23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DİZİ 15 8 MART 2021 PAZARTESİ Üretmek kadınları GÜÇLÜ HISSETTIRIYOR 19 yıllık işçi, 15 yıllık evli, biri 13 biri 8 yaşında iki çocuğu var. Ağladığı işi bırakmayı düşündüğü bir anda, bir kadın grup liderinin konuşması hayatında dönüm noktası oluyor. Çok ağladığı zamanlar olmuş ama o zamanlar artık çok geride. Üretmenin, eski bir işçi olmanın gururunu yaşadığını anlatıyor Özlem Gökırmak... ÖZLEM GÖKIRMAK Montaj Alan Müdürlüğü 21yaşında girdiği fabrikada gençliği ve sonrası geçiyor. Orada büyüyor... Orada evleniyor. Çocukları bu ortamda dünyaya geliyor. Üç yıl boya, 9 yıl ölçüm grubunda çalışıyor. Farklı alanlarda çalışmanın kendisini için öğretici olduğunu düşünüyor. Takılan parçaların, somun ve vidaların ölçümünü yapıp değerleri sisteme kaydediyor. Ön lisansı sonrası açıköğretimde iki yıllık halkla ilişkiler eğitimi alıyor. “Çocukla bitirmek çok zor oldu. Eşimin çok desteğini gördüm o zamanlar. Çocuk olduktan sonra vardiya çok zordu. Çocuğun yanında olmadığımda, işle ilgili olumsuz bir şey olduğunda hemen ağlıyordum. Bir gün yine çocukla ilgili bir sorun çıktı... Ben yine ağlıyorum. Hatta işi bırakmak noktasına geldim. O zamanki kadın yöneticilerden biri yanına çağırdı. Sorunumu dinledi. Sonra bana, ‘Bak kızım. Ben de bir ara çocuğum yanında olmamı istediği için işi bıraktım. Ara verdim, yıllarca. Oğlum bir gün bir şey istedi, atla deve değildi ama istediğin şeyi alabilecek durumda değildim... Ona bu istediğini alamayacağımı çünkü çalışmadığımı söyledim... Onun yanıtı ise ‘Neden çalışmıyorsun, anne’ oldu. O zaman hata yaptığımı anladım... Yeniden işe girdim ama kaybettiğim yıllar olmuştu’” diye anlattığı bu örneğin yaşamına yön verdiğini dile getiriyor, Özlem Gökırmak. BAKIŞ AÇISINI DEĞIŞTIRDIK Girdiği yıllarda az sayıdaki kadın istihdamı zamanla 1200 mavi yakalı olmak üzere yüzlerce kadın çalışana ulaşıyor. Üç vardiya çalışıyor, her hafta farklı bir düzen var. 13 yaşındaki oğlu bile düzene ayak uydurup annebabaya elinden geldiğince destek oluyor. Her hafta çalışma saatine göre ev işlerini ayarlıyor. Eşi de aynı fabrikada işçi, zorlukların farkında ve en büyük destekçisi... “İş hayatı bir kadın olarak bana özgüven kattı. Ekonomik bir özgürlük sağladı. Üretmenin verdiği hazzı anlatmak zor. Üretmek insanı güçlü kılıyor. Fabrikada iken kendimi güçlü hissediyorum. Kaç yıllıksın dediklerinde 19 yıllık işçi olmanın gururunu yaşıyorum. Tabii ki ilk girdiğimiz zamanlarda, ‘Gidin evinizde yemeğinizi yapın’ diyenler, benim de ‘Tamam artık, bırakıp gideceğim’ dediğim zamanlar oldu. Ama biz kadınlar olarak orada ayaklarımız üzerinde durmayı başardık. Oradaki bakış açısını değiştirmeyi başardık. Bizler kendimizle birlikte o ortamı değiştirdik. Maç kavgaları, küfürlü konuşmalar en aza indi. Birçoğunun eşi, yakını, kızı fabrikaya girdi. Eşlerinden ayrılan ama hem çocuklarına gayet güzel bakan hem de fabrikadaki işlerini başarıyla yerine getiren kadın sayısı az değil. Bunların hepsi çok gurur verici. Evet, fabrikanın da büyük katkısı ve desteği var bu yönde. Bazı yöneticiler özellikle kadın çalışanların daha başarılı olması ve öne çıkması için çaba harcıyor” diye anlatan Özlem Gökırmak, işin her kademesinde kadınların daha çok olmasını istediklerini anlatıyor. Sanayi işçisi olmak erkekleri de değiştiren bir durum. Evlerde ortalık toplamaktan süpürmeye, çocukların dersleriyle ilgilenmekten alışverişe pek çok iş vardiyalara göre kendiliğinden yapılıyor. Eskiden titiz, ortalıkta tek dağınıklık bırakmayan kadınlar da biraz daha rahatlamayı öğreniyor anlattığım kadarıyla. Ama günün sonunda, evin taksitlerini birlikte ödeyip birlikte sahip olmak, halledilecek işleri birlikte halletmenin hazzı bir başka... İki kişi çalışınca, çocukların eğitimi için tasarruf yapmak da mümkün, her yıl tatile gitmek de... Hele son iki sözleşmede alınan zamlarla daha rahat yapılan harcamalar, işin her türlü zorluğuna değiyor. Kendisine para ayırabiliyor. Bazı şeyleri düşünmeden, yapabiliyor olmak ayrıcalık gibi. EN ZORU GECE VARDIYASI İşte dayanışma var. İşle ilgili kimse kimsenin ayağına basmıyor tam tersine yardımcı olmak üzerine kurulu bir düzen söz konusu. Ama günlük yaşamları en çok etkileyen ona göre gece vardiyası. Çünkü tam ters saatler... Onlarla kahvaltı edeceğiniz saatler uyuşmuyor. Uyku zamanları farklı... Bazen çocukları günlerce görmediği oluyor. Neyse ki şimdi okullar kapalı da evden eğitim bu durumu ortadan kaldırmış bir süreliğine de olsa... Yine de çocuklar büyüdükçe durum daha kolay ve keyifli hale geliyor. Sonuç olarak evet, her hafta düzen değişiyor ama mutlaka onu uygun bir yol da bulunuyor. Okumak istediği kitaplar var Çocukların iyi eğitim alması en çok istedikleri konuların başında geliyor. Emekli olmak istiyor. Küçük küçük tatiller yapmak, başta Karadeniz turu olmak üzere memleketin güzel yerlerini görmek istiyor. Okumak istediği çok kitap var, başta klasikler olmak üzere. Kafa dengi arkadaşlarla birlikte planları var... ‘Yol yakınken git diyenlere’ inat... En genç çalışanlardan Melike... 2014 yılında başlamış fabrikada çalışmaya. İki yıllık muhasebe mezunu. Mezun olduğu okulla ilgili iş bulamayınca önce bir markette 3.5 yıl hem depo hem diğer bölümlerde çalışmış... MELİKE KAYMAZ 16aylık bir çocuğu var. İkinci çocuğu düşünüyor. Şase hattında ilk kondolcu kadın olarak çalışıyor. İlk başlarda “Burası erkek ortamı, durma, yol yakınken git” diyenler oluyor. Ama markette de hem erkekler çoğunlukta olduğu için yabancısı değil, erkek ortamında onlarla çalışmaya... Üç yıl montaj üretim hattında vardiyalı çalışıyor. Çocuk olunca ofise geçiyor. Hiç memnuniyetsizlik duymuyor, hep iyi insanlara denk geldiğini düşünüyor. Zorlandığı durumlar tabii ki oluyor ilk başlarda. Ekip lideri ve diğer çalışma arkadaşları ile çözüyor sorunları. Çalışmasa da ev geçinir. Ama ekonomisine yüzde 50/55 katkıda bulunuyor. Çalışma ona güç kazandırdığı için çok çok memnun. Hele böylesi büyük bir fabrikada ve sendikalı olarak çalışmanın yararlarını hayatın içinde görüp öğrendiğinden vazgeçilemez bir durum olarak görüyor çalışmayı.... 29 yaşında, pandemi ile yaşanan sıkıntılar yok değil, işyerinde alınan önlemler fazlasıyla korumacı... Ama büyükleri ziyaret edememek, dışarı çıkamamak kötü. Kızının iyi bir yurttaş, iyi bir birey olmasını istediği için iyi bir eğitim ve gereksinim duyabileceği her şeyi karşılamak istiyor. KADININ YAPAMAYACAĞI ŞEY YOK 35 yaş sınırı olmasına karşın, isteği ve pozitif enerjisi sayesinde girdiği fabrikada, pek çok işi çocuğu yaşındakilerden öğrendi. “Muhaciriz biz, enerjim var, kıpır kıpırım... Her işi yaparım, yaptım da biz kadınların yapamayacağı şey yok” diyor, Yasemin Yılmaz... YASEMİN YILMAZ Dört çocuklu bir ailenin en büyük kızı. Çok istediği halde okutmamışlar. Oysa sonraki çocuklar, kızlar dahil okumuş. Babaannenin kız kısmı okumaz sözünü kıramayan baba ortaokuldan sonra okutmamış Yasemin’i. Anne, babanın aksine en büyük destekçi, imdat dediğinde güç kaynağı... Tek maaşla geçinmek zorlaşınca iş bakmaya başlıyor, Yasemin Yılmaz. Ailede de görüşler değişti biraz, yakın çevrede çalışanlar vardı. Fabrikada işçi alınacak aslında yaş sınırı var ama o dönemki sıkışıklık sayesinde 35 yaşa çıkmış sınır. Ama Yasemin 36 yaşında gidiyor görüşmeye... “Makedonya göçmeniyim ben, yerimde duramam. Hareketliyim. Aklıma koyduğumu yaparım. Öğrenmek için sormaktan çekinmem... Görüşme çok iyi geçti, benimle görüşen müdür inisiyatif kullandı. Yaş sınırına karşın beni işe aldı. Vardiya filan biraz gözümü korkutmuştu o zamanlar ama işe de ihtiyaç vardı. İki çocuğu var. Biri şimdi 22 yaşında küçüğü 15... 6.5 yıl önce girdiği fabrikada, kendisini kısa sürede kabul ettiriyor Yasemin Yılmaz...” Ben okumak için de çok çırpındım ama olmadı. Ortaokuldan sonra babam göndermeyince aradan biraz zaman geçtikten sonra nakış, boya filan kurslara gitmek istedim. Hoca almak istemedi, gel seni liseye kaydedeyim diyor ama bizimkiler bırakmıyor. Sonradan açık liseye kayıt oldum. Bu yıl mezun oldum. Yine babaanne Eşi Gebze’de boya fabrikasında çalışıyor 25 yıldır. İşe başlıyor Yılmaz, ilk girdiğinde 16/24 vardiyası. “Kadınların işleri, porsesleri farklı. Ama zaten kadının yapamayacağı iş yok, biz kadınlar güçlüyüz, yeter ki isteyelim” diyor, Yasemin Yılmaz ama bu kez yine babaanne sahneye çıkıp, eşine, “erkekli ortam, karını kıskanmayacak mısın, gece gece iş mi olur” neyse ki artık o kadar dinleyen çıkmıyor bu kez. Gerisini şöyle anlatıyor Yılmaz: Fabrikada 9 bin işçi var. Kaynak bölümü karışık. İlk başta gece vardiyası ile evin işlerini düzene sokmakta zorlandım. Sonraları alıştım. Plan program yaptım kendime. İşte de montaj, plastik boya, kaynak, ön kapı ayarları, çamurluk, kaput ayarları uygun olup olmadığına bakıyordum. İşte en büyük destekçilerim, amirlerim oldu. Yaşça onlardan büyüktüm ama öğrenmek istediğimi gösterdim. Arkadaşlar çok destek oldular. Hatalı girişler de oldu ama hep sordum, çocuğum yaşındaki gençler, şimdi de var, kızdığımda alınmayan gençler, bazen kızıyorum çünkü çok daha iyi yerlere layıklar ama okumadıkları için en alttan başlamak zorunda kalıyorlar. Senin paran, benim param Eşime diyorum ki senin paran benim param, benim param zaten benim... Şaka bir yana bütçeyi birlikte yapıyoruz, faturalar ödeniyor. Kredi var aldığımız, çocuklar için ayırdığımız bir miktar. Pandemide mağduriyet yaşamadık. Oğlum askere gitti, pandemiye rastlaması tedirgin etti biraz. Vardiyalarda aile gibi olduk, birbirimizden fikir alıyoruz, derdimizi paylaşıyoruz. Yanlışım olunca mutlaka uyarın diye tembihliyorum hâlâ. Metal biraz zor Gurbetten geldik. Pek çok şeyi bilemedik. Keşke çok daha önce girseymişim çalışmaya. Daha iyi yerlerde olabilirdim. Ama zararın neresinden dönersek kâr. Maddi kazancımız iyi, ilkine çok yapamadık ama ikincisine elimizden geleni yapalım istiyorum. İşe çok iyi alıştım. Vardiyalar bile artık ayrı bir düzen ve yaşam tarzı oldu. Her durumda küçük molalara fırsat yaratabilir insan eğer isterse. Böyle anlatıyorum ama metal sektörü biraz zor. Kaynak atölyesi iş kazalarını önlemek için sıcak havalarda bunaltabiliyor. Ama ben kaynaktaki kadınlara gözlük de taksak kendinize bakın, kimse bakımsız gelmesin diyorum. 20 yaşında kızlar geliyor, üzülüyorum aslında okumadıkları için... Kadın erkek arasında ücret farkı yok. Yıla göre ve mevkiye göre farklılık var. Fabrikada sürekli eğitimler alınıyor, sendikadan temsilciler geliyor. Sıkıntılar, sorunlar soruluyor, çözümler aranıyor. Bizim için önemlisin Pandemi ile çok sıkı önlemler alındı. İnsan bunları görünce memnun oluyor. Devlet bile bu kadar önlem almadı. Servislerde tek tek oturuyoruz. Barkotlar var, oturmadan okunuyor. HES kodunun dışında, eğer o koltukta önceki gün oturan pozitif çıktıysa sen aranıp haberdar ediliyorsun. Aynı şekilde mola ve yemek yerleri de çapraz oturma ve barkot sistemi. Her giriş çıkışta ateş ölçülüyor. Günde dört maske dağıtılıyor. Sağlık önemli ve burada tüm bunlarla “bizim için önemlisin” mesajı veriliyor. E bu da mutlu ediyor... YARIN GELECEĞİMİZ KENDİ ELLERİMİZDE...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle