfade eder, ne ıfade etmelıdir? Bır donem anarşının kaynağı sayılan ve "kursu" denılen dukalıklar kurmakla suçlanan bu kurumlar katı bır merkezıyetçılıkle zaptı rapt altına alınmış, on yıl aradan sonra çok farklı yapılanma ıle karşı karşıyagetırılmıştır Benım de ıçınde yer aldığım bu atanmış grubun buyuk oranda bağımlı suskun ve kendısını atayanlar karşısında uslu olduğu doğrudur Ancak bilimsel gelışmenın bu sıfatların artışıyla gerçekleşemeyeceğı de bır başka doğrudur ve zaten gerçekleşememektedır Temel sorun da zaten budur Gerı kalmış ya da gelışmekte olan ulkeler safından gelışmış ulkeler safına geçmenın başlıca yolu bılgı uretmek, nıtelıklı ınsan gucu yetıştırmektedır Oysa yıllardır alınan onlemlerle unıversıtelerın bılgı ureten değıl bılgı aktaran, nıtelıklı ınsan gucu yı çıkan bır dergıde onlarca makale ya yımlamak ve bu makalelerle yayın lıstesı nı kabartarak akademık bır unvan almak "sakıncasız' ya da yonetıcılere şırın gorunen bır ınsan ıçın son derece kolay hale gelmıştır Yayın yapmak onemlıdır ancak daha da onemlı olan bılgı uretmektır Atama yoluyla gelen yonetıcılerce yonetılen her turlu eğıtımoğretım ve araştırma olanağından yoksun olan unıversıtelerde yayın zorlaması ıle ne olçude bılgı uretılebılır Nıtekım bılgı uretmek yerıne başkalarınca uretılen bılgı kullanılmakta, yınelenmekte ya da aktarılmaktadır Gunluk yaşamda bolca gorebıleceğımız orneklerden vermek ıstıyorum Yayın yapmak ıçın kaynakları sınırlı olan kutuphaneye gırılır En son gelen yabancı yayınlara şoyle bır goz atılır (eğer yabancı dıl var ıse), bır konu goze kestırılır, ' o' saygın bır dergıde yayınlandığına gore "benzer' bır çalışma da eğer benzer olanaklar var ıse yayınlanabılecektır varsayımından hareketle bır çalışma yapılır ve yayımlanmak uzere gonderılır Buçalışmalaroylesıne benzerdır kı orneğın hatalı kullanılabılen bır ıstatıstık testı bıle benzer hata yapılarak kullanılmak zorundadır Neden hata yapıldığı sorulursa yanıtı çok basıttır "Bu konunun yabancı otorltesı boyle yapmış, sen ondan lyı mı bıleceksın "dır Bugun, oğrencı psıkolojısını, eğıtımoğretım metodoloıısını bılmeye gerek kalmaksızın ders vermek, doçenprofesor unvanı almak, oğrencı asıstan yetıştırmek mumkundur Çunku hızla açılan üniversitelere, hızla oğretım uyesı yetiştırmek gerekmektedır Ve varılan noktada bu yontemle yetıştırılen ınsan gucu ıle yenı oluşumlar planlanmaktadır Varlıklı vatandaşların maddı ve manevı desteklerı ıle üniversitelere katkıda bulunması, hatta unıversıtelerin, ne . yaptıkları anlaşılmaz bazı seç kınlerın bulunduğu yerler olması yerıne toplumun malı olması, toplumun unıversıtelerle butunleşmesı, gerektığınde denetleyebılmesı lyı ve kanımca bızım gıbı bır ulke ıçın gereklı blr yoldur Ancak, yonetıcılerın atama yoluyla gelmesı kabul edılmesı mumkun olmayan bır ıştir Böyle bır yapılanmada üniversiteler "devlet"ın de değıl, ekonomık ve sıyası ıktıdarı elınde bulunduranların olacaktır Bılımın, duşuncenın ozgurluğunden korkmaya hatta kuşkulanmaya bıle gerek yoktur Galıle'nın ozgur duşuncesının bızı asırlar once okuzun boynuzları uzerınden ındırdığı unütulmamahdır 2347 Yayın oyunu Tedavisl... öğrenme guçluğunun tanısında pedıatrıstler, gelışım norologları, psıkologlar, çocuk psikıyatrıstlerı, pedagoglar ve oğretmenler ışbırlığı ıçınde olmalıdırlar öğrenme guçluğunun tedavısınde ıse psıkopedagojik bır yol ızlenır Çocukla ça lışmaya başlamadan once aıleye gereklı açıklamalar yapılmalı ve tedavının uzun surelı olduğu anlatılmahdır Çocuklarla genellıkle once bıreysel olarak daha sonra da grup halınde bır çalışma duşunulur Izlenecek programda oncelıkle çocuğun okula ve okul malzemesıne, kendı başarı duzeyıne ve yeteneklerıne ılışkın endışesı azaltılmaya çalışılır çocuğun dığer alanlardakı becerılerı vurgulanır ve eksıklerının saptandığı alanlara yonelık olarak hazınlanmış bır ozel eğıtım programına başlanır Oğrenme guçluğu olan çocukların bu sorunlarının mumkun olduğu kadar tespıt edılmesı çok onemlıdır, zıra bu sorunların uzun sure devam etmesı çocuğu okula karşı soğutacak, derslerde gerı kalmasına neden olacak, başarıyorum" duşuncesını arttıracak ve çocukta bazı davranış ve uyum sorunlarına dahı yol açabılecektır Duane, D D (1989) Neurobıological correlates of learnıng dısorders KAYNAKLAR Klmlerin kurumu? Amerıcan Acdemy oi ChlkJ and adolescent Psychiatry, 280 (3) 314318 Faas, LA (1976) Learnlng disorder». Houghton Mıfflın Company, Boston Lerner, J W (1989) Educatıonal ınterventıons ın learnıng dısabılıtıes American Academy of ChlM and Adolescent Psychiatry, 280 (3), 326331 O'Hare, A E and Brown, J K (1989) Chıldhood dysgraphıa, Part 1 An ıllustrated clınıcal classıfıcatıon ChlM Care, Health and Development, 15 79104 American Academy ol ChlkJ and Adolescenl Psychiatry, 280 (3), 309313 Vellutın FR (1987) Dyslexıa SclentNic American, 256 (3), 3441 Sılver, L B (1989) Learnıng dısabılıtıes Aslında devletçılığın her alanda olduğu gıbı yuksekoğretım alanında en aza ındırgenmesı savunulması gereken bır durumdur Çağdaş devletın, geleneksel "baba" anlayışından farklı olarak ınsanların vekılı, temsılcısı olan desantralıze devlet olması kanımca gereklı bır değışımdır Bu anlamda 10 yıldır surup gıden hataların fark edılmış olması da sevındırıcıdır Ancak, ozellıkle bılımle uğraşan kurumların tek tıp devlet" kuruluşları olması ne denlı yanlış ıse, "bırılerı'nın" kuruluşu olması da o denlı yanlıştır Bu kurumlar olsa olsa bılgı uretenlerın ve uğruna bılgı uretılenlerın kurumları olmak zorundadır Ulkeyı yonetecek kadroları yetıştiren, aslı gorevı bılgı uretmek olan kışılerın kendı kendılerını yonetmelerınden nıye bu denlı korkulmaktadır? Kendı kendını yonetmesı sakıncalı bulunan bilimsel duşuncenın, ulkeyı yonetecek kafaları yetıştırmesı, ozgurce bılım ve teknolojı uretmesı ne derece gerçekçıdır? Yoksa temelde yatan duşunce şu mudur "10 yıldır oğretım uyelığını kendısı bıle hazmedememış, atayan makamlara bağımlı suskun, uslu ve akademık unvan taşıyan bır grup yetıştırılmıştır Artık ortama egemen olanların bunlarla yenı yapılanmalara gıtmesınde sakınca bulunmamaktadır ve çıkarların, goruşlerın surdurulmesının onunde herhangı bır engelkalmamıştır' değıl sıfat sahıbi insanlar yetiştıren kurumlar olmasına çalışılmıştır Son on yılda oğretım uyelerıne yayın zorunluluğu getırılerek olumlu sayılabılecek bır yol seçılmıştır Ancak tıtız bır ıncelemeden geçmeksızın oğretım uyesı unvanı alan pekçok kışı bazı yuksekoğretım kurumlarının kuruluşunda oğretım uyesı olacak kışıler aradığını ve bunlarda aranan en temel ozellığın "sakıncalı" olmamak gerektığını hepımız bılıyoruz bu ışın de kolayını bulmuştur Zorunlu abonelerınden başkasınca okunmayan tıcarı dergıler ıle, unıversıte duvarlarını aşamayan yayın furyası ortalığı sarmıştır Uç beş sa
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle