05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 5 OCAK 2021 SALI HABER FİKRİ SAĞLAR İÇİN ‘HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK’ SUÇLAMASI ‘KUŞKUYA’ jet soruşturma CHP’li Fikri Sağlar’ın katıldığı televizyon programında yargıdaki kadrolaşmaya dikkat çekerek “türbanlı hâkimin kararlarından kuşku duyabileceğini” söylemesi üzerine hakkında soruşturma açıldı. Sağlar, soruşturmaya, “AKP, ‘hukuk reformuna’ hız kesmeden devam ediyor” tepkisini gösterdi. Sağlar, geçen hafta katıldığı bir televizyon programında “Yargılandığım zaman türbanlı bir hâkimin karşısına gittiğimde benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getirebileceği konusunda kuşkum var” ifadelerini kullandı. Sağlar’ın açıklamaları üzerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olmak ‘DEMOKRASI KAZANIMLARINA TERS’ Sağlar hakkında soruşturma açılmasının ardından dün Hâkimler ve Savcılar Kurulu’ndan (HSK) yazılı açıklama yapıldı. HSK açıklamasında, “Giyim, kuşam, yaşam biçimi, etnik kimlik gibi çoğaltılabilecek nedenlerle hâkim ve savcıların tarafsızlığına gölge düşürecek açıklamalar, 100 yaşına girmeye hazırlanan Cumhuriyetimize ve demokrasi kazanımlarına ters düşecek; birlik olma, beraber olma ve millet olma şiarımıza uygun olmayacaktır” denildi. HSK’den yapılan yazılı açıklamada, bağımsız ve tarafsız olarak görevini gerçekleştiren Türk hâkim ve savcılarının birinci önceliğinin anayasaya, kanunlara, dosyadaki maddi gerçeğe ve hukuka uygun elde edilmiş delillere göre hüküm vermek olduğu bildirildi. üzere AKP’lilerden tepki geldi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da “Kişi başörtüsü takar takmaz o onun tercihidir. Ayrımcılığı doğru bulmuyorum” dedi. Sağlar, tepkilerin ardından yaptığı açıklamada ise ayrımcılık yapmadığını belirtti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, dün, Sağlar hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçundan resen soruşturma başlattığını bildirdi. Sağlar, soruşturma başlatılmasının ardından sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “AKP, ‘hukuk reformuna’ hız kesmeden devam ediyor. Onların düşünce özgürlüğünden rahatsız olması normal de değirmene su taşımaktan, can suyu vermekten bahsedenlere şimdi ne diyeceğiz? Korkmuyoruz. Susmayacağız. Laik demokratik Cumhuriyeti sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Boğaziçi Dayanışması çağrısı ile bir araya gelen öğrenciler Rektör Prof. Bulu’yu protesto etti Öğrencilere sert müdahale AKP’den milletvekili aday adayı olan Prof. Dr. Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasına tepki gösteren Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, rektörlük binasını “mühürleyerek” eylem yaptı. Emniyet güçleri protestocu öğrencilere sert müdahale etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP milletvekili aday adayı Melih Bulu’yu Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atamasına yönelik tepkiler sürüyor. Bulu’nun atanması kararı, dün üniversite öğrencileri tarafından “mühürleme” eylemiyle protesto edildi. Öğrencilerin üniversitenin rektörlük binasına (Alexander van Millingen Binası) astığı mühürde, “Bu Bina AKP’li Melih Bulu’nun rektör atanması sebebiyle Boğaziçi öğrencileri tarafından mühürlenmiştir!” ifadesi yer aldı. ‘Seçimle belirlenmeli’ Öğrenciler, kampus önünde açıklama yaptı. “Kayyım rektör istemiyoruz” pankartı açan öğrenciler “Cinsiyetçi rektör istemiyoruz” sloganı attı. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri adına okunan basın açıklamasında, “Üniversitemizde yerini yıllardır koruyan demokrasi anlayışı ile 2016 yılına kadar seBoğaziçi Üniversitesi, öğrencileri 1980’lerin askeri rejim döneminden beri ilk kez okula dışarıdan rektör ataması yapıldığını söyledi. Üniversitenin dışında yürümek isteyenlere izin vermeyen polis, öğrencilere sert müdahale etti. Polis üniversitenin kapısına kelepçe takarak girişe kapattı. çimler neticesinde belirlenen rektörlerimizin yerine; 2016’dan sonra antidemokratik bir şekilde tek elden kayyımlar atanmaya başlanmıştır. Üstelik, Boğaziçi Üniversitesi’ne 1980’lerin askeri rejim döneminden beri ilk defa okul dışından bir rektör ataması yapılmıştır. Tüm üniversitelerdeki kayyım rektörlerin istifasını, bütün rektörlerin demokratik yöntemlere uygun olarak seçimle belirlenmesini istiyor ve akademisyenlerden acilen yeni bir seçim düzenlemelerini talep ediyoruz” denildi. Açıklamanın ardından Kuzey kampusta oturma eylemi yapan öğrenciler forum düzenlemek için güney kampusa girmek istedi. Polis ablukasıyla karşılaşan öğrencilere polis biber gazı ve coplarla karşılık verdi. Boğaziçi Dayanışması, Twiter’dan iki arkadaşlarının gözaltına alındığını duyurdu. Dışarı çıkarak yürümek isteyen öğrencilere polis yeniden müdahale etti ve üniversitenin kapısına kelepçe taktı. Hisarüstü’nde toplanan öğrenciler, bugünkü dersleri boykot edeceklerini duyururken çarşamba günü de eyleme devam edeceklerini açıkladı. Eyleme, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da basın açıklamasına katılarak destek verdi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medyadan “Partizanlığı her yerden söküp attığımızda çok güçlü bir ülke olacağız. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve akademisyenlerinin haklı mücadelesinin yanındayım” şeklinde destek mesajı yayımladı. l İSTANBUL/Cumhuriyet ANTALYA TAPİP ODASI Dr. Gökalp serbest bırakılsın Antalya Tabip Odası, 23 Kasım 2020’de tutuklanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yüksek Onur Kurulu üyesi ve 20142018 dönemi Merkez Konseyