Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ARAŞTIRMA HAYVAI Kanser ve daha birçok hastalığın çareslni denizlerde arayanlar artıyor. Özet çeviri: Ata Bilgili Yeni ilâçlar için umut M aui'nun doğu kıyısındaki bir gelgit havuzunda, öldürücü zehirı kanser hastalarının yaşamlarını kurtarabilecek bir hayvan yaşıyor. Eskı Havaililer savaştan önce oklarının uçlarını Palythoa toxica'ya sürerlerdi. Bugün ise bir grup Havailı bilim adamı bu mercanın zehirı palytoksinin kanser hücrelerine karşı kullamlabıleceğı umuduyla araştırmalar yapıyorlar. Bütün memeli hücrelerine kolayca bağlanabilen palytoksin hem sağlıklı hücreleri hem de kanserli hücreleri yok ediyor. Havai Biyoteknoloji Grubu'ndan immünolog Doug Vann, palytoksinin antitümör özelliklerini korurken sağlıklı hücrelere bağlanmasını engelleyecek bir kimyasal prö'sedür üzerınde çalışıyor. raodontidae ailesıne bağlı bir balık türü), her yıl ortalama on ölüme yol açan yüzden fazla zehirlenmenin sorumlusudur. Kişinin balığı yedikten hemen sonra hissettiği dudaklardaki karıncalanma ve hafif sarhoşluk, lokal anestetik gibı bir etki yaDan tetrodotoksinin istenen etkileridir. Japonlar zehiri üreten bakteriyı ayırabilmışlerdır. Ulusal Sağlık Enstitüsü'nün parasal desteğiyle, Havai Biyotek, midye zehirlenmesinden sorumlu olan saksitoksln için de bir antikor geliştirmeye çalışıyor. Şirketin bir başka araştırması da kanser hücrelerinin yayılmasını durdurduğu fark edilen ve kahverengi alglerden elde edilen zonaral üzerine. Birkaç büyük ilaç firması da bu alana kayıyorlar. Havai Ünıversitesı'nden Richard Moore, Elı Lılly ve Şirketi ile beraber çalışıyor. Ulusal Kanser Enstitüsü'nün (NCI) beş yıllık parasal desteğini sağlayan Moore, aktif maddelerinin AIDS virüsüne ve kansere karşı davranışlarını inceleyebilmek için sekiz yüzün üzerinde maviyeşil alg türü yetistirmeye başladı. Bu türlerin üçte biri deniz yosunları, geri kalanı da tatlı su yosunlarıdır. Moore, yetıştirdığı alglerın büyük bir çoğunluğunun sitotoksik (hücre yok edici) olduğunu söylüyor ve devam ediyor: "Bugüne kadar sadece ayırdedici bir aktivitesi olmayan maddeleri elde edebildik. Yani, sitotoksin kanser hücreleriyle beraber sağlıklı hücreleri de yok ediyor." lllinois Üniversitesi'nden Kenneth Rınehart, deniz tavşanlarından elde ettiğı Dldemnln B üzerindeki çalışmalarını Upjohn şirketi ile birlikte sürdürüyor. Halen Ulusal Kanser Enstıtüsü'nde klinik deneylerinin ikincı aşamasında bulunan Didemnin B, kanser hastalarına ulaşabilen ilk bütünüyle doğal deniz kaynaklı madde. Grip, uçuk ve nezle virüslerine karşı da etkin görülen Didemnin B için iç hastalıklan araştırmacısı Lois Shield "pratik kullanım için fazla toksik olduğu kanıtlandı" diyor. Aynı zamanda, Arizona State Üniversitesi'nden Robert Pettit dikkatını kansere karşı bağışıklık gösteren bir yumuşakça olan Hint Okyanusu deniz tavşanı üzerinde yoğunlaştırdı. Pettit ve arkadaşları zorlu çalışmalardan sonra tavşanlarından Dolastatln 10G. Cirripedia (kaya ve gemi altı gibi sert yüzeylere bağlanan bir çeşit deniz kabuklusu) görünüşrü bir yalancı mercandan da bryostatln adlı maddeleri elde ettiler Bryostatin faralerde lösemiye, ınsanlarda da yumurtalık kanserine karşı etkili oldu Calypso Log Deniz ürünleri Kaplumbağalarır Çeviri: Anahid Hazaryan Baştarafı 1. Sayfada bulundurulması gereken nokta, kaplumbağaların cınsıyetı ile kuluçka donemındekı hava sıcaklığı arasındakı bağlantıdır Yavruların erkek ya da dışı olarak (ya da bazen çıft cınsıyetlı) dunyaya gelmesıne yol açan bellı bir sıcaklık oranı vardır Bu sıcaklık yükseldığındo ya da azaldığında yavrunun cınsıyelı de değişır; hava sıcaklığı 23°C27°C arasında ise yumurtadan erkek kaplumbağa, 30°C33°C arasında ise yumurtadan di',i kaplumbağa çıkacaktır Kaplumbağa üretımınde başarılı bir sonuç elde edebılmek ıçın sıcaklığın 10 gün süresınce embrıyon gelışim dönemının 1/6'ı kadar sabıt bir noktada tutulması gerekır. Doğal koşullarda erkekdışı oranı dengelı bir konumdadır, çünku toprağa gömulu yumurtalar, gunduz ısınırken gece soğurlar Bu olgu şu şekılde açıklanabılır Memelılerden ve kuşlardan farklı olarak kaplumbağalar, cinsiyet kromozomu taşımazlar; buna karşın biyolo)ik yapılarında, bellı bir cınsıyete aıt olmalarını sağlayan genetık bir eğılım vardır. Doğada aynı kuluçkanın yumurtalarından erkek ve dişı yavrular çıkabılır. oysa sıcaklık, genetık egılımı tersıne çevırerek erkek olması gereken embrıyonları dişiye, dışı olması gerekenlerı erkeğe donuşturebıhr Nitekim Claude Pieau ve arkadaşlarının küçuk su kaplumbağaları üzerinde yaptığı çalışmalar, artan sıcaklık etkısının, oestradıol gıbı kadın hormonlarının işlevleriyle karşılaştırılabileceğini göstermıştir. Gerçekten de kuluçkaya yatırılan yumurtalardan 25°C'de normal olarak erkek yavru çıkması gerekırken bu yumurtalara oestradiol aşılandığında kaplumbağaların dışı olduğu görülmüştur. Buna karşın 30°C sıcaklıkta yumurtalara dışı hormonları etkısızleştıren bir madde aşılandığında dışı kaplumbağalar yerıne hem yumurtalık hem de erkeklik Dezine sahip çıft cınsıyetlı yavrular or taya çıkmıştır; ovotestis olarak adlandırılan bu tür üreme organları, daha sonra butunuyle erkeklik bezine dönuşmektedirler Yapılan gözlemler sonucu, sıcaklık artışıyla beraber yumurtadaki östrojeni'1 uretımının de yukseldığı kanıtlanmıştır Bu durum, sıcaklık artışıyla hormonların salgılanması arasında doğru dan ya da dolaylı bir bağ olduğu nu gösternrrdktedır Bu bağ, omurgalılarda erkek hormonlarını dişi hormonlara dönüşturerek cinsiyet ayrımında önemli bir rol oynayan bir tür enzım nıtelığındekı aromatase olabılır, bu enzım 30°C'de oldukça etkin bir ışleve sahıptır. Kaplumbağa üretiminin verimli olabılmesı ıçın tum bu bılgıler gereklıdır, bu hayvanların korunması amacıyla dunyanın çeşıtlı yerlerınde uretım alanları oluşturulmuştur; Fransa'nın güneyınde kı Gonfaron'da karada yaşayan kaplumbağaların rahatça üremekasabası" kurulmuştur. Burada, çiftleştırilen olgun dışı kaplumbağaların yumurtlamaları sağlanmaktadır; ayrıca ABD'de, Kostarika ve Meksıka'da da 1 yıl boyunFransız ca yavru kaplumbağaların bakıların ba, mının gerçekleştırıldığı çıftlıkler lar dü kurulmuştur; ancak buralarda geliştirılen dölleme yöntemlerı, serbest yaşamaya alışkın luth kaplumbağalarına (denızde yaşayan türlerı) henüz uygulanamıyor Bir yandan kaplumbağa soyunun tükenmemesı ıçın çaba harcanırken diğer yandan özellıkle deniz kaplumbağalarını tehdit eden etkenlerın sayısı hızla artmaktadır; ışte bu tehlıkelerden bazıları • Yemek için yapılan av: 18. yüzyıldan berı kaplumbağalar, pekçok ınsan ıçın önemli bir besın kaynağı oluşturuyor. Bu amaçla her sl ıçın bir "kaplumbağa Daha henüz başlangıç aşamasında olmasına rağmen palytoksin üzerindeki bu çalışmalar, deniz farmakolojisi, başka bir deyişle denizden yeni ilaçlar elde edilmesi alanındaki çalışmaların yeniden canlandığını gösteriyor Denizcilikleri eskilere dayanan toplumlar, özellıkle de Çinliler ve Japonlar, parazıtlerın neden olduğu rahatsızlıklardan hamilelik dönemi kramplarına kadar birçok durumda deniz yosunlarının iyileştirici özelliklerinden yararlanmışlardı; ancak denizden elde edilen maddelerin iyileştirici güçlerinin bilimsel incelenmesi yalnızca birkaç on yıllık geçmişi olan bir olaydır. Doğadan elde edilen başarılı maddelere örnek vermek gerekırse, tümör ilacı Arac'nin kimyasal modellenmesi, 1960'larda, bir tür Karaib süngeri olan Tethya crypta^ dan elde edilen bir özden yola çıkılarak yapılmıştı. Arac, akut löseminin bazı çeşitleri üzerinde çok etkılidir Bir incelemede verildiği hastaların yüzde otuzunda tam lyileşme sağlamıştı. Diğer ilaçlarla birlikte kullanıldığında ise yüzde ellilik bir iyileşme oranına ulaşılmıştı. Denizden elde edilen en ümit verici bileşiklerden birı de ağrı kesici ve antienflammatuar bir madde olan manoallde1 dir. Sadece iki fulltime çalışan araştırmacısı olan Havai Biyoteknoloji Grubu ümit veren birkaç bileşiği inceliyor. Havai Biyotek, Ulusal Kanser Enstitüsü'nün maddi desteğiyle avaral adı varilen aktıf maddesı antiviral özellık gösteren ve AIDS'e karşı kullanılabilecek bir tür Akdenız süngeri, Dysidia Avara üzerinde çalışıyor. Japonya'da beğenılerek yenilen balon balığı (Tetraodontıtormes takımından Tet2128 Başarılı sentetikler Kaplumbağalar, doğal koşullarda yeterli oranda üremeyince, çoğalmaları için 6 onfaron'da "kaplumbağlar kasabası" kuruldu. Burada belli bir sure bakım altında tutulan bu hayvanlar tekrar doğal yaşam yerlerine bırakılıyor.