Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 16 MAYIS 2021 PAZAR PAZAR YAZILARI Ayaklarınızı keşfedin... Brüksel’in çok kısa bir gece görüntüsü sonrasında bir bebek yalpalayarak annesine doğru yürürken fondaki etkili ses, “Özgürlük. Mutluluğa giden yol. Her adım bizi ileriye götürüyor. Yıllardır aradığımız özgürlük yolu işte bu” diyor. Bu arada çokkültürlü Brüksel’den gençlerin görüntüsü yansıyor ekrana. Belli ki çok ciddi bir keşif, olağanüstü bir buluş yapılmış. Bilim insanlarının önemli bir açıklama yaptığı ve bizleri insanlığa yön veren bir ürünle tanıştıracağı beklentisine kapılıyorsunuz. Tipik abartılı bir pazarlama jargonuyla Amerikanvari bir ürün tanıtımı yapılıyor. Müzikten görüntülerin sunumuna, ses tonuna her şey ince düşünülmüş. Sözü uzmanlar alıyor: “Kısa mesafeler için alternatif bir ulaşım yöntemi aramak için yıllar harcadık. Ve sonunda bulduk. Gururla sunuyoruz: Ayaklarınız!” Geçmişten esinlenerek geleceği tasarlayan “eşsiz bir teknoloji”den, bildiğiniz ayaklarımızdan bahsediliyor. Bir uzman, “Daha sürdürülebilir bir ulaşım aracı geliştirmek önceliğimizdi” derken diğeri, “Ayaklarınız 26 kemikten oluşuyor. İlk metatarsal kemik en güçlüsüdür” diye ayağımızı bize tanıyor. Brüksel Bölge Hükümeti, hazırladığı bu video ile Brüksellileri kent merkeaynı konseptle iki ayrı dilde zinde kısa mesafeleri yürümeye hazırlanan afişlerle de aynı teşvik ediyor, farkındalık yaratmaamaç hedefleniyor. ya çalışıyor. Abartılı pazarlama diBrüksel’de son yıllarda liyle en basit beden hareketimizi ERDİNÇ UTKU elektrikli scooter, steps ve daha sık kullanmamızı öneriyor. ortak paylaşıma açık bisik7/24 emrinizde let kiralama sistemi gibi araçlarla kısa mesafe ulaşım sorununu çözmeye dönük adımÜstelik “Yerel ürün. Yüzde 100 doğal. lar dikkat çekiyor. Ancak yürümek amaca 7/24 her zaman emrinizde. Hiçbir sınırla en uygun, güvenilir ve sürdürülebilir bir çöma yok. Ne zaman isterseniz o zaman kul züm olarak her zaman öne çıkıyor. Bugün lanabilirsiniz.” Yeni ürünün tanıtımı devam Brüksel’de yer değişimlerinin yüzde 37’si yüediyor: “Ayaklar o kadar sezgisel ki doğru rüyerek gerçekleşiyor. Ancak hedef, 2030 sunu söylemek gerekirse sanki doğduğum yılında bu oranı yüzde 50’ye çıkarmak. dan beri bu ürünü tanıyorum.” “İki kilitleme yöntemi” olarak yapışkanla ve bağcıkKorona sonrası ilgi la ayakkabıları kapamak/bağlamak gösteri Brüksel Ulaşım Bakanlığı’nın bu ayın liyor. “Her yerde şarj edilebilir” özelliği öne başında ilk kez geniş kitlelere dönük olaçıkarılırken bankta oturmuş soluklanan bi rak başlattığı kısa mesafeleri yürüyerek ri görüntüye geliyor. Ürün sağlam. “Ayak gitmeye farkındalık yaratma kampanyalar çok farklı koşullarda test edildi. Hatta en sı aslında daha kapsamlı bir planın parçaağır koşullarda bile!” Tahmin edebileceğiniz sı. Bu farkındalığa ek olarak, yaya altyapıgibi yağmur altındaki ayakkabı ve taşa ba sının ve kamusal alan erişilebilirliğinin iyisan bir başka ayakkabı ekrana geliyor. Ta leştirilmesi de el atılan alanlar. Bu nedennıtım filmimiz kampanyanın sloganıyla sona le Brüksel hükümeti, 2021’de 6 milyon eriyor: “Ayaklarınızı keşfedin!” Üstelik “Şim Avro’luk bir bütçeyle, kaldırımların bakıdi hemen kullanıma hazır. Ayak bileklerini mı için çok yıllık bir plan başlattı. Brüksel zin altında!” Flamanca ve Fransızca olarak ayrıca yayalar için önemli konuları günYouTube’da da yayımlanan video dışında deme getirmeyi amaçlayan walk.brussels adlı yeni kâr amacı gütmeyen kuruluşu da destekliyor. Brükselliler biraz da koronavirüs etkisiyle daha iyi kent altyapısı istemeye başladı. Yüzde 71’i gerekirse yolların daralması pahasına daha geniş kaldırımlar talep etmek için koronavirüsü ciddi bir gerekçe olarak görüyor. Brüksel’in gelecek yılların kent planında yürümek merkezde. Yürümek “mahalle şehri” hedefinin çekirdeğini oluşturuyor. “15 dakika kenti” insanlara uyarlanmış bir kent. Herkesin hemen çok yakınında ihtiyacı olan hizmet sağlayıcılarını ve işyerlerini bulabileceği bir kent. Yürümenin faydalarını saymakla bitirememişler, hatta sözcüklerin İngilizcelerini kullanmışlar belki de daha etkili olsun diye: Yeşil, sosyal, hoş, sağlıklı, performansı yüksek, verimli ve güvenli. (“Güvenli” sözcüğüne biraz çekince koyuyorum. Hava kararınca sokaklarda ve parklarda dolaşmak kadınlar için taciz, erkekler için de saldırıya uğrama nedeni olabiliyor.) 26 Ağustos 2019 tarihinden bu yana her gün hiç ara vermeden uzun mesafeler yürüyen biri olarak size çok önemli bir sır vermek istiyorum: “Ayaklarınızı keşfedin! Şimdi hemen kullanıma hazır. Ayak bileklerinizin altında!” erdincutku@binfikir.be Aşkın gücü... Yarın Norveç’in ulusal günü. Yüzlerce yıl Danimarka ve İsveç’in himayesinde ve gölgesinde kalmış olan Norveç, 1905’te İsveç’ten “boşanarak” kazandığı bağımsızlığını coşkuyla kutluyor. Aslında 1500’lerde Danimarka himayesinde olan Norveç, Napolyon Savaşları’ndan sonra 1814’te bağımsızlığa yelteniyor ama savaş galibi İsveç buna izin vermiyor. Norveçliler buna rağmen 1814’ten bu yana, nasıl olsa bir gün bağımsız oluruz umuduyla kutlamalara başlıyorlar. Hayalleri de 91 yıl sonra gerçek oluyor. Norveçlilere sorarsanız yarın bağımsızlığın 207. yılı kutlanacak. İsveç’in 18141905 arasında ağabey rolü oynadığı birlik dönemi Norveçli için pek dikkate alınmıyor. Aslında hepsinin OSMAN İKİZ kökeni aynı olsa da Norveçliler de Danimarkalılar da İsveçlilere gıcıktır. Fırsat bulunca fıkralarla dokundurmayı da ihmal etmezler. “İsveçli tavandaki lambayı nasıl değiştirir?”... “Sandalyeye çıkar, lambayı tutar, sonra kendi etrafında dönmeye başlar. Lamba yuvasından çıkınca yenisini takıp bu kez ters yönde dönmeye başlar...” Tabii, İsveçliler de aynı fıkraları Norveçliler için anlatır. Karşılıklı da anlatırlar, sonra da gülerler. Bizim Karadeniz fıkralarını dilimize doladığımız gibi. Fıkralardan dolayı kavga çıkmaz, kimse kimseyi öldürmez. Fıkralar değil ama bazı yaşanmış olaylar belleklere kazınıyor ve yıllar sonra ihanet belgesi gibi ortaya seriliveriyor. Prenses Märtha, İsveç’te istenmiyor Bilindiği gibi Hitler orduları 1940’ta Danimarka’yı ve Norveç’i istila etti. Danimarka’nın istila haberi gelince, Norveç kraliyet ailesi ve hükümet teslim olmak yerine Hitler’in askerleri gelmeden Oslo dışına çıkmaya, gerekirse direnmeye karar verdi. Veliaht Prens Olav’ın karısı Märtha, İsveç Kralı Gustaf IV. Adolf’un kardeşinin kızı olduğundan üç çocuğuyla Stockholm’e gitmesinin daha akıllıca olacağını düşündü. Kral ve prens de bunu doğru buldu. Prensesin ve çocukların tarafsız İsveç’te güvende olacağı düşünüldü. Ne var ki Norveç’teki hesap İsveç’e uymadı. İsveç Kralı, Norveç Prensesi’nin mülteci gibi misafir edilmesine Hitler’in sessiz kalmayacağını öne sürerek yeğeninin Londra’ya gitmesini istedi. Amcasının bu tutumu Märtha için tam bir hayal kırıklığıydı ama yapabileceği bir şey yoktu. Märtha, Londra’ya gidemedi ama Amerika’nın İsveç’teki kadın büyükelçisinin yardımıyla ABD’ye gitti. Bunlar Norveç ve İsveç televizyonlarında bu yıl gösterilen “Atlantic Crossing” adlı sekiz bölümlük Norveç yapımı dizide anlatılıyor. Film, prensesin çok yakın ilişki kurduğu ABD Başkanı Franklin Roosevelt’i Avrupa’yı kurtarmak için savaşa katılmaya ikna çabaları ekseninde gelişiyor ama iki sahnede Nazi sempatizanlığını açık ederek İsveç Kralı’na fena halde dokunduruyor. Märtha Roosevelt dostluğu 1939’daki ABD gezileri sırasında Norveç prens ve prensesini ağırlamış olan Roosevelt, bir yıl sonra ülkesine sığınan Prenses Märtha’yı çok sıcak karşılıyor. Önce başkanlık konutunda ağırlıyor, daha sonra yakın bir yerde yerleşmesine yardımcı oluyor. Roosevelt’in aşırı ilgisi, Prenses Märtha’nın kayıtsız kalmaması etrafın dikkatini çekmesine, bazı imalı uyarılar yapılmasına rağmen ikili ilişkilerini kesintisiz sürdürüyor. Dedikodular o kadar ayyuka çıkıyor ki Chicago Tribune gazetesi ikili arasında aşk ilişkisi olduğu yolunda yayınlar yapıyor. Haberler Londra’da duyulunca prens huzursuz oluyor; Roosevelt ile görüşmemesi için karısına telefonlar ediyor ama Märtha, ABD’nin savaşa girmesi için başkanı etkileme çabalarını kesmiyor. Roosevelt de ilgi ve şefkati Prense Märtha’da bulduğundan ondan uzak kalamıyor ve Pearl Harbour baskınını haber alınca, soluğu Märtha’nın yanında alıp bu duygusal anı onunla paylaşıyor. Sonunda aşkın gücü kazanıyor, Roosevelt ABD’nin savaşa katılmasına ikna oluyor. Alman denizaltılarını avlaması için de Norveç’e bir gemi hediye ediyor. ABD’nin savaşa girmesi için Roosevelt’i ikna etmeye uğraşanı Churchill diye bilirdik. “Atlantic Crossing”de Churchill’in çabalarından hiç söz edilmiyor. Buna şaşırmayalım. Ne de olsa Norveçliler, prenseslerinin ne kadar fedakârca uğraştığını, Roosevelt ile aşk yaşadığını bile sansürlemeden anlatıyor. Bazı Norveçli tarihçiler ise aşk dedikodularının Roosevelt muhaliflerinin karalama kampanyası olduğu görüşünde; ama aynı tarihçiler ABD’de beş yıl kalan prensesin 285 gününü Roosevelt ile geçirdiğini de yazıyor. Märtha acaba Roosevelt’e 285 gün “Binbir Gece Masalları” gibi İskandinav hikâyeleri mi anlattı? osman.ikiz@gmail.com KRIZE DIYALOG ARAYIŞI Kolombiya’da devlet başkanı Ivan Duque, tartışmalı vergi reformu tasarısını masaya getirmesiyle alevlenen protestoları dindirme çabasında. Yaklaşık iki haftadır devam eden hükümet karşıtı gösterilerle ilgili çözüm bulmak amacıyla hükümet ile Ulusal Grev Komitesi bugün bir kez daha bir araya gelme kararı aldı. Salgın döneminde gündeme getirilen paket, zorlu hayat şartlarını daha da ağırlaştıracağı gerekçesiyle büyük tepkiye neden olmuş, protestolar üzerine Duque, geçen hafta tasarının tümüyle iptal edildiğini duyurmuştu. Ancak eylemlere polisin sert müdahalesi, en az 42 kişinin yaşamını yitirmesi yönetime öfkeyi artırmıştı. Sağ cepheden Duque yönetimi, gerilimi azaltma arayışı çerçevesinde muhalefet ve işçi sendikalarıyla diyalog hamlesine girmişti. Hafta arasında hükümet ile Ulusal Grev Komitesi arasında yapılan görüşme sonuçsuz kalırken eylemciler yeniden meydanlara çıktı. Medellin, Cali, Baranquilla, Popayan gibi birçok kentte, aralarında sendikaların, öğrencilerin de olduğu binlerce kişi hükümeti protesto etti. Yerel basında eylemlere katılan bir genç kızın ise polis tarafından taciz edildiği, ardından intihar ettiği haberi yer aldı. Önceki günkü eylemlerde polise tepki gösterilirken genç kız için anma töreni yapıldı. Endonezya’dan PCR’ye rakip test Dini bayramlar Endonezya’da da ailelerin bir araya gelmesi için var ve sahte bir güvenlik hissi vereceğinden endişe edilmekte. en büyük fırsattır. Gelenek ve külEtkinliği hakkındaki tartışmatürlerine sıkı bağlı Endonezyalılar lar süredursun; hükümet, GeNose’ı için bayram, tatile gitmekten ziya iç uçuşlarda, önce uçuş ekiplerinde hâlâ gerçek anlamda bayram gi de denemeye başladı. Turizm ve yabi kutlanır. Müslüman nüfus çoğun ratıcı ekonomi bakanı geçen günlukta olduğundan Mudik denilen bu lerde, tren garları ve otobüs termitoplu gidiş hem ramazan (Idul Fit nallerinde tanıtımı ve testi yapılan ri) hem de Kurban Bayramı’nda (Idul GeNose’u çok yakında Bali’deki çeAdha) ülke için en büyük sosyal şitli turistik yerlere de sunmayı heolaylardır diyebiliriz. Yıl boyunca bu deflediklerini duyurdu. özlemle yaşayanlar bayramı ailesiyle beraber geçirmek için akın akın Poşete üfleniyor memleketine gider. Ne yazık ki bu GeNose, Gadjah Mada Üniversitebayramda da memleket yolcuları yi si (UGM) Fizik Doçenti Kuwat Triyana ne yeni tip koronavirüs (Covid19) ve Pediatri Klinisyeni Dian Kesumapmuhalefetine takıldı. Hükümet seya ramudya Nurputra tarafından geliştihat yasağı getirdi. rilmiş. Covid19 hastalarıAcil durumlar, iş na özgü uçucu organik biseyahatleri bu kısıtleşikleri tespit etmek için lamanın dışında kalinsan burnunu taklit eden makla beraber izin yapay zekâ destekli duyu belgesi almayı gerektiriyor. Kuralı ihlal edenler ciddi yaptırımlarla karşı karşıya, GÜLSEREN TOZKOPARAN JORDAN sistemine dayanıyor. Tarama testi için plastik bir poşete üflenmesi yeterli oluyor. UGM araştırmacıları yalnızca yasağı delgeçen yıl 600 kişinin nemek değil, trafik kurallarını ihlalden fes örneklerini karşılaştırdıktan sonde ceza kesileceği bildirildi. Mudik ra Covid19 hastalarına özgü bileşide ısrar eden devlet memurları di mi keşfetmişler, o sırada bu rakamın siplin cezası alabilecekleri yolunda yarısında virüs pozitifmiş. Daha sonuyarıldı. İzinsiz yola çıkanlardan 70 ra da bu sonuçları aynı kişilerin PCR bin araç otobanlardan geri çevrildi. test sonuçları ile karşılaştırarak tanıÜlke genelinde kontrol noktalarında sal denemeler yapmışlar. Toplamda iki 155 bin kişilik bir ekibin konuşlandı bin beş yüz kişinin nefes örnekleriyle rıldığı bildirildi. yapılan testler sonucunda UGM ekiKendi bilim insanlarından çıkan ye bi, GeNose’un PCR’ye kıyasla yüzde ni bir Covid19 test cihaz var ki En 8992 duyarlılığa ve yüzde 9596 özdonezyalılara memleket hasreti için güllüğüne sahip olduğunu savunuyor. epey umut vermişti. Ancak kullanıl Bilim insanı Dian, GeNose testlemaya başlansa da henüz tam yay rinin, PCR ve geleneksel hızlı testgınlaşmadığı için o da henüz tam çö lerden çok daha ucuz olduğunu ve züm olamadı. Endonezya’da heyecan üç dakika içinde sonuç verebildiğive umut veren yeni icat Covid19’u ni söylüyor. Doğru sonuç için nefes kolayca tespit ettiği iddia edilen bir örneği alınmadan birkaç saat öncesi test, GeNose. Covid19 testinde kul aç olmalı, sigara içilmemeliymiş, balanılan PCR’nin işini yapıyor. Kullanı zı çevresel faktörler de sonuçları etmı kolay, ucuz, çabuk sonuç alındığı kileyebilirmiş. savunuluyor. Turizm, sinema, kamu GeNose mekanizması hakkındaki sal alanlarda kullanımı çok kolay ol ilk makale ile UGM ekibi hükümetduğu için hızla yaygınlaşıyor. Ancak ten bir patent aldı. Testin uygulamageliştirilmesindeki şeffaflık eksikliği ya geçmesinin ardından ekip, bu ay nedeniyle hâlâ şüpheyle yaklaşanlar sunacakları teşhis deneme sonuçlarıyla ilgili ikinci bir makale üzerinde çalıştığını bildirdi. Yayın eksiği ile ilgili eleştirilerin farkında olduklarını, ancak denemelerin prosedürlere uygun olduğunu ve geçen aralık ayında Sağlık Bakanlığı’nın acil durum pazarlama iznini almadan önce UGM dışındaki uzmanlar tarafından da değerlendirildiğini kaydetti. Araştırmacılar test kitinin “yayınlar tamamlandıktan sonra kullanmasını tercih ettiklerini” belirtmesine karşın pandemi şartlarından dolayı hükümet bir an önce uygulamaya geçmek istemiş. Eski test kitlerini kullanmışlar Bir tarafta böyle icatlar insanlığa kazandırılmaya çalışırken diğer taraftan fırsatçılar insanların sağlığını tehlikeye atma pahasına Covid19’u kullanarak para kazanma peşinde... Endonezya’nın Medan Havaalanı’nda Covid19 testinde kullanılan kitlerde yapılan sahtecilik yolcuların dikkati üzerine ortaya çıkarılmış. Bir ilaç firmasının birkaç çalışanının, kullanılmış Covid19 burun çubuğu test kitlerini yıkadığı ve yeniden sattığı iddiasıyla tutuklandığı haberi yankı buldu. Yerel Ajans Detik’in haberine göre, yolculardan yanlış pozitif test sonuçlarına dair şikâyetler alan polisin soruşturmasıyla olay ortaya çıktı. Polis, dolandırıcılığın geçen aralık ayından bu yana sürdüğünü ve 9 bin yolcunun bu fırsatçıların hedefi olmuş olabileceğini söylüyor. Çin’le aşı işbirliği Hükümetten gelen bayram müjdesi ise Çin ile uzun vadeli işbirliği yoluyla Endonezya’yı Güneydoğu Asya’da bir aşı üretim merkezi haline getirme planlarını duyurması oldu. Aşı işbirliği önerisi, Çin’den gelecek hammadde ile Endonezya aşı merkezinde Temmuz 2021’e kadar 140 milyon doz Sinovac Covid19 aşısının üretilmesini içeriyor. gjtozkoparan@hotmail.com İsviçre’de turizm Bugün bayram havası, biraz tatilden konuşalım. İsviçre Turizm BakanASLIHAN lığı yeni bir video DAĞISTANLI AYSEV yapmış. Videoda İsviçre’nin efsanevi tenis yıldızı ulusal kahraman Roger Ferderer, dünyaca ünlü ABD’li aktör Robert de Niro’yla telefonda. Görüntülü arama yapıyorlar. Federer’in bir projesi var: İsviçre’de geçen bir Hollywood filmi çekmek. Niro’ya terasından gözüken manzarayı gösteriyor. Karşıda Toblerone çikolatalarının piramit şekline ilham olan Matterhorn Dağı’nın ucu sivri, karlı zirvesi... Manzara iyi hoş ama De Niro’yu etkilemiyor. Derken ekranda kare kare İsviçre akmaya başlıyor: Lugano’nun turkuvaz gölü... Heidi’nin koşturduğu yemyeşil çayırlar... Zümrüt ormanlar... Luzern’in göle yansıyan aksinden yayılan buram buram huzur... Ardından görüntü Cenevre’ye gelip bir an duruyor. Şehrin ikonik fıskiyesi Jet d’Eaux’nun suları günbatımında edalı edalı aşağı süzülürken, aslında 200 kilometrelik bir tazyikle göğe fışkırdığını hiç çaktırmıyor. Fıskiye de tıpkı İsviçre gibi, gücünü insanın gözüne sokmadan zarif bir sessizlikle yaşıyor. Bu zengin şehri kuran onu altın suyuna bandırmayı da unutmamış. Güneş batarken yer, gök, su, hepsi 24 ayar. Federer, benim her gördüğümde eridiğim bu görüntülerin De Niro’yu da etkileyeceğine emin. Ancak yanılıyor. “Unut bunu Roger. Film falan yapamayız.” Federer sayı yapamadan oyunu vermiş gibi şaşkın. De Niro açıklıyor: “Her şey fazla mükemmel. Drama yok. Aksiyon yok.” Federer son bir gayret asılıyor. Önce elindeki raketle topa vurup görünmeyen bir camı indiriyor. Şangırtının sadece sesini duyuyoruz ama “hanım evladı değiliz, biz İsviçreliler de aksiyondan anlarız” mesajını net alıyoruz. (Ee, tabii Federer bu. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi tenisçilerinden, attığı servisin hızı 230 km’yi buluyor. Affetmiyor yani. Üstüne üstlük, öyle bir efendilik ve centilmenlik sembolü ki tenis sevmeseniz de Federer için sevgi pıtırcığına dönersiniz... Fiziği artist gibi, ama artistliği yok. 4 anadil konuşuyor, 4 çocuk babası. Dünya kadınlarının gözbebeği. Buna rağmen, ne havaya giriyor ne de hava atıyor. Kısaca Mr. Mükemmel. Şahsen tanıdım, falsosunu aradım, tek bir tane bulamadım.) Nerede kalmıştık? Ekrana doğa zengini, yeşil düşkünü, çevre koruma deyince tüm vatandaşların polis kesildiği İsviçre’nin aksiyon görüntüleri akıyor. Alpler’de kayak, yamaç paraşütü ve... Aksiyon bitti. Ben olsam başka şeylerden de bahsederdim: Mesela 1939’dan beri her sene Cenevre Gölü’nde düzenlenen Bol d’Or Mirabaud isimli, dünyanın en önemli göl yelkeni regattasını atlamazdım. 123 km’lik parkurda, masmavi suların üstünde kuğu gibi süzülen, ama aslında kıyasıya çekişen 500 yelkenli de bir nevi aksiyon değil midir?.. Peki, Chateau d’Oex de 1999’dan beri her sene ocak ayında yapılan, 80 günde devri âlem misali gökyüzünü gökkuşağı renkleriyle süsleyen sıcak hava balon festivali sayılmaz mı?.. Dünyanın en büyük bilim merkezi olan CERN’de Cenevre’nin 100 metre altından giden 27 kilometrelik bir tünelde atom parçacıklarını çarpıştırıp büyük patlamayı modelleyen bilim insanlarının yaşattığı aksiyon pas geçilir mi? (Gerçi kimse olayı göremedi. Altta kıyamet koparken, biz yerin üstünde, işimize gücümüze gittik.) Benim aklıma gelen aksiyon da bu kadar. İşte bu yüzden De Niro İsviçre filmi çekmiyor. Çünkü trajedi, drama, mafya, her gün insanı yiyip bitiren kriz ortamı, yalan dolan, ahlaksızlık, günlük değişen kararlar, bir gün verilip öteki gün bozulan sözler veya sözleşmeler yok. Rant, derin devlet gibi kavramlara yabancılar. Haliyle De Niro’nun oynamayı sevdiği tarz ilginç karakter bulmak mümkün değil. Devlet başkanı desen... Otobüs için sıra bekliyor... Bu filmi kim seyreder? Gençlere özel film çekeyim dese... Onların en büyük korkularından biri “dışta, geride kalma hissi”. İsviçre’de bu yok. Gündemi bir gün değil, bir hafta, hatta bir ay takip etmezsen bir şey kaçırmıyorsun. Konular şu eksende: Bisiklet yollarının artırılması, ithal edilen malların çevreciliği, ağaçtan acilen kurtarılması gereken kediler, korna çalanlar... Cenevre’ye geldiğim ilk yıllarda araba kullanırken, arkamdan korna çalan, “yürü be” diye el kol işareti yapan kimse yoktu. “Havaya sakinleştirici püskürtüyor olabilirler mi?” diye düşünürdüm. Gerçi 20 sene sonra maalesef buraya da geldi korna modası. (Sevgili Niro, işte bu İsviçre için gerçek bir trajedi.) Krizsiz ülkenin en ciddi krizi Covid oldu, afallattı ama devirmedi. Turiste ayrı, vatandaşa ayrı muamele yapmadı. Yaşa göre ayırmadı. Halk sisteme güvendi. İsviçre’de pandemi var. Panik, drama yok. Yani De Niro’nun beklediği aksiyon burada yok. O yüzden bence De Niro haklı. Onun ihtiyacı olan ülke İsviçre değil, Türkiye. Dram, heyecan, kaos, aksiyon... Hepsi ve fazlası var. Hazır tüm Türkiye evde kalakalmışken, turizm çalışanlarının ağızları bantlı, aşıları tamken ve turistlere her şey mubahken, bence bu dram diyarını kaçırmasın!.. İsviçre turizm spotu “Dramadan uzak bir tatil arayışındakiler için!” sloganıyla bitiyor. Türkiye’ninki “Türkler ortada yokken Türkiye’yi serbestçe keşfedin!” olmaz mı? Olur... Sloganı bile dram. asliaysev1@gmail.com