Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bilim ve teknoloji Avrupası kuruluyor Avrupa, bilim ve teknolojide büyük bir atağa kalktı. Bugün bilim ve bilim adamları, politik yaşam üzerinde etkin bir konuma yükseldi. Derleyen: Belgin öz vrupa artık bir bilim ve teknoloji Avrupası olma yolunda hızla ilerliyor. Bilim adamları ile araştırmacılar şimdi çalışma alanlarında işbirliğıne her zamankınden daha ısteklıler, çünkü teknolojik ışbırliğinin Avrupa'nın birleşmesı yolunda çok büyük bir adım olacağına inanıyorlar. Olanak ve yeteneklerin birleştirilmesi ve böylelikle, risklerin de paylaşılabilmesiyle Avrupa halkı bunca senelik açığı kapatabilme şansını elde edecek. Avrupa sanayilerinin gelişebilmeleri ve bu gelişmelerini sürdürebilmeleri de ancak işbirliği ve ortak kararlar sayesinde mümkün olacak. Hükümetlerin kapalı milliyetçilik ilkelerinden arınarak mali olanaklarını ve insan güçlerini birleştirmeleri hiç kuşkusuz, kendi çıkarları dogrultusundadır. 1985 Milano zirvesinde Avrupa Topluluğu tarafından benimsenen temel ilkelerden biri 1992 yılına kadar, kişi ve malların, hizmet ve sermayenin serbestçe dolaşabileceği, büyük bir ekonomik pazarın oluşturulmasıydı. Bu pazarın oluşumunu tamamlayabilmesi ise her tür insan ve bilgi alışverişine açık, geliştirılen yeni ürünlere Avrupa çapında olanaklar sağlayacak bir tür "Avrupa Araştırma ve Teknoloji Topluluğu"nun kurulabılrnesine bağlıydı. Fakat bir "bilimsel Avrupa" fikri birçokları tarafından Amerika Bırleşık Devletleri ve Japonya'ya karşı oluşturulan bir korunma kalkanı olarak algılanmaktadır. ABD ve Japonya'nın birçok alanda bilimsel ve teknolojik yaşama hâkim oldukları bir gerçektir. Bu devletlerin büyük maceralara atılabilme yolunda, gerek istekleri ve gerekse olanakları çok fazladır. Uzun süre sessiz kalmış Avrupa'nın sonunda kıpırdanmaya başlamasınırı, bir tür korunma tepkisi olarak algılanması kaçınılmazdır. Ve hatta, termonükleer füzyon ve parçacıklar fiziği örneklerinde olduğu gibi, gerekli gayreti gösterdiği zaman, kendine bir lider pozisyonu edinebileceğini de kanıtlamıştır. Bugüne dek, Avrupalı bilim adamları, gündelik araştırma çalışmalarını Amerikan ya da daha geniş olarak Anglosakson ilke ve referanslar ışıgında sürdürmektey Türkiye'nin yeri olacak mı? HIMIEKNIK tanıyan bir merkez bulabilmek mümkündür. K3PHLflŞVPffiPJH H l C U M A R T E S İ P A R A S I Z E K I Mars en yakın konumda m ^ * l l l l l l ' l i M r ı B İ ^ ^ ^ P s A Y i : 79 3 E Y L Ü L 1 9 8 8 Kütleler birbirini niçin çeker? Yapay zekâ ve matematlksel mantık Jet uçaklarının ilginç öyküsü Çevreblllmcller politlkacıları suçluyor Bir bilim müzesini'gezerken 'Hayır, AIDS virüsü suçlu!' Geçen hafta yayımladığımız Peter Duesberg'in AIDS virüsünü temize çıkartan görüşlerine, AIDS uzmanı Nathan MVeber katılmıyor. Çeviri: Burçin TUnalıoğlu HlV'nin AIDS'e yol açmadığı, aksıne bu retrovırüsün vücuda zarar vermedıği konusunda Peter Duesberg'in görüşlerine katılmıyorum. Edinilmış bağışıklık sistemi bozukluğu sendromu bir dizi klinik belirti ve enfeksiyonla kendini gösterir. Ooktorlar bu durumlardan çoğunu AIDS'ten önce de tanımladılar. Kimi hastalardakı anormal hücre yıkımı, bağışıklık sistemindekı bir tümörden, kimi ilaçlardan veya radyasyona maruz kalmış olmaktan kaynaklanabilir. Bu hastalarda bağışıklık sistemi bozulmuş dmasına karşın AIDS hastalığı yoktur 1981 yılıiıda, bir dizı bilimsel rapor, daha önce sağlıklı olan homoseksüel erkekler arasında bağışıklık sistemi bozukluğu vakalarının arttığını ortaya çıkardı. Normal şartlarda vücudun kolayca başa çıkabileceğı enfeksıyonların seyri ve bu kişilerde normalden az THücresi bulunması, bu hastalığın, özellikle bağışıklık sistemindeki hücreleri etkilediğı kanısını uyandırdı. Tlk AIDS vakalarının klinik tablosu son derece farklıydı. Doktorlar daha önce benzeri sendromla hıç karşılaşmamışlardı Bu durum onların geriye doğru dönerek homoseksüel erkeklerdekı tümör ve enfeksıyon vakalarına yeniden göz atmalarına neden oldu. Bu yolla Amerıka'da ilk AIDS vakasının izi 1978 yılında bulundu. Homoseksüellık yeni bir olay değil, fakat AIDS kesinlikle yeni bir sendrom. Ayrıca bu hastalığın cınsel açıdan aktıf kışıler arasında yayılması, bulaşıcı bir faktöre dayandığını da ilk anlarda ortaya koymuştu. Bilim adamları, HlV'nin bulunmasından önce de, bulaşmaya yol açan bir virüs veya mıkrobun peşinde koştuklarını biliyorlardı. 1982'de, sürekli olarak kanın pıhtılaşmasına yardımcı olan faktör VIII ığnesı olan hemoflli hastaları arasında da benzer sendromlar kaydedılmeye başlandı Homoseksüeller ve hemoflll hastaları arasında gorülen AIDS vakaları, aynı zamanda bir başka bulaştırıcı faktörün HepatitB virüsünün de dağılımını belırlıyordu. Böylece yeni hastalığa AIDS adı verildi ve bir bulaştırıcı faktörün rolu kesinleşmiş oldu. Eğer böyle bir faktör varsa, bilim adamları bunun AIDS'in klinik olarak belirlenmesinden önce de var olduğunu kanıtlamak zorundaydılar. Diğer bir deyişle, belirtiler nedenden önce ortaya çıkmamalıydı. Ayrıca. bu faktörün yeni ortaya çıktığı ve daha önce görülmediğı de belirlenmelıydı. 1983 yılında Parısteki Pattaur Enstttüau'n d« Luc Montagnulr ve arkadaşları HIV vi Avrupalı olmanın anlamı A diler. Genç araştırmacılar stajlarını çoğu kez Birleşik Devletler'de yapıyorlardı; en gözde dergi ve mecmualar ya Ingiliz ya da Amerikan yayınlarıydı. Amerika'nın, araştırmanın birçok dallarında gerçek bir üstünlüğe sahip olmasının ve bunun yanı sıra bilimsel araştırmalarda tek ve uluslararası bir dil olarak ingilizcenin yaygın bir şekilde kullanılmasının büyük kolaylık sağlamasının bunda büyük etkisi vardır. Yine de Avrupa'da, hemen hemen bütün dallarda, Amerikalı benzerleriyle rahatlıkla kıyaslanabılecek ve genç araştırmacılara formasyonlarını tamamlayabilmek için çok geniş olanaklar Bilimsel Avrupa'yı oluşturmak, yeterince kullanılmayan Avrupalı potansiyeli değerlendirmek ve onu tanıtmaktır. Daha doğrusu bu, Avrupa'dakl çok çeşltli geleneklerin, formasyonların, yaklaşım ve kültürlerin yarattığı zenglnllği gerektlğl glbl kullanabllmektlr. Bunların birleşmesinin birçok yepyeni fikrin doğmasına neden olacağı kesindir. Ve yine Avrupa^ da bilimsel İşbirliği etkinlikleri ışıgında yeni bir araştırmacı tipi ortaya çıkacaktır: Bu araştırmacı, kariyerini kıtanın çeşitlı laboratuvarlarında tamamlayabilecek, araştırmalarını birçok dilde yapıp, yayımlayacak ve yine ingilizce, Almanca, Ispanyolca ve Fransızca gibi çeşitli dillerde okunabilecektir. Ve böylelikle, işbirliği halinde yürütülen bilimsel calışmalar evrensellik ve özDevamı 2. Sayfada Yeni bir sendrom Beş Avrupa ulkesinın ortaklaşa fınanse ettıkierı ve yönettikleri Grenoble'dakı Laue Langevın Nukleer Fızık Enstitüsü'ndeki mülti dedektör. Devamı 2. Sayfada