Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAÖLIKVEYAŞAM TIPTEKNOLOJİSİ bir ülkedeki sekiz kişilik bir ailenin enerji ihtiyacını karşılamak için 3 metre karelik bir ayna gerekir. Günlük elde edılen 21 kilovvatsaatlık güneş enerjısinı reaksıyona geçirmek ıçın 16 kılo megnezyum ıle yaklaşık 50 parça titan ve 1 kilo 100 gram hidrojen gereklidir. Bu boyutta bir sistem gündüzteri mutfakta kullanmak için üç kilovvatsaat, elektrik için bir kilowatsaat, sıcak su içinse üç kilowatsaat enerji üretir. Geceleri ise üç kilovvatsaat soğuk, bir kilovvatsaat ısı enerjisı ve yaklaşık ikı kilovvatsaat elektrik üretır. Toplam olarak, günde 21 kilovvatsaat alınabılen guneşenerjısınden, kullanılabılır 13 kilovvatsaatlık bir enerji elde edilmiştir. Bu sonuç yüzde 60 randıman demektir." Saç ilacıyla başarılı bir deney Damar cerrahisinde X ışınları kullammı Sovyet bilimadamları, damar tıkanmalarına karşı yeni bir teknik uyguluyor. Çeviri: Selami Aksoy ışını uzmanları, ateroskleroza bağlı damar tıkanmaıarının daha çok kan akımının yoğun olduğu damar kısımlarında oluştuğu sonucuna vardılar. Uzmanlar, damar duvarlarının iç yüzlerinin desteklenmesi halinde, aterosklerosizin (kan yağlarının damar duvarlarının iç yüzünde birikmesi) önlenebileceğini ileri sürüyor. Fakat damar duvarlarının iç yüzlerı ne ile kaplanarak desteklenebilir? Araştırmacılar, nitinol adlı maddenin bu işi yapabileceğini belirtiyor. Nitinol, bir nikel, titanyum alaşımıdır, pratik olarak plastiğin bozunmasından arta kalan kısımdır denebilir. Damarların iç yüzeylerinin kaplanması için, nitinol kullanılarak, organizma tarafından reddedilmeyecek, paslanmaz, elastik ve dayanıklı protezler yapıldı. Protezler, X ışını monitörü yardımıyla, büyük bir incelikle hastalıklı bölgeye kadar ulaştırılabilmekte. Daha sonra protezin içindeki kateter çekilerek geride sadece fiber kısmın kalması sağlanmakta. Fiber kısım, kanın ısısıyla spiral şekilden esas şeklini almakta. Bu spiral yapı, elastiki olduğundan büyüyerek damar iç yüzüne doğru genişlemekte, damarın o kısmına uyum sağlamakta. Bu şekilde damar duvarına zarar verilmeden, damar bütünlüğü korunabilmekte. Bu yöntemin uygulanması için, deneyimli bir ekip, uygun bir ameliyathane, X ışını kaynağı ve ekranı gerekiyor. X ışını yardımıyla, kullanılacak kateterin tam çapı da tespit edilebilmekte. Protezin çapı, uygulanacak damarın çapından milimetrenin parçaları kadar büyük olmalıymış. Ancak o zaman damar duvarına zarar verilmeden, kan akımı engellenmeden protezin uygulanması mümkün olabilir. Yapılan hayvan çalışmaları nitinolün biyolojik uygunluğunu doğrulamıştır. Protezin uygulanmasından sonra, 0.73 mm. kalınlığını geçmeyen yeni damar dokusu yapılanması oluştuğu gözlendı. Bu doğal koruyucu tabakaya Neointima adı verildi. Neointima, tromboz oluşumunu engellemekte, damar duvarının düzgün kalmasını sağlamakta. Protezin uygulanması iki hafta kadar sürüyor, bu süre içinde protezin damar duvarlarını tahriş etmediği de gözlendı. Bu yöntemin amelıyat masası, X ışınlarının kullanılmasını engellememeli. X ışını ünitesi de taşınabilir olmalı. X ışını ünıtesi ekranı da (elektroröntgenografi) ameliyat sırasında cerrah tarafından çok rahat bir şekilde görülebilir olmalı. Bu operasyonlardan birinin uygulandığı 56 yaşındaki hasta, bacak ağrısından ve fazla yürüyememekten yakınıyordu. ABD: En duyarlı güneş hücresi Amerika'da, Sandıa Laboratuvarları'nda üretilen yeni ısıya duyarlı hücreler ise yüzde 31 randıman vererek bugüne dek üretilebılen oranın iki katını aşıyor. Amerikan modeli güneş yansıtıcıları, geliştirilmiş materyallerden oluşturulmuş teknik bir sandviçi hatırlatıyor. Bu sandivıçin en üst yüzünde, ışık kaynağının gücünü 500 misli kadar arttırabilen binlerce mikroskobik plastik mercek yer alıyor. Bunun hemen altına, görevi ışıklı tayftaki mavi ışınları elektriğe dönüştürmek olan "vvafer" şeklinde bir çinko bıleşımı yerleştırılmış. Elde edilen çok yüksek randımanın sırrı ise, ışıklı tayftan azamı yarar sağlayabılen bu iki maddenin bir araya getirilmesinden kaynaklanıyor. Sandia Laboratuvarları Direktörü Dan Arvizu, yeni buluşları konusunda şu yorumu yapıyor: "Hesaplarımıza göre, 21. yüzyılın ilk yıllarında, Birleşik Amerika'nın ihtiyacı olan enerjinin yüzde biri güneş enerjisinden sağlanacak. Bu, aslında az bir rakam gibi görünebılir. Ancak bu sistemle sağlanan toplam enerji üretiminin 6 milyar watt olduğu düşünülürse, bu rakam 3 milyon Amerikalı ailenin ihtiyacı anlamına gelir." X I nsan ve hayvanlarda saçlar önemli fonksiyonlara sahıp oldukları halde, henüz yeterince araştırılmadılar. Bilim dünyası için saçlar belkı de derının gereksız bir uzantısından öte bir şey değil. Saçlar, kamış içindekı deri olarak da tanımlanabilir. Çünkü saçlar aslında nasırlaşmış deri hücrelerinden uzanan nasır iplikleridir. Bunlar derinin alt tabakasında, folükül dıye adlandırılan saç cepkenlerinden büyür. Saçların anatomisi çok iyi bılındığı halde, fizyolojisı araştırılmadı. Ancak saçların yeniden çıkmasını sağlayan bazı maddelerın bulunmasından sonra bu durum değişmeye başladı. Özellıkle Amerika'nın Upjohn ilaç fırmasının laboratuvarlarında keşledılen ve uzun suredır tansiyon düşürücü ilaç olarak kullanılan Minoxıdıl büyük ilgi topladı. Saçların fızyolojısının araştırılmasının bugüne dek gecikmesinin bir nedeni de araştırmacıların uzun sürelı deneylerıni yalnızca hayvanlarla sınırlamak zorunda kalmalarındandı. Upjohnlu araştırmacılar, şımdı hücre kültüründe saç üretmeyi başardı Fırmanın merkezi Kalamazco'da görevli Vınce Groppi ve Allen Buhl, yeni doğmuş farelere Minoxidil enjekte edildiğinde, farelerin saç folüküllerinin besleyıcı bir sıvı ıçınde üretılmesinin mümkün olduğunu söylüyorlar. Minoxidil enjekte edilmediğı takdırde, folukulün gelişimi duruyor, saçlar büyümüyor. Yapılan deneyler, kan dolaşımını yoğunlaştıran ve böylece saç köklerını daha iyi besleyen Minoxıdil'in, saç folüküllerinde meydana gelen tüm büyume vo farklılaşma süreçlerini kendiliğinden başlattığını gösteriyor Bıyokımyasal araştırmalar, nükleınasıt sentezleri ve protein sentezleri gibi tüm önemli süreçlerin harekete geçirildiğini kanıtlıyor Ama daha da önemlisı, bu süreçlerin büyume faktörleri tarafından yönlendirilmesi olayı. Başka dokularda olduğu gibi, bunun için tecrit edilmiş saç folüküllerinde protoonkojen, ctos aktive ediliyor. Bu da kendiliğinden bir dizi regülasyon mekanizmasını harekete geçirıyor. Bu anlamda Mınoxidil büyüme faktörü gibi faalıyet gösteriyor Bundan sonrakı araştırmalar, saç dökülmesinin nedenlerı ve neden Minoxıdıl'ın yal nızca üç kışıden birinde etkili olduğu üzerinde yoğunlaştırılacak. (Natur und VVİssenschaft) X ışını monitörü yardımıyla, protezin damar için eyerloştirilmesi. Resim 2: Ozel alaşımlardan yapılmış spiraller bozuk olan damar içine sokularak, damar duvarı Içten desteklenmektedir. L, Buzdoiabr cr:~:::, • .;.;: nrı hıclıut lunan bolum Bunun yanında hastanın uykusuzluk yakınması ve bacağında küçük ülserler vardı. Ön araştırmalar sonunda hastanın bacak arterinin (İliolumbar arter) tıkalı olduğu anlaşıldı. Operasyonla, tıkalı artere nitinol protezi yerleştirilerek, hastanın bacağının normal dolaşımı tekrar sağlandı. Hastanın bacağındaki ülserler de bir ikı gün içinde iyileşmeye başladı. Amelıyattan sonra, hasta hastaneden yürüyerek ayrıldı. Hasta dışarda kilometrelerce yolu bacağı ağrımaksızın yürüyebildi. Bir diğer vakanın, böbrek arterinin tıkanmasına bağlı olarak Malign (kötü huylu) hipertansiyonu vardı. Ameliyat sonrası ikinci gün hastanın kan basıncı normale döndü. Hasta operasyondan beş gün sonra da taburcu edilebildi. Benzer yakınmaları olan birçok hasta, aynı yöntemle ameliyat edilerek sağlıklarına kavuşturuldu. Operasyonlar sonunda % 80'e varan başarı oranları elde edildi. Toplam tedavi süresi 710 günü geçmezken, ameliyat masrafları da bu vakalarda daha önce uygulanan ameliyatlara oranla 20 kez daha az. Bu yeni yöntem elbette her derde çare değil. Damar bozunmalarının 20 cm.den fazla olduğu, kan akımının sıfır olduğu vakalarda bu yöntem başarısız oluyor. Ancak bu konuda yapılan hayvan çalışmalarına devam ediliyor. (Sclence 1988/4)