03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 16 MAYIS 2021 PAZAR HABER Göcek’teki Seka limanı sessiz sedasız satıldı, ihalenin iptali için başvuruda bulunuldu Yine mi ‘kandırıldık’ diyecekler! Mafya lideri Sedat Peker’in videolarında öne sürdüğü iddialar, tarikat, siyaset, ticaret ilişkilerini bir kez daha gözler önüne serdi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, açıklamasında, Peker’e “Elbette ki cesaret aldığın bir yerler vardır” diyerek hiçbir kanıtı olmasa da muhalefeti ve medyayı onu desteklemekle suçladı: “Nasıl olsa Kemal Kılıçdaroğlu gibi ağabeyin var. Nasıl olsa Meral Akşener gibi ablan var. Nasıl olsa Ali Babacan gibi kardeşin var. Nasıl olsa Ahmet Davutoğlu gibi hocan var. Nasıl olsa BirGün gibi gazeten var. Nasıl olsa Cumhuriyet gibi gazeten var. Nasıl olsa Sözcü gibi yayın organın var. Nasıl olsa FETÖ’nün sosyal medya ağı var. Nasıl olsa HDPKK’nin tam desteği var.” Kimin Sedat Peker’le fotoğrafı var? Mesela Cumhuriyet gazetesi yönetiminden kimsenin yok, yazarların yok. Ama Google’da basit bir arama yapınca bile karşınıza çıkan ilk fotoğraflardan biri, 13 Haziran 2015 tarihli. Nefret söylemi içeren birçok paylaşımı nedeniyle büyük tepki alan Yeni Şafak yazarı Taha Ün’ün düğününde, Beylerbeyi Sarayı’nda çekilmiş. Evlendiği kişi, Emine Erdoğan’ın o dönemdeki özel kalem müdürü Sema Silkin. Nikâhı kıyan, o dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Kadir Topbaş. Çiftin nikâh şahitleri ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, Emine Erdoğan, o dönemde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olan Ayşenur İslam ve İnsani Yardım Vakfı (İHH) Başkanı Bülent Yıldırım. Onca insan içinde Erdoğan ile Sedat Peker yan yana geliyor ve samimi bir şekilde sohbet ediyorlar. Sedat Peker, o anı şöyle anlatmış: “Kıymetli dostlarım, Sayın Cumhurbaşkanı’nın insanların içinde beni kabul ederek elimi sıkıp sıcak bir şekilde birkaç kelime söylemesi tabii ki kendisi açısından bakıldığında birileri tarafından siyasi bir risk olarak görünebilir. Ancak benim fikrimi sorarsanız Sayın Cumhurbaşkanımız şahsımla ilgili bazı art niyetlilerin özellikle görmek istemediği toplumdaki yerimi görmüştür. Bu fotoğraftaki an, benim toplumdaki normalleşme konumum için önemli bir kırılma anıydı. Ben bunun farkındayım. Bu sebeple yaşadığım sürece Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı bu davranışından dolayı minnettar kalacağım.” Bu açıklamaya göre Peker’in toplumdaki normalleşme konumu Erdoğan ile görüştürülerek sağlanmış. Cemaat siyaset mafya ilişkileri Bu görüşmeden tam bir hafta önce, genel seçimlerden ise bir gün önce, 6 Haziran 2015’te Peker, “7 Haziran sadece bir seçim değil, hilal ile haçın mücadelesidir” diye tweet atmış ve AKP’ye açık destek vermiş. 6 Haziran 2016’da Yeni Akit’ten Murat Alan’a verdiği röportajda ise cemaat bağlantılarını açıklamış: “Murat Alan: İlgi duyduğunuz bir cemaat var mı? Sedat Peker: İlk olarak 1989 yılında Menzil cemaati ile tanışmıştım. Şeyh Raşit Muhammet Erol Hazretleri’nin elini öpme şerefine nail olmuştum. Daha sonra 1990’lı yılların başında İsmailağa cemaatinin lideri Mahmut Efendi Hazretleri’nin elini öpme şerefine nail olabildim. Cezaevinden çıktıktan sonra, Erenköy cemaatinin lideri Hikmet Efendi Hazretleri’nin elini öpüp hayır dualarını alma şerefine nail oldum. Şeyh Nazım Kıbrısi Hazretleri’yle de yüz yüze görüşemedik ancak her daim kendisinin hayır dualarını ve yolladığı hediyeleri alma şerefine nail oldum. Bu dört dini cemaate karşı kalbimde yoğun bir sevgi ve saygı var. Ancak tabii ki Allah rızasına hizmet eden tüm cemaatler de bizimdir. Onlara da sevgimiz, saygımız ebedidir.” 2017’de başkanlık sistemini getirmek amacıyla yapılan anayasa değişikliği referandumu sırasında da iktidara yardım eden Peker, Taha Ün’ün önerisine yanıt vererek sosyal medyada destek videosu paylaşmış. 20 Haziran 2018’de ise Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını şu sözleriyle desteklemiş: “Meclis’te Cumhur İttifakı’nın çoğunluğunu sağlayıp ilk partili Cumhurbaşkanı olarak da Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı seçtirmek, Türkİslam davasına inanmış tüm dava adamlarının boynunun borcudur.” İktidara sistematik destek Sedat Peker’in videolarındaki iddiaları bir yana bırakalım... Bu mafya liderinin hapisten çıktığı 10 Mart 2014’ten sonra sistematik olarak AKP’ye ve Cumhur İttifakı’na her seçimde beyanatlarıyla, mitingleriyle destek verdiği açıkken... Kendisine iktidarın koruma sağladığına ve yurtdışına çıkışına göz yumduğuna dair kanıtlar ortadayken... Soylu’nun, hiçbir dayanağı yokken, Cumhuriyet’i ve adını verdiği diğer gazeteleri, muhalefeti Peker ile ilişkilendirmesi mantıkdışıdır! Bu kişi mafya pisliği ise iktidar niye onunla yakınlık kurdu? Acaba FETÖ ile ilişkilerinde olduğu gibi iş sarpa sarınca yine “KANDIRILDIK” mı diyecekler?! Dev ihalede zarar iddiası Göcek’te, karayoluyla bağlantısı olmayan liman ve iskele, 42 milyon liraya Mavi Göcek adlı şirkete satıldı. Ardından da Mavi Göcek’e, MOPAK adlı şirkete tahsis edilen orman arazisinden geçiş izni verildi. MOPAK, “Geçiş izni verileceği ihaleden önce bilinse, ihale bedeli daha yüksek olurdu. Hazine zararı oluştu” diyerek Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na itiraz etti. Halkın balık tuttuğu liman, özelleştirmeden sonra tel örgülerle kapatılıp geçiş engellendi. Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı doğa harika217 metrekarelik liman ve iskele Sümerbank’a aitti. Özelleştirme sı Göcek’te, 3. derece doİdaresi Başkanlığı, ğal sit alanında bulunan liman ve iskelenin Özelleştirme İdaresi BaşkanHAZAL Sümerbank’ın özelOCAK leştirilmesinin ardından liman ve iskeleyi, lığı (ÖİB) tarafından milyon 2019’da ihaleyle satışa çıkarlarca liralık bir ihaleyle ses dı. Karayoluyla bağlantısı olsiz sedasız satıldığı ortaya mayan iskele ve liman için çıktı. İhale sürecinde Hazi açılan ihaleyi, 42 milyon lira ne zararı oluştuğu iddiasıy bedelle Nur Çetin Taşkent kala ÖİB’ye iptal başvurusu ya zandı. pıldı. Liman ve iskelenin tapu Liman ve iskelenin yakıkaydında “korunması gerekli nında bulunan Dalaman Sekültür ve tabiat varlığı” şerhi ka Kâğıt Fabrikası ise 2001 bulunuyor. yılında MOPAK Kâğıt Karton Göcek’te marinaların bu şirketine satılmıştı. Bu satışlunduğu noktada Seka iskele la birlikte söz konusu liman si olarak bilinen toplam 7 bin ve iskelenin hemen arkasında bulunan 20 bin 510 metrekarelik orman sahası da 2031 yılına kadar MOPAK’a tahsis edildi. Geçiş krizi çıktı Liman ve iskelenin özelleştirilmesinin ardından ortaya bu kez de geçiş krizi çıktı. Karayoluyla bağlantısı olmayan iskele ve limanı alan Taşkent’in sahibi olduğu şirkete, Göcek Orman İşletme Müdürlüğü tarafından MOPAK’a tahsis edilen araziden geçiş izni verildi. Bunun üzerine, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na başvuran MOPAK, “yol izniyle ilgili kendilerine bildirimde bulunulmadığını, kendilerine tahsisli arazinin bir kısmının Taşkent’in sahibi olduğu Mavi Göcek şirketine teslim edildiğini” belirtti. MOPAK’ın başvurusunda “Yola bağlantı kurulmasının kamu yararı ile bir ilgisi olmayıp, konu tamamen ticari faaliyetle ilgilidir” ifadeleri kullanıldı. İhale açıldığında liman ve iskelenin karayoluyla bağlantısı olmadığının bilindiğine dikkat çekilen MOPAK’ın dilekçesinde, “İhaleye katılan tüm katılımcılar da parselin yola bağlantısının olmadığını göz önünde bulundurarak fiyat belirlemişler ve teklif sunmuşlardır. Yola bağlantı sağlanabileceği, buna izin verilebileceği ihale öncesi bilinseydi, katılımcıların ihalede daha yüksek fiyat teklifi sunmaları söz konusu olurdu. Verilen yol izni ile taşınmazını şartnamedeki durumu değişmiş ve değeri ihalede belirlenen 42 milyon liranın çok daha üzerine çıkmıştır. Bu durum ihaleye katılan diğer katılımcıların haklarını zedelemiş hem de ülkemizi kaynaklarının daha düşük bedel ile özelleştirilmesi sebebiyle Hazine zararı oluşmuştur” denildi. CHP’li Kaftancıoğlu, kadınların her alanda olduğu gibi siyasette de şiddetle mücadele ettiğini söyledi ‘İktidar kadınlardan korkuyor’ IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN DAYANIŞMA AĞI SON AŞAMADA Canan Kaftancıoğlu, geçen aylarda kurulan İstanbul Sözleşmesi Dayanışma Ağı’yla ilgili de “İlk planda Dayanışma Ağı geçici komisyonu kuruldu ardından bu alanda mücadele veren örgütlü kadın temsilcileriyle ikinci bir toplantı düzenlendi. Komisyonun çalışmalarını bitirmesiyle birlikte yapılacak bir çalıştayla dayanışma ağı işler hale getirilecek” dedi. DEREYE KARIŞAN TOPRAK YÜZÜNDEN EVLERE YİNE ÇAMURLU SU AKTI İkizdere’de Cengiz İnşaat heyelana neden oldu Evlerine yine çamur akınca çalışma alanına giden yöre halkı, heyelan meydana geldiğini gördü. LEYLA KILIÇ Rize İkizdere’de Cengiz İnşaat’ın taşocağı çalışmalarına başladığı İşkencedere Vadisi’nde ağaçların katledilmesi nedeniyle önceki gece heyelan yaşandı. Heyelanın dereye karışmasının ardından evlerde yeniden çamurlu su akmaya başladı. Taşocağına karşı 25 gündür direnen yöre halkının evlerinde, bahçesinde ve hayvan bakımında kullandıkları su, dün yeniden çamur akmaya başladı. Bunun üzerine köylüler Cengiz İnşaat’ın demir kapı ile böldüğü çalışma alanına gitti. ‘Tuvalete girilmiyor’ Jandarma ve inşaat şirketinin güvenlik görevlileri ile karşı karşıya gelen köylüler ve direnişçilerin avukatı İbrahim Demirci iş makinelerinin çalıştığı alanda heyelan olduğunu gördü. Jandarma komutanı, gerçekleşen heyelan nedeniyle toprağın dereye karışması nedeniyle evlere çamurlu su aktığını söyledi. Köylülerden Pervin Baş duruma tepki göstererek “Gel banyolarımıza bir bak. Derelere kamyonlar ile taş çakıl toprak dolduruyorlar. Dereler bulanık akıyor. Biz buradan su içiyoruz. Köpekler mi içecek o suyu, köpeklere de yazıktır. Tuvalete girilmiyor. Biz insan değil miyiz?” dedi. Avukat Demirci de Jandarma komutanını köylülerin evine davet ederek “Gel bir öğlen yemeğimizi ye. Elini yüzünü yıka” dedi. CHP Giresun Milletvekili Necati Tığlı da bölgeye gelerek direnişçilere destek verdi. Bölgede incelemelerde bulunmak isteyen Tığlı, heyelan riski nedeniyle alana yaklaştırılmadı. İLAYDA KAYA CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, son dönemde kadınlara yönelik baskılar ve CHP'nin bu yöndeki çalışmalarını Cumhuriyet'e anlattı. Kadınların hayatın her alanında şiddete maruz kaldığını vurgulayan Kaftancıoğlu, kendisinin de siyasette baskılarla mücadele ettiğini söyledi. Canan Kaftancıoğlu, şöyle devam etti: “Türkiye’de kadınların siyaset yapması her zaman erkeklere göre kıyaslanamayacak kadar zordu. Fakat içinde bulunduğumuz bugünlerde çok daha zor. Hükümet elinde bulundurduğu iktidarı bir ekonomik saltanata çevirmiş vaziyette. Bu saltanatı kaybetmekten korkuyor, bu kaybedişte kadınların da payının olmasından ise ödü kopuyor. Kadınların gerçek cesareti onların bu sahte güçlülük hallerini deşifre ediyor. Ben, eleştiriyi, bir siyasetçi açısından şans olarak görürüm. Böylece hatamı görüp, kendimi geliştirebilirim. Ama maruz kaldığım şey eleştirinin ötesinde, sözlü şiddet hatta yargısız infaz diyebiliriz. Bunun ardında benim kadın bir il başkanı olmamın etkisi de var. Ama daha da önemlisi, benim onlardan çok daha fazla çalışan ve her kesimden seçmenle bağ kurabilen bir siyasetçi olmamdan kaynaklandığını düşünüyorum. Bununla kendilerince baş etmek için de beni ve birçok kadını bir ‘nefret unsuru’ haline getirmeye çalışıyorlar. Bununla nasıl başa çıkıyorum derseniz cevabım basit. Neden yaptıklarını bildiKaftancıoğlu ğim için daha fazla çalışıyor ve seçmene ulaşıyorum. CHP’nin iktidar yolculuğuna katkı sunmaya çalışıyorum.” Özellikle kadınları, yapacakları çalışmalarla anayasal güvence altına alacaklarını söyleyen Kaftancıoğlu, “Partimiz toplumun ihtiyaç duyduğu her konuda iktidara hazırlanıyor. Hazırlığın en merkezindeki konulardan biri de kadın konusu. Bu dönemde kadınların var olan sorunları katlanarak arttı. Biz bu sorunları somut dokunuşlarla çözeceğiz ve tüm haklarını anayasal güvence altına alacağız” diye konuştu. ‘Kadınlar güçlenecek’ Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) geçen günlerde yayımladığı rapora değinen Kaftancıoğlu, “Bu rapora göre pandemi döneminde kadınlar erkeklere göre 4 katı daha fazla ücretsiz iş yapmış. İşsizlikte kadınlar daha çok işsizken, genç işsizlerde de yine kadınlar önde. Reel ücretlerde de eşit işte kadınlar daha düşük ücret alıyor... Biz bu gerçekleri de görerek, il başkanlığı olarak kadınlara yönelik bazı çalışmalar yapıyoruz. Özellikle bürokratik açıdan tıkandıkları noktaları aşmaları, hukuki destek sağlanması gibi çalışmaların yanı sıra kadınların güçlenmesi için projeler üretiyoruz. Ama biliyoruz ki bu problemin üstesinden gelebilmemiz için iktidarda olup yasal düzenlemeler yapmamız gerekiyor. CHP olarak var gücümüzle çalışıyoruz” dedi. Kadınlardan ‘Sığınak istiyoruz’ kampanyası Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezi Kurultayı bileşenleri, “Sığınak istiyoruz” kampanyası başlattı. Türkiye’de sadece 148 sığınak bulunuyor. Bu sığınakların toplam kapasitesi ise 3 bin 576. Kampanya ile Türkiye’de sığınakların durumuna dikkat çekmek ve bakanlık ile belediyelere sığınak açma ve sığınaklarda nitelikli çalışma yürütme sorumluluklarının hatırlatılması amaçlanıyor. l İSTANBUL / Cumhuriyet GÜNER YÜREKLIK’I YITIRDIK Gazetemize uzun yıllar Almanya’nın başkenti Berlin’den özellikle kültürsanat haberleri ve söyleşiler yapan Güner Yüreklik’i yitirdik. Berlin’de tedavi gördüğü hastanede 14 Mayıs’ta yaşamını yitiren Yüreklik, 55 yıldır yaşadığı Berlin’de son yolculuğuna uğurlanacak. Berlin’de tiyatro eğitimi alan Yüreklik, Almanya’da 1968 gençlik eylemlerinin öncülerindendi. 1960’lı yıllarda Türk Toplumcular Ocağı’nın kurucularından oldu. 1970’lerde Almanya Türk Öğrenci Federasyonu’nun (ATÖF) kurucusu ve liderlerindendi. Devrimci kişiliğiyle uzun yıllar mücadelesini sürdürdü. Çalışanların örgütlenmesine öncülük etti. Almanya SFB radyosunun Türkçe bölümünde yaptığı söyleşi ve haberlerle Türklerin sorunlarını duyurdu. Berlin’de Multikulti Türkçe bölümünün kurucularından ve yayıncılarından oldu. l Haber Merkezi Yüreklik
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle