Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ZOO LOJ İ Filler arası haberleşme Hepsinin "gizli telefonu" var Fillerin gırtlaktan çıkardıkları sesle yabancı fillerle, alınlarından çıkardıkları titreşimlerle "aile içi" haberleştikleri saptandı. Derleyen: Vehbi Belgil H epimizin en yakından tanıdığı kedinin kaç tür ses çıkardığını biliyoruz. Hayvan bu seslerle, yiyecek, içecek istediğini, yanına yaklaşılmasına izin vermeyeceğini, eş aradığını, sinirlendiğıni, boğuşmaya hazır olduğunu bıldirir... Yabani hayvanların konuşma tarzlarını daha çok araştırmacılar biliyor. Amerıka'nın Cornell Ünıversitesi (New York) profesörlerinden Katharine Payne, balinaların konuşma tekniklerinin sırrını çözerek dünya bilim adamlarınca yakından tanınan bır uzman olmuştu. Uzman, bu deniz devlerinin, insan kulağının işitemeyeceği sesler çıkararak, okyanuslarda, kılometrelerce uzaklıktaki türdeşleri ile nasıl konuştuklarını ortaya koymuştu. Şurasını hemen belirtellm ki, insan kulağı 2020.000 Hertz'lik titreşıml oian sesleri duyabilir. 20'ye kadarki seslere sesaltı (infrason), 20.000'den yukarı seslere de sesötesi (ultrason) sesler deniyor ve bunları kulaklarımız duymuyor. Yarasa ve sivri sıçan (la musaraigne/shrevvmouse), sesötesi titreşimlerle çevrelerinde olup bitenlerden haberdar oluyor. Fillerin de aynı biçimde konuştukları, yani türdeşlerine mesaj gönderdikleri, yine Katharine Payne tarafından saptanmıştır Nasıl fark etti? Bilgin, bir gün, Oregon eyaletinin Portland Hayvanat Bahçesi'nde incelemeler yaparken, gayet hafıf, an vızıltısına veya çok uzaklardaki bir gök gürlemesinin mesafe nedeniyle çok hafif Yavru fi! ağlayınca! lemiş yankısına benzer bır sesi duyar gıbi olur. Bilgin o sırada fillerin bulunduğu bölümdedir. Duyduğu ince seslerin fillerle ilgilı olup olmadığı bir an aklından geçer. Bilgin, bahçeye, her gün gelmeye başlar. Bır seferınde, fillerden birinin alnının ortasındaki bir yumrunun hafifçe titrediğini ve bunun üzerine öbür fillerin belirli bir harekette bulunduklarını görür: Bir yerden emir almışçasına. Bu alın titremesinin fil bağrışları ile birlikte de sık sık görüldüğünü de gözler. Ve bundan şu sonuca vârır: Demek ki, fillerin alnındaki yumru, bir tür anten görevini yapmaktadır. Sonra, bağırmaların yabancı fillere, alın titremesinin ise yakın filler, aileye mensup filler için olduğunu da görür. Durumdan ünıversitedeki çalışma arkadaşlarını hemen haberdar eden bayan Payne, işitilmeyen seslere karşı duyarlı makinelerle hayvanat bahçesine gelir. Gerçekten de, fillerden birinin alın yumrusunun her titreyışınde sesaltı tıtreşimlere duyarlı makınelerın, birçok sesi kaydettiklerini görür. Ve bundan o fillerin bu yolla konuştukları sonucuna varır. Şimdi sorun, mesajın ne olduğunu çözmektir: Filler, bu işitilmez seslerle nasıl bir mesaj iletmektedir türdeşlerine? Bilgin, araştırmalarını derinleştirmek için önce Kenya'daki Ulusal Park'a, sonra da, Asya fillerini incelemek için bunların çokça bulunduğu bir bölgeye gider Ses alıcı makineler yine aynı biçimde kayıt yaparlar. Bu arada, bilgin şu hayret verici gözlemleri yapar: Yavru fillerden biri ağlamaya başlayınca kümedeki dişi filler gelip kendisine ninni söylerler. Yahut, yine bir yavru fil sürüden ayrılıp da yolunu bulamayınca erkek filler hayvanı annesinin bulunduğu yere götürürler, bunu yaparken de o "ünlü" sesleri çıkarırlar. Filler, çiftleşme isteklerini de bu yolla türdeşlerıne ılan ederler. Hayvanlar çok kez birbirlerinden çok uzak yerlerde bulunduklarından ses altı titreşimler, mesajla ilgilı fılleri kolaylıkla bulur. Sesötesi titreşimler ise orman ağaçları tarafından kolayca yutulur. Filler çok genış alanlarda birbirlerinden çok uzaklarda dolaştıkları için sürüden bir yavrunun "uykusu geldi"ğini, bir fil, sürünün öbür fillerine haber verir. Bunun üzerine, sürüye dahil olanların hepsi, yavru uyanıncaya kadar, oldukları yerde kalır, sonra hep birlikte yollarına devam ederler. D (Science x vla'dan) Fil aile bireyleri birbirine bağlıdır ABD'li profesör Katherine Payne Portland hayvanat bahçesinde dolaşırken, fillerin çıkardıkları sesler üzerinde geniş araştırmalara girişir ve fillerin nasıl haberleştiklerinin sırrını çözer. Filler, birbirlerinden çok uzakta bulunsalar bile haberleşmelerini sürdürürler. Anne fokun derdi A Gizli telefon Fil, hortumunun içindeki hava borusundan havayı hızla geçirince (alttaki ok) bu hava, alında, burun kanallarının birleştiği yerde kulaklarımızın duymadığı sesler meydana getlrir. Üstteki ok, sesin gellştiği yerl gösteıir. 1G karsularla denizlerin birleştiği kıyılarda yaşayan "fok balıkları", aslında tatlısu h ^ yanları sayılır. Bir ayakları 'karadadır, toprağa kazılmış barınaklarda yaşarlar. Kuzey Amerika'nın Büyük Okyanus kıyılarında yaşayan foklar ise yaşamlarını denizlerde sürdürürler. Bu hayvanlar "yosun tarlaları" üzerinde uyudukları gibi, yavrularınt da burada doğurup büyütürler. Anne fok, yavrusuna büyük özen gösterir. Geceleri yavrusunu kucağında uyutur. Yiyecek aramaya gittiğinde, ters dönüp boğulmasını önlemek için yavrusunu yosunların üzerine yatırır. Anne fokun dikkat etmesi gereken bir başka nokta da, küçük fokun kürkünün bakımı. Ancak temiz bir kürk, su ve soğuk geçirmez kalabiliyor. Yiyecek artıkları ve yağlar, kürkün yalıtkan niteliğini yok edebiliyor ve yavrunun ölümüne neden olabiliyor. Bu nedenle anne fok, zamanının yüzde 20'sini yavrunun kürkünü temizlemekle geçiriyor Bu yoğun bakım bir yıl boyunca sürüyor. Yavru, annesinden ayrı kalırsa ölüyor. n