Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
P S İ KO LO J İ Davramşlarımızın belirleyicileri kimler? "Bu çocuk niçin böyle pısırık? Atılgan, yaratıcı değil?' Kişilikleri belirleyen özellikler nerelerden geliyor? Dr. Binnur Yeşilyaprak G.ü.öğretim Göreviisi nnebabalar sureklı yakınırlar "Neden benlm oğlum (ya da kızım) atılgan, aktlf, yaratıcı değll... Neden böyle pısınk? Bu çocuk klme çekmlş?" Eğltlmcller sureklı yakınırlar "Gençler kendllerlne güvensiz, atılımcı değil. Toplumsal sorumlulukları yuklenmede yeterlnce etkln olamıyorlar..." Ya da araştırmacılar sık sık felaket tellalları gıbı bağırırlar "Klşlllkslz, tesllmiyetçl blr gençllk yetlşiyorl" Çoğumuz bu yakınmalara katılır ya da tanık oluruz Neden böyle pekı? "Aktlf, yapıcı, yaratıcı, üretken... kisller" yetıştırmekten dem vururken, bu gençler ne* den böyle? Bugun bu "neden?"lere (tatmın olmanız umuduyha') açıklama getıren bır göruşu sunuyoruz sızlere Bu kuramın ılk gehşmeye başlaması 1966'lara, hatta daha gerılere dek uzanıyor Özellıkle yuzyılımızın ıkıncı yarısında Batı dunyasında ağırlığını duyuran J.B. Rotter'ın İcuramı, öğrenme ılkelerıne dayanarak kışılığın olu koşullann arastırılmasına yöneltmıştır Daha açık olarak şu ıkı soru gündeme gelmıştır • Nasıl dışsal denetımlı oluyoruz? Yada • Nasıl ıçsel denetımlı oluyoruz? Yanıt: Annebabalar!.. Bu ıkı soruya (aynı duruma olumlu ve olumsuz yaklaştığımızda ıkı soru ortaya çıkar, oysa soru tektır Denetım Odağı neye bağlıdır?) Tek ve oldukça kesın bır yanıt verılebılır Annebabalarımızt.. Öyle kı "Nasıl dışsal denetlmli oluyoruz?" sorusuna yanıt "Annebabalarımız yuzunden " olduğu gıbı, "Nasıl Içsel denetlmli oluyoruz?" sorusuna yanıt "Annebabalarımız sayesınde" olmaktadır Araştırma, Ankara ılınde farklı sosyoekonomık duzeylere gore alınan 720 lıselı genç uzerınde gerçekleştırıldı Bu gençlerın önce bu alandakı bır olçme aracı ıle ıçsel denetımlı mı, dışsal denetımlı mı oldukları saptandı ve buna bağlı olarak bu durumun nasıl oluştuğuna açıklık getırebılecek olası nedenler araştırıldı Bu amaçla bu gençlerın çocukluklarından ıtıbaren nasıl bır çevrede (aıle ortamı ve yerleşım yerı) ve nasıl koşullar ıçınde yetıştiklerı, dığer bır deyışle kışılığın oluşumunu belirleyen çevresel etmenler ıncelendı Ele alınan değışkenlerden bırı olan clnslyetln denetım odağı yönunden belırgın bır fark yapıp yapmadığına baktık "Kızlar daha mı dışsal denetimll?" bu soruya bızım bulgularımız "Hayır, ikl cins arasında bellrgln blr fark yok" yanıtını A lah, kader, şans, başka ınsanlar vb) uygulandığı, yönetıldığı ya da denetlendığı, bu nedenle ödule ulaşma ve cezadan kaçınma konusunda kışısel çabaların etkılı olamayacağı doğrultusundakı genel beklentıdır, kı bu durum "Dışsal Denetlm"ı ıfade etmektedır Bır kışılık boyutu olarak ele alınan ve ıncelenen bu özellık yönunden, bıreylerın anlamlı olarak bırbırlerınden ayrıldıkları son yırmı yıl ıçınde yapılan pek çok araştırma ıle ortaya konmuştur Araştırmaların bulguları, ıçseldışsal denetım kavramının bır çok durumda ışlerlıkte olan genelleştırılmış bır beklentı olduğu göruşunu desteklemış ve bu özellığın bır 'klşilik değlşkenl' olarak kabul edılebıleceğını kanıtlamıştır Araştırmaların sonuçları, olayların kendı davranışlarına bağımlı olduğuna ınananların, hoş olmayan ya da istemedlkleri yaşam ortamlarını değlştlrmede daha ısrarlı olduklarını, daha fazla klşisel sorumluiuk aldıklarını ve sorunların çözumu ıçın gereklı bılgılerı toplamaayırma surecınde daha etkılı olduklarını, daha gırışken, aktıf ve toplumsalsıyasal olaylara daha etkın katılımcı olduğunu göstermıştır Bu konudakı başka araştırmalar, ıçsel denetımlılerın yuksek duzeyde olumlu benllk kavramına sahıp olduğunu (yanı kendılerı hakkında olumlu göruşler taşıdığı), bırlıkte çalışmalarda Işblrllgine hazır ve uyumlu olduklarını, duygusal yönden daha sağlıklı ve dengeli olduklarını, daha sosyal ve daha özgur davranışlara sahıp olduklarını ve daha bağımsız olarak taiımlandıklarını orLya koymuştur o şumuna açıklık getırmektedır Rotter yenı olmayan kavramlara, yenı olmayan durumlar ıçınde, yenl blr bakıs açısıyla yaklaşmıştır Bır bakıma bu goruş, kışılığın oluşumunda bılınen ögeler arasında yenı etkıleşımlerı keşfetmek, daha once tanımlanmış kavramlara yenı ışlevler yuklemek ya da yenı bır yorum getırmek belkı Rotter, gelıştırdığı Toplumsal Öğrenme Kuramı ıçınde, klşlllğln temellnln, kışının kendısı ıçın anlamlı çevresıyle etkıleşımı ıle oluştuğunu ve kışının davranışlarının, onun "değerlerı", "beklentılerı" ve ıçın Kişiliğin temeli de bulunduğu "durum"a bağlı olarak belırlendığını ılerı surer Insan davranışının temelınde, çevre ıçinde oluşan 'uyarıcı tepkı' ılışkısıne dayalı bır öğrenme olduğu, kışılığın temel bo yutlarının öğrenme yoluyla kazanıldığı, ödul ve cezaların bıreyın davranışlarını şekıllendırdığı, sadece Rotter tarafından değil, gerek öğrenme kuramcıları gerekse kışılık kuramcıları tarafından söylenegelmıştır Ancak Rotter'ln farklı olarak ılerı surduğu nokta şudur O, ınsanlarda öğrenmenın yalnızca pekışmenın bır ışlevı olmayıp, bıreyın ödul ve cezaların genel bır ıfadeyle sonuçların, kendısı tarafından ya da kendı dışındakı guçlerce denetlendığıne ılışkın ınancına da bağlı olduğuna dıkkat çekmıştır Buna göre pekıştıreçlerın etkısı, bıreyın bu durumu (sonuçları) kendı davranışına bağlı olarak algılayıp algılamamasına dayanır Birey, sosyal gelışım surecı ıçınde çocukluktan başlayarak, hangl davranışların hangı sonuçları doğuracağı ve hangı sonuçların kendı davranışlarından kaynaklandığı, hangı sonuçların da kendısı dışından kaynaklandığı konusunda oldukça tutarlı beklentıler gelıştırır Rotter, bu beklentılerı, ıçsel ya da dışsal kontrol kaynağtna ınanç olarak nıtelendırerek, yaşamdakı olumlu ya da olumsuz sonuçları (odül ve cezaları) belirleyen guçlerın yoğunlaştığı yere "Oenetlm Odağı" adını vermıştır Böylece ınsanlar, davranışlarının spnuçlarına ılışkın beklentılerını ıkı eğılımden bırıne bağlı olarak genelleştırırler Bu eğılımlerden biri; ödul ve cezaların buyük ölçude bıreyın kendı eserı olduğu, bunların ortaya çıkışında daha çok, kendı davranışlarının etkılı olduğu doğrultusundakı genel beklentıdır, kı bu durum "içsel Denetlm"ı ıfade etmektedır Dlğerl ıse, ödul ve cezalann kışının kendı dışındakı başka guçlerce (örneğın Al İçsel denetimlerin özellikleri Dışsal denetimlerin özellikleri Yıne bu konuda yapılmış çeşıtlı araştırma sonuçları, bu kışılerın yaşamlarının kendı dışındakı guçlerce değıştırılıp denetlendığıne ınandıklarından, kendılerını dış guçlerin kurbanları gıbı gorduklerını, bu nedenle de çevrelerınde değışıklık yapma konusunda ıçsel denetımlılere gore daha paslf ve edllgen kaldıklarını, konformlst (koşullara olduğu gıbı uyan), daha güvenslz, genel kaygı düzeyleri yüksek, pslkolojlk yönden uyumsuz, dogmatlk ve bağımlı bir kişilik yapısı ortaya koyduklarını göstarmektedır Sonuç olarak, araştırmalara dayanarak özetlenen butun bu bulgular, ıçsel denetımlı olmanın olumlu bır kışılık özellığı olduğunu vurgularken, dışsal denetımlılığın tersı bır durumun betımledığını ortaya koyar Öyle kı, dışsal denetımlılık yaşamda bırey ıçın bır engel oluşturmaktadır Işte bu yargı, araştırmacıları, denetım odağının belırleyıcılerıne, dığer bır deyışle ıçsel ya da dışsal denetımlı oluşu etkıleyen ön vermıştır Yıne çocukluk dönemıne aıt olarak ılkokul ya da ortaokulda duşuk ya da yüksek başarıya sahıp olmak, kuçuk ya da buyuk yerleşım merkezlennde yetışmek, annenın ve babanın eğıtım duzeyı, sosyoekonomık düzey, annenın çalışıp çalışmamasının çocuğun ıçsel ya da dışsal denetımlı oluşu uzerınde önemlı bır etkısı olmadığı bulunmuştur Pekı sorumlu kım ya da sorumlu olan ne? Sorumlu: Annebaba1 Daha açık bır deyışle, annebabanın çocuk yetlştlrme tutumları. Bu tutumlar anneye ve babaya aıt olarak 7 boyutta ıncelendı ve bu ınceleme gencın algısına dayandırıldı Yanı gençten, annebabasının çocukluğundan berı kendısıne nasıl davrandığı sorgulandı Fenemanolojık yaklaşıma dayanarak kışının durumdan gerçekte olduğu gıbı değil, algıladığı gıbı etkılendığı varsayımın