Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TIP TARTIŞALIM HAFTANIN GÜNDEMİ hlımın yeşerebılmesi, ürünler verebılmesı, ülke kalkınmasına her bakımdan ve her yönden katkıda bulunabilmesı ıçın disıplinli ama özgür bir ortama, ketler çekilmemiş özgür düşüncelere ihtiyacı olduğu sık sık vurgulamr. Bu gerçek sadece bilimde değil, hayatın hemen her alanında geçerli değil mi? Bütün işyerlerinde, çalışaniann yaratıcı eylemlerinı ve çalışmalarını teşvık edici, kendilerını gerçekleştırebıleceklerı bır ortamın varlığı, herşeyin gelıp düğümlendığı ınsandan alınacak verımı de üst noktalara tırmandıracaktır. Demokrasi, katılım vb. gıbi üzerine basa basa kullanmayı çok sevdiğimiz kavramların toplumsal içeriklerinin sırrı da burada yatsa gerek. Tartışmak istediğimiz soru, en demokratiğimizin bıle bu kavramın içeriğiyle kendi benlığıni ne kadar bırleştırdığıdir. Çok bılınen, uygulamada çok görülen bır tutum, en küçük örgütlenme birimlerinden (dernek gıbı), en büyük örgütlenmelere kadar (devlet, iktidar..) insanların, grupların muhalefette iken yönetimden talep ettikleri özgürlüğü vb., yönetime geldiklerinde unutmaları, daha önce elestirdikleri yönetim gibi davranmalarıdır.Bu durumda katılımcılık, demokrasi vb. genellıkle birden gerı plana duşer; ıktıdar olmanın muilakıyetıyle kucaklaşılır, bırlesılır. İktıdann, yaptırım kuvvetının dayanılmaz cazıbesıvle, çekıcıliğiyle veva insanların öznel isteklerinden bağımsızlığıyla, ınsanüstü bir konuma yükselmesiyle, soyutlanmasıyla mı açıklamak gerekır bu çelışkıyı9 Yoksa, insanların demokrasi kavranunm içeriğiyle bütünleşeınemesıyle mı9 Örgullenınelerin, orgutlerın yapısının demokratık olmamasıyla mı? Demokrasi geleneğinın zayıflığıyla mı9 însanlarımızın kültürel ortalamalarıyla mı? Bütün bunların ortak katkısını düşünebiliriz. Ama ıtlerinden birının veva ikisinin özel katkılarını varsaymalıvız. Bu da her toplumun özelliklerıne göre değişebilir. Peki bizım loplumda bütün bunlardan ucaba hangısı belırleyıcı oluyor9 Bilim alanını da toplumsal bıleşik kaplardan soyutlamamn, onun dışında düşünmenin pek olanağı olmasa gerek.. Tıpkı bu düsüncelenn dıle getirilmesine neden olan belediyelerimiz gibi..Ağaç kesılecekse bunu ancak kendisı keser.,50, 100, 200, 300 ağacı, hıç sormadan, orada oturanlara damşmadan, bır gecede kesebılır. Hatta butün kentm yüzlerce yıllık ağaçlarmı bile "allerjiyapıyorlar" gerekçesıyle kesmeve kalkışabılir. Ondan habersiz tek ağaca dokunanı ise yakabilır. Muhalefette olsa kıyamet kopartacağı bir işe niçin kalkışır? Bütün kenti, kent yasayanlarını birinci derecede ilgılendiren sözgelimi yüzlerce ağa< ı birden kesme kararını, yaptırım gücü olan bır merkezm kendı başına alması ve uygulaması ne kadar doğrudur? Seçilmışlerın böyle bır hakkı olmalı mı, olabılir mı9 *** Gelecek cumartesiye kadar, yeşilliklı günler dileriz.. Akupunktur ye hekimin ana ikîlemi En yeni tıp kavramlarım bilen hekim, ülkesinin yetersiz koşulları nedeniyle öğrendiklerini hastalarına uygulamada yetersiz kalır. Prof. Dr. Hasan YaZlCl Cerrahpaşa Tıp Fak. bağdaşacak ılaç ve cerrahı gırışımler onermek hekımı hastasının ve toplumun gözunde ıstenılen kışı halıne getırebılır Ornegın belı ağrıyan ancck bılgı duzeyı değil de, malı gucu yerınde olan hastasının rahmını one çevırmek, bır boğaz agrısına uç çeşıt antıbıyotık yazıp, ağrı uç kez tekrarlayınca bademcıklerı aldırmak, "yazacağım llacı kullanmaya zaten gucu yetmeyecektır" dıye ağır romatızmalı hastayı "şıfalı suya" gondermek, hekımı bahıs konusu ıkılemde rahatlatacak mukemmel sebeplendırmelerdır ağlık Bakanlığı'nca hazırlanan akupunktur yonetmelığı yururluğe gırmiş Bundan boyle doktor olmayanlar akupunktur yapamayacaklar flginç bir rastlantı aynı gunlerde yabancı bır "uzman" da ulkemizı zıyaret edıp, gazete haberlerıne gore, akapunukturun hucreler arası madde yoluyla organızmada, stres'ten astıma, bel ağrısından şışmanlığa kadar her şeye etkılı olduğunu buyurmuş Esasta soyleyecek çok az şey var Veren memnun, alan memnun Bakanlık da hıç olmazsa ışı bıraz "zapt u rapta " alayım demış Değıl mı kı artık ış tumuyle hekımlere kaldı, bız de onlara seslenelim Dort yıl once "Tıp Yolunda Cerrahpaşa'da" çıkan bır yazımı buradan daha çok sayıda hekım ve tıp öğrencısi okur umuduyla aynen aşağıya alıyorum S Ortama uygun tedaviler Hekim, mesleği ve hastası Gelışmekte olan ulke hekımının çok belırgın bır ıkılemı vardır veya olması gerekır Bir yandan ılerı ulkelerde gelıştirılen en yenı tıp kavramlarım, hasta bakım ve amelıyat yontemlerını bılır, bır yandan da ulkesinın yetersiz koşulları bu bılgı ve yontemlerı hastalarına uygulamasına engel olur Koşullar hastaları arasında da değışkenlık gosterebılır Bır kısım hastasının malı gucu yeterlıdır, bılgısı, gorgusu eksıktır Örneğın ılaç kullanılmamasının en doğru olduğu bır yerde hekımı suçlar, "paramla bana ılaç yazmıyor" der Daha sık karşılaşılan ıse, verılen ılaca, onerılen amelıyata hastanın mali gücunun yetmemesıdir Devlet ve bırey olarak sağlık hızmetlerımıze geleneksel olarak çok para ayırmayız Sorun boylelıkle daha da pekleşır Hekım ıkılem karşısında olan her kışı gıbı kendını rahatlatacak yollar aramaya başlar Işte bu arayış altını çızmek ıstedığımız tehlıkeyı doğurur En yenı kavramları oğrenmemek, en yenı ılaçları bılmemek, en etkılı cerrahı yontemlerden haberdar olmamak bunları hastasına zaten uygulayamayacak hekımı rahatlatabılır öte yandan hastasının genel bılınç ve parasal duzeyı ıle Mozart yılı nedeniyle "Yenı Mozart Sayısı" yayınlandı Mozart ın notaları uzerınde yapılan çalışma 36 yıl surdu ve çalışmaya muzık bılımcıleri, gratologlar ve tarihçiler gıbı çeşıtlı alanlardan billmadamları katıldılar Yayıncı Salzburg Uluslararası Mozart Vakfı Boyle bir ortamda akupunktur, bakır bllezlk, çlnko yatak, balıklı havuz, şatafatlı ve göz boyayıcı aletlerle yapılan tedaviler rağbet gormeye