Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T l P T A 1 0 Y I L Kaygı ile umut el ele Tıpta gelişmeyi sadece teknolojik yenilikler olarak görmenin ötesinae, tıbbi düşünce yapısında değişimler gündeme gelmeli... Baştarafı 1. Saytada amacıyla çok sayıda yeni aygıt kullanılmaya başlandı. Yaşadığımız endüstri sonrası çağda tıp ve onun olağanüstü gelişiminin birey ve toplum açısından üstlendiği rol, basit bir gelişim olgusunun ötesinde, kaygı verlcl ve hatta ürkucütü özellikler taşıyor. Endüstrideki gelişimin temposuna ayak uyduran tıbbın, hiç amaçlamadığı sonuçlara doğru yol alışı üzerinde duran ünlü düşünür ve bilim adamı Ivan llllch, tıbbın aslında bir bunalım içine düştüğünü belirterek şunları söylüyor: "Tıbbın bunalımı, bellrtllerin gösterdiğinden çok daha derinde yatmakta olup, bütün endüstri kurumlarında görülen bunalımla ilintilidir. Bunalım, gittikçe daha iyi sağlık sunması için toplumca destek verilen, karmaşık bir profesyonel yapının gelişmesinden ve hastaların bu anlamsız deneyde kobaylık yapmaya pek hevesli olmasından kaynaklanıyor." lllich, tıp kurumuna yönelttiği eleştiri ve gözlemlerini şöyle sürdürüyor: "Zengin ülkelerde tıp, orta yaşhları iyice kötürumleşip daha çok hekime ve gittikçe daha da karmaşıklaşan tıp araçlarına muhtaç olana kadar ayakta tutar". "lllich'in yakındığı profesyonel yaklaşım nedeniyle klasik hekim tipinde bir değişim yaşanıyor. Artık tıp öğrencileri işletmecilik fakültelerinin pazarlama kurslarına katılma gereksinimi duyuyor. Tıp meslâgl, yalnızca hastalık ve sağlıkla ilgili bir bilim olmaktan çıkarak, müşteri arama, hasta bulma, kısacası pazar ekonomisinin rekabet ve pazarlama yöntemleri mesleğin bir parçası durumuna geliyor. Amerika gibi doktor fazlası olan gelişmiş ülkelerde hekim başına düşen hasta sayısının azalması, muayene, tanı, tedavi ve ameliyat ücretlerinin artışıyla sonuçlanıyor. öte yandan ileri tıp teknolojisinin odaklandığı Houston, Cleveland, Mayo, John Hopklns gibi dünyaca ünlü merkezlerde otelcilik, çağdaş tıp teknolojisi ve hastane işletmeciliğinin bileşimiyle yogun bir "tıp turizmi" yaşanıyor. Endüstri sonrası tıp, tanımsal anlamının ötesinde bir işlev yükleniyor, iyileştirici olmaktan öte karmaşık bir yapı kazanıyor. Oysa yüzyıllar önce ünlü hekim Malmonldes, tıp mesleğini aşağıdaki gibi tanımlamış: "Hekimliğin amaçları, insana zarar veren nedenleri, sağlığı korumanın doğru yolunu, vücudun yararlı bir biçimde çalıştırılmasına olanak sağlayan yöntemleri, ömrün nasıl uzatılıp, hastalıklardan nasıl sakınılacağını öğretmektir. Böylece insanı, doğru yolu izlemenin mümkün olduğu ve içsel mutluluğa erişebildiği daha yüksek bir moral düzeye çıkarır." Günümüzde, bu amaçlardan kalkarak tıbbın geldiği nokta ise değişik bir tablo çiziyor. ilerlemiş kanser olguları gibi kimi durumlarda, yaşamın uzatılmasına karşın bu yaşamın niteliği sorgulanıyor. Kişi başına hastalıktan korunma maliyeti düşerken, kişi başına tedavi maliyeti yükseliyor. Geçen on yıl içinde en çok konuşulan sağlık sorunlarının başında gelen AIDS için tahminlere göre ABD'de ilk 10 bin AIDS vakasının ülkeye faturası 6.3 milyar dolar dolayında. AIDS'in, ABD'de ilk tanısının konmasından sonra beş yıl içinde, 16 bin vakadan yarısı ölümle sonlanmış. Bir milyon üzerinde Amerikalı ise halen "sessiz duran" AIDS virüsünü taşıyor. Bir tek AIDS vakasının hastanede tedavi girişimi ise 147 bin dolara mal olmakta. Aşı ve tedavi girişimlerinin tüm hızıyla sürmesine karşın AIDS çok yönlü bir sağlık sorunu olarak kalacağa benzer. Bugün dünyada 15 milyon insan AIDS virüsünü taşıyor. Hasta sayısı 170 bin dolayında. AIDS tedavisinde son olarak denenen ilaçlar asiklovir ve dideoksinosin adlı antiviral bileşikler. Bunun yanında Fransa'da bir araştırmacı grubu tarafından geliştirilen Zaguri adlı AIDS aşısının virüse karşı antikor oluşturduğu bildiriltyor. Ancak gerek ilaç tedavisi, gerekse aşı konusunda AIDS'e dur diyecek noktaya henüz gelinmedi. Kesin tedavisi bulununcaya kadar dünya kamuoyu AIDS'e karşı koruyucu önlemler konusunda aydınlatılmalı, prezervatif kullanımının önemi, damar içi yolla uyuşturucu madde kullanımı ve AIDS riski olan kişilerle cinsel ilişkinin tehlikeleri anlatılmalı. Ani ölümler Hall Surglcal tekil veya çoğul diş ikamesi için nakllleri araştınyor. Amerika'da her yıl 500.000 kişinin (ani ölümlerin % 25'i) miyokard infarktüsü sonucu ölümüne yol açan koroner kalp hastahğının tedavisinde geçen on yılda önemli gelişmeler sağlandı. Her yıl 200.000 Amerikalı'ya uygulanan açık koroner bypass cerrahisi eski önemini bir ölçüde yitirirken, 200 mikrometrelik lazer liflerıyle arterlerdeki tıkayıcı pıhtı tabakalannı dogrudan görerek buharlaştırma gibi yeni tekniklerle başarı sağlandı. Ayrıca koroner arter hastalığından kcrunmada sigara, kan kolestrolü, stres gibi faktörlerin yeri daha iyi anlaşıldı. Kalsiyum kanal blokerleri, pıhtı önleyiciler, lipid düşürücüler doku plazmünogen aktivatörleri, koroner arter hastalığı ve miyokard enfarktüsünün tıbbi tedavisinde son zamanlarda umut vat eden ilaçlardı. Ani kalp durmalarına kalbi yeniden çalıştıran defibrilatör aygıtlarının otomatik ve taşınabilir duruma gelmesiyle hastane dışında ani kalp durması riski taşıyan hastaların kurtulma şansı arttı. Ani kalp durmasına bağlı ölümlerin yüzde 65 oranında hastane dışında meydana geldiği düşünüldüğünde, taşınabilir otomatik defibrilatörlerin önemi daha iyi anlaşılıyor. Kalp hastalıkları alanında başka bir gelişme, yapay kalp alanındaki çarpıcı ilerlemelerdi. 1981 yılında yeni bir kalbe ihtiyaç duyan hastanın bekleme süresi ancak 3 gündü. 1985 te ise bu süre 30 güne yükselmişti. Söz konusu gelişme, Jarvlk 7 adını taşıyan yapay kalpti. Jarvik 7, hastaya yeni bir doğal kalp bulununcaya kadar kan pompalamakta başarılı oluyordu. Ne var ki Jarvik 7, kan pıhtıları Massachutes General Hastanesi'nden Dr. Q den üretilmiş bir deri parçasını incellyor. Deri nın oluşumuna neden olarak beyin damarlarında tıkanma ve felçi kolaylaştırıyordu. Yine de uzmanlar Jarvik 7'nin uygun bir verici bulunana kadar kalp naklinde başarılı bir "köprü" işlevi gördüğünde hemfikirler. Aslında geçen on yıl bir bakıma tıpta transplantasyon patlamasının yaşandığı bir dönem oldu. özellikle böbrek başta olmak üzere yaşamsal önem taşıyan karaciğer, pankreas, kalpakciger gibi birçok organın naklinde olumlu gelişmeler sağlandı. Burada söz konusu olan sorun nakil için gerekli teknikten çok, naklin neden olduğu bağışıklık reaksiyonuydu. Siklosporln gibi bağışıklık baskılayıcı yeni ilaçlarla, söz konusu reaksiyonun önlenmesi, organnaklinde başarıya giden yolu açtı. Öte yandan yapay organlar ve protezlerln gelişirrri, rekonstrüktlf cerrahl alanında bir devrim yarattı. Yapay deri, ya Nakll patlaması