08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 MART 2021 PAZARTESİ 17 HEDIYEMIZ: EŞITLIK VE HIZMET! YAZGÜLÜ ALDOĞAN Bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü haftasında İstanbul gibi bir metropolün belediyesi, kadınlara nasıl bir armağan sunabilir? Çok değerli, çok işlevsel, çok hayata dokunan bir hediye: Yerel Eşitlik Eylem Planı! O da ne, anlamadınız mı? Göreve geldikten hemen sonra başlatılan, yerel, ulusal ve uluslararası paydaşlarla birlikte sorunların saptanıp, bu sorunlara yanıt ve hizmet üretilen ve hayata geçirilmeye başlanıp devam edeceği sözü verilen bir eylem planından daha değerli ne olabilir? Başkan İmamoğlu’nu seçtik, yol arkadaşlarıyla verdiği hizmet, çıkardıkları engeller ve sataşmalarından anlaşılan merkezi yönetimi o kadar rahatsız ediyor ki doğru yolda ilerlediklerinin kanıtı! Bu eylem planında, çok önemsiyorum: Belediye hizmetlerinin kadınlara gerekirse ev ev ziyaret edilerek duyurulmasından tutun da kadına yönelik şiddete engel, şiddetten sonraki yaşamında destek, kadın yoksulİBB Başkanlığı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için hazırladığı eylem planını başlattı: İstanbul’da kadınlar artık yerelde eşit olacak, darısı merkezi idarede eşit olmaya diyelim! luğunu önleme, ekonomik güçlenme ve istihdam; kültür, sanat, spor ve sosyalleşmenin sağlanmasına kadar uzayan 16 maddelik bir sorunlar ve çözümleri yol haritası var! Ekrem İmamoğlu’nun önermesi, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Şengül Altan Aslan’ın koordinasyonunda, akademisyenler İlknur Üstün ve Özgün Akturan’ın raportörlüğüyle UNDP, Enstitü İstanbul gibi uluslararası desteklerle hazırlanan eylem planı harekete geçmiş bile. İBB’de kadın yönetici oranı üç kat, belediye, bağlı kuruluşları ve iştirak şirketlerinde çalışan kadın sayısı ise 2 bine yakın artmış. Üstelik de itfaiye gibi bazı şirketlerde bir ilk! Başkan İmamoğlu’nun da dikkat çektiği gibi vapurda bir kadın çımacı, İSPARK’ta bir kadın vale, metroda bir kadın sürücü görmek, sadece kadın istihdamı açısından değil, kadına bakış açısından da çok önemli: Onu gören kadın, çocuk, erkek, kadınların her işi yapabileceğini içselleştiriyor, eşitlik ve yeterlilik zihnine kazınıyor! Başkan, bebekli annelere verdiği ücretsiz ulaşım kartının milyon kere kullanılmasından da o kadar mutlu ki! “O kadınlar bebeklerini aşıya götürürken bile bilet parasını düşünüyordu, bir yılı aşkın süre evden çıkmamış kadın vardı, şimdi onlar da eve sıkışmış değil, hayata katılan kadınlar, kimin parasını kime veriyorsun derlerse desinler!” diye anlatıyor sevincini. İki kitap ve hatıra ormanı İBB’nin “Kadınlar Günü Armağanı” bununla bitmiyor, okuduktan sonra size daha uzun tanıtacağım iki güzel kitap: Osmanlı İstanbul’unda ve Cumhuriyet İstanbul’unda KADIN, Nazan Moroğlu ve Zeynep Oral’ın da içinde olduğu 30 yazarın imzasıyla kütüphanemize giriyor. Bitmedi: Bugün, 8 Mart’ta Dilek İmamoğlu’nun da dileğini yerine getiriyor Başkan İmamoğlu; İBB çalışanı, meclis üyesi, muhtar, gazeteci, yazar, dernek başkanı ve araştırma merkezleri yönetici kadınları temsilen 15 bin 314 fidan, Büyükçekmece’de toprakla buluşuyor ve hatıra ormanı oluşturuluyor! İBB, 8 Mart’ta kadınlara eşitlik, iş, destek, hizmet ve sağlıklı bir çevre vaat ediyor! Sadberk Hanım Müzesi 40 yaşında Türkiye’nin ilk özel müzesi Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi bu yıl kırk yaşına girdi. Yeni yaşını Motif sergisiyle kutluyor. Bunun yanı sıra İstikKONUK YAZAR SERFİRAZ ERGUN da 3 binin üzerinde geleneksel kıyafet, işleme, tuğralı gümüş, porselen vardı. Ancak o dönemden günümüze kadar satın alma ve hibelerle koleksiyon 20 bin adedi bullal Caddesi’ndeki Meşher de müze du. kolleksiyonunun tüm dönemlerinden bir Sadberk Hanım Müzesi’ne en büyük seçkiyi Maziyi Korumak başlığıyla sergi katkı şüphesiz, Bursalı işadamı Hüseliyor. yin Kocabaş’ın 1981’de vefatı sonrası Sadberk Hanım Müzesi’nin ilk yıllarına vârislerinden Kültür Bakanlığı’nın onadönelim. Yapı Kredi Yayınları’ndan yıllar yı ile satın alınan, MÖ 6 bin yıldan Bizans önce çıkan Vehbi Koç Anlatıyor isimli ki dönemi sonuna kadar Anadolu’da yaşatapta şöyle der: “Evlenmeler de tabii bu yan uygarlıkların pişmiş toprak, maden, günkü gibi değildi, eve hocalar gelir, ev figürinler, cam eserler, boncuklar, sikkelenecek olan ne kız ne de oğlan ortada gö ler, mezar stelleri, kandiller, çini ve serarülürdü. Biri bir hocaya, diğeri başka bir mikler gibi eşsiz kültür varlıkları ile olhocaya vekâlet verirdi. Hocalar karşılık du. Böylece müze artık tarihöncesinden lı oturur pazarlık ederdi.” İşte bu usulle 20. yüzyılın başına kadar uzanan bir koVehbi Koç da Aktarzade Sadullah Bey’in leksiyona sahipti. Bu arkeolojik eserlekızı Sadberk Hanım’la (teyzesinin kızı) 3 ri sergilemek için Azaryan Yalısı’na komaltın “mihri müeccel” ile evlenmiş, yani şu metruk bina satın alınıp restore edilboşanırsa 3 altın ödeyeceği vaadiyle. Yıl di ve 1988 yılında müzeye eklendi. Bina1926, yer Ankara. ya da Sevgi Gönül Binası adı verildi. Yine Yine aynı kaynakta Vehbi Bey: “Eşim Vehbi Koç anlatıyor: “Rahmetli hanımın hayattayken çok çalışmaktan kendisine eski eser merakı herhalde Sevgi’ye geçkâfi zaman ayıramadım, belki de istekle miş. Sevgi çocukluğunda annesiyle çok rinin bir kısmını yapamadım. Tek arzu gezerdi, eski eser toplamak için yapılan su topladığı eski Osmanlı el işlemelerinin bu gezintilerden etkilenmiş olmalı. Anneve tuğralı gümüşlerin kendi adına yaptı sini kaybettiğimiz günden itibaren Sevrılacak bir müzede teşhir edilmesiydi. Bu gi, hem annesinin evine sahip çıktı hem arzusunu ancak ölümünden sonra yeri de annesi hayattayken arzusu olan müzene getirebildim.” “Kendisinin muvaffaki nin kurulması ve yaşatılması için canla yetimde çok büyük tesirleri oldu” dediği başla uğraş verdi.” Sevgi Gönül, vefat ettieşi Sadberk Hanım 1973 Kasımı’nda vefat ği 2003 yılına kadar müzenin icra komiteeder. Sadberk Hanım’ın arzusunu vasiyet si başkanı idi. Sevgi Hanım’ın vefatından kabul eden Vehbi Koç, 1980’de Sarıyer sonra Ömer Koç icra komitesi başkanlığıBüyükdere’de Azaryan Yalısı olarak nı devraldı. adlandırılan yol yalısında onun Aslında Motif sergisinin fikir kişisel koleksiyonunu sergibabası Teknik Üniversitesi lemek üzere Türkiye’nin ilk profesörlerinden Turgut Saözel müzesini açar. Azarner. Yüksek lisans ve dokyan Yalısı 19. yüzyıldan tora öğrencileriyle bu mokalma bir bina. 1950’de tifleri incelemiş ve bir Koç ailesi yazlık olarak sergi yapılmasını önersatın almış ve 1978’e miş. Sergi, çok farklı kadar da kullanmış. coğrafyalarda, çok fark1980’de Sedat Hakkı lı kültürlerde ve çok Eldem’in restorasyonu farklı çağlarda aynı moile müzeye dönüştürültiflerin nasıl tekrar tekmüş ve ziyarete açılmış. rak işlendiğini anlatması Sadberk Hanım Müzebakımından da ilginç. si kurulduğunda Sadberk Sergiyi, kurumda 32 seneKoç’un kişisel koleksiyonunSadberk Koç yi deviren müze müdürü Hülya Bilgi ile gezdik. “Her zaman sergilerimizi müze koleksiyonumuz içinden belli temalarla seçerek yapıyorduk, ancak kırkıncı yılımız için motiflerin tarihsel sürecini göstermek istedik. 19 bin parçalık koleksiyonu tek tek değerlendirerek 466’sını seçtik” diyerek hem Türk İslam Eserleri hem de Arkeoloji bölümlerindeki eserlerin üzerindeki motifleri okuyarak Motif sergisini hazırladıklarını ve 5 ayrı bölüme ayırdıklarını anlattı. Yaşam ve Güç, Doğa, Figür, Düzen ve Uyum ve Mekân... Yaşam ve gücü elde tutmak sadece dünyevi değil, ölümsüzlük ve ölümden sonraki yaşam da insan tutkuları arasında. Esas mesele dünyada olabildiğince uzun süre kalabilmek. Yaşam ve gücü ay, yıldız ve güneş motiflerinden, bunların ışınlarından, İslam dünyasındaki hilal, devlet armaları, sikke ve tuğralardan daha iyi ne temsil edebilir? Madeni ve seramik eserler, taş işçiliği ve deri ciltler, evrak çantaları, kemer tokaları üzerindeki Mührü Süleyman, çarkıfelek, üç benekli çintemani ve peleng, bereket boynuzu (cornucopia), hayat ağacı, selvi ağacı, Osmanlı saltanat armaları gücü temsil eden motifler. Bu vitrinde Demir Çağı’ndan üzerinde müzik aletleri olan bir kemer tokası serginin en eski eseri. MÜZE TAŞINMAYA HAZIRLANIYOR Sadberk Hanım Müzesi, Haliç Tershanesi’nin bulunduğu bölgeye taşınma hazırlıklarında. Arter’in de mimarı olan İngiliz Grimshaw Mimarlık ekibi binayı, Alman Brückner firması da sergi bölümlerini yapacak. Proje henüz çizim aşamasında. 2024 yılında bitmesini umuyorlar. Hülya Bilgi, içinde bulundukları binanın 19’uncu yüzyılda yapılmış birinci derece tarihi bina olduğunu, korunması gerektiğini, mekânın çok dar olması dolayısıyla sergileme, depolama ve koruma koşullarının zor yerine getirildiğini, bir park yerinin bulunmadığını söylüyor. Tüm bu nedenlerle de ziyaretçi sayısı istenilen sayılara ulaşamıyor. Ben sergiyi gezmek için şehirden Sarıyer’e tam bir saat araba kullanmak zorunda kaldım. Azaryan Yalısı koleksiyonla şüphesiz uyum içersinde ama fazla sayıda ziyaretçiyi de yakalayamıyor. Bu güzel mekândan taşınmak kaçınılmaz gözüküyor. Doğa bölümündeki motifler bitkiler, meyveler, yapraklar, lale, gül, karanfil, sümbül hatta çiçek sepetleri. Osmanlı saray kültüründe yemek sonrası yemiş, meyve sohbetlerini ve III Ahmed’in 1705’te Topkapı Sarayı’nda yaptırdığı yemiş odasını hatırlıyoruz. Çin bulutları, kaya ve dalgalar da porselenlerde, tekstilde en sık gördüğümüz motiflerden. İnsan, hayvan ve efsanevi yaratık figürleri sadece Anadolu’da değil, Çin, Hint, İran, Arap kültürlerinde de yer alan motifler. Bir savaş sahnesi veya av sahnesi her dönemde işlenmiş. Figürlü ifadelere zaman zaman yasak getirilmiş olsa da arslanlar, kuşlar, keçiler sanat eserlerinin üzerindeki yerlerini her zaman korumuşlar. Düzen, Uyum ve Mekân bölümlerinde geometrik desenler, lotus ve palmet gibi motifler askeri bir diziliş içinde sunuluyor ve cami, medrese, kervansaray, çadır ve hatta gemi gibi mekânların geometrik motifleri düzen ve uyum içersinde burularak, yuvarlanarak estetik bezemelere dönüyor. Bütün bu bölümlerde motiflerin adeta hem tarihi hem de uluslararası gezisini görebiliyoruz. Farklı coğrafyalardan, hem Doğu’dan hem Batı’dan, farklı motifleri farklı eserler üzerinden izleyerek motiflerin sürekliliğini tespit ediyoruz. Bazı motiflerin anlamları her dönem aynı ama bazı motifler coğrafyadan coğrafyaya değişiyor. Bir bilmeceyi çözer gibi tek tek iz sürüyoruz... Burada basılan kataloğun estetiğinden ve albenisinden bahsetmeden geçemeyeceğim. Hülya Bilgi bu stilize edilmiş motiflere “vektörel çizim” diyor. Grafik tasarımcılar için yabancı bir terim değil herhalde. Motifler müthiş bir renk kompozisyonu üzerine stilize edilerek baskıya hazırlanmış. Kitapta 466 motif var ama vitrinlere 135’i konulabilmiş. Göremediğimiz motifleri her vitrinin önüne yerleştirilen dijital ekrana hafif bir dokunmayla çekebiliyoruz. Cumhuriyet kadınları... Hanri Benazus’un arşivinden Cumhuriyet’in Yüz Akları Kadınlarımız fotoğraf sergisi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle ilk kez İzmirlilerle buluştu. Zübeyde Hanım’dan Türkiye’nin ilk kadın doktoru Safiye Ali’ye, ilk kadın hemşire Esma Deniz’den, Türkiye’nin ilk kadın jet pilotu Leman Bozkurt Altınçekiç’e 65 kadın portresinin yer aldığı Cumhuriyet’in Anıt Kadınları Sergisi İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Park Hastanesi fuaye alanında 12 Mart tarihine kadar ziyaret edilebilecek. ‘Sivas ‘93’ unutmayın... Genco Erkal’ın yazdığı, yönettiği ve oynadığı belgesel oyunu Sivas ’93, 1314 Mart’ta saat 20.30’da online izlenebilir. Müziklerini Fazıl Say’ın üstlendiği oyunda, Genco Erkal, Meral Çetinkaya, Yiğit Tuncay, Murat Tüzün, Çağatay Mıdıkhan, Saliha Şirvan Akan rol alıyor. 2 Temmuz 1993’te gerçekleşen Sivas Katliamı sırasında Sivas’ta Madımak Oteli’nde yaşananları ve sonrasında mahkeme sürecini Nurdan Arca yapımı belgesel bir film eşliğinde sahneye getiren oyun; olayları yaşayanların yazdıkları kitaplara, söyleşilere ve Sivas davası tutanaklarına dayanıyor. ‘ecstasy’ CerModern’de Ankaralılarla buluşuyor Sanatçı Hande Şekerciler’in “ecstasy” başlığını taşıyan kişisel sergisi Ankara CerModern‘de ziyaretçilerini ağırlamaya başladı. Sanatçı, 20 Nisan tarihine kadar görülebilecek sergide yer alan heykellerinde, insanın çelişkilerini ve birbiri içine geçmiş farklı ruh hallerine ‘vücut’ veriyor. Küçük piyanist Engin, İspanya’da ikinci oldu Akdeniz Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Yarı Zamanlı İlkokulu Piyano Bölümü’nde eğitim gören Engin Tuzcuoğlu (10), ulusal ve uluslararası yarışmalarda birçok başarı elde etti. Koronavirüs salgınında çalışmalarını artıran Engin, ocak ayında İspanya’da düzenlenen Franz Liszt Center Piano Competition’da 2’nciliği kazandı. Engin, şimdilerde ise İtalya’da düzenlenecek yarışmaya hazırlanıyor. Tuzcuoğlu, 2019 yılında Adana Çukurova Üniversitesi tarafından düzenlenen Rapsody 1’inci Uluslararası Piyano Festivali ve Yarışması’nda 3’üncü, 2019’da İzmir Mozart Akademi 5’inci Uluslararası Piyano Yarışması ve Festivali’nde 2’nci oldu. Birçok festivalde de konser veren Engin, 2021 yılı ocak ayında İspanya’da düzenlenen Franz Liszt Center Piano Competition’da 2’ncilik elde ederek Türkiye’yi başarıyla temsil etti. Türkiye’yi temsil etti Piyano çalmayı çok sevdiğini anlatan Engin Tuzcuoğlu, “Ulusal ve uluslararası yarışmalarda dereceler elde ettim. Türkiye’yi temsil ettim. En son İspanya’daki yarışmada 2’nci oldum. Masterclass kazandım. Masterclass’ı İtalyan bir öğretmenle yaptım. Çok iyi hissettim kendimi. Çok az İngilizce bilmeme rağmen çok iyi anlaştık. Birlikte çalıştık. Şimdi İtalya’da düzenlenecek yarışmaya hazırlanıyorum” dedi. l DHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle