03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 3 11 ŞUBAT 2021 PERŞEMBE 200/8 0 200/1 0 0 190/8 0 180/130 200/7 0 120/ 4 0 60/ 3 0 170/40 150/70 170/50 180/3 0 210/1 2 0 20/ 1 2 0 200/1 3 0 10/ 8 0 140/ 1 9 0 00/ 7 0 150/8 0 20/ 1 1 0 160/6 0 10/ 4 0 140/2 0 Özgecan Usta’nın babası, ‘Kızımı ölüme götüren sebep ne’ diye sordu ‘İnanmıyorum’ Ankara’da yaşayan Ayşe Özgecan Usta (28), Zonguldak’a yanına geldiği erkek arkadaşı Bartu Can A’nın evinin terasından geçen cuma günü gece saatlerinde düşerek yaşamını yitirdi. Olayın ardından gözaltına alınan Bartu Can A., ifadesinde “‘Kendimi atarım, dedi. Tırabzanlara tutundu ve yüzü bana dönüktü. Hemen yanına koştum. Özgecan Usta ‘Dur, yapma aşkım’ diye bağırdım. Yukarı çekmek için bileklerinden tutup mücadele ettim” dedi. Bartu Can A., çıkarıldığı nöbetçi mahkemece elektronik kelepçe ve ev hapsi hükümleri uygulanarak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Ankara’da toprağa verilen Ayşe Özgecan Usta’nın babası Kenan Usta, Zonguldak’a Kenan Usta Bartu Can. A. Leyla istismara uğramış gelerek soruşturma hakkında savcılıktan bilgi aldı. İl Emniyet Müdürlüğü’nden kızının eşyalarını da teslim alan acılı baba, adliye önünde açıklamalarda bulundu. Şahitlerin sadece olayın son anını gördüğünü, kızını ölüme götüren nedenin ortaya çıkarılması gerektiğini belirten Usta, “Camdan veya balkondan sarkan biri var. Biri de tutuyor. Biri bağırıyor, biri Ağrı’da 2018’de kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedeni bulunan Leyla Aydemir’le (4) ilgili bir gelişme yaşandı. Saadet Öğretmen Çocuk İstismarıyla Mücadele Derneği Genel Başbir bulguya rastlanmadığı belirtilmişti. Aydoğan, “Dosyadaki adli tıp raporunda açıkça diyor ki ‘posterior forşette zorlama izi olabilecek kırmızı renkli lezyonlar olduyalvarıyor ama ondan öncesinde şahit kan Danışmanı Avukat Ayşeğu’ genital bölge muayeyok. Sadece kendisi var oğlanın. Bir sebep vardır? Sebebi ne yarattı?” dedi. Kenan Usta, kızıyla erkek arkadaşının iki aydır küs olduklarını ve Bartu Can A’nın ısrarlarıyla barıştıklarını öğrendiğini söyledi. Usta, Bartu Can A’nın ifadesine inanmadığını anlattı. l DHA gül Aydoğan, “Şoke edici bir evraka ulaştık. 2018 tarihli bir Leyla Aydemir nesinde yani açık bir şekilde Leyla’nın cinsel istimaadli tıp raporunda geçen bir ra uğradığını gözler önüne ibare neticesinde Leyla kızımızın üzü sermekte. Cinsel istismarı gerçekleşlerek cinsel istismara maruz kaldığını tirememiş olsalar dahi Leyla’nın genital açık bir şekilde söyleyebiliyoruz” de bölgesinde bir zorlama olduğu ibaredi. Aydemir’in ölümünün ardından ha si varken, neden bununla ilgili bir araşzırlanan bilirkişi raporunda, istismara tırma yapılmamış. Bu resmen bir hukuk ve farklı bir DNA’ya yönelik herhangi faciasıdır” açıklamalarında bulundu. Faşistler uzaya uçtu da neden tutunamadı? “Boğaziçi Psikoloji’ye Türkiye 20.’si olarak girdim. Sinirbilim alanında uzmanlaşarak Alzheimer ve otizm alanında çalışmak istiyorum.” “Boğaziçi İktisat’a Türkiye 3.’sü olarak girdim. Türkiye’de kadın istihdamını artırmaya yönelik çalışmalar yapmak hayalimdi.” “Boğaziçi Bilgisayar Mühendisliği’ni ilk bine girerek kazandım. Bir kadın mühendis olarak kendimi yetiştirmek istememdeki en temel motivasyonum, doğduğum topraklara yazılım ve teknoloji alanlarında fayda sağlayabilmek.” Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin uzay programını anlatırken, sosyal medyada Boğaziçili öğrencilerin yurtsever hayallerini anlattığı videosu dolaşıyordu. Hepsi kırgındı. Nasıl olmasın? Yıllarca çalışıp derece ile sınavı kazanmışlardı. Ancak üniversitenin tepesine çıkmak için çalışmak değil, “adamı olma”nın yettiğini görmüşlerdi. Sitem ediyorlardı: “Artık ülkemde dinlenmediğimi ve istenmediğimi hissediyorum.” Bu basit cümle, aslında çok tehlikeli gidişatı simgeliyor. Birçok ülkenin yaşadığı yıkım hikâyesini içinde taşıyor. Bir yandan uzay geyiklerinin öte yandan istenmiyorum videolarının paylaşıldığı o gece, elimde üstü pasaport kaplı bir kitap vardı. “Göçmek Ne Garip Şey Anne” adlı kitabı, önce göçen sonra geri dönen bir gazeteci, Filiz Yavuz yazmıştı. Son dönem artan şekilde “valizini toplayıp gitme” olayını kendi deneyimleriyle anlatıyordu. Türkiye’nin ‘kafaları’ gidiyor Bir bina yıkılır, yeniden yaparsınız. Bir kamyon devrilir. Tamir edersiniz. Depremler atlatılır. Seller kurutulur. Ama bir ülkenin yetiştirmek için en az 20 yılını harcadığı birikimi kaybederseniz yerine ancak insan görünümlü karton heykeller koyarsınız. Göç elbette yeni değil. O fotoğraflar nasıl unutulur! 2. Dünya Savaşı’nın ardından yıkılmış Almanya’nın işgücü açığını, Anadolu’nun cüsseli emekçilerinin kaslı kolları karşılamıştı. Şimdiki ise biraz daha farklı. Önceki Meclis Başkanı’nın övünerek “O kadar elemanımız yetişti ki artık dünyaya beyin ihraç ediyoruz” dediği şeyi yaşıyoruz. Bu kez kafalar gidiyor. Filiz Yavuz’un kitabındaki rakamlara bakıyorum… OECD raporuna göre, 2011’de gelişmiş ülkelere göç eden yüksek eğitimli Türklerin sayısı, 10 yıl öncesiyle karşılaştırıldığında yüzde 83 artmıştı. Sadece iş değil, herkes bir yolunu buluyor. İngiliz İçişleri Bakanlığı’nın 2016 yılı haziran verilerine göre, kısa süreli öğrenci vizelerinde yüzde 28 oranında artış yaşandı. Sürpriz değil, bu artışın yüzde 40’ını Türklerin başvuruları oluşturuyordu. Elbette dil öğrenmek yeni bir hayat kurmanın ilk bahanesiydi. Türkiye’de bir şeylerin değiştiği her yerden hissediliyordu. 2016’da Türkiye’de 540 kişi beyin göçü kapsamında Hollanda’ya yerleşirken 2017’de sayı 780’e, 2018’de 1000’in üstüne çıktı. Yabancı uydurması değil. Türkiye’nin “kafaları”nın gidişini Türkiye’nin resmi rakamları da doğruluyor. TÜİK’in göç istatistiklerine göre 2017’de Türkiye’den göç eden kişi sayısı bir önceki yıla göre yüzde 42.5 artarak 253 bin 640’a ulaştı. Aynı verilere göre artış 2018’de de sürdü, 323 bin 918 insan daha ülkesine veda etti. Almanya İstatistik İdaresi 2018’de Türkiye’den Almanya’ya 40 bin 561 kişinin göç ettiğini raporladı. “Her ülke vardır” demeyin. Aynı yıla ait net göç sayısına bakılınca, Türkiye, AB üyesi olmayan Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada. Giden dönmek istemiyor Sadece Türkler için değil. AKP’nin AB ile yaptığı en kirli anlaşmalardan biri olan “mülteci anlaşması”nı nasıl özetlersiniz? Elbette, yetişmiş insan gücünü temsil eden mültecilerin Avrupa’ya verilip “istenmeyenlerin” Türkiye’ye iade edilmesiyle. Tehlikenin aşağı yukarı devlet de farkında. Ama sorunun sinek değil, bataklık olduğunu haliyle itiraf edemiyor. Türkiye’den Batı’ya doğru akan beyin göçünü tersine çevirmek için “dolgun maaşlı teklifler” içeren resmi çalışmalar yapılıyor. Ama sorun çözülmüyor. IEFT’nin Şubat 2019’da açıkladığı verilere göre, “eğitim” gerekçesiyle yurtdışına giden gençlerin yüzde 72’si, ne olursa olsun bir daha Türkiye’ye dönmek istemiyor. “Neden dönmüyorlar” diye kızabilirsiniz. Ama Boğaziçi’ne bakın durumu anlayın. Hayır, sadece AKP’li politikacının rektör yapılması değil. Hani rektörün akademik tezi intihal çıktı da günlerce konuştuk ya. Çok değil, birkaç yıl önce, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Politikaları Araştırma ve Uygulama Merkezi (BEPAM), Türk eğitim sistemi için bir rapor hazırladı. Bunun için, 20072016 aralığında yazılmış, 470’i yüksek lisans, 130’u doktora olmak üzere 600 tezi inceledi. Tezlerin yüzde 34’ünde “ağır intihal” yani “fikri hırsızlık” tespit etti. Akademideki intihal sorununu çözmeye çalışan üniversitenin başına, intihalli taze profesör tepeden atanarak “sorun çözüldü”! Naziler uzaya çıktı da tutunamadı Aslında bir zamanlar her şey tersi haldeydi. 1930’lu yıllarda, Almanya’da Nazilerin üniversitelerin üzerine çökmesiyle, akademisyenlerinin yüzde 20’si işlerinden oldu. Kimi intihar etti, kimi katledildi. Sağ kalanlar ise ülkelerini terk edip yeni hayatlar kurdu. Bruno Taut, Ernst Reuter, Fritz Neumark, Alexander Rüstow, Gerhard Kessler, Wilhelm Röpke ya da Ernst Praetorius… Faşizmden kaçan nice üniversite hocası, Atatürk’ün ve tabii Reşit Galip’in açtığı yol ile Türkiye’ye geldi. Türkiye’nin ihtiyacı olan üniversite reformunun parçası oldular. Geride kalanlar elbette “çöp” değildi. Dün, Sovyetler Birliği’nin Sputnik uydusunu dünya yörüngesine oturttuğu 4 Ekim 1957 tarihinde “Uzay Çağı”nın başladığı ne kadar çok söylendi. Oysa pek hatırlanmasa da Nazi idaresindeki Almanya, uzay çalışmalarında herkesten öndeydi. “Güçlü Almanya” diyerek uzaya insan yapımı araç gönderme işini onlar başlattı. Yörüngeye oturmasa da uzaya fırlatılan ilk roketler de Almanya’dan çıktı. Gelgelelim faşist ideolojiyle ülkesini çöle çeviren politika nedeniyle savaş sonrasında Wernher von Braun gibi yüzlerce uzay araştırmacısı, yollarına NASA’da devam etti. Almanya’da yetişip ABD’nin uzay yolculuğuna hizmet ettiler. Naziler, gelirken de giderken de ülkenin birikimini yıkıma götürdüler. Despot ideolojilerinin, bir ülke için “beka sorunu” olduğu uzaydan bile görüldü. Ahmed Arif, Leyla Erbil’e adadığı “Uy Havar”da ne güzel söylemişti: “Düşün, uzay çağında bir ayağımız/ Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri”. Uzayı bir “yolculuk” değil “çağ” yapan belki de bu satırlarda gizliydi. Millet, ayak sayısından çok kafaların toplamı değil midir? Sahi, uzaydan getirdiğiniz madenleri inceleyecek, orada yaptığınız deneyleri yorumlayacak, hatta insanın göğe yükselişi üzerine şiir yazacak insanlar kalmadıktan sonra uzaya gitmek ne ifade eder ki! Özgecan’sız altı sene geçti Mersin’in Tarsus ilçesinde 6 yıl önce okuldan çıktıktan sonra evine gitmek için bindiği minibüste katledilen Özgecan Aslan’ın yüreklerdeki acısı Özgecan Aslan tazeliğini koruyor. Tarsus’ta 11 Şubat 2015’te öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın merkez Mezitli ilçesinde yaşayan ailesi, kızlarının yokluğuyla geçen 6 yılı anlattı. Baba Mehmet Aslan, Özgecan’sız 6 yılın kolay geçmediğini, acılarının ilk günkü gibi taze olduğunu söyledi. Anne Songül Aslan Özgecan’sız 6 yılın çok zor geçtiğini ve ilaçlarla ayakta durduklarını ifade etti. Aslan, “Bir tek Özge’m ölmedi, ailece hepimiz öldük. Bu acı bizim için bitmeyecek. Özge’m çok temizdi, iyi niyetliydi, merhametliydi. Maalesef Özge’mi kopardılar bu dünyadan” dedi. l AA Önce katletti sonra intihar etti Şanlıurfa’da Halil Kermeli, birlikte yaşadığı Meryem Güneş’i dün pompalı tüfekle katletti. Kermeli, daha sonra aynı silahla intihar etti. Silah sesi üzerine çevredeki yurttaşların ihbarı ile olay yerine 112 Acil Servis ekipleri ve emniyet güçleri sevk edildi. Eve giren sağlık görevlileri, yerde yatan Meryem Güneş’in hayatını kaybettiğini belirledi. Hastanede tedavi altına alınan Halil Kermeli de yaşamını yitirdi. Her iki cansız beden de incelenmek üzere Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başalatıldı. l İHA Kızını boğazından bıçakladı Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesinde Oktay U. isimli kişi, sokak ortasında tartıştığı kızı H.U’yu (16) boğazından bıçakladı. Tesadüfen bölgeden geçen jandarma ekibinin müdahale ettiği olayın ardından hastaneye kaldırılan H.U. ameliyata alındı. Olay yerinden kaçan Oktay U. ise kısa sürede yakalandı. Emniyete götürülen Oktay U’nun sorgusunun sürdüğü bildirildi. l DHA Kar dönüyor Herkese Bilim Teknoloji 255. sayı bayilerde Biz aksatmadan sizinleyiz. Ya siz! İstanbul’a pazar günü kar geliyor, hava sıcaklığı perşembe günü 17 derece iken pazartesi 0 dereceye kadar düşecek. Pazar günü Karadeniz üzerinden gelecek sistemin ve kuvvetli poyrazın etkisiyle Marmara ve Batı Karadeniz başta olmak üzere kuzey ve iç bölgelerin tamamının kar yağışının etkisi altında kalması bekleniyor. Yağışlar çarşambaya dek sürecek. İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Şen “İstanbul’a kar pazar akşamı başlar. Çarşambaya kadar devam eder. En kuvvetli pazartesi. Salı sıcaklık gece 1 C’ye, gündüz 2 C’ye düşer” dedi. Meteoroloji uzmanı Ahmet Uçar da “Marmara Bölgesi bir hafta boyunca kara gömülecek görünüyor” diye konuştu. Meteoroloji 3 büyük il için beklenen hava durumunu ise şöyle açıkladı: İSTANBUL: Pazar sabah saatlerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde başlayacak yağışların, kıyıda zaman zaman kar şeklinde olması bekleniyor. ANKARA: Pazar günü yağışların karla karışık yağmur ve kara döndükten sonra gece saatlerinden itibaren aralıklı kar yağışı şeklinde devam edeceği tahmin ediliyor. Maksimum sıcaklığın perşembe 17 derece iken pazartesi 0 dereceye kadar düşmesi bekleniyor. İZMİR: Pazar ve pazartesi günleri genellikle yağmur ve sağanak, kuzey ve yüksek kesimlerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacağı tahmin ediliyor. Pazartesi hava 6 dereceye kadar düşecek. l Haber Merkezi Trafikte 7 can gitti Antalya’nın Serik ilçesine bağlı Sarıabalı Mahallesi Devlet Su İşleri kanal yolunda Mehmet Ali Em (17) yönetimindeki otomobil ile Harun Can Ateş (23) yönetimindeki otomobil kafa kafaya çarpıştı. Ateş’in kullandığı otomobil, savrulup yol kenarındaki kanalete çarptıktan sonra dere yatağına yan yattı. Kazada Mehmet Ali Em ile diğer otomobilin sürücüsü Harun Can Ateş, 6 aylık hamile eşi Sevgi Ateş (23), annesi Şükriye Ateş (59), baldızları Sevda Em (20) ve Gülsüm Em’in (18) yaşamını yitirdiği tespit edildi. Araçta sıkışan cenazeler, itfaiye ekiplerinin çalışması sonucu çıkarıldı. l DHA İnsan evriminin 3 ana devindirici gücü OKTAY KAYNAK Tüm ülkeler COVID19’u yok etme stratejisi izlemeli! REYHAN OKSAY İç sesinizle aranız nasıl? Üniversitelerin görevi öğrenciyi mutlu etmektir! LALE AKARUN Yüzde 99 oyunu durdurdu TANOL TÜRKOĞLU Çağdaş’ın Ortaçağ ile mücadelesi DOĞAN KUBAN Mobius Şeridi’nin zamansız yolculuğu BATUHAN SARICAN Süper gıda tahin: Vücutta biriken zehiri temizler 11 Şubat Uluslararası Bilimde Kadınlar ve Kız Çocukları günü MELTEM BİLİKMEN Dünya her yıl 1.2 trilyon ton buz kaybediyor, daha da kötüleşecek! Bilim portalımız ve abonelik: www.herkesebilimteknoloji.com’da Tel: 0216 449 99 42
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle