05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] 11 15 MART 2021 PAZARTESİ Avrupa Birliği ülkeleri, aşı pasaportu kararını 17 Mart’ta Brüksel’de tartışacak Turizmde gözler AB’de Pandemide yüzde 70 gelir kaybına uğrayan turizm sektörü 2021’den de umudunu kesmeye başladı. Risk haritası ve aşılanma durumuna bağlı olarak sezonun hareketliliğinin belli olacağını belirten turizmcilerin gözü, 17 Mart’ta Avrupa Birliği ülkelerinin yapacağı toplantıya çevrildi. Avrupa Parlementosu Brüksel’de 17 Mart’ta toplanıyor. Toplantıda aşı pasaportu ile ilgili ülkelerin görüşleri tartışılacak. Ardından bu kararlar 25 Mart tarihinde 27 Avrupa ülkesi liderinin görüşüne sunulacak. Aşı pasaportunda, bireylerin aşı durumu, daha önce hastalık geçirip geçirmediği ve antikor durumuna dair bilgilerin yer alması bekleniyor. Türk turizmcilerini yakından ilgilendiren ve korkutan aşı paPandemi nedeniyle 2020’yi yüzde 70 gelir kaybıyla kapatan turizmciler, bu yıl için de ümitlerini kaybediyor. Aşı pasaportu konusu AB kararıyla açıklığa kavuşacak. saportu, aslında Avrupa ülkelerini de karşı karşıya getirmiş durumda. Polonya ve Yunanistan gibi ekonomisi turizme bağlı olan Avrupa ülkelerinin bu konuda daha ılımlı bir tavır takınacaklarını ve turizmin olabildiğince hareketli olması için esnek kararlar aldırmaya çalışacağını dile getiren turizmciler, özellikle Almanya ve Fransa’nın aşı pasaportuna çok sıcak yaklaşmadıklarını ve bu iki ülkenin aşı pasaportunu seyahat özgürlüğünü kısıtlayıcı bir uygulama olarak değerlendirdiğini belirtiyorlar. Özellikle Almanya’da 80 yaş üzeri ve hamile nüfusun sağlık turizminde büyük öneme sahip olduğunu vurgulayan turizmciler, hamilelerin aşı olamadığı için sağlık turizminde düşüş yaşanacağı görüşündeler. Aktarmalı uçuşların durumu Toplantının ana konularından biri de hangi aşıların onaylanacağı konusu olacak. Turizmciler Sinovac ve Johnson&Johnson firmalarının ürettiği aşıların kabul göreceği düşüncesindeler. Bu durumda, bu iki firmanın dışında Çin ve Rus aşısını kullanan ülkeler üzerinden yapılacak aktarmalı uçuşların akıbeti de belirsiz. Aşıların ücreti konusu da ayrı bir tartışma maddesi olacak. Ayrıca aşının koruyuculuk süresi ile ilgili net bir bilimsel veri olmaması da aşı pasaportunun işlevselliğini tartışmaya açıyor. Mart ayında aşının iki dozunu da olan bir turist ekim ayı için uçak bileti alabilecek ancak aşının koruyuculuğu bu kadar uzun sürecek mi belli değil. Bu konunun da parlamento toplantısında gündeme getirilmesi bekleniyor. Bazı otel şirketlerinin dijital aşı pasaportundan sonra, otellerine sadece aşı olan turistleri kabul etmesi gibi uygulamalara gidebileceğini de belirten turizmciler, bu durumda da aşıya ulaşılabilirliğin büyük bir tartışma noktası olacağı görüşündeler. GARANTİ’DEN ÇEVRECİ ADIM Kömür ve ilişkili işleri finanse etmeyecekler Garanti BBVA’nın, iklim değişikliğiyle mücadele ve düşük karbonlu ekonomiye geçişte öncü uygulamalarına bir yenisini daha ekleyerek kömürü ve kömürle ilişkili aktiviteleri finanse etmeyeceği açıklandı. Adil dönüşüm ilkesi doğrultusunda, bu alanda faaliyet gösteren müşterilerini yeşil yatırımlar için teşvik etmeyi hedeflediklerini vurgulayan Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ şöyle devam etti: “Mevcut portföyümüzdeki kömür faaliyetlerine ilişkin riskimizi de en geç 2040’a kadar sıfırlayacağız.” Baştuğ ayrıca, proje finansmanı portföylerindeki yenilenebilir enerji oranının yüzde 73’e ulaştığını, sağladıkları toplam finansmanın 5.3 milyar dolar olduğunu belirtti. l Ekonomi Servisi NielsenIQ’nun araştırmasına göre Türkiye’deki tüketicilerin yüzde 75’i son 6 ayda davranış biçimlerini değiştirdi. Bu oran global ölçekte yüzde 66. HESAPLI ALIŞVERIŞ ARAYIŞI ILE ÖZEL MARKALI ÜRÜN TERCIHI ARTTI Önce fiyat sonra marka STANDART GELİYOR Kıymetli taşçıda reform sevinci Kuyumcular, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Ekonomi Reform Paketi kapsamında kıymetli maden sektörü aracı kuruluşları, rafineriler, kuyumcular ve ayar evlerini kapsayacak şekilde tüm aktörleriyle yeniden düzenlenecek. Ankara Kuyumcular ve Saatçiler Odası Başkanı Hasan Çavuşculu, bugüne kadar sektörün düzenlendiği bir kanun bulunmadığını belirterek şu anda her önüne gelen kişinin kuyumcu dükkânı açabildiğini, kuyumcu kisvesi altında dolandırıcılık yapanların da çıktığını ifade etti. Yeni düzenlemeyle standartların yükseleceğini belirten Çavuşcu, “İstihdam desteğiyle kuyumcu atölyeleri yeni teknoloji makineler alabilecek” dedi. l Ekonomi Servisi ALTIN PUSULA’DAN Turkcell’in üç projesine ödül Turkcell, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD) tarafından düzenlenen Altın Pusula Ödülleri’nde üç ödüle layık görüldü. Bu yıl 19.’su düzenlenen ödül töreninde Turkcell; ‘turksporu.com.tr’, “İşte Destek ile İhtiyaçlar Tek Tıkla Çözülür” ve “Turkcell Platinum Bosphorus Cup” projeleriyle ödül aldı. Turkcell Kurumsal İletişim Direktörü İsmail Özbayraktar,“Turkcell olarak 27 yıldır iletişimin gücüne inanarak çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. İçinde bulunduğumuz pandemi süreci telekom sektörünün yaşamımızdaki hayati rolünü bir kez daha gösterdi. Biz de güçlü altyapımız sayesinde insanlarımızın hayatlarına dijital olarak dokunduk, destek olduk” dedi. l Ekonomi Servisi İsmail Özbayraktar Toplumsal yaşamı son 1 yıldır alt üst eden Covid19 salgını süreci, tüketici alışkanlıklarını da çarpıcı şekilde değiştiriyor. Yapılan araştırmalar bu konuda dikkat çekici sonuçlar vermeye devam ediyor. Örneğin NielsenIQ’nun güncel “Pandemi Döneminde Tüketici Davranışlarını Anlamak” başlıklı araştırmasına göre, tüketicilerin yüzde 45’i markadan bağımsız promosyonlara göre ürün tercih ediyor. Yüzde 44’ü ise tasarruf etmek için aktif olarak “özel marka”lı ürün arayışı içerisinde. Bununla birlikte, tüketicilerin yüzde 48’i marka sadakatini koruyor ve tercih ettiği markayı satın almaya devam edeceğini ifade ediyor. Yine tüketiciler, kaliteli ve hesaplı ürün istiyor. Örneğin tüketicilerin yüzde 88’i hızlı tüketim kapsamında “kaliteli” ve “hesaplı” ürün yelpazesinin genişlemesini istiyor. Geri dönüş yok KPMG’nin “KPMG’nin Perspektifinden Perakende Sektörüne Bakış” raporunda ise tüketiciler için “acil ihtiyaç” kategorisinin önemini koruyacağı vurgulandı. Bu yıl tüketici davranış ve alışkanlıklarında geriye dönüş beklenmiyor. Hayatın ağırlıklı evde devam etmesi nedeniyle evyaşam harcamalarında değişiklik olmayacak. NielsenIQ’nun araştırmasına paralel olarak tüketicinin marka bağımlılığı da azalıyor, satın almada “fiyat” odaklı karar verme eğilimi var. Fiyat nedeniyle özel marka ürünlere talep artacak. l Ekonomi Servisi ÖNCELIK TASARRUF Yaşanan değişim kapsamında perakendecilere seslenen NielsenIQ Tüketici Araştırmaları Direktörü Filiz Öztürk, “Tüketiciler ürünlerin en önemli özelliklerini tartıp biçmeye eğilimli olduğu için, artık ürünler çok daha yoğun bir inceleme altında” derken, KPMG Türkiye Perakende ve Tüketici Ürünleri Sektör Lideri Gökhan Kaçmaz şu vurguyu yaptı: “Tüketici önümüzdeki 612 aylık dönemde gelirlerinde düşüş yaşamayı bekliyor. Satın alma tercihleri ve seviyeleri de öngörülebilir gelecekte daha kısıtlı kalacak. Tasarruf yapmak artık bir numaralı öncelik.” Çiftçiye 1325 lira verildi 1759 TL’den ithalat yapılacak YABANCI ÇIFTÇI YINE KAZANDI MUSTAFA ÇAKIR Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), 115 bin ton mısır alımı için 18 Mart’ta ihaleye çıkacak. Çiftçiden tonu 1325 TL’ye alınan mısır birçok tarım ürününde olduğu gibi dışarıdan daha yüksek rakamla ithal edilecek. Bu yolla iç piyasadaki fiyatları düşürmeye çalışan hükümetin bu politikasından kazanan ise yine yabancı çiftçi olacak. Türkiye mısırda kendi kendine yeten bir ülke değil. Bu üründe kendine yeterlilik oranı yüzde 70. Yüzde 30 ithal edilmek zorunda. Ancak uluslararası piyasada mısır fiyatları sürekli artıyor.11 Mart itibarıyla iç piyasada mısırın ton fiyatı bin 759 TL’ye çıktı. Dışarıda ise 243 dolar yani yaklaşık 1822 TL. Ancak bu fiyatlar sürekli değişiyor. Türkiye geçen kasım ayında mısırın tonunu 249 dolara alırken, şubat ayındaki alımda ton fiyatı 273 dolardı. Bu, ton başına o dönemde 1915 TL yapıyordu. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), 115 bin ton mısır alımı için hazırlanıyor. Dışarıdan pahalıya alınan mısır, iç piyasadaki fiyattan satılacak. Böylece iç piyasadaki fiyat artışı önlenmeye çalışılacak. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, taban alım fiyatının önceden piyasa koşullarına göre doğru belirlenmesi gerektiğine dikkat çekti. “Piyasa koşullarına uygun taban fiyat açıklanması lazım” diyen Suiçmez, şunları söyledi: “Sonraki fiyat hareketlerini de dikkate alarak o yılın taban fiyatı belli olsa bu kadar farklı fiyat hareketleri gündeme gelmez. Kasım ayında mısırı dışarıdan 2 bin liranın üzerinde fiyatlarla aldık. Şu anda da 1900’lerden alıyoruz. İç piyasada ise mısırın fiyatı şu anda 1759 lira. 1325 lira olan taban fiyatı yurtiçi, yurtdışı üretim arz talep fiyatlarına göre oluştursaydık bugün bu kadar farklar oluşmazdı.” l ANKARA Kısa çalışmada süre uzatılmalı Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, mart sonu itibarıyla bitecek kısa çalışma ödeneği desteğinin yıl sonuna kadar uzatılması gerektiğini bildirdi. Bendevi Palandöken, yaptığı yazılı açıklamada esnafın çok uzun zaman sonra kademeli şekilde ve belirli saatlerde çalışarak ayağa kalkmaya çalıştığını ancak kazanç durumunun bir anda eskiye dönmesinin beklenemeyeceğini ifade etti. Esnafın ve genel anlamda piyasanın tam olarak canlanması için uzun yıllar gerektiğine dikkati çeken Palandöken, “Kısa çalışma ödeneği mart sonu itibarıyla bitecek fakat esnafımızın toparlanması birkaç ay içerisinde olmayacak. Bu nedenle hem nakdi ücret desteği hem de kısa çalışma ödeneği yıl sonuna kadar uzatılmalı” değerlendirmesinde bulundu. l Ekonomi Servisi Neoliberalizm geride kalıyor Çoktan ölmüştü neoliberalizm, ama cesedi şimdi Covid19 krizi içinde kaldırılabiliyor, hem de ilk doğduğu, zamanla sosyal demokratları bile peşine taktığı yerde. ‘Refah devleti’ yeniden… Biden yönetimi geçen hafta Kongre’den 1.9 trilyon dolarlık bir Covid toparlanma paketi geçirdiğinde, Prof. Krugman’ın New York Times’da, “Clinton’un ‘Bildiğimiz refah devletinin sonu geldi’ dediği sürecin sonu geldi” diyordu. Covid19 krizi, sağlık sisteminin performansının, test, aşılama süreçlerinin yönetiminde serbest piyasa modelinin ve özel sektörün tüm yetersizliklerini gözler önüne serdi, hem de küresel çapta 2.6 milyondan fazla insanın canı pahasına… Halk da hızla neoliberal ideolojinin etkisinden kurtulmaya, sorunlarına çare olacak güçlü devlet aramaya başladı. 1980’lerde Reagan’ın “En korkutucu şey, federal hükümetin ‘Size yardıma geldim’ demesidir” sözleri artık unutuluyor, vatandaş zor zamanlarda devletin yardımına gelmesini istiyor. ABD de Biden yönetimi bu isteğe cevap veriyor: En yoksul ailelerin gelirlerini yüzde 20 artırıyor, dört kişilik ve yalnızca bir ferdi çalışan hane halkına ek 12.460 dolar yardım getiriyor; çocuk yoksulluğunu da yüzde 50 azaltacağı hesaplanıyor. Paket, düşük gelirli Amerikan vatandaşlarının büyük çoğunluğuna ek 1400 dolar veriyor. Sağlık sigortaları primlerine çocuk yardımına ek destek geliyor. Siyah çiftçilere yönelik 4 milyar dolarlık desteğin de köleci geçmişin yaralarını sarmaya doğru bir adım olduğu düşünülüyor. The Economist’in hesabına göre, kriz başladığından bu yana devreye giren destek paketleri toplamı 6 trilyon dolara ulaşıyor. Federal Rezerve de bu yıl banka sistemine 2.5 trilyon dolar enjekte edecek. Faizler sıfır düzeyinde kalmayı sürdürecek. Enflasyon korkusu da artık yalnızca neoliberal dinozorlarda görülen bir hastalıktır. 2008 mali krizi sonrası bankaları kurtarmaya giden ve ekonomiyi canlandıramayan desteklerin yerine, bu kez mali yardımlar en yoksul, dolayısıyla en çok gereksinimi olan, gelirine kıyasla harcamatüketim eğilimi en yüksek kesimlere yöneliyor. Böylece yardımların toplam talebi güçlendirmesi, işletmeleri daha fazla üretim, yatırım yapmaya ve daha fazla istihdam yaratmaya yönlendirmesi bekleniyor. Neoliberalizmin aksine, ekonomi yönetiminde merkez bankasının ve para politikasının önemi gerilerken hükümet ve maliye politikaları öne çıkıyor. Bu gidişten, Biden yönetiminin özellikle orta ve alt sınıfları destekleyecek olan yardım paketinden, vatandaşların yüzde 75’inin, Cumhuriyetçi seçmenin yüzde 60’ının hoşnut olduğu anlaşılıyor. Yardım paketine Senato’da oy vermeyen Cumhuriyetçilerin (GOP) eleştirileri de bu nedenle düşük düzeyde kalıyor. GOP’nin, ekonomik tartışma alanını terk ederek “hızla kültür savaşları” alanına çekilmeye, çocuk kitaplarına, TV dizilerine odaklanmaya başladığı görülüyor. Bu noktada iki gözlem yapılabilir: Seçmen, ekonomik önlemlere ilişkin vaatler karşısında, bunları uygulayabilecek bir güç görebilirse tercihini değiştirebiliyor. İkincisi, eğer Biden yönetimi, bu yardım paketinin getirdiği ilgiden yararlanabilir “kültür savaşlarını” da yönetebilirse “süreç olarak faşizme” büyük bir darbe vurma şansını yakalayabilir. Ve küresel etkileri… Neoliberalizmin kalesi The Economist başyazısında, ABD’de istihdama, talebi canlandırmaya, gelir dağılımını düzeltmeye yönelik sosyal demokrat politikaların küresel düzeyde de olumlu eki yapmasını bekliyor. Bu politikaların ABD’nin güçlü bir ekonomik büyüme sergilemesine bağlı olarak da ithalatının artması, küresel düzeyde ekonomik büyümeye önemli bir destek sağlayacak. Diğer taraftan. Neoliberalizmi geride bırakan politikaların sonuç vermeye başlaması, diğer gelişmiş ekonomilerde de benzer kriz yönetim modelinin benimsenmesini kolaylaştıracak. Böylece, belki yeni bir sermaye birikim rejimi şekillenmese bile yeni bir kriz yönetim modeli şekillenebilecek. Bu madalyonun öbür yüzünde, ekonomik canlanmadan, olası faiz artışlarından yararlanmak isteyecek uluslararası sermayenin, çevre ülkelerden merkeze geri dönme eğiliminin güçlenmesi var. Financial Times’a göre, dolar cinsinden borçları yüksek, bütçe dengeleri bozuk, rezervleri zayıf yoksul ülkelerin ekonomileri çok zorlanacak. Türkiye gibi rezervleri negatif alanda gezen bir ülkeyi bekleyen zorluklarıysa düşünmek bile istemiyorum…
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle