08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 8 MART 2021 PAZARTESİ HABER ABD, Mısır, Suriye, Irak, bölgesel koşullar... Her şey değişiyor, güncelleniyor AKP değişebilecek mi? CHP’Lİ GAZİEMİR BELEDİYESİ ‘55 bin liralık börek’ isyanı! CHP’li Gaziemir Belediyesi’nin AKP’li Belediye Meclis üyesi Uğur İnan Atmaca, belediyenin tek seferde 55 bin liralık börek alımı yaptığını öne sürdü. Bu iddia üzerine Atmaca’yı belgelerle yalanlayan Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, 55 bin liralık sözleşmenin belediyeye ait Alzheimer/demans merkezindeki yaşlılara alınan 1 yıllık yemek olduğunu açıkladı. “Belediyemizin bir Alzheimer demans merkezi var” diyen Arda, “Bu merkezimize 2020 yılı içinde 14 yaşlı hastamız geliyor. Gün boyu burada kalıyor. Bu yaşlılarımıza öğle yemeği çıkarıyoruz. 2020 yılı için doğrudan teminle, Nazar Börek isimli yemek firmasıyla yıllık 55 bin 220 liralık anlaşma yapmışız. Buradan yemek alacağız. Hastalarımız her gün gelemiyor. O yüzden hangisinin gelip gelmediğinin belirlenmesi için puantaj tutuluyor. Firma buna göre bize bir fatura kesiyor. Firmanın ocak ayında kestiği yemek bedeli faturası 2 bin 300 lira... Şubat ayında da aynı dosya kapsamında 2 bin 200 liralık fatura kesiliyor. Mart ayında ise pandemiden dolayı Alzheimer demans merkezimiz kapatılıyor. Bir daha da açılmıyor. 2020 yılı boyunca, 55 bin liralık anlaşmaya rağmen sadece iki fatura kesiliyor ve toplam 4 bin 500 TL’lik harcamayla bu dosya kapatılıyor. Bir daha yemek alımı olmuyor” dedi. l İç Politika Her şey değişti... ABD değişti, Suriye değişti, Mısır değişti, Irak değişti. Yetmedi, ABD, tüm politikalarını güncellediğini, Dışişleri Bakanı düzeyinde dünyaya duyurdu. Satır aralaSERTAÇ EŞ rında ekonomisinin gerilediğini, üretim odağının Pasifik bölgesine kaydığını kabul etti. Yeni ortaklıklar, müttefikler arıyor, bazı ülkeleri iknaya çalışıyor. Suriye ve Mısır’la görüşüyor muyuz? ABD’nin Suriye, Mısır politikaları da değişti. Ancak Türkiye hâlâ 10 yıl öncenin ABD ile örtüşen politikalarını savunuyor. Söylem şu noktaya indirgenmiş durumda: Esad “katil”, Sisi “darbeci...” Peki, nereye kadar? ABD, Esad yönetimini istemiyor ama bir şey de yapmıyor. En fazla İran’ın Suriye’ye yerleşmesini engellemeye çalışıyor. Türkiye kapıları kapatmış durumda. “YPG’ye karşı iki ülke istihbaratı işbirliği için anlaştı” içerikli haberler cılız kaldı. PKK ve bağlantılı örgütler, bölgede en çok Türkiye’ye tehdit oluşturuyor. Peki, ortak tehdit için Türkiye, politikalarını niye KARABAĞ’A HAZIRLIK 44gün süren ikinci Karabağ Savaşı’nın Ermenistan iç siyasetinde yol açtığı sarsıntı sürüyor. Tartışmaların odak noktası Başbakan Nikol Paşinyan’ın yerine kimin geleceği. “Karabağ Çetesi” olarak adlandırılan grup, adeta tüm Ermenilerin geleceğini ipotek altına almak istiyor. Büyük yenilgiye karşın, Karabağ’a yeniden saldırmaya heveslisi çok. Eski başbakanlardan Robert Koçaryan, siyasete dönmek istiyor; yeniden savaş başlatmak gerektiğini söylüyor. Kendisi Hocalı katliamının sorumlularından... Ermenistan yönetimlerinin geçmişini inceleyince, Karabağ söylemlerini, yalnızca “yenilgiyi hazmedememe” olarak değerlendiremeyiz. Bu ülke siyasetinin dinamikleri pek gerçeklerle örtüşmüyor. Hele söz konusu Türkler olunca... Sorunun belirleyici aktörü Rusya’yı da unutmamak gerek. Paşinyan’ın cezalandırılması konusunda rahat davranan Rusya, Moskova yanlısı yeni hükümeti ödüllendirmek isteyebilir mi? Bu yüzden Azerbaycan’ın Paşinyan sonrasına özellikle askeri anlamda ciddi hazırlık yapması gerekiyor. Ordunun yapılandırılması konusunda çalışmaların başladığını bizzat Azerbaycan lideri Aliyev açıkladı. Türkiye’nin de olası kışkırtmalara askeri ve diplomatik yönden hazır olması kaçınılmaz. güncellemiyor, niye açılım yapmıyor? Söylem değişikliği bile Türkiye’nin elini güçlendirmez mi? Doğu Akdeniz’deki yetki alanları tartışmasında, kavga etseler de Türkiye ile Mısır’ın varlığı birbirlerinin yararına. Mısır, Türkiye’nin Libya’daki varlığına her fırsatta karşı çıkıyor. Aynı Mısır, Meis Adası’nın varlığını kabul etmeyerek deniz yetki alanları konusunda Yunanistan’la restleşiyor. Yani Türkiye’nin yapmasını isteyeceği şeyi yapıyor. Ancak Türkiye’de esneme yok. Şu gerçeği artık kabul etmek kaçınılmaz: Mısır’da görünür gelecekte İhvan iktidarı olmayacak, Suriye’de Esad iktidarını koruyacak. Türkiye tek başına bu değişiklikleri yapamaz ancak yönetimlere muhalefet eder. İktidar bu konu başlıklarında yıpranmış ve yorulmuş durumda. Türkiye’nin ulusal çıkarları açısından, başka hiçbir neden olmasa bile bu bölgesel sorunlar nedeniyle iktidarın değişmesi gerekiyor. Ancak muhalefet bunu başarabilecek mi, göreceğiz... l ANKARA İSTANBUL KADIN KURULUŞLARI BİRLİĞİ Kadın Erkek Eşitliği Bir Demokrasi Meselesidir. 8 Mart’lar, Emekçi Kadınların haklarını elde etmek uğruna can verdikleri bir mücadeleyi simgeler. Günümüzde kadınlar yasalarda ve İSTANBUL SÖZLEŞMESİ başta olmak üzere uluslararası sözleşmelerde yapılan düzenlemelerle eşit haklara sahip oldular. Ancak, bu hakları kullanmada kadını birey olarak görmeyen zihniyet nedeniyle çok yönlü engellerle karşılaşıyorlar. Bu nedenle, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü bir kutlama günü olamıyor. İKKB olarak, nüfusun yarısı olan kadınların büyük çoğunluğunun ailede ve toplumsal yaşamda ayrımcılığa, şiddete uğradığına, 2021 yılında ülkemizde iki milyona yakın kadının henüz okur yazar olmadığına Bana yalan söyle... Size tuhaf gelebilir, böyle açıktan “Bana yalan söyle” deyişim. Ama yalana alıştırılışım çocukluk yıllarımdan başlar. “Erkek çocuk” olarak annemin gözdesi, babamın gururu olmuştum. “Kız kardeşim” ise annemin canı ciğeri, babamın prensesi idi. Benim, erkek olarak ileride “büyük adam” olacağım kesindi. Kız kardeşim de ülkenin pırlantası olacaktı. Biz bu anne baba yalanlarıyla büyüdük. Çok hoşumuza gitmişti doğrusu. Sonra okula başlayınca, benim “büyük adam olmak” şöyle dursun, zayıf bir öğrenci olduğum ortaya çıkıverdi. Kız kardeşim de suskun, donuk bir kız olarak nitelendi. Ama annemiz babamız hışımla okula koştular: Benim yeteneklerim anlaşılamamıştı. Kız kardeşim de sınıfında dışlanıyordu. “Hayatın gerçekleri” denen şeyi o zamandan beri sevmedim. Ben yalanları seviyordum. Bana yalan söyleyenleri buluyor, onlarla görüşüyordum. Ben de elbette yalan söylüyordum. Bir kıza “Hayatım seninle değerli” diyordum, elbette yalandı. O da bana “Sensiz hiç yaşamamışım” diyordu, o da yalandı. Yalanı sevmem böyle başladı, böyle de gidiyor. Nereden mi aklıma geldi? Sahi, bakın nereden aklıma geldi? Sayın Cumhurbaşkanımız hani şu “İnsan Hakları Eylem Planı”nı açıkladı ya ondan aklıma geldi. “İnsan Hakları Eylem Planı” demek? Ne var, şimdi bu da yalan mı diyeceksiniz? Evet dostlarım, külliyen yalan olmalı. “İnsan hakları” dendiğinde ne anlıyorsunuz bilemem de benim aklıma özgürlükler, güven içinde yaşamak, konuşma, yazma, toplanma hakkı gibi şeyler geliyor. Şimdi bunların hepsi yasak olunca da Büyük Efendi’nin keyfine göre yorumlanınca da gerisi elbette yalan oluyor. Hani, “Adalet reformu” lafı edilince insan bir tuhaf oluyor ya. Suçsuz yere hapiste yatanlar, yıllarca yatıp çıktıktan sonra “yanlış olmuş, özür dileriz” denilenler, hakaret suçları, sabah karanlığında evi basılanlar ortada dururken, “Adalet reformu” yalan olmuyor mu? Hani bu “reform yapıyoruz” sözünü duyunca “Gene başımıza neler gelecek?” diye ürperenler var ya her seferinde haklı çıkıyor. “Ekonomide reform paketi” açıklanıyordu ya. Sevimli halleriyle gözlerini kırpıştırıp bunları açıklayan bir damatbakan vardı. Ben severdim kendisini. “Dünyanın en gelişmiş beş ekonomisinin içinde olduğumuzu” söylerdi. Elbette yalandı ama benim hoşuma giderdi. Yalana alışmışım ya kimden duysam içim ferahlıyor, rahatlıyorum. “Dünyanın en gelişmiş beş ekonomisinin içinde.” Ülkemi böyle görmek yüreğimi kabartıyordu. Ben elbette fakirleşiyordum. Gelirim azalıyor, giderim artıyordu ama bu benim suçumdu. Yalana alışmıştım ama çalıp çırpmaya alışmamıştım. Bunları hâlâ ahlaksızlık, şerefsizlik sayıyordum. Böyle olunca da fakirleşmem kaçınılmazdı, benim suçumdu. Daha bu iktidarın başarı normlarına alışamamıştım. Çalıp çırpmak kolay mı sanıyorsunuz? Çalacaksın ama kılıfını hazırlayacaksın. Sonra, çaldığın her şey senin olmaz, ortaklarını yemleyeceksin. Eğer durum ortaya çıkarsa yaygarayı koparıp onları suçlayacaksın. Elinde hazır suç etiketleri var. FETÖ’cü dersin. Terörist dersin. Casus dersin. Vatan haini dersin. O sana istediği kadar “çalıyorsun” desin, senin halkın “çalıyor ama çalışıyor” diye formülü bulmuş bile. “Yahu, çalmadan çalışma olmaz mı?” derlerse mi? O zaman da sen, “İyi de hem çalıp hem de çalışmasa ne yaparsın?” dersin, en azından aklı karışır. Böyle böyle idare edeceksin. Baksana, bu iktidar 19 yıldır başında, yalanla dolanla yaşamaya alıştın bile. Boşuna “yalan dünya” dememişler. Alışıyorsun, gidiyor. Yalandan şaşma Aziz Nesin’in Danimarkalı bir hayranı varmış. Bu hayranı Aziz Nesin’i yere göğe koymaz, “Bu adam nasıl bir dehadır, bunları nasıl kurgulayıp yazar” diye söyler dururmuş. Aziz Nesin bunu öğrenmiş, Danimarkalıyı (o da yazar) davet etmiş. Adam Türkiye’ye gelmiş, gezmiş, bakmış, sağı solu görmüş. Birkaç gün sonra, Aziz Nesin’e “Kusura bakma ama yazdıkların deha ürünü kurmaca değil, senin görüp yaşadıklarınmış” demiş. Yani, bizim yaşadıklarımız en akıl almaz kurmacalardan daha tuhaf, daha garip, daha şaşırtıcı. Rahmetli Aziz Nesin Usta yaşasaydı da bu “eylem planlarını”, “bu reform hamlelerini” görseydi kim bilir ne yapıtlar çıkardı ortaya. Ben yalanı seviyorum, kim ne derse desin. Bana yalan söyle, oyum her daim senin olsun... dikkat çekmek istiyoruz. ABD’DEKİ ‘STOP ERDOĞAN’A YANIT Kadınların en temel sorunu olan EĞİTİM konusunda toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı kararlı bir devlet politikası uygulanmasını; Her üç kadından birinin şiddete uğradığı, kadın cinayetlerinin önlenemediği ülkemizde, öncelikle aile içi şiddet olmak üzere, şiddetin her türüne ve kadın cinayetlerine son verilmesini istiyoruz, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı şiddetle mücadele yasası tam anlamıyla uygulansın diyoruz. İKKB olarak, demokrasinin temel kriteri olan kadın erkek eşitliğinin yaşama geçirilmesi için, kadına yönelik ekonomik, fiziksel, sözel, cinsel ve psikolojik AKP’li belediyelerden ‘Love Erdoğan’ atağı! CEMİL CİĞERİM ABD’nin ve dünyanın en ünlü meydanlarından biri olan New York’taki Times Meydanı’nda geçen günlerde, “Advocates of Silenced Turkey” oluşumu tarafından verilen ilanların yayımlandığı reklam panolarına “Stop Erdoğan” yazılmasının ardından Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir’in talimatıyla, Cumhuriyet Meydanı’ndaki LED ekranda “Love Erdoğan” görseline yer verildi. Samsun Büyükşehir Belediyesi ve başkan Mustafa Demir’in sosyal medya hesabında “#LoveErdoğan” etiketiyle, paylaşımda bulunuldu. Etiketin altına yorum yapan bazı yurttaşlar ise “Kamunun parasını çar çur etmeyin” diye tepki gösterdi. Elazığ’da da AKP’li Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları LED ekranlardan “Love Erdoğan” görseli yansıttı. l SAMSUN şiddete son verilmesi için mücadeleye devam ediyoruz. Yİstanbaul şSöazlteşımresi Nazan Moroğlu İKKB Koordinatörü PARTİ TANITIM KARTI KULLANDILAR Devletin yardımını yine kendilerine mal ettiler AKP Keçiören İlçe Başkanı Zafer Çoktan’ın sosyal medya paylaşımında, VEFA Sosyal Destek Grubu’nun yurttaşlara götürdüğü yardımda AKP tanıtım kartı kullanıldığı görüldü. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, VEFA Grubu’nda olması gerekenlerin kamu görevlileri olduğunu vurgulayarak “Dağıtılan yardımlar, kamu yardımları ama bir de bakıyorsunuz ki VEFA Grubu’nun içerisinde siyasiler var. Keçiören İlçe Başkanı da VEFA Grubu’nun yaptığı bu yardımları sanki kendisi yapıyormuş gibi tweet atıyor. Devletin verdiği yardımı AKP veriyormuş gibi gösterilmesi üzerinde durulması gereken bir yanlış” dedi. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle