07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 8 MART 2021 PAZARTESİ HABER/YORUM Laiklik ve ulusal güvenlik Laiklik karşıtı hareketler, aynı zamanda bir ulusal güvenlik sorunudur. Laiklik karşıtlığı, ülkelerin din, mezhep ve dünya görüşü üzerinden bölünmesine ve parçalanmasına yol açar. Laiklik bir uzlaşma formülüdür ve farklı dinleri, mezhepleri, din yorumlarını ve dünya görüşlerini bir arada tutar, birliği, birlikteliği ve bütünlüğü sağlar. Laiklik bir taraftan, dinin siyasete, devlet işlerine, hukuka ve eğitime müdahale etmesini önler, bir taraftan da vatandaşların dini inanç, ibadet ve felsefi düşünce özgürlüğünü güvence altına alır. Laikliğin geçerli olduğu bir ülkede, her vatandaş kendi özgür iradesine göre hangi dini, mezhebi, dünya görüşünü, felsefi düşünceyi seçeceğine karar verebilir. Laikliğin geçerli olduğu bir ülkede Müslüman, Hıristiyan, Musevi, Sünni, Alevi, Şii, Katolik, Protestan, Ortodoks, Budist, Hinduist, Konfüçyüsçü, Şintoist, ateist, agnostik, deist, panteist olmak kişinin özgür iradesine bağlıdır. Laikliğin geçerli olduğu bir ülkede, devlet, belli bir dini ve mezhebi vatandaşlara dayatmaz ve bu dayatmaya bağlı olarak dinsel, mezhepsel, felsefi farklar çatışmaya dönüşmez, aksine bir arada aynı ortamda varlığını sürdürebilir. Laikliğin olduğu bir ülkede devletin dini olmaz, vatandaşın kendi özgür iradesine göre dini olur veya dini olmaz. Laikliğin var olmadığı bir ülkede demokrasi ve halkın egemenliği değil, teokrasi ve belli bir dinin ve mezhebin egemenliği geçerli olur. Laikliğin olmadığı bir ülkede dinci bir diktatörlük olur. HHH Avrupa’da laikliğin geçerli olmadığı yüzyıllarda, din ve mezhep savaşları sonucunda, milyonlarca insan yaşamını yitirmiştir. Batı Avrupa ve kuzey Amerika, 1776 Amerikan devrimiyle ve 1789 Fransız Devrimi’yle, teokrasinin yerine laiklik ilkesini uygulamaya başlayarak yüzlerce yıl süren bu sorunu çözmüştür. Ortadoğu’da bu sorunun çözülmesine yönelik ilk adım 1923 Türk devrimiyle Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde atılmıştır. Nüfusun çoğunluğunun Müslüman olduğu ülkelerde laiklik ilkesinin devlet ve toplum tarafından benimsenmemiş olmasından dolayı, din ve mezhep savaşları varlığını sürdürmektedir. Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye, İran, Libya, Mısır, Yemen, Sudan, Somali, Nijerya gibi ülkelerin onlarca yıldır yaşadıkları sorunlar, bölünmeler, parçalanmalar, çatışmalar, savaşlar ortadadır. Bunların sonucunda milyonlarca insan yaşamını yitirmiştir. Türkiye’de laiklik ilkesinin ortadan kalkması durumunda, laiklik ilkesine karşı çıkan köktendinci İslamcılar ile laiklik ilkesini benimseyen Müslümanlar arasında, laiklik ilkesine karşı çıkan köktendinci İslamcılar ile ateistler, agnostikler ve deistler arasında, Sünniler ve Aleviler arasında, büyük gerginliklerin, karşıtlıkların, bölünmelerin, parçalanmaların ve çatışmaların çıkması kaçınılmazdır. Belli bir dinin ve mezhebin, kendi içinde farklılılar barındıran bir ülkeye ve topluma dayatılması durumunda, buna karşı bir ayaklanma ve isyan hareketinin başlaması, toplumsal gerçekliğin kaçınılmaz sonucudur. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de vatandaşların yüzde 82’si laiklik ilkesini benimsemektedir. Türkiye’de vatandaşların büyük çoğunluğu, laiklik ilkesini benimseyen Müslümanlardan oluşmaktadır. Yapılan farklı araştırmalar, kendisini ateist, agnostik, deist olarak tanımlayan dinsiz vatandaşların oranının yaklaşık yüzde 10 olduğunu göstermektedir. Bu Yunanistan’ın nüfusuna yakın bir nüfusa denk düşer. Aleviler de Müslüman nüfusun yaklaşık yüzde 18’ini oluşturmaktadır. HHH Türk Silahlı Kuvvetleri bir zamanlar bu olgunun farkında olduğu için Genelkurmay Başkanı’nın, Kara Kuvvetleri Komutanı’nın, Hava Kuvvetleri Komutanı’nın ve Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın da katıldığı Milli Güvenlik Kurulu kararlarında, laiklik karşıtı dinci ve irticacı hareketler, ulusal güvenliğe yönelik bir iç tehdit olarak görülmüştür. Bu aynı zamanda, ulusal güvenliğe yönelik bir dış tehdittir. Türkiye’deki laiklik karşıtı hareketler, ABD, Suudi Arabistan, Katar ve İran gibi ülkeler tarafından desteklenmektedir. AKP, Fethullah Gülen “cemaati” ve Hizbullah gibi oluşumların gelişimi, bu gerçeklik bağlamında anlaşılabilir. 8 MART 2021 SAYI: 34848 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 11A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 1199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 711 40 20. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 05:56 07:21 13:20 16:33 19:09 20:28 Ankara 05:42 07:04 13:04 16:19 18:54 20:12 İzmir 06:06 07:27 13:27 16:43 19:18 20:34 Sağlıkçılar, hastane yemekhanelerinin özelleştirilmesinden şikâyetçi: Sistemi tehdit ediyor SARP SAĞKAL CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, Türkiye genelinde devlet hastanelerinin yemekhanelerinde yapılan özelleştirmelerle, yemeklere ilişkin şikâyetlerin arttığını belirtti. Diyarbakır Gazi Yaşargil Devlet Hastanesi’nde çalışan sağlıkçılara verilen yemekten böcek çıktığına ilişkin haberlerin ardından, devlet hastanelerinin yemekhanelerinin özelleştirilmesi konusu gündeme geldi. Konuya ilişkin Cumhuriyet’e konuşan CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, Türkiye’de çok sayıda hastanenin yemekhanelerinin özelleştirilmeye başladığını belirtti. Özelleştirmelerle yemeklere ilişkin şikâyetlerin arttığını aktaran Gök, “Bir hastanede verilen yemeklerde böcek türü sağlığa zararlı şeylerin çıkması bir hak ihlalidir. Diyarbakır’da saptadığımız bu olay çok somut bir örnektir. Bununla ilgili Türkiye genelinde hastanelerden de benzer şikâyetler duyuyoruz. Bu özelleştirme sağlık hakkının nasıl feda edildiğinin göstergesidir. Pandemi döneminde bağışıklığın güçlendirilmesi, sağlığın korunması açısından birinci derecede önemli olan yemeğin böylesine zararlı sunulması ve buna göz yumulması başta sağlık çalışanları ve hastaları olmak üzere tüm sağlık sistemimizi tehdit etmektedir” ifadelerini kullandı. Bakana soru önergesi Konuyu Meclis gündemine de taşıyan ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Gök, “20022021 döneminde özelleştirilen hastane yemekhanelerinin sayısını yıllık temelde ve illerimize göre açıklar mısınız? 20022021 döneminde özelleştirilen hastane yemekhanelerinin ihale bedellerini açıklar mısınız? 20022021 döneminde özelleştirilen hastane yemekhanelerinde çıkan yemekler sebebiyle rahatsızlanan sağlık çalışanlarının ve yurttaşlarımızın sayısı nedir” sorularını yöneltti. l ANKARA MSB’DEN AÇIKLAMA: 9 PKK/YPG’li terörist etkisiz hale getirildi Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB), sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “Fırat Kalkanı bölgesine taciz ateşi açan 2 PKK/YPG’li terörist, kahraman komandolarımız tarafından etkisiz hale getirildi” denildi. Tel Rıfat’tan Fırat Kalkanı bölgesine saldırı girişiminde bulunan 7 PKK/YPG’li teröristin de komandolar