08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 29 MART 2021 PAZARTESİ HABER CHP’li İbrahim Kaboğlu, ‘Güvenlik Soruşturması Yasa Teklifi’ni eleştirdi: Anayasaya aykırı ERDEM SEVGİ CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, salı günü TBMM Genel Kurulu gündemine getirilecek “Güvenlik Soruşturması Yasa Teklifi”nin Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları ve anayasaya aykırı olduğuna dikkat çekti. CHP’li Kaboğlu, güvenlik soruşturmasıyla ilgili düzenlemenin AYM içtihadı ve tüm itirazlara karşın 5. kez Meclis’e getirildiğini belirtti. Kaboğlu, teklif metninde anayasal güvenceler açısından aykırılıklar bulunduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Teklif, adaylar açısından ‘sivil ölüm’ ve kamu yönetimi bakımından ‘çöküş’ün önünü açıyor. 3. maddede güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılacağı kurum veya işlerde, gizlilik dereceli birimlerin nereler olduğu belirsiz bırakılıp tespiti yöDEĞERLENDIRME KOMISYONU KURULACAK TBMM Genel Kurulu’nda, yarın “Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yasa Teklifi”nin görüşmelerine başlanacak. Teklifle, ilk kez veya yeniden kamu hizmeti ve görevlerine atanacaklar hakkında yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması hükümleri yeniden düzenleniyor. Düzenlemeye göre, güvenlik soruşturması veya arşiv araştırması sonucunda elde edilen kişisel verilerin göreve atanma yönünden değerlendirildiği “Değerlendirme Komisyonu” oluşturulacak. Güvenlik soruşturmasına, görevin gerektirdiği niteliklere etkisi yönüyle kişinin eşi ile birinci derece kan ve sıhri hısımları da dahil edilecek. l ANKARA / Cumhuriyet netmeliğe kalmış. Bu alanın genişletilebilme ihtimali mevcut. Kamuda istihdama yönelik kanunlara ekleme ile tüm kurumlar için bu durum geçerli hale gelebilir. 4. madde açık bir şekilde masumiyet karinesini ihlal ediyor. 5. madde ise fişlemenin önünü açacaktır. Ayrıca kan veya sıhri hısımların soruşturmaya dahil edilecek olması hukuk devleti, suçta ve cezada kanunilik gibi temel hukuk ilkelerine açıkça aykırıdır. Bugün atanmış bakan veya büyükelçilere bu madde uygulanacak olsa güvenlik soruşturmasını geçemezler.” Kaboğlu, AYM’nin tespitlerinin yasa önerisinde dikkate alınmadığına da dikkat çekerek, “Kanun teklifi, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının sınırlanmasında, anayasal bir gereklilik olan kanunilik koşulunu karşılamıyor” değerlendirmesinde bulundu. ‘Sebep liyakatsizlik’ Komisyon görüşmelerinde, yasa teklifinin gerekçesini “15 Temmuz ile haklılaştırmaya çalışıldığına” dikkat çeken Kaboğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “15 Temmuz’un nedeni güvenlik soruşturması değil, liyakate aykırı yapılan kamu istihdamıydı. Örneğin 81 il Emniyet müdürünün 74’ü FETÖ ile ilişkili olmasında sorun güvenlik soruşturması değil, açıkça liyakat dışı kadrolaşmaydı. HSK’den ihraç edilen 4 bin hâkim ve savcının mesleğe alınmasında imzası olan kişi üniversitedeki görevine devam ediyor. TSK, Emniyet, MİT, ceza infaz memuru ve hâkim, savcı alımlarında güvenlik soruşturması uygulanmasına rağmen bu kurumlarda da kadrolaşılması, kamuda liyakatten koparak tarikatlar veya partiler üzerinden gerçekleşen liyakatsiz atamalardı.” l ANKARA Serbest bırakılan Ayvatoğlu tekrar gözaltına alınırken yeni fotoğrafları da ortaya çıktı ‘Şeker’li savunması tutmadı! SELDA GÜNEYSU AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın özel kalemi olduğu ileri sürülen ve lüks bir araç içerisinde uyuşturucu madde kullandığı görüntüleri sosyal medyada yayımlanan Kürşat Ayvatoğlu’nun yeni fotoğrafları ortaya çıktı. Ayvatoğlu “revü kızlarıyla, kumar fişleriyle, jakuzide ve havuzda kadehle” fotoğraflar da çektirmiş. Sorgusunda “Kokain değil, şaka amaçlı pudraşeker çektik” savunmasının ardından serbest bırakıldığı belirtilen Ayvatoğlu, yeniden gözaltına alındı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan konuya ilişkin yapılan açıklamada, Ayvatoğlu’nun kan, kıl ve idrar örneğinin alındığı, madde kullanımına ilişkin rapor işlemlerinin devam ettiği belirtildi. “Pudraşeker içti, serbest kaldı” şeklinde haberlerin gerçeği yansıtmadığı ileri sürülen açıklamada, soruşturmanın derinleştirildiği, Ayvatoğlu’nun yanında bulunduğu tespit edilen diğer zanlılar M.D., M.Y.M., D.O. ve U.K. hakkında da gözaltı talimatı verildiği belirtildi. Soruşturma kapsamında, dün, araçtaki diğer kişiler Kastamonu ve İzmir’de gözaltına alındı. Görüntüdeki maddenin uyuşturucu ve uyarıcı olduğunun belirlenmesi ve şüphelinin bu maddeyi arkadaşlarına da temin ettiği iddiası üzerine Ayvatoğlu da savcılık talimatıyla yeniden gözaltına alındı. Özalp bir bir anlattı Gazeteci Muhammed Vefa Özalp sosyal medya hesabından Ayvatoğlu’nun zenginleşme sürecini anlattı. Özalp, özetle şunları aktardı: “Kürşat’ı 2014’te, AK Parti Kastamonu belediye başkan adayı olan Tahsin Babaş’ın seçim ofisinde tanımıştım. Liseyi terk etmişti, bir milletvekilinin önerisiyle Babaş’la çalışmaya başladı. Bir tane bozuk arabası vardı. Şimdiki gibi değil. Sonraki süreçte Babaş’ın seçimi kazanmasının ardından belediyede işe başladı. İstediği hayatın içine ilk adımını atmıştı. Sonra bir müdürlük verildi. Bu müdürlük görevinde yapacağını yapıyordu. Siz orayı anladınız...” Ayvatoğlu’nun Kastamonu Belediyesi sürecinde ihale ve iş takiplerinden “bir servet kazandığını” belirten Özalp, “Çakarlı arabayla deniz kenarlarında, bilmem kaç yıldızlı otellerde ve gazinolara gidip parayı eziyordu. Ezmek ne demek pastırma yapıyordu. Pastırma demişken, Kürşat’ın görev sürecinde 100 bin liralık pastırma faturası kesilmişti. Bu sadece bir tanesi... AK Parti’ye giriş sürecini de biliyorum ancak burada daha lafı uzatmak istemiyorum. Son seçimde belediyeyi MHP kazandı ve AK Partili Tahsin Babaş, 78 milyon 490 bin 859 TL borç bıraktı” ifadelerini kullandı. l ANKARA Sosyal medyada ‘pudraşeker’ tepkisi AKP’li Kürşat Ayvatoğlu’nun lüks aracında kokain kullandığı görüntülere ilişkin verdiği ifadesinde “Kokain değil pudra şekeriydi. Şaka yapıyorduk” demesi, sosyal medyada tepkiyle karşılandı. Çok sayıda kullanıcı “pudra şekeri” savunmasıyla dalga geçerken gastronomi Yazarı Vedat Milor da Twitter hesabından “Utandıran itiraf: 40 senedir yemekle içli dışlı olmama rağmen pudra şekerinin burundan tüketilebildiğini bilmiyordum” diye yazdı. l İç Politika AYDIN AKP’DE DE UYUŞTURUCU KRIZI! Kürşat Ayvatoğlu’nun revü kızlarıyla ve kumar oynarken çekilmiş fotoğrafları sosyal medyada yer aldı. Ayvatoğlu’ndan ‘özür’ hamlesi Ayvatoğlu adına açılmış bir sosyal medya hesabından, “Ailesi aracılığı ile kaleme aldığı açıklamadır” mesajı ile yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Daha fazla nüfuz sahibi olma, olduğundan farklı görünme çabasıyla gücün yanında görünme, hükümetteki güçlü insanlarla fotoğraf vererek kendime yeni kapılar açma düşüncesi beni her gün başka bir yanlışa sürükledi... Ardından uyuşturucu batağına sürüklendim, içine çektikçe beni çekti, kendim olmaktan çıktığım bir dünyanın içine savruldum. Benim gibi yolunu şaşırmış, bu dünyanın içinde savrulup duran çok genç var, birçoğu nüfuzlu ailelerin çocukları.” Lüks yaşantısına ilişkin görüntülere de değinen Ayvatoğlu, “Aslında göstermeye çalıştığım gibi bir hayatım yok ama bunu da olduğumdan farklı görünme psikolojimle, sürekli bu tür resimler yayınlayarak oluşturaya çalıştım. Ticaret yapıyor olmama rağmen AK Parti Genel Merkez’de bir işim olursa, siyasi büyüklere daha yakın olursam daha güçlü olurum düşüncesi ile orada işe gitmek için bütün koşulları zorladım. Dünyasını başına geçirdiğim annemden, AK Parti’nin bütün mensuplarından ve bütün Türkiye’den özür diliyorum.” AKP’li ‘büro memuru’ Kürşat Ayvatoğlu’nun uyuşturucu kullanırken çekilen görüntülerinin ortaya çıkmasının ardından, AKP Söke ilçe Örgütü’nde de “uyuşturucu krizi” yaşanıyor. gazeteaydin.com’da yer alan habere göre, Önceki dönem Söke Gençlik Kolları Yönetim Kurulu Başkanı Y.Ç’ye uyuşturucu kullanmaktan işlem yapıldığı ve olayın gizlendiği ortaya çıktı. AKP Aydın İl Gençlik Kolları Başkanı Ali Demir, olayın gündeme gelmesinin hemen ardından sosyal medyadan yaptığı paylaşımla konuyu doğruladı. AKP’li Demir, “Söz konusu haberde geçen şahsın işlemiş olduğu suç tarafımızca öğrenildiği gibi istifası alınarak partimizle ilişiği kesilmiştir. Partimizin edindiği düstur üzerine, Türk aile yapısıyla, milli ve manevi değerlerimizle uyuşmayan davranışlar bizleri derinden yaralamıştır” dedi. l Haber Merkezi KAN’IN ‘MERCEDES’ YALANI DA SOSYAL MEDYADA AKP İstanbul Milletvekili Ravza Kavakçı Kan, Twitter hesabından Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın otomobille ilgili bir paylaşımını alıntılayarak, “Eski kasa 19881990 model Broadway’den güzeli yok benim için” diye yazdı. Kan’ın paylaşımına yorum yapan bir sosyal medya kullanıcısı “Broadway’den güzeli sizin için yok ama itibardan tasarruf olmaz olduğundan biniyorsunuz son model Mercedes’lere öyle değil mi” diyerek tepki gösterdi. Bunun üzerine Kan da sosyal medya kullanıcısının yorumuna yanıt vererek “Hiç Mercedes araba kullanmadım” diye yazdı. Kan’ın kişisel Instagram hesabındaki 2018 yılına ait bir video ise, Kan’ı yalanladı. Videoda, Kan’ın Mercedes marka araç kullandığı görüldü. l İç Politika ALTUN’DAN Herkes başkan MÜŞAVİRLERİN olmak istiyor TALEBİNE RET SELDA GÜNEYSU Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde “başkanlık” özlemi bitmiyor. Bakanlıklarda görevli basın müşavirleri de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun gibi makamlarının başına “başkanlık eklenmesini” istiyor. Altun’un ise müşavirlerden gelen bu isteğe “olumlu bakmadığı” konuşuluyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde dışarıdan atanan bakanlarla milletvekilleri arasında zaman zaman yaşanan “iletişim kopukluğu” sistemin “en önemli sorunlarından biri” olarak gösterilirken bakanlıklarda görevli müşavirlerin Altun’dan dikkat çeken bir talepte bulundukları öğrenildi. Altun’un her hafta bakanlıklarda görevli basın müşavirleriyle yaptığı toplantıda müşvirlerin, Altun’a, “Siz, gerek genel politikada gerekse İletişim Başkanlığı’nda aktif rol üstleniyorsunuz. Bizim de bakanlıklarda ‘basından sorumlu başkan” makamı oluşturulabilir. Böylece biz de ‘başkan’ olarak gerek bakanlıkların icraatlarının kamuoyuna duyurulmasında gerekse genel siyasette daha aktif olabiliriz” önerisinde bulundukları kaydedildi. ‘Zaten görev tanımınız...’ Ancak Altun’un “müşavirlerden gelen bu istek karşısında hem şaşırdığı hem de bu isteğe kızıp olumlu bakmadığı ileri sürüldü. Altun’un da müşavirlere, “Görevinizde aktif olmak istiyorsanız, bunun başkanlık makamıyla bağdaştırmak ne kadar doğru? Görevinizi müşavir olarak da yerine getirebilirsiniz. Bakanlıkların icraatlarını kamuoyuna düzgün bir şekilde aktarmak zaten sizin görev tanımınız içinde yer alıyor. ‘Başkanlık’ olarak yeni bir makam oluşturulduğunda da görev tanımınızda bir değişiklik olmayacağından, beklentiniz nedir?” şeklinde karşılık verdiği ifade ediliyor. l ANKARA YARKADAŞ’IN İDDİASI: Albayrak’ın kuzeni Ersoy’a danışman oldu Eski CHP İstanbul Milletvekili gazeteci Barış Yarkadaş, Twitter hesabından eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın teyzesinin oğlu Bedirhan Bayka’nın Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Akif Ersoy’un danışmanı olarak atandığını iddia etti. Yarkadaş, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndaki kadrolaşma da tam gaz sürüyor. Son atama Berat Albayrak’ın teyzesinin oğlu Bedirhan Bayka için yapıldı. Bayka, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un danışmanı oldu. Bakalım Bayka hangi üstün yetenekleri ile bakanlığa hizmet verecek” diye sordu. Yarkadaş’ın iddiaları üzerine aradığımız Bayka ise telefonlarımıza yanıt vermedi. l İç Politika BirGün’e ‘Elönü’ cezası Basın İlan Kurumu (BİK), birgun.net’te 4 Ocak’ta yayımlanan “Özdemir Erdoğan’dan yandaş eleştirilere tepki: İBB konserlerine de gittim” başlıklı haberi nedeniyle 2 gün süreyle ilanların kesilmesine karar verdi. birgun.net’te yayımlanan haberde, “Arafta Sorular” programının sunucusu Esra Elönü hakkında ‘AK trollerden’ ifadesi kullanılması nedeniyle ceza kesildiği kaydedildi. l Haber Merkezi Tarikatlara sığınan iktidar... Günün politik gerçeği budur: İktidar tarikatlara sığınmıştır. Öğrenci Andı neden kaldırıldı? “Türkümdoğruyumçalışkanım...” sözleriyle başlayan Öğrenci Andı kimleri rahatsız etti? Atatürk’ün adını bile anmaktan kimler kaçıyor? Tarikatlar, cemaatler, ulus devleti yıkmak isteyenler. Ayasofya’nın ibadete açılması, İstanbul Sözleşmesi’nin bir kararname ile feshedilmesi, belediye yetkilerinin vakıflara devredilmesi, askeri okullara giriş yönetmeliklerinin değiştirilmesi, hep tarikatların isteklerinin yerine getirilmesidir. Tarikatlar ve cemaatler, sağ iktidarların destek aldığı dinsel yapılardır. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti’nin ilk işlerinden birisi Türkçe ezanı, Arapça ezana çevirmek olmuştur. Başbakan Adnan Menderes, 1954 yılında kendi parti grubunda bütün kabinenin istifaya davet edildiği toplantıda, kabinesinin istifa etmesini kabul edip kendini kurtardığı zaman yaptığı konuşmasında, “Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz” sözleriyle aczini dile getirmişti. Hilafet, daha sonra tarikatlar tarafından dile getirilmiş, hilafeti temsil eden bayrakların açılması görmezden gelinmiştir. Süleyman Demirel de bu yoldan geri kalmamış, tarikat şeyhlerini ziyaret etmiş, hayır dualarını almıştır. Ancak AKP iktidarına kadar sağın iktidarları, tarikatları ülke yönetimine karıştırmamıştır. AKP kurulduğu günden beri tarikatlarla cemaatlerin iktidara destek olmalarını dikkatle yönetmiş, etki alanlarını ayırarak bir anlamda tarikatlarıncemaatlerin koalisyonu olmuştur. Bu denklemi Fethullah Gülen cemaati bozmuş, ortaklıktan iktidara uzanan bir hamle ile zirveye uzanmıştır. Şiddetli çatışmayı AKP içinde Recep Tayyip Erdoğan ve onunla birlikte olanlar kazanmış, FETÖ cemaati terörist ilan edilmiştir. FETÖ’den boşalan kadrolar da öteki tarikatlar ve cemaatler tarafından doldurulmuştur. Ancak gene de son döneme kadar siyasal iktidar, AKP ve onun başkanı olan Erdoğan’ın elinde olmuştur. Son dönemde işler neden değişti? Sosyal doku ve ekonomi AKP’nin ve başkanı Erdoğan’ın çatışmacı ve toplumu bölücü stratejisi toplumun dokusunda olumsuz etkiler yapmış, yıpranmalara, uzaklaşmalara yol açmıştır. Kadroların yandaşlara verilmesi, ihalelerin belirli firmalara aktarımı, işsizliğin önlenememesi, hayat pahalılığının taşınamaz duruma gelmesi yandaş dokunun bozulmasına yol açmıştır. Bunu fark eden Erdoğan, “metal yorgunluğu” diyerek olayı dile getirmiş, “davada yorulanlar”ın nöbet değişimini istemiştir. Bazı belediye başkanları istifa ettirilmiş, örgütte değişiklikler yapılmıştır. Ama yolsuzluklar, AKP içinde bile tartışılan haksızlıklar, bakanlarla örgüt arasındaki kopukluk, artık hiçbir eleştiriye izin vermeyen bir despotizm, hoşnutsuzluk yaratmıştır. Bütün bunları kapatmayı amaçlayan “çatışmacı politika” giderek içte ve dışta destek kaybı ile sonuçlanmıştır. Önümüzdeki dönemde beklenen seçimler, AKP için beklenen sonuçları verecek gibi görünmemektedir. Yaptırılan anketler, AKP’nin sürekli oy kaybına işaret etmektedir. Partisinden daha çok oy alan R.T. Erdoğan bile oy oranlarının giderek düştüğünü görmektedir. Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı MHP ise şiddet yanlısı tutumuyla daha da etkisini kaybetmektedir. Eskiden “Hadi AKP’ye vermeyelim de kime oy verelim?” diyen seçmen artık seçeneksiz değildir. İYİ Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi yeni seçeneklerdir. İYİ Parti’nin oyu artmaktadır. DEVA ve Gelecek partileri şu anda düşük yüzdelerde olsa da AKP içinde seçeneklerdir. Saadet Partisi’ne yapılan bölme hamleleri istenen sonucu vermekten uzaktır. Erdoğan iktidarı bu durumda “biat itaat kültürü”nün en güvenilir kesimi olan tarikatlarla cemaatlere dayanarak iktidarı elde tutmaya çalışmaktadır. Ancak bu stratejideki risk de tarikatlarla cemaatlerin yeni taleplerde bulunmalarının önlenememesidir. Bu yeni talepler artık açıkça “şeriat” ve “halifelik” olacaktır. Erdoğan iktidarının bunlara bir itirazı olmayabilir. Ancak, bu derecede bir rejim değişikliği bu ülkede nelere yol açar, kestirilemez. Siz eğer şeriatı ve halifeliği getirmeye kalkarsanız, ülkenin bütün Cumhuriyetçi güçleri bir araya gelerek karşı çıkacaklardır. Cumhuriyetçi güçlere “şeriat hilafet” eksenine razı olmayacak, yaşam biçiminin değişmesine karşı çıkacak büyük kitle de katılacaktır. Bunun ülkeyi nerelere götüreceğini hiç kimse tahmin edemez. “Öyle bir kalkışma olursa ezer geçeriz” diyecek olan bile yarının ne getireceğini bilemeyecektir. Tehlikeli iktidar Tarikatlarla cemaatlerin iktidarı her dönemde ve her ülkede tehlikeler yaratmıştır. Ortaçağın Katolik temelli engizisyonu, İsviçre’nin acı deneyimi Kalvinizm, dünyanın çeşitli yörelerindeki tarikat iktidarları, aklı, mantığı bloke ederek otoriterliğin baskısını, despotluğun şiddetini yönetim ilkesi yapmışlardır. Hepsi de tarihin kara sayfaları olarak yıkılıp gitmişlerdir. Bu “tehlikeli iktidar”dan vazgeçerek demokrasinin kazanımları ile devam etmek aklın yoludur. Ya aklın yolu ya felaketin uçurumu. Seçim sizindir...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle