Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DE N İ Z CANLILARI 900 türü bilinen denizkestaneleri yosunları yiyerek denizın biyolo/lk dengesini korurlar. ran bir salgının % 75'lik bir ölüm oranına ulaştığını ortaya koymuştur. rkinci Dünya Savaşı'ndan sonra da bir benzeri görülen bu salgına sebep olan bakteri belirlenmış ve 24 derecenin üzerinde yaşamayan bu bakterının ınsan sağlığı için bir tehlike olmadığı anlaşılmıştır. Kirliliğin etkisi Denizkestaneleri de azalıyor 900 türü bilinen denizkestaneleri, Akdeniz'in en büyük otoburlarıdır ve ağızlarının tatlarını da iyi 900 türü var çika ve Avustralya da katılmıştı) deniz kestaneleri hakkındaki tüm bilgilerin bir araya toplanmasını sağladı ve böylelıkle bilim adamları, profesyonel avcılar ve denizcıler, yetkililer ve halk arasında gerçek bir diyalog kurulabildi. 900 türü bilinen deniz kestanelerinin bilimsel açıdan en önemlı yanları, denızın bıyolojik dengesinin korunmasında oynadıkları roldür. Akdeniz'in en büyük otoburları olan denız kestaneleri, yosunları büyük bir ıştahla tüketirler. Orta boy bir kestanenın günde 3 yosun tükettiği sanılmaktadır Fakat PARACENTROTUS LIVIDUS sadece obur olmakla kalmayıp, ağzının tadını da çok iyi bilır. Bir deniz lahanası (ulva) ile esmer deniz yosunu arasında (Japon kökenli bu dev yosun Akdeniz'ı giderek kaplamaktadır) bir seçim yapması gerektiğinde, ikincisini her zaman yemeden bırakmıştır. Belkı bu yosunun Akdeniz'e kıyı denızciliği için bir tehdit niteliğinde olacak kadar yayılabılmesının bir nedenı de budur. Denız kestaneleri onları dıkenleriyle birlikte yutan böcek, ıstakoz ve bazı balık türlerı ile kabuklarını delerek etlerini yiyen yengeçlerın ve onları dıştan yiyen denız yıldızlarının az oldukları yerlerde hızla üreyerek zararlı olmaya başlarlar. Buldukları tüm bitkileri yiyen kestaneler, bazı kayaları çırılçıplak bırakmaktadır. Bugün özellikle Akdeniz kıyılarında bu tür olayiar gorülmektedır. Yine de yenilebilir deniz kestanelerinin toplam sayıları giderek azalmaktadır. CarryleRouet'te toplanan araştırmacılar bu olayın üç nedene bağlı olduğunu ortaya koydular. ilki dikenlerin tabakalar halınde düşerek kabuğu tümüyle çıplak bırakmasına neden olan bir tür hastalıktı. Bir kestaneden diğerıne geçen bu bulaşıcı hastalık, büyük sayıda deniz kestanesinin yok olmasına yol açıyordu. Yapılan incelemeler 70'li yılların sonları ile 80'li yılların başlarında Akdeniz'i sa Çevre kirlilıği konusunda daha birçok çalışma yapılması gerekmektedir. Yetişkin denız kestanesinin bu kırlılıkten nıspeten az etkilendiği bilinir. Organik maddeler ve ağır maden artıklarıyla büyük ölçüde kirlenmiş bulunan Adriyatik kıyılarındaki ufak limanlarda bol mıktarda denız kestanesı bulunduğu gözlenmiştir. Tüketicilerin, etlerinde önemlı mıktarda bakır, kadmiyum, çinko ve diğer maden artıkları bulunan bu kestaneler konusunda çok dikkatli davranmaları gerekir. Yetişkin kestaneler daha kuvvetli görünüyorsa da durum yumurta ve larvalar için çok tarklıdır. Çınko ve kadmıyumun çok ufak dozda da olsa, bileşiminin yumurtaların döllenmesıni engellodiğı laboratuvar deneylerinde görülmüştür Bu, Akdeniz kıyılarının bazı kesimlerinde deniz kestanesi miktarında görülen azalmanın nedenıdir. Bazı balık ve kuş türleri için de çevre kirliliğinin üremeyi engellediğı halde yetişkin hayvanların yaşamına bir etkı yapmadığı gözlenmiştı Araştırmacılar, burada adı geçen ağır madenlerın büyük ölçüde teknelerın alt kısımlarına sürülen zehirlı boyalardan kaynaklandığını düşünmektedir. Bu boyalar sadece deniz kestaneleri ıçın değıl, denız dıplerinı örten bazı bitki türleri için de tehlike oluştururlar. Bu boyalarda daha zararsız maddeler kullanılamayacaksa, tekne lımanlarının büyüme ve çoğalmalarına engel olmak gerekir. Oysa tersine, son senelerde bu tür lımanlar giderek çoğalmaktadır. bfiirler. Kaçak avcılar Deniz kestanesi için üçüncü tehlike, kaçak avcıların, yeterli kontrol olmamasından faydalanarak, büyük miktarlarda kestane toplayarak lokanta ve balıkçılara satmalarıdır. Bu kaçak avcıların topladıkları mıktar, bütün profesyonellerın topladıkları mıktara eşıltir. Bu sayı ufak toplayıcıların, deniz kestanesi meraklılarının ve turistlerin topladıkları miktarlarla daha da artar. 1 mayıs ve 31 ağustos arasındaki deniz kestanesi toplama yasağından habersiz bu insanlar, avların önemli bir kısmının okul tatiline rastlayan bu dönemde yapılmasına neden olurlar. Dolayısıyla, yasal kayıtlara geçmeyen deniz kestanesı avcılığı profesyonel avcıların topladıkları miktarın çok üstündedir. Böyle bir ortamda denız kestanesı nasıl korunacaktır? Türün geleceğıni tehlikeye atmadan, her sena ne kadar deniz kestanesi toplanabileceğini hesaplamak da oldukça zordur. Bazı profesyoneller, gelecek için sualtı deniz kestanesı üretırnı projeleri peşindeler. LucsurMer biyolojik istasyonunda bilım adamları yenilebilir denız kestanesinin yoğun üretimini gerçekleştirmeyi başardılar Bu kestanelerin doğal ortamda büyüyenlerden daha kaliteli oldukları ve yöntemın ekonomık açıdan verimli olacağı belirtilmektedir. Yine de geleneksel denız avcılığı kurallarıyla pek ilgisi olmayan bu yöntemin, balıkçılar tarafından kabul edilip edilemeyeceği henüz belli değildir...U Denizkestaneleri ile ilgili ilk resmi toplantı, Türkiye'nin de katılmasıyla Fransa'da yapıldı. atillerini Akdeniz kıyılarında geçirenler deniz kestanelerini çok iyi büirler. Bilimsel adları PARACENTROTUS LIVIDUS olan bu çok eskı organizmaların simetrik yapılarıyla.ilglnç yaşam tarzlarıyla, hayvanlar dünyasında apayrı bir yerleri vardır. Yumuşak etleri bazı insanlar tarafından çok lezzetlı bulunmakta, dikenleri ise deniz banyosu yapanların çok sıkıntılı anlar yaşamasına neden olabilmektedır. Çevre korumacılar denızkestaneleri türvnün korunması için tüm Avrupa ülkelerinl harekote geçirdiler. yılarla ifade etmek oldukça zordur, çünkü önemsiz bir kaynak olarak görülen bu türün, balıkçılığın resmi istatistiklerinde yeterli veya hıç kaydı yoktur. Bir flkir edinebilmek için, Fransa'da 1945 yılında 1150 ton denız kestanesı toplandığını ve bu sayının 1982'de giderek artan bir talebe karşın, 500 tona düştüğünü söylemek yeterli olacaktır. Açık, ispanya ve Irlanda'dan sağlanan miktarlarla kapatılmaktadır Balıkçılar, denfzi sevenler, çevre korunmasıyla uğraşanlar ve birçok yetkili bu şartlar altında deniz kestanesı türünün ne kadar dayanabileceği konusunu ciddi olarak düşünmeye başladılar. Korunması için alınacak tedbırlerin tam olarak bılınmediği göz önüne ahnırsa, bu tasanlarda pek de haksız sayılmazlar. 2122 Şubat 1987 tarihinde CarryleRouet'te yapılan uluslararası bir toplantıya katılan ve aralarında Tunus, Cezayir ve Türkiye'nin de bulunduğu birçok Akdeniz ülkesinin araştırmacıları (toplantıya Brezilya, Bel T Yunanlı ve Romalılar yemeklerinde deniz kestanesı bulundururlardı. Günümüzde Fransızlar Avrupa'nın en çok deniz kestanesi tüketen toplumudur. Yine de bu kaynak, ne kadar çok sanılırsa sanılsın, tükenmez değildir. Profesyonel avcılar, kaçak toplayıcılar ve daha az sayıda amatör tarafından yok edllen, bazı yıllarda yakalandıkları hastalık sonucu dikenleri düşen va kronik çevre kirliliğinin bazı şekillerinden etkilenen deniz kestanelerinin sayıları özellikle Akdeniz kıyılarında giderek azalmaktadır. Bunu sa 16