tarafından etkisiz hale getirildiği duyuruldu. Yapılan bir diğer açıklamada ise İran’dan Türkiye’ye sızmaya çalışan bir PKK’li teröristin ‘Hudut Kartalları’nca Van’da yakalanarak, jandarma karakoluna teslim edildiği bildirildi. Öte yandan MSB, VATAN2021 Tatbikatı’nda milli olanaklarla geliştirilen lazer güdümlü MAML füzesi ile bugüne kadar yapılmış en uzak menzil atışının 4 Mart’ta Doğu Akdeniz’de başarı ile gerçekleştirildiğini açıkladı. l ANKARA 11 ASKER ŞEHİT OLMUŞ, 2 ASKER YARALANMIŞTI Düşen helikopterin enkazı kaldırıldı Bingöl’den kalkan ve Bitlis’in Tatvan ilçesinde kaza kırıma uğrayarak düşen askeri helikopterin enkazı, yapılan incelemenin ardından bölgeden kaldırıldı. Bölgeye gönderilen 2 vinçle helikoptere ait parçalar, TIR’ın kar nedeniyle enkaz bölgesine gidememesi nedeniyle titizlikle toplanıp traktörlere yüklendi. Daha sonra da bu parçalar traktörlerden alınarak, ikinci yükleme için Çekmece köyünde bekleyen TIR’a aktırıldı. Yapılan çalışmaların ardından da önceki gün akşam saatlerinde TIR güvenlik önlemleri altında köyden ayrıldı. Kazada yaralanan 2 askerin Bitlis Devlet Hastanesindeki tedavileri de sürüyor. 4 Mart’ta Bingöl’den kalkan askeri helikopter, Bitlis’in Tatvan ilçesinde kaza kırıma uğrayarak düşmüş, helikopterde bulunan askerden 11’i şehit olmuş, 2’si yaralanmıştı. l AA/DHA BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Eski Türk saray danslarından biri. 2/ Hz. Muhammed’in aile üyelerine verilen ad... Bir bağlaç. 3/ İstemli hareketlerde azalma, kaslarda sertlik ve titremeyle kendini gösteren bir hastalık. 4/ Asya ile Avrupa’yı ayıran dağ sırası... Evlere, çeşmeden su taşımayı iş edinmiş olan kimse. 5/ Rusça da “evet”... Gökyüzü. 6/ Merkep... Çin müziğine özgü bir tür flüt. 7/ Kadınlar hamamında hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadın... Eski Türklerde toplumsal ve örgütsel içerikli büyük ziyafet. 8/ Günlük yaşama ait küçük ve geçici belgeleri toplama şeklindeki koleksiyonculuk. 9/ Küçük mağara... İleri gelme, çıkma. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Osmanlı donanmasında kullanılan amiral rütbelerinden biri. 1 234 5 678 9 1 2 3 4 5 6789 1 MUS İ K A R K K 1 2 ULAK VEBA 2 3 4 SAZAN YER İ KAME T L A 3 5 K NEZAKET 4 6 AV TABAKA 5 7 REY KAV B 6 8 9 BE L E K MA KARATABAN 7 8 2/ Akdeniz Bölgesi’nde bir 9 akarsu... Gösteriş, caka. 3/ Yunan halk müziğinde kullanılan yaylı bir çalgı... Yemişlerin yenen bölümü. 4/ Bir sorunu ele alış ve ona bakış biçimi. 5/ Asya’da bir ırmak... Kuyudan su çekmekte kullanılan kaldıraç benzeri düzenek. 6/ Bir cins ince ve sık dokunmuş patiska... Bir nota. 7/ Çölden esen rüzgâr... Birine dokunsun diye söylenen söz. 8/ Ülkemizde de yetiştirilen, armut biçiminde bir meyve. 9/ Kendini beğenme bencillik. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] AnkaraKahire anlaşması, denklem bozar Kahire’nin Türkiye’nin BM’ye bildirdiği kıta sahanlığı sınırlarını dikkate alarak hidrokarbon ihalesi duyurusu yapması, Atina’da endişe, Ankara’da mesafeli iyimserlik oluşturdu Atina’yı ne derece endişelendirdiği ortada: Yunan basını “Kahire, Ankara’ya kapı araladı” yorumları yapıyor. Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, hemen Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah esSisi’yi telefonla aradı. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias da bugün Kahire’de Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri ile yüz yüze görüşmeyi planlıyor. Yunan basınına göre Atina Kahire’den, Türkiye’nin ilan ettiği kıta sahanlığıyla çakışan 18 No’lu parsel için çıkardığı ruhsatla ilgili değişiklik talep edecek... Ankara’da ise iyimserlik var ancak mesafeli bir iyimserlik: Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “İlişkilerimizin seyrine göre müzakere ederek Mısır’la bir anlaşma imzalayabiliriz” diyor; Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ise “Mısır’ın tavrı önemli bir gelişme, devam etmesini bekliyoruz, gelecek günlerde farklı gelişmeler olabilir” dedi. Mısır 20 yıldır bekliyor Oysa konu ne “ilişkilerin seyrini” ne de “devam ettiğini görmeyi” bekleme lüksüne sahip! Başından beri önemle belirttik ve defalarca yazdık: Ankara’nın Doğu Akdeniz’deki kuşatmayı yarmak üzere Trablus’la bir anlaşma yapması gecikmiş olsa da olumlu bir adımdır ama sonuç verebilmesi için Ankara’nın Şam ve Kahire’yle normalleşerek onlarla da anlaşmalar yapması gerekmektedir. Ancak o zamandan bu zamana Ankara’nın ne Şam ve Esad karşıtlığı ne de İhvan nedeniyle Kahire karşıtlığı son buldu! Bu durumdan yararlanan da İsrail ve Yunanistan oldu! Oysa Kahire Doğu Akdeniz konusunda Ankara’yla anlaşabilmeyi 20 yıldır bekliyor. Mısır’ın eski Ankara Büyükelçisi Abdurrahman Salahaddin KRT’de Tülin Daloğlu’na açıklamıştı: “20 yıl boyunca Türkiye ve Yunanistan aralarındaki sorunları çözsünler diye bekledik. Ve bir 20 yıl daha beklemeye hazırdık, eğer ki Türkiye’nin Mısır’a karşı agresif davranışları olmasaydı” (1 Eylül 2020). Kazanımın çapı Her şeye rağmen, gecikerek de olsa Ankara’nın Kahire’yle Doğu Akdeniz konusunda anlaşmaya gidebilmesi kritik önemdedir. Kuşkusuz gecikmenin, bütünlüklü bir stratejinin olmamasının ve salt askeri güce dayanarak taktik manevralarla kazanç elde edebileceğini sanmanın bir faturası, bir maliyeti var: Kazanımların çapı azalabilir... Çünkü ülke teslim edilen bir iktidar 10 yıl hata yaptıktan sonra 11. yılda bazı yarım doğrular yaptı diye siyasette alkış alabiliyor ama dükkân teslim edilen bir kişinin 10 yıl hata yapmasına kesinlikle izin verilmiyor ve hızla değiştiriliyor! MısırLibyaGirit hattı Ankara, birincisi gecikme nedeniyle 28. ve 30. enlemler arasına sıkışma riskiyle karşı karşıya; ikincisi de Ankara’nın Libya’daki kazanımları da zaafa uğrayabilir. Çünkü Kahire bu saatten sonra Ankara’yla anlaşmayı Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ı, yani aslında AB’yi yok sayarak en geniş harita içinde yapmaz ne yazık ki... Diğer yandan Mısır yakaladığı avantajlı konumu pekiştirmek ve Libya’ya doğru da geliştirmek istiyor. Kahire’nin pahalı EastMed, yani KıbrısGiritMora hattı yerine, Mısır’dan Libya’ya karadan boru hattı, Libya’dan da Girit’e denizden boru hattı projesinin olduğu belirtiliyor. Yunan basınına göre Atina da bu projeye olumlu bakıyor. Kuşkusuz bu hattı gündeme almak, aynı zamanda Güney Kıbrıs’la bazı parsellerde sorunları bulunan İsrail’i baskılama niyeti de taşıyor görünüyor... Sorunun düğümü: İhvancılık Başta yapılsaydı çok daha kazançlı olabilecek bir AnkaraKahire anlaşması, her şeye rağmen bölgenin enerjipolitik denklemi bakımından kritik önemdedir. Türkiye’ye rağmen nihai bir çözümün mümkün olmadığı Doğu Akdeniz tablosunda, er geç kurulacak masaya oturmadan önce Ankara’nın müttefik kazanabilmesi, şu anda sahada elde edeceği azalmış kazancın çapının karesi değerindedir. Tabii Ankara’nın İhvancılığı kenara atarak “ulusal çıkarları” esas alabilmesi, sorunun düğümü elbette...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle