Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
YEŞİL S A Y F A Uzayda güneş eneıjisi istasyonlan Güneşln enerji kapaslteslnin dörtte üçü atmosferden geçerken kayboluyor. Enerjlnln tümünden yararlanmak Içln uzaya güneş enerjlsl istasyonlan kurulmasına çahşılıyor. Bu proje bugün Içln hayal glbl gözükse de geleceğln neler getlreceğl blllnemiyor. rin, doğru akımı alternatif akıma çeviren 10 kilohertzlik bir dalgalandırıcıyia desteklenmesi gerektiğinı gösteriyor. Bu dalgalandırıcının nasıl yapılacağınıysa hlç kimse bilmiyor. Boyle bir elektromanyetik fırlatıcıda frekans O'dan 10 kilohertze O, 1 sanlyede geçiyor. Bir saniyede 1 trilyon vatlık güce ulaşılıyor. Bu eiektrik gücü, projenin en duyarlı bölümünü oluşturuyor. 3 tonluk mermiler, tüpten saniyede 12,5 km. hızla çıkıyorlar. Dahiyane bir proje, ancak çok çalışılması gerekiyor. I lk olarak 1963'te, Amerikalı Peter Olaser'in ortaya attığı bu düşünce, 'çılgınca' denerek pek dikkate alınmamıştı. Bugün de güneş enerjisi istasyonlarının kurulması için koordlne bir program olmamasına ragmen, bütün dünyada bu tür çalışmalar sürdürülüyor. Geçen yıl Elektronik ve Eiektrik Kurumu nun Fransa'da düzenlediği uluslararası konferansta çeşitli projeler karşılaştırılarak, daha kesin bir proje ortaya çıkarıldı. Amerikan, Rus ve Japon projelerinin daha gelişmiş olmasına rağmen, çalışmalar ana hatlarıyla (boyutlar, güç ve anten büyüklükleri) birbirlerine benziyorlardı. 50 km 2 alanında enerji toplayıcısı olan 105 X 15,25 km. boyutlarında, 463 m. kalınlığındaki güneş enerjisi istasyonunun ağırlığı 10.400 tonu buluyor. Bu dev platform 9 milyar vat enerji topluyor. Bu enerji, 2,45 milyar hertz frekansında elektromanyetik dalgalar halinde, 1 km. çaplı bir antenle dünyadaki 7 km. çaplı bir antene aktarılıyor. Ancak, kayıplar hesaba katıldığı zaman, dünyada elde edilen enerji 5 milyar vata düşüyor. Bu kayıpların %80'i fotovoltaik gözelerde gerçekleşiyor: Gözeler, güneş ışığının bir bölümünü emiyorlar. rine aktarmaktır. Oysa uzayda bu kalorileri emecek hiç bir şey yok. Böylece kaloriler manyetronun üzerir.de kalarak, fazla ısınmadan yok olma tehlikesiyle karşı karşıya getiriyorlar. Ancak bu gerecin %90'a varan verimliliği dolayısıyla ısınma çok fazla olmuyor. Bu yüzden, soğutucu bir motor yerine, basit bir radyatör sistemiyle ısı boşaltılabiliyor. Bu Koşullarda manyetron 60 yıl çalısablliyor. Enerji istasyonunun uzaya fırlatılmasında da güçlüklerle karşılaşılıyor. 10.400 tonluk bir kütie bugünkü fırlatı cıların gücüyte karşılaştırılamayacak kadar ağır: Amerikalıların füzeleri 29 tona, Avrupalıların Ariane 4 adlı füzesiyse sadece 4 tona kadar yük taşıyabiliyor. Bugünkü klasik sistemlerle ancak 200 tonluk, en fazla 2000 tonluk fırlatıcılardan söz edilebiliyor. Eğer istasyon uzayda parça parça oluşturulmaya çalışılırsa, 1000 kadar yolculuk yapılması gerekiyor. İşte bu noktada ortaya atılan gerçekten kurnazca bir düşünce uzmanların dikkatlerini bir yöne çekiyor. Projeye göre, füze 2 km.'lik eiektrik kablosuyla döşenmiş bir metal tübe yerleştiriliyor; bobinajdaki akım, kılıfın içinde manyetik alan oluşturuyor ve bu enerji füzeyi yıldırım gibi fırlatıyor. Böylece çok büyük miktardaki yakıt yükünden kurtulunmuş oluyor. Bu sistemin geçerliliği henuz kanıtlanmış değil. Ilk nesaplamalar, bobinle Fizyolojik etkiler Yerde elde edilen elektromanyetik dalgaların santimetre karedeki gücü 23 megavat oluyor. Bu aslında, yazın alınan güneş ışınlannın ancak üçte bir veya yarısını oluşturuyor, ancak enerjiler birbirlerinden farklı oldukları için etkileri de farklı oluyor. Mikrodalgaların ve güneş ışınlannın frekansları degişik: 2,45 hertzllk frekansta insan için kabul edilir sınır 5 megavat/cm2<dir. Görüldüğü gibi sınır fazlasıyla geçiliyor. Bu yüzden, elektromanyetik dalgaların toplandığı bölgeye hiç kimseyi sokmamak gerekiyor. Birçok uzman enerjiyi, lazer dalgaları halinde aktarmayı öneriyorlar. Bu durumda ışın daha iyi toplanıyor ve koskoca antenlere gerek kalmıyor. Ne yazık ki boyle bir sistemde verimlilik %10'u geçemiyor. Ancak Amerikalılar, Uzay Savaşları (SDI) projesinde bu tekniği kullanmayı düşündükleri için, kısa zamanda büyük ilerlemeler kaydedileceği düşünülüyor. Lazer dalgaları güneş ışınlarından 100 kere daha güçlü oldukları için tehlikeyi azaltmıyorlar. Hedefin şaşılması durumunda insanlığın yok olmasına kadar varabilecek bir belayla karşılaşılabiliyor. Şimdilik lazer dalgaları, enerjiyi dünyaya değil de, uydulara aktarmada kullanılacak gibi gözüküyor. Ekolojik kaygılar istasyonun, olağanüstü bir enerji kaynağı olduğu kesin, ancak enerjinin dünyanın sıcaklığını değiştireceğini ve bunun sonuçlarını dikkate almak gerekryor Dünya, milyonlarca yıldır güneş enerjisiyle ısınıyor. Bu doğal enerjinin yanı sıra, insanların yapay enerjileri zaten dünyanın klimasını bir ölçüde etkiliyor. Dünyanın dışından gelecek bu büyüklükteki enerjinin atmosferin normal sıcaklığını değiştirmesi kaçınılmaz oluyor. Genes Üniversitesi'nden Prof. Francia, sonucun bütün varlıklar için öldürücü olduğunu ileri sürüyor. Antarktika buzullarının erimesiyle denizler yükselmeye başlıyor ve bu olay gerçekleşmeye başladığından itibaren, nedeni ortadan kaldırılşa da geriye dönmek olanak8izlaşıyor. Ekolojik kaygıların mühendisleri engellemekte fazla şansları olmamasına rağmen, projenin gerçekleştirilmesi maddi ve teknik sorunlardan dolayı bugün için güç gözüküyor. Ancak asıl onemli olan bugünkü fiyatlar değil, gelecek yüzyıldakı fiyatların ne olacağı. örneğin Satürn V füzelerinin maliyeti 79'dan bu yana yarı yarıya azalmıştjr. öte yandan, enerji fiyatlannın gelecekteki durumunun da önemli bir etken olacağını unutmamak gerekiyor. Geleceğin ,enerji üretim yapılanması hâld büyük bir gizem olmayı sürdürüyor. (Sctonce Vl«) U Fotovoltaik sistem Diğer enerji kayıpları, aktarım sırasında gerçekleşiyor. Bunlar, aslında antenleri büyutmekie önlenebiliyor, çünkü anten büyüdükçe dalgalar daha iyi odaklanıyor. Ancak buna da bir sınırlama getirmek gerekiyor. Dünyadaki 7 km. çapındaki anten zaten fazlasıyla büyük: Bugün dünyanın en büyük anteni, Meksika'da bulunan 300 m. çapındakl radyo astronomi anteni. Güneş pillerinde olduğu gibi, istasyonda da ışık enerjisinin eiektrik akımına dönüştürülmeslnde fotovoltaik sistemler kullanılıyor. Ancak, uzayda kablosuz yolculuk yapamayacağı için, eiektrik akımının mikrodalga enerjisine dönüştürülmesi gerekiyor. Bu dönüşüm, çok kısa ve güçlü dalgalar yayan manyetronla (mikrodalgalı fırınlarda da kullanılıyor) gerçekleştiriliyor. İlk teknik güçlükle manyetronların soğutulmasında karşılaşılıyor, çünkü boşlukta sıcaklık kaybetme olayı gerçekleşmiyor. Bir kütleyi soğutmak, kalorilerini başka bir kutleya veya hava moiekülle