08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 MART 2021 PAZARTESİ 13 SALGININ ETKISIYLE IŞ KAYBI VE GENIŞ TANIMLI KADIN IŞSIZLIĞI ORANI YÜZDE 43’E ÇIKTI İstihdam azaldı, ümitsizlik arttı Türkiye işgücü piyasalarında önemli sorunlar yaratan pandemi, kadınları daha şiddetli etkiledi. Kadınlar işgücünden ve istihdamdan daha fazla çekilerek evlerine dönmek zorunda kalırken, ümitsiz kadın işçilerin oranı da patladı. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), TÜİK ve Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine dayanarak “Covid19 döneminde Kadın İşgücünün Durumu” başlıklı bir rapor yayımladı. Salgın etkisiyle iş kaybı ve geniş tanımlı kadın işsizliği oranının yüzde 43’e ulaştığı açıklanan rapordan çarpıcı başlıklar şöyle: n TÜİK verilerine göre kadınlar işgücü piyasasından daha hızlı çekilmek zorunda kaldı ve kadın istihdamı daha hızlı daraldı. n Covid19 etkisiyle geniş tanımlı kaDİSKAR raporuna göre pandemide kadınlar işgücünden daha fazla çekilerek evlerine dönmek zorunda kaldı. Ümitsiz kadın işçi sayısı patladı. dın işsizliği yüzde 40’ın çok üzerine çıktı. Kadın istihdam oranı yüzde 26’ya geriledi. Her dört kadından yalnızca biri istihdamda olabildi. n Covid19 döneminde kadınların yarısından fazlasının çalışma süreleri azaldı, yüzde 42’si ücret kaybı yaşadı ve çalışma biçimi erkeklere göre daha fazla değişti. n Geniş tanımlı işsizlik oranı Kasım 2020 döneminde toplamda yüzde 28.8, erkeklerde yüzde 24 ve kadınlarda yüzde 37.7 olarak gerçekleşti. n Covid19 nedeniyle işbaşında olan kadınların sayısının ve çalışma sürelerinin düşmesi nedeniyle Kasım 2020 döneminde 1 milyon 75 bin kadın iş kaybı yaşadı. n Covid19 salgınından bu yana 867 bin kadın işgücünden çekildi ve kadın işgücü 9 milyon 729 bine geriledi. Kadın işgücündeki gerileme yüzde 8.2 oranında gerçekleşti. Kadın eve dönüyor n Kasım 2019’da yüzde 33.9 olan kadınların işgücüne katılma oranı son bir yılda 3.3 puan azalarak yüzde 30.6’ya geriledi. n TÜİK’e göre kadın istihdam oranı ise 2.3 puan azalışla 28.3’ten yüzde 26’ya düştü. Kasım 2020 döneminde her dört kadından yalnızca biri istihdamda olabildi. n İzin, dönüşümlü çalışma, evden çalışma ve kısa çalışma gibi uygulamalar çalışma saatleri ve işbaşında olanların sayısında düşüşlere sebep oldu. n Zamana bağlı eksik istihdamda ise devasa bir artış yaşandı. Kasım 2019 ve Kasım 2020 arası dönemde işbaşında olan kadınların sayısı 992 bin kişi azaldı. n Kadın ümitsiz işsizlerin sayısında ciddi yükseliş yaşandı. Kasım 2019’da 297 bin iken son bir yılda 508 bin kişi artarak 805 bine yükseldi. Pandemi kadınları tüketti Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Nurten Öztürk, “Kadınların işlerine geri dönememe korkusu var. 25 yılda kazandıklarını pandemide kaybettiler” diyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 81 ilde, 1 milyondan fazla üyesi olan en büyük meslek kuruluşu. Ancak kadın karnesi parlak değil. 20 kişilik yönetim kurulunda hiç kadın yok. Çünkü seçimlere katılabilen 1750 delegenin sadece 20’si kadın. 365 oda ve JALE ÖZGENTÜRK borsada sadece iki kadın başkan, 7 de meclis başkanı var. Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu, kadınları güçlendirmek için 2007 yılında Kadın Girişimciler Kurulu’nun kurulmasına öncülük etti. Kurulun yeni başkanı Nurten Öztürkle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde pandeminin kadınlara etkisi, Türkiye’de kadınların durumu ve hedeflerini konuştuk. n Dünya ve Türkiye’de kadınların durumu nedir? Kadınların durumu sadece Türkiye değil, dünyada da kötü. Dünya Ekonomik Raporu’na göre kadınlarla erkeklerin eşit haklara sahip olması için 100 yıl geçmesi gerekiyor. Eşit ücret için 257 yıl geçmesi gerekiyor. Türkiye olarak durumumuz da oldukça kötü. Cinsiyet eşitliği konusunda 152 ülke arasında 130. sıradayız. OECD sıralamasında da son sıralardayız. 1990 yılındaki kadın istihdamıyla şu anki oran arasında bir fark yok. n Pandemi kadınları nasıl etkiledi? Pandemi kadına hiç yaramadı. PanNurten Öztürk demi kadını tüketti. Eve kapanınca aile bireylerinin mutluluğundan da sorumlu, ihtiyaçlarından da sorumlu oldu. Her şey kadının üzerine kaldı. Pek çok kadın, belki bundan sonra dönemeyecek işine, işten kopma endişesi var. Aile içi şiddet olayları yüzde 40 oranında arttı. Dolayısıyla son 25 yılda kat ettiği mesafenin kaybedilmesi gibi bir korku var. n Kadın Girişimciler Kurulu olarak Türkiye’de kadının durumunu düzeltmek için neler yapacaksınız? Gelir gelmez 81 ilin cinsiyet eşitliği karnesini çıkardık. 81 il temsilcimize proje üretin, dedik. Her ilin karne notu farklı tabii. Siirt’te yapılanla Muğla’da yapılan, Ardahan’da yapılan şey aynı değil. Mesela Muğla’da “Babalar ve kızları” diye bir proje yapacağız. Babalar, kızlarını yönetim kurullarına daha çok soksunlar. Bazı yerlerde miras hukukuna kadar gireceğiz. Mesela “oku da adam ol” değil ‘KALIPLAŞMIŞ ALGILARI KIRACAĞIZ’ n TOBB’un karnesi de çok parlak değil bu konuda. Kadın oranını artırma konusunda çalışmanız olacak mı? Bu sayıları artırmak için çok ciddi çalışmalar yapacağız. Meclislerde kadın sayısının artırılması için Yönetim Kurullarında Kadın Derneği ile görüşmeler yapıyoruz. Onlarla ortak çalışacağız ama her şeyden önce Anadolu erkeğinin şu ana kadar kalıplaşmış algılarını kırmak, kadına daha çok güvenmelerini sağlamak, kadın girerse bir ortamı güzelleştirir, kazancını artırır, bunu göstermek istiyoruz. Bunu gördükleri zaman kendiliğinden gelecek. Opet olarak yaptığımız Kadın Gücü projemizle 2 yıl içerisinde çalışan kadın sayımızı büyük ölçüde artırdık. “Kadın çalıştırmam” diyenler avantajları gördükçe iş vermeye başladılar. “oku da toplumuna faydalı insan ol” desinler istiyoruz. Erken yaşta evlilikler gibi konularda ailelerin eğitimi önemli. Sanayi bölgelerinde kadınların işyerlerinde bulunması projeleri, kooperatifleşme ve üretilenler nasıl satılacak? “Bu karneyi değiştirelim” diyoruz ve 8 Mart’la birlikte aksiyon alacağız. Artık susmak yok, konuşacağız. n Erkekleri nasıl ikna edeceksiniz. Geleneksel bakışı değiştirmek mümkün mü? Validen muhtara kadar yerel mercilerin, öğretim kurumlarının işbirliği ile çalışacağız. Burada en önemli şey eğitim. Tek başına başaramayız. Paydaşlarımız olacak. Annelerimizi, babalarımızı, erkek yöneticileri, inandırmak lazım. Aslında TOBB’da yüzde 25 kota var ama birçok yerde uygulanmamış. Oysa kota koyan ülkeler öne geçmiş, istihdam sağlamış. Biraz inatçı bir kişiliğim var. Bitirmeden bırakmam. Birleşmiş Milletler Formu imzalanacak n Yönetim kurullarında kadın oranı da az. Birleşmiş Milletler’in kadının iş ve ekonomik hayatta güçlendirilmesi için yol gösteren Kadını Güçlendirme Prensipleri doğrultusunda imzalanan bir form var. Kurul olarak bunu imzalayacaktık ancak 8 Mart’a yetiştiremedik. Bu formu tüm kadın işverenlere imzalatmak istiyoruz. Başında erkek olan şirketlere de sizde imzalayın, demek istiyoruz. Bunu mutlaka yapacağız. n Nedir bu prensipler? Şirket geneli için cinsiyet eşitliği hedefleri oluşturmak, yönetimde yüzde 30 ve üzerinde kadın katılımı sağlamak, sözlü veya psikolojik tacize sıfır tolerans konusunda politika oluşturmak gibi bazı taahhütler var. T.C. SİVAS 1. AİLE MAHKEMESİ’NDEN T.C. İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN T.C. TUNCELİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Sayı:2017/433 Esas Davacı Halis Çimen tarafından davalı Yasaman Rzayeva aleyhine açılan2017/433 esas 2021/63 karar sayılı Boşanma (Çekişmeli) davasında 29/01/2021 tarihinde verilen kararda özetle; boşanma davasının kabulü ile davacı Halis Çimen ile davalı Yasaman Rzayeva’nın boşanmalarına, eksik kalan 27,90 TL’ karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, davacının yaptığı yargılama giderleri olan 2795,86 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar karar verildiği, Azerbeycanuyruklu Jumshud ve Shohla kızı, 18/08/1960 dogumlu, kimlik noludavalı Yasaman Rzayeva’nın tüm aramalara rağmen adresi tespit edilemediğinden yukarıdaki hüküm özeti karar tebliği yerine geçmek üzere ilanen tebliğ edilmiş olup, bu ilanın yayımından itibaren 7 gün sonra davalı Yasaman Rzayeva’ya karar tebliği yapılmış sayılacağı tebligat kanunun 28 ve 31. Maddeleri uyarınca ilan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1325673) 4483 Sayılı Kanun gereğince İstanbul Valilik Makamınca verilen 22/02/2021 tarih ve 2021/38 sayılı “Soruşturma İzni Verilmemesine” dair kararın, Şikayetçi Sabrı FAROUK isimli şahsa, 7201 sayılı kanunun 28. Maddesi hükümlerince Basın Yolu ile İlanen Tebliğ olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1325984) T.C. İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN 4483 Sayılı Kanun gereğince İstanbul Valilik Makamınca verilen 22/02/2021 tarih ve 2021/32 sayılı “Soruşturma İzni Verilmemesine” dair kararın, Şikayetçi ismi gizlenmiş şahsa, 7201 sayılı kanunun 28. Maddesi hükümlerince Basın Yolu ile İlanen Tebliğ olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1325972) ESAS NO: 2017/233 Esas KARAR NO: 2019/9 Mahkememizce verilen 08/01/2019 tarihli karar ile asılve birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davalı Öztürkler Tur. Turizm Gıda Tem Paz. San. Tic Ltd. Şti., Efe Firat Medikal Gıda Petrol Ürünleri Tekstil İnşaat Temizlik ürünleri Otomotiv Turizm Nakliye Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, Ahmet Gençoğlu Nak. Taah. Tem. Tarım İlaçlama Ltd. Şti., Gençoğlu İnşaat Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti ‘ye karşı açılan davanın feragat nedeniyle REDDİNE karar verilmiş ve verilen karar davacı vekili tarafından 18/02/2020 havale tarihli dilekçe ile istinaf edilmiş olup, Mahkememizce tüm aramalara rağmen adresi tespit edilemeyen davalılar Ahmet Gençoğlu Nak. Taah. Tem. Tarım İlaçlama Ltd. Şti. ve Öztürkler Tur. Turizm Gıda Tem. Paz. San. Tic. Ltd. Şti.’ne; Gerekçeli kararın ve istinaf dilekçesinin T.K.’nın 31. maddesince ilan tarihinden 7 gün sonra yapılmış sayılmasına ve bu tarihten itibaren2 hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yoluna gidilmediği taktirde, kararın bu davalılar açısından kesinleşeceği hususu T.K.’nın 28. maddesi gereğince ilanen tebliğ olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1326705) T.C. DÜZCE 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Sayı: 2019/1241 Esas 02/03/2021 Davacı, ŞİRİKÇİOĞLU MENSUCAT SAN. VE TİC. A.Ş. ile Davalı, DÜRİYE ERGÜN aleyhine açılan Ortaklığın Giderilmesi davasının02/03/2021 tarihli duruşmasının verilen 2 no.lu ara kararı gereğince; 13/01/2021 tarihli Fen bilirkişisi ile taşınmazın ifrazının mümkün olmadığının ve 2/01/2021 tarihli İnşaat Mühendisi ve Ziraat Mühendisi bilirkişilerininraporları ile Düzce İli, Merkez İlçesi, Güven Köyü, 99 parsel sayılı taşınmazın toplam değerinin 4.397.531,59 TL olduğunun tespit olunduğu, Bilirkişi raporlarının davalı Düriye Kap’a tebliğ edilemediği, bu nedenle de davalıya ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla, adı geçen davalıya, duruşma gününün 06/05/2021 günü saat:10:40’a bırakıldığı; bilirkişi raporlarına HMK 281.md gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içinde itiraz etmediği taktirde bilirkişi raporuna itiraz etme hakkından vazgeçmiş sayılacağı hususu, bilirkişi raporları ve duruşma günü yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. DAVALI: DÜRİYE ERGÜN 18755098654 DÜZCE ili, MERKEZ ilçesi, DERDİN mah/köy, 41 Cilt, 11 Aile sıra no, 21 sırada nüfusa kayıtlı, ŞEVKET ve AYŞE oğlu/kızı, 01/07/1941 doğumlu, Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1326010) Teknoloji ‘büyük resmin’ merkezinde mi? Geçen haftaki yazımda, “büyük resmin” içinde teknolojik gelişmeler hızlanırken, Covid sonrası döneme ilişkin umutları ve riskleri yansıtan iki yaklaşıma değinmiştim. Bir haftada yayımlanan kapsamlı bir araştırma, iki önemli rapor, Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresi’nin onaylayacağı 14. “5 Yıllık Plan”a ilişkin tartışmalar teknolojik gelişmelerin ve ilgili sorunların “büyük resmin” merkezine oturmaya başladığını düşündürüyor. Daha fazla bağımlılık... Elon Üniversitesi ve Pew Araştırma Şirketi teknoloji alanında önde gelen 915 uzmanın, Covid19 sonrası döneme ilişkin görüşlerini alarak hazırladıkları 195 sayfalık bir raporu geçen hafta yayımladı. Raporun bulgularının alt başlıkları şöyle: Eşitsizlik ve adaletsizlik büyüyecek; Riskler artacak, özel yaşamın mahremiyeti alanı daralırken otoriter eğilimler yükselecek; çalışma yaşamında otomasyonun, yapay zekânın, robotların ve küreselleşmenin olumsuz etkileri artacak, işsizlik sorunu büyüyecek; yanlış bilgilendirme, dijital propaganda hızlanacak, kanıt temelli düşünceye ve politikaya yönelik tehditler daha da artacak; dijital ortamda yaşayan kişilerin akıl sağlığına yönelik, pandemiden önceki yıllarda belirmeye başlayan baskılar, bireyler arasında fiziki doğrudan temasların azalmasına paralel daha da artacak. Bunlara karşılık, kimi uzmanlara göre pandemi döneminde görüldüğü gibi teknolojik gelişmeler, özellikle yapay zekâ, sağlık alanında büyük katkılar yapabiliyor. Bu bağlamda gereken sosyal dengeler kurulabilirse, toplumsal adalet öncelik kazanabilir, sağlık kaygısı kâr dürtüsünün önüne geçebilir, yaşam kalitesi iyileştirilebilir, her düzeyde yönetişim alanında daha akıllı sistemler geliştirilebilir. Sonuç olarak uzmanların çoğu olumsuz etkileri vurguluyor, hemen hepsi toplumsal ve kişisel yaşamın, teknolojik gelişmelerin hızına giderek daha bağımlı olacağını düşünüyor. Teknoloji ve jeopolitik Teknolojik gelişmeler hızlanırken bu gelişmeleri temsil eden araçların yapımında kullanılan, kıymetli minerallere, mıknatıslara, silikon mikro çip devreler gibi ara girdilere talep daha da artacak. Birbiriyle rekabet halinde olan şirketler, ekonomiler ve devletler açısından da bunların çıkarıldığı alanların, imal edildiği, taşındığı tedarik zincirlerinin ve üretim bilgilerinin korunması yaşamsal önem kazanacak. Bu bağlamda, Batı merkezli dünyanın lideri olma iddiasındaki ABD ile hızla yükselen bir güç olarak Çin arasındaki ekonomik ve askeri rekabet özellikle teknoloji alanında hızlanacak. ABD’de Joe Biden imzasıyla yayımlanan “Ulusal Güvenlik Stratejisi Ara Dönem Rehberi” (UGSADR) başlıklı, 24 sayfalık belge ve Yapay Zekâ Üzerine Ulusal Komisyon’un 756 sayfalık “Nihai Raporu” ABD’nin birinci rakibi olarak Çin’i tespit ediyor, teknolojik gelişmeleri özellikle yapay zekâ alanında Çin’in hızla ilerlediğini saptıyorlar; ABD’nin liderliği kaybediyor olmasına ilişkin korkuları dile getiriyorlar. UGSADR, esas tehdit olarak Çin’e ikinci derecede Rusya’ya, “otoriter rejimlere” işaret ediyor, klasik sosyal demokrat, eşitlikçi eğilimleri vurguluyor, hızla kesişmekte olan, ekolojik, ekonomik sağlık krizleri içinde bu eğilimleri koruyabilmek için ABD ve demokratik müttefiklerinin birlikte davranmasının zorunlu olduğunu vurguluyordu. Ancak bence UGSADR’nin ruhunu, önsözdeki “Yaşam tarzımızın tarihin bir kalıntısı olmadığını kanıtlamalıyız” ifadeleri yansıtıyordu. Bunlar bir gerileme korkusunu, bir “antebellum” (savaş öncesi dönem) tedirginliğini yansıtıyordu. Yapay Zekâ Üzerine Ulusal Komisyon’un ayrıntılı raporu, “yapay zekâ” kavramını ve uygulama alanlarını, tanımlayarak başlıyor; savunma alanında yapay zekânın önemini “En yetenekli ve gelişmiş insan kullanıcı, saniyede binlerce işlem manevra yapabilen, potansiyel olarak süpersonik hızla hareket eden ve birçok alanda Aİ tarafından yönetilen çok sayıda makineye karşı savunamaz. İnsanlar her yerde, aynı anda var olamazlar ancak ‘yazılımlar’ (YZ) olabilir” sözleriyle vurguluyor. Rapor, risk alanlarını, yükselen tehditleri ve gereken devlet politikalarını tartışarak devam ediyor. Ben de perşembeye bu, yeni bir ekonomik model arayışına işaret eden noktadan devam edeceğim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle