Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ARKEOLOJİ OTOMOBİ L DÜ N Y AS I Modern madencitiğin başlangıcı: Madenin toplam alanı 500 bin metre kare, kuyulann derinliği 8 metreydi: 7 Kum ve alçıtaşı 2 Kum katmanı 3 Çakmaktaşı yumrulann bulunduğu kil katmanı. 4 Kalker katmanı. Oto sanayiinde yeni dönem Korhan Gümüş T Taş devrinin çeliği çakmaktaşı T aş devrinin madencileri ,binlerce kuyudan çok değerli bir matzeme olan çakmaktaşı çıkarırlardı. Çakmaktaşı, taş devri ustaları için çelik yerlni tutan blr maddeydi. Aşağı Bavyera'da (Almanya) arkeologların keşfettiği çakmaktaşı maden kuyulan, Avrupa'nın bu bölgesinde neolitik dönemde yoğun bir madencilik faaliyetinin sürdüğünü ortaya çıkardı. Kuyular, incelemelere göre İsa'dan önce 4400 yılına ait buluntulardı. Taş devrinin en önemli maddesi olan çakmaktaşı (sileks), pirit taşına sürtüldüğünde kıvılcım çıkarma özelliğine sahip. Ancak taşın tek özelliği bu değil; sileks aynı zamanda taş devrinde çeşitli amaçlarla slvrl keslci/dellcl araçların yapımında kullanılıyordu. Bıçak, orak, mızrak, ok uçlan, makas ve Iğneler çakmaktaşından Almanya'da eski çakmaktaşı madenleri bulundu M.Ö. 4000 yıl Önceslnin yaşamı yapılıyordu. Madenciler çakmaktaşını 4 ile 8 metre derinliğinde kuyulardan çıkarıyorlardı. Kuyulann alt bölümü çan şeklinde genişletiliyordu. Oünyanın llk madencilik teknlklerl arasında sayılan bu yöntemle madenciler yapılan hesaplara göre yılda her kuyu başına 320 iş/saatlik bir çalışma süresiyle yaklaşık 18.400 kuyudan 270 ton çakmaktaşı çıkarmaktaydılar. Bu miktarın 70 tonu çok ince katmanlar şeklinde kolayca aynlabilen kabuklu tabaka şeklindeki değerli çakmaktaşıydı. Madenlerden çıkarılan hammadde aynı yerde ayrıntılı bir kalite kontrolüne tabi tutuluyor, nitelikli malzemeler uzak bölgelere ihraç ediliyordu. Eldeki arkeolojik bulgulara göre taş devri madenleri modern anlayışta bir iş stratejisi ve eşgüdümle çalışıyorlardı. Kuyulann açılış şekli, düzentenmesi kuzeyden güneye planlı bir sıra izliyordu. Kazı sırasında çıkan işe yaramaz toprak ve kayalar kullanılmayan kuyulara dolduruluyordu. Madencilikte yararlanılan başlıca araçlar ise merdiven, örme sepetler, ve halatlardı (Im. bild der wlssenschaft 2/1990) ürkiye'de üretılen otomobillerin içinde "yerli tasarım" olarak benim hatırladığım Anadol, STC, Böcek, Station ve 1600 tipleri var. Tamamıyla fiberglas olan Anadol, kaportası elle döşenen cam lifleri ve polyester ile üretiliyor, herhangi bir pres gerektirmediği için de model geliştirme faalıyeli aşağı yukarı değişmeyen bir şase üzerinde kolaylıkla gerçekleşiyordu. O günlerden bugüne yerli otomobil sanayii epey yol aldı. Üretım rakamları artarken, tüketiciye belli bir enternasyonal kaliteyi sunabilecek modellerin üretımıne geçildi. Firmalar ilk çıkardıkları modelleri zaman zaman yenileme gereğini duydular. Ancak iç pazarın henüz çeşıtlılığe tam doymamış olması. servis ve parça olanakları, "eski kuşak" modellere de Türkiye'de yaşama olanağı verdi. Tıpkı Romen malı, Rus malı, Yugoslav malı Dalcıa'lar, Lada'lar, Yugo'lar gibi, Renault 12'ler, Murat 124'ler ufak farklılıklarla ürelilmeye devam edildi. Yerli otomobil sanayiinin "3 kuşak" yenilenmeye hazırlandığı bugünlerde eski kuşak modellerde ilginç gelişmeler yaşanıyor. ilkönce Tofaş fabrıkaları "2 kuşak" otomcbili olan 1311 dönemın çızgısıne uydurmaya çalıştı. Regata gibi eskimiş modelı çıkarmak yerine, yepyeni bir model olan Tempra'yı çıkarmak için zaman kazandı. Geçen günlerde ise Ford "yenl model"ini piyasaya sundu. Bu modellerde dikkati çeken özelllk, değişımin enternasyonal ölçekli olmaması, (131, Doğan gibi modellerde gördüğümüz ufak değişimlerdeki gibi) tamam«n Türklye İçin düşünülmüş olmalan Idl. yukarı her yıl ürettikleri otomobıllerde yapısal veya simgesel değişiklikler yapıyorlar. Kimı zaman ortaya yepyeni bir model çıkarıyor, kimi zaman da var olan modellerini geliştiriyorlar Doğrusunu soylemek gerekirse, "geliştirmek" sözcüğu çoğu zaman teknik bir gelişme anlamına gelmıyor Radyatör pancuru, tamponlar, farlar, sinyaller değişiyor çoğunlukla. Otomobilin tümden süspansiyon slstemlni, motor ve aktarma organlarını, karoserisini değiştirmek uzun ve pahalı bir iş ve çoğu zaman yüz milyarlarca liraya mal oluyor. Bu değişiklikleri yapmak için her şeyden önce enternasyonal bir üretim programına ve uzun süreli araştırma masraflarını ve üretim hattını yenileyebilecek model geliştirme gücüne sahip olmak gerekiyor. Bu nedenle üretıcilerın bir modeli piyasaya çıkardıktan sonra ömrünü tamamlayana kadar küçük değişikliklerle onu. "taze tutmaya" çahştıklarını görüyoruz. Örneğln bizdeki Murat 131'in geçirdiği evrim bunun örneği. 131'in geçirdiği evrim Farlarından rengine 131, enternasyonal değişime uyarak ülkemızde de değıştirıldı. Buna karşılık son yıllarda ülkemızde otomobil,, üreticilerinin, Batıda olmayan ilginç bir yenileme yoluna gittikleri gözleniyor. 1970'lerin ikinci yarısında piyasaya çıkan Ford Taunus, o günlerdeki spor otomobillerin çift bombeli yan görünümüne gönderme yapan bir aile otomobiliydi. Gene aynı tarihlerde piyasaya çıkan Fiat 131 ise döneminde basitliğin ve geniş iç hacmin savunusu idi. Firma, bu otomobilin "10 yıl dayanmak için yapıldığım" ilan ediyordu. 1980'lere yaklaşırken çıkan yeni modeller ise otomobil sanayii için bir dönüm noktasım haber veriyorlardı. Petrol krizi tarafından "terblye edilmlş" motorlar artık 100 km.'de 1012 litre değil, onun yarısı kadar bir tüketime güçlerini geliştirerek ulaştılar. Dört tekerlekte bağımsız süspansiyon (önce Mac Pherson, arkada torsion kolları) otomobillerin en pahalısından en ucuzuna kadar yaygınlaştı. 1980'lerden sonra ise bazı otomobıllerde arkaya doğru yükselen bir düz hat hâkim oldu. (Alfa Romeo Julietta'yı. Lancia Stratos'u, sonra da Mercedes'leri ilk seri üretilen örnekler olarak burada sayabiliriz.) Doğrusu yerlilerin bu yeni çizgiye ("dönemin ruhuna") uyabilecek kaporta biçimıne sahip olduğunu soylemek zor. D Çakmaktaşı nedir? Ç Tabakalı çakmaktaşı: Iaabetll blr vuruşla çakmaktaştnın keskin kenarlı tabakaları birblrinden aynlır. akmaktaşı, Jura ve Tebeşir döneminde deniz diplerinde silikat asidi içe+ ren organizmalardan oluşmuştur. Granüllü bir kuars çeşidi olan çakmaktaşının billur yapısı mikroskopta görülemeyecek kadar küçüktür. Mineral, çoğunlukla gri veya dumanlı kahverengidir. Içi, dış bölümlerine göre daha koyu renklidir. Çakmaktaşı yumruları kalkerli tortul kayalar içinde bulunur. D Otosan (Ford) fabrikası bu yeni modeli piyasaya sunarken "Hayır, Yerli" gibi aslında yabancı otomobillere atıfta bulunacak cüretli bir slogan kullandı. Doğrusu reklam kampanyası sonuna kadar bir "teaser" (meraklandırma) kampanyası olarak kaldığı için hepimiz lansman (sunuş) ılanlarında arkadan yarım gözüken otomobilin farklılığmı merak etmeye başladık. Karşımıza çıkan otomobil, eski Ford Taunus'un aynı yapısal özelliklerini taşıyan, ancak günümüz modasına uysun diye bagaj kapağı yükseltilmiş, ön pancuru yansıltılmış devamıydı. Dünyada bütün otomobil üreticileri aşağı 12