başlar Hekım yavaş yavaş tıp fakultelerınde okutulan, guncel bılımsel dergı ve kıtaplarda tartışılan, ama kavram ve tedavı ydntemlerınden uzaklaşır, ekonomlk ve sosyal çevresınin koşullarına yozlaşmış bir uyum göstermeye başlar Malı gucu yeterlı olanlar en basıt sağlık sorunları ıçın ılerı ulkeler hekımlerıne başvururlar, yetersiz olanlar çarnaçar yerlı hekımlerle yetınırler Ancak, hekımın her hareketı bır bezırgandan farksız görülür Heklmın yüzyıllar boyu en onemlı uğraşlarından bırl olan yenl bilgi uretme etkınlığı ıse, çok azalmıştır "Bu şartlar altında araştırma yapılamaz, yapılsa da hıçbır ışe yaramaz" aşagılık duygusu, hekımı bılımsel duşunceden daha da uzaklaştırır Gelışmekte olan ulke hekımıne duşen belkı en zor, ama en önemli görev, vurguladığımız ıkılemı çok lyı tanıması, bu ıkılemın ıkı ana oğesını çok lyı belırlemesıdır En zor koşullarda dahı en tyıyı, en yenıyı bılecek, tartışacak, uretmeye çalışacak, hastasına ve dolayısıyla topluma olanca gucuyle sunmaya çabagösterecektır Istedıklerını yapamadığı zaman duyacağı burukluk yozlaşması ıçın bır neden olmayıp, hekımlığın kendısıne verdığı en onurlu ayrıcalıktır Guncel bılgı duzeyımızle çok yakında akupunktur ana bılım dallarının açılış t o renlerını yaparsak kımse şaşırmasın Lastiğın temel ozellığı bılındığı gıbi suyu geçırmemesıdc Amerıkalı bılim adamlar ışımdı ıslanabılen, su çekebılen lastik yapmayı başardılar Lateksın uzerı, bır sonu suyu çözen, diğer sonu da lastik karışımına yapışan bır molekul tabakasıyla kaplandı OKURDAN BİZE Ekonomi konulannı görmek istiyoruz her sayıda 45 sayfa ayırırken, ekonomi konularında 45 sayıda bır dahı olsa bır tek satır sozetmıyorsunuz Bu ılgısızlık neden ve neden kaynaklanıyor acaba? Bu talıhsızlığı, ekonomıyı salta bır sosyal bılım olarak goren ve onu fen bılımlenne göre bıraz sonuk ve onemsız goren anlayışınıza bağlamak bana uzuntu verecektır Ekonomi bılımının değerı bır astrolızık ya da bır antropoloji kadar da mı yok">" ırfan Kalaycı Malatya üumhurıyet MatDaacıüK ve Uazetecıhk TAŞ. • Founded by Yunus Nadl 1924 • Edıtor ın Chıef Hasan Cemal • General Manager. Emine Uşaklıgll • Managıng Edıtor Okay Gönensin • Editor: Orhan Bursalı • Page Edıtor' Tüles Hasdemlr. 2213 Mozart özel sayısı Islak lastik geliyor Yayımlandığından beri buyuk bır keyıfle okuduğum ve biriktırdığım BİÜMTEKNlK'le ılgılıuzun suredır belırtmek ıstedığımbazı goruş ve eleştırılerde bulunmak ıstıyorum 1 Içerık, guncellık, anlatım dılı ve gor sellık vonlerınden ele alındığında BİLİMTEKNIK, sıradan ve amaçsız bır gazete ekı olmaktan çok, aylık bır dergı gıbı ıddıalı, ısrarlı ve gerçekten zengın Ayrıca, hedef kıtleye çağdaş ve olumlu mesajlar verırken, klasık bılımteknık ansıklopedtlerıne ne kadar fark attığını da kanıtlıyor 2 Aynı ıçtenlık ve duyarlılıkla bır de eleştınm olacak Öncelıkle merak ettığım, neden ekonomıyle ılgıtı bır şeyler yayımlamadığınıza daır Bılgısayar konularına