28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR [email protected] AVRO STERLIN FAİZ BORSA 11 3 ŞUBAT 2021 ÇARŞAMBA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 7.1710 1.6 kuruş 8.6400 5.1 kuruş 9.8070 1.6 kuruş 14.77 0.08 puan 1.51 1 18.98 puan 2849.01 49.01 lira 424.29 5.9 lira 2022’de elektrikli yerli otomobil üretimi planlanırken bu araçların ÖTV’si 4 kat artırıldı ‘Temiz’den vazgeçildi Biden’ınüçlemi Dünyada, çevreye olumsuz etkileri yüzünden fosil kökenli yakıtların giderek azaltılmasına yönelik temiz enerji, temiz yakıt gibi konularda teşvikler sürerken Türkiye’de hem elektrikli araç hem de yenilenebilir enerjideki yatırımları sekteye uğratacak adımlar peş peGAMZE şe geldi. Güneş santralBAL larına verilen desteğin yüzde 67, rüzgâra verilen desteğin yüzde 40 azaltılmasından sonra dün de elektrikli otomobillerdeki ÖTV 4 katına çıkarıldı. Bu adımlar, söz konusu alanlarda yapılmak istenen yatırımlar için “heves kırıcı, teşvik edilmesi gerekirken cezalandırıcı” adımlar olarak değerlendirildi. Türkiye’de, elektrik motorlu araç satışları zaten toplam satışlar içinde 844 adet ile yüzde 1 bile değilken, bir de ÖTV’de yapılan ani artışVERGİDE SÜRE DOLDU 110 milyar TL yapılandırıldı Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun” kapsamındaki başvuru sonuçlarını açıkladı. 17 Kasım 2020’de başlayıp 1 Şubat 2021’de sona eren yapılandırma kapsamında vergi dairelerine 7 milyon 679 bin vatandaşın başvuruda bulunduğunu belirten Elvan, “Bu kapsamda 110 milyar liralık alacak yapılandırıldı. Yapılandırılan alacaklara karşılık şu ana kadar 4.1 milyar lira tahsil edildi. Elvan, “Vatandaşlarımıza ve bu süre zarfında büyük emek harcayan mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” dedi. SUÇLAMALAR ÜZDÜ Yumurtacı: 2020’de ‘resmen’ zarar ettik Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (YUMBİR) Başkanı İbrahim Afyon, son 12 ayda yumurtanın fiyatının 3 kez düşüş göstermesi, sonrasında ise 3 kez artmasına karşın geçen yıl sektörün toplamda yüzde 12 zarar ettiğini bildirdi. Afyon, “Artışları yüzde 100, yüzde 130, hatta yüzde 300 gibi görenler, haksız suçlamalar yapanlar, düşüş trendini ve yüzde 50 zarar edildiği dönemi de görmelidir. ‘Zarar’ ifadesi, kârdan zarar değil, resmen maliyet altına satışla, net zarar eden ve günün sonunda yüzde 40 küçülen ihracat verileri, yüzde 20 küçülen sektör, yatırımını dış ülkelere planlayan yatırımcı olarak karşımıza çıkmıştır” diye konuştu. l Ekonomi Servisi Güneş santrallarına verilen desteğin yüzde 67 düşmesinden sonra şimdi de elektrikli araçlara ÖTV zammı geldi. Olası yatırımların sekteye uğraması bekleniyor. ların parça ve araç üretimi ile satışlar üzerinde olumsuz etkiler yaratacağına dikkat çekildi. Yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik üretim yatırımlarına verilen desteklerin azaltılmasının da özellikle güneş enerjisi kullanımını, üretimini ve yatırımlarını sekteye uğratacağı söyleniyor. Destek değil, köstek Dün gece Resmi Gazete’de yayımlanan düzenlemeye göre, elektrik motorlu araçlardan alınan ÖTV yüzde 315 aralığından yüzde 1060 aralığına çıkarıldı. En yüksek ÖTV artışı ise en çok satış yapılan araçlara geldi. Geçen yılki satışların yüzde 80’ini oluşturan 120 kW’ı geçen araçların ÖTV’si, yüzde 15’ten yüzde 60’a çıkarıldı. Otomotiv Sanayii Derneği Başkanı Haydar Yenigün, Türkiye otomotiv sektörünün ihracattaki ana pazarı Avrupa’da, elektrikli araçlara yönelik talebin daha da artmasının beklendiğini söyleyerek “Bu talebi karşılamaya aday ülkelerden birisi olarak, vergi artışının aksine iç pazarda elektrikli ve hibrit araçları teşvik etmeliyiz” dedi. Nükleerde hâlâ dolar! Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyesi Olgun Sakarya ise “Ülkede elektrikli araçların artırılmasına yönelik altyapı sisteminde önemli adımlar atmamız gerekiyor. Yenileme ve güçlendirme çalışmaları yapmalıyız. Bunun için de yatırımlara ihtiyacımız var. Ancak ÖTV artışları gibi engellerle karşılaşılması heves kırıyor” dedi. Sakarya, ayrıca “İktidarın ekonomik olarak içine düştüğü açmazdan kurtulması için yapmadığı zam kalmadı. Bunların hoş karşılanması mümkün değil” diye konuştu. Öte yandan Sakarya, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim yatırımlarına verilen kilovatsaat başına fiyat alım garantisi tutarlarının 1 Temmuz 2021’den sonrası için cent yerine kuruş cinsinden belirlenip düşürülmesine ilişkin ise şunları söyledi: “TL cinsine çevrilmesi olumlu. Ancak fiyatlar belirlenirken üretimi ve yatırımcının iştahını kısmayacak şekilde belirlenmeli. Son karardan sonra özellikle güneş tarafından sorunlar oluştu. Ayrıca madem YEKDEM’de TL’ye döndük, nükleer santrallarda da TL’ye dönülsün. Orada hâlâ dolarla fiyatlama devam ediyor.” 200 sendikadan 147’si baraj altında kalıyor. En örgütsüz işçiler inşaatta İŞÇIYE BARAJ ENGELI MUSTAFA ÇAKIR Sendikalaşmanın zor olduğu Türkiye’de işçi, bir de “baraj” engeli ile karşı karşıya. Son istatistiklere göre toplam 200 sendikadan 147’si yüzde 1 işkolu barajının altında kalarak toplusözleşme yapma hakkını elde edemedi. İnşaat sektörü ise sendikalaşmanın en az olduğu işkolu oldu. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Genelİş Sendikası Örgütlenme Dairesi, işçi konfederasyonları ile sendikalarının üye sayılarını gösteren Ocak 2021 istatistiği ile Temmuz 2020 istatistiğini karşılaştırdı. Ortaya çıkan sonuçlar şöyle: 4 Kayıtlı işçi sayısı 14 milyon 251 bin 655’ten 14 milyon 371 bin 96’ya çıktı. Kayıtlı işçi sayısı 119 bin 441 arttı. İşçi sayısında en büyük artış 139 bin 454 ile “Sağlık ve Sosyal Hizmetler” işkolunda, işçi sayısında en büyük azalış ise 168 bin 481 ile “Genel İşler” işkolunda gerçekleşti. 4 Sendikalı işçi sayısı 1 milyon 946 bin 165’ten 2 milyon 69 bin 476’ya yükseldi. Sendikalı işçi sayısı 123 bin 311 arttı. Örgütlülük oranı yüzde 13.66’dan yüzde 14.40’a çıktı. 4 En örgütlü işkolu geçen dönem yüzde 51.95 olduğu gibi bu dönem de yüzde 53.20 ile “Genel İşler” işkolu. Örgütlülük artışı yüzde 1.25. En örgütsüz işkolu geçen dönem olduğu gibi yüzde 3.66 ile bu dönemde de “İnşaat İşkolu” oldu. Oran yüzde 3.95. 4 Üye sayısı bakımından Genelİş 114 bin 68 üye ile dördüncü büyük sendika. Üye sayısı en fazla olan sendika 238 bin 666 üye ile Hizmetİş. 4 Genelİşler işkolunda üye sayısını artıran tek sendika Genelİş oldu. Hakİş’e bağlı Hizmetİş Sendikası büyük üye kaybı yaşadı. Hizmetİş’in üye sayısı geçen döneme göre 70 bin 934 azaldı. 4 Türkİş’e bağlı 33 sendikanın 31’i, Hakİş’e bağlı 20 sendikanın 16’sı, DİSK’e bağlı 21 sendikanın 3’ü, Ülkemİş’e bağlı 10 sendikanın 1’i, 101 bağımsız sendikanın 2’si, toplamda 200 sendikanın 53’ü yüzde 1 barajını aştı. l ANKARA HAKİŞ, ÇALIŞMA BAKANI’NA KIZGIN Taşerondan kadroya geçen işçilerin asıl işin girdiği işkolunda örgütlü bulunan sendikalara üye olabilmeleri ile birlikte üye kaybı yaşayan Hakİş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a teşekkür ederken Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na sert tepki gösterdi. “Taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi için Hakİş olarak verdiğimiz mücadele Sayın Cumhurbaşkanımızın bilgisi dışında ve son dakikada yapıldı” denilerek şu açıklama yapıldı: “Ne yazık ki ilgili düzenleme bakanlık tarafından hakkaniyet ve adalet temelinde düzeltilmemiştir. İşkolu değişikliği nedeniyle bazı sendikalarımız üyelerinin önemli bir kısmını kaybetti. Bazıları baraj altında kaldı. Bize yapılan bu haksız uygulamaları asla unutmadık, unutmayacağız. Bakanlık tarafından konfederasyonumuza karşı bir tavır olduğu açıktır.” Başlık, ünlü yapısalcı/heterodoks iktisatçı Lance Taylor ve eski öğrencisi Nelson Barbosa’ya ait. Lance ve Nelson, “Enflasyon, İthalat Fiyatları ve Emeğin Milli Gelirden Payı” başlıklı yazılarında, Covid19 pandemisinin yarattığı ekonomi ve güvenlik krizinin tam ortasında Amerika’nın yeni başkanı olarak göreve başlayan Joe Biden’ın önündeki seçenekleri sıralıyor: 1) ABD’de daha eşitlikçi bir ekonomik düzen için baş koşul, ücretli emeğin milli gelirden aldığı payın yükseltilmesidir (dolayısıyla ücretler, enflasyon ve üretkenlik artışlarından daha hızlı artırılmalıdır). 2) Ancak bu durum enflasyonun hızlanmasına ve faizlerin de yükselmesine neden olacaktır. 3) Bunun sonucunda da finansal varlıkların değeri gerileyecek; buna da Wall Street’in rantiyerlerinden ve büyük servet sahiplerinden güçlü bir siyasi tepki doğacaktır. Joe Biden, çeyrek yüzyılı aşkın bir süredir milli gelirden aldıkları payın geriletildiği ve ücretlerinde de reel olarak çok sınırlı artışlar elde edebilmiş olan Amerikan emekçisinin taleplerine yanıt vermek ile hiperservet sahiplerinin konumlarını korumak arasında sıkışmış haldedir. Diğer yandan, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün verilerine göre Covid19 krizi altında son üç çeyrek dönem boyunca küresel emeğin ücret gelirleri 3.5 trilyon dolar kayba uğramıştır. Bu tespitler pandemi krizinin daha önce yaşanan kriz deneyimlerinden önemli bir farkını ortaya çıkarmaktadır. Yakın dönemde yaşanmış olan krizlerde (2008, 2001, 1997 gibi) genellikle servetlerin de yıprandığı, el değiştirmelerle birlikte büyük servet sahiplerinin kayıplar yaşadığı gözlenmekte iken mevcut pandemi krizi sürecinde servetlerin daha da yoğunlaştığı, gelir dağılımının ise daha da bozulduğu izlenmekte. Bu sonucun ardında en önemli nedenler, eğitimli ve vasıfsız işgücünün derinleşen ayrışması; evden çalışmaya uygun olan ve olmayan işlerin keskin biçimde farklılaşması ve bugüne kadar krize karşı uygulanan politika demetinin sadece parasal genişlemeye dayandırılarak öncelikle finans kapitalin ihtiyaçlarına hizmet vermesi olarak belirleniyor. Eşitsizlik sadece ekonomik koşullandırmalarla değil, cinsiyete ve etnik kökenlere dayalı sosyal şiddet ile de sürdürülüyor. Amerika’da siyahi emekçiler, beyazlara göre ortalama yüzde 41, kadın emekçiler ise erkeklere görece ortalama yüzde 19 daha düşük ücret elde ediyor. Dünya ekonomisi “büyük durgunluk” ve “büyük normalleşme” arasında savrulmakta, her iki sürecin ardında yatan ana unsur ise derinleşen eşitsizlik. Biden’ın üçleminin anahtarı da burada: Kapitalizmin “büyük normalleşmesi” daha eşitlikçi bir dünyada mümkün olabilir mi? Çiftçi yine Ankara’da Tarım Kredi Kooperatifleri ile bankalara olan borçlarını ödeyemedikleri için icralık olan çiftçiler, ülkenin dört bir yanından beşinci kez seslerini duyurmak için Ankara’ya geldi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) önünde toplanan çiftçiler, başkan Şemsi Bayraktar’la görüşemedi. Bayraktar yerine TZOB’den bir yönetim kurulu üyesi ile görüşen çiftçiler, hemen hemen bütün borçlara yapılandırma getirilirken kendi borçlarının kapsam dışında bırakılmasına tepki göstererek çözüm istedi. Çiftçilerden biri, “Bizim sahibimiz yok. Bize çalışma var, deniliyor. Kim çalışıyor?” diye konuştu. l MUSTAFA ÇAKIR/ANKARA TÜİK VERİSİ Çalışmayan genç oranı yüzde 26 TÜİK’in “Sürdürülebilir Kalkınma Göstergeleri, 20102019” verilerine göre örgün ve yaygın eğitime devam etmeyen ve herhangi bir işte de çalışmayan 1524 yaş grubundakilerin oranı, 2010 yılında yüzde 32.3 iken 2019 yılında yüzde 26’ya geriledi. Sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışanların toplam istihdamdaki oranı da aynı dönemde yüzde 43.3’ten, 2019 yılında yüzde 34.5’e düştü. TÜİK verilerine göre 2010’da yüzde 16.9 olan yoksulluk oranı, 2019’da 2.5 puan azalarak yüzde 14.4’e geriledi. Yerel yönetimlerdeki kadınların sandalye oranı 2014’te yüzde 9.9 iken 2019’da yüzde 10.1 oldu. Hükümete mektup yazan Merkez Bankası, hukuk ve ekonomi reformu vurgusu yaptı 2023’e kadar ‘sıkı’ duracaklar Merkez Bankası, dün hükümete mektup yazarak “enflasyon hedeflemesi” kapsamında “yüzde 5 hedefi”nin 2020’de de tutmamasıyla ilgili nedenleri ve buna ulaşılması için yapılması gerekenler konusunda izleyeceği yolu açıkladı. Salgının etkilerini sınırlamak için kredi ve parasal büyüklüklerde kısa sürede sağlanan hızlı genişlemenin iktisadi toparlanmayı desteklediğini, ancak cari denge, dış finansman imkânı ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilediğini vurgulayan banka yönetimi, özellikle kasım ayından sonra atılan adımların ise bir iyileşme sağladığını kaydetti. Buna karşın “enflasyonda mevcut seviye, yukarı yönlü riskler ile birlikte değerlendirildiğinde, yüzde 5 hedefinin oldukça uzağında olunduğu açıktır” yorumu yapan banka yönetimi, özetle şunların altını çizdi: Enflasyonfaiz dengesi 4 Para politikasındaki sıkı ve ihtiyatlı duruşun, yüzde 5 hedefine ulaşılması beklenen 2023 yılına kadar, uzun bir süre kararlılıkla sürdürülmesi gerekmektedir. 4 Yüzde 5 hedefine varıncaya kadar gerçekleşen ve beklenen enflasyon oranı patikası ile para politikası faiz oranı patikası arasındaki düzey güçlü bir dezenflasyonist denge gözetilerek oluşturulacak ve bu denge sürekli korunacaktır. 4 Hukuk ve ekonomi alanında atılacak reform adımları beklenti kanalıyla dezenflasyonist sürece önemli bir destek sağlayacaktır. Mektubu değerlendiren isimlerden Prof. Dr. Hakan Kara ise şuna dikkat çekti: “140 milyar dolar rezerv satışını sadece sermaye çıkışı ve cari açığa bağlayan, bu tercihin fiyat istikrarına verdiği tahribatı açıkça ortaya koymayan bir analiz gözümde eksiktir.” l Ekonomi Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle