14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZOOLOJİ Hızın sırrı hayvanlarda gizli Kanguruların, ceylanların koşu tarzlarını inceleyip uygulayan ilk atlet Sherrill oldu ve herkesi geçti. Rüzgârın oğlu Ovvens'in danışmanları arasında bir zoolog da vardı. Çeviri: Selami Aksoy İnsan mı hızlı, hayvanlar mı? İ lk koşu rekorlarının kaydedilmeye başlandığı 19. yüzyıl sonlarında, insanlar rekor derecelerinı hayvanlarla karşılaştırmaya başladılar. O kadar hantal ve iri olmasına rağmen lılın bıle ınsanlardan daha hızlı olduğu göruldü Hayvanların spora katkıları olabileceğini düşünen ilk insan Amerikalı sprinter Sherrlll'dir. 1887'den önce bütün koşucular ayaktayken start alırlardı. Fakat Sherrill, saatte 70 km.'den fazla hız yapabilen kanguruların, hareket etmeden önce blr yay gibi eğimli durduklarını fark etti. Bundan sonraki ilk yarışında startta bir kanguru gibi duran Sherrill, yarışı rakiplerinden önde bitirir. Kanguru pozisyonu alan bir atlette uyluk ve sırt kasları bir yay gibi gerilir. Sherrill için yeni biı gelişme olan bu çıkış pozisyonu bugün oldukça yaygınlaştı. Zamanla atletler daha hızlı olabllmek için yeni şeyler öğrendiler Ceylanlar bacaklarının kendine özgü yapılarından dolayı yüksek koşu hızlarına ulaşabilmektedir. Ceylanların bacakları ince ve hafif, kalçaları ise yoğun kaslıdır. Bu özelliklerinin yanı sıra ceylanlar tabanlarının uçlannı yere vurarak koşarlar. Halbuki yol ve saha koşucuları ayaklarının uçlarıyla koşmaktadır. Çalıştırıcılar bu avantajları iyi bildiklerinden, genellikle haflf, İnce bacaklı ve kuvvetll kalçaları olan sporculan tercih ederler. Sherrill'in bu buluşu, 19. yüzyılın erken dönemlerinde tüm mesafelerde dünya rekorlarının kırılmasını büyük ölçüde açıklamaktadır. Yine bu aönemde kısa mesafe koşucuları saatte 34 km. hıza ulaşabilmişlerdir. cudu sınırlı bir enerji deposuna sahiptir. Bu enerjinin bir kısmı atlatmayla harcanır, kalan kısmı ise öne doğru hareket ederken harcanır. Tüm bu bilgileri değerlendirip sentezleyerek en ekonomik koşu stilini üreten Nurmi, 10'dan fazla dünya rekorunun ve 9 olimplyat samplyonluğunun sahibi olmuştur. Nurmi'nin spor yaşamını sonlandırmasından sonra zenci koşucu Jesse Owens, onun koşu tekniğini kullanmaya başladı. Ovvens da, çalıştırıcısı ve danışman zooloğu lle kedllerin nasıl hareket ettlklerlnl incelemeye başladı. Kedilerin hafif ve esnek kasları sayesinde bu kadar hızlı olabildiklerini anladılar. Kedllerin kas yapıları ve sahıp oldukları işlev yaylara benzetilebilir. istirahat halinde kedilerin kinetık enerjileri potansiyel enerjıye dönüşür. Bu potansiyel enerji kedilerin kaslarında depo edilir. Hareket ettiklerinde potansiyel enerjiyi tekrar kinetik enerjiye çevirebilen kediler, böylece her sıçramalarında ek bir güç kazanırlar. Bu zarif hayvanlann koşudaki başarıları, yapacakları işlev sırasında sadece gereklı olan kasları kullanabilme yeteneklerine bağlıdır. Yapılacak harekette önemli olan kaslar kasılırken, diğerleri gevşerler Bu dinanizm insanlar için de geçerlidir Herhangi bir uzvumuza bir hareket yaptırmak istediğimizde, gerekli olan (agonist) kaslar kasılırken, karşıt kaslar (antagonistler) gevşerler. Böyle olmasa zaten hiçbir hareketi yapamazdık. Kasların duruma göre kasılıp gevşemeleriyse tamamen billnç dışında olur; yürürken olduğu gibi. Ovvens'in bu buluşu koşuda blr devrlm olarak kabul edildi. Onceleri atletler koşarken tüm vücut kaslarını, hatta yüz kaslarını bile kasarak koşarlardı. Bu onların hareketlerini engellemekteydi. Ovvens'a göre, bir koşucu maksimum hıza erişebilmek için gevşek bir şekilde koşabilmelidir. Sadece kosmak İçin gerekli kaslannı kullanarak koşmayı öğrenmelidir Ovvens ve çalıştırıcısı kendilerine özgü koşu tekniği ni geliştırebilmek için yaklaşık iki yıl çalıştılar. Sonunda, 1935 Mayısı'nda Ovvens tüm rakiplerini geride bırakarak harikalar yarattı. 45 dakika içinde kısa mesafelerde beş dünya rekoru, uzun atlamada da bir dünya rekoru üretti. 1937'lerde Ovvens çok iyi koşmasına rağmen iyi para kazanamıyordu. Daha fazla para kazanabilmek için yarış atlarıyla koşmaya başladı. Çok geçmeden yüz metrede atları geçebilmeyi başardı. 1964 Tokyo Olımpiyatlarının 200 m. şampiyonu Henry Carr da bir atla yarışmıştır. Her zaman koştuğu mesafeden daha uzun bir mesafede atla yarışan Henry, yarışı göğüs farkıyla kazanmış. Yine bundan dört yıl sonra 200 m. Olimpiyat şampiyonu Jim Hlnes'da Mexico'da aynı mesafede bir atla yarışmış ve yarışı kazanmıştır. Bu üç zafer o zaman kamuoyunda büyük yankılar uyandırmış, basında genış yer almıştır. Ancak kısa bir süre sonra yarış atlarının start atışından korktukları ve saatte 75 km. olan gerçek hızlarına ulaşamadıkları ileri sürüldü. Bunun yanı sıra yarış 200 ila 800 m.'lik mesafelerde yapıldığında atların öne geçtikleri görüldu. Daha uzun mesafelerde ise avantajın yine koşuculara geçtiğı görüldü. Bu da göstermektedir ki, iyi antrenmanlı atletlere karşı yarış atları hız sürekliliği gösterememekte Binici mi hızlı, yoksa at mı? Nurmi'nin sırrı Atletlerin hız konusunda hayvanlardan öğrenecekleri daha birçok sırrın olduğu kabul edilir. 1920'li yıllarda Flnll atlet Nurml, en ekonomik koşu tekniğini geliştirmeyeçalışırken, düztabanlı hayvanlann, zemin üzerinde uçar gibi düz olarak ve hızla hareket ettiklerini fark eder. İnsan vüZenci koşucu Jesse Ovens kedigillerin nasıl hareket ettiğlni Izleyerek, ' edindiğı kaslarını kullanmadakı yeteneği sayesinde büyük rekorlar elde etti. dir. Atlardan başka, hayvanlardan oldukça hızlı olanlardan çlta 90 m.'lik mesafede saatte 120 km. hız yapabilmekte, bir fll ise 100 m.'lik mesafede saatte 42 km.'lik bir hıza, Afrlka devekuşu da 800 m.'ye kadar olan mesafelerde saatte 80 km.'lik bir hıza erişebılmektedir. Atlar bir gün boyunca değişen hızlarda onlarca km. yol alabilirler. Fakat neden ınsanlarla yarışamazlar? 1896 Olimpiyat oyunlarında maraton koşusunda kronometreyi bir süvari taşıyordu. Atlar koşuya dörtnala başladılar, sonra hızlı yürüyüşe geçtiler ve daha sonra normal tempoyla yürümeye devam ettiler. ileriki mesafelerde ise atlar koşucuları yakalayıp geçtiler. Bu durumda zamanın tespıt edılebılmesi için kronometre taşıyan yedek bir at parkura sokuldu. Dayanıklılıkta insanın ulaştıgı bu üstünlük doğrusu oldukça şaşırtıcı. Bunun açıklaması insanın yapısı, metabolizması, kaslarının işlevi, solunuın ve kardiyovasküler sistemlerinin işleviyle ilgilidir. Blr koşucunun ağırlık olarak kalbinln vücuduna oranı % 15'tir Bir kurdunki ise % 1 iken, aynı oran kaplanda % 0.4'tür. insanlar şimdiye kadar hayvanlardan çok şey öğrenmişler Pek yakında, çalışan ve spor yapan köpekleri, atları ve develerl görmek bizi çok şaşırtmamalıdır. Hatta hayvanlar sporcuların antrenmanlarında partner olarak da kullanılabılecektir. Ugandalı sporcu Akll Bua'nın yıllarca zebraların peslnden kosması, Etiyopyalı ünlü maratoncu Abebe'nin bir arslan yavrusuyla çalışması gibi. Zamanının Olimpiyat şampiyonu Kenyalı koşucu Kelno da antrenmanlarını bir devekusu ile yaparmış. Eski Yunanlı çobanlar, yabani tavşanları koşarak yakalarlarmış. Bu öyküden hareket eden koşucu Kuts da çocukluğu boyunca hep yabani tavşanların peşinden koşarak çok iyi bir sporcu olabilmeyi başarmış ve Olimpiyat şampiyonu olabilmişti. İyi antrenmanlı olduğu zamanlar yabani tavşanları koşarak yakalayabiliyormuş, gerçekten şaşılacak bir olay. Buraya kadar yazılanlar elbette spor alanında insanlarla hayvanlar arasındaki tüm ilişkileri kapsamaz. Şu kadarı söylenebilir ki, birçok spor dalında taktik ve teknikler hayvanlar dünyasından kaynağını almıştır. (Sputnlk, Temmuz 1988) 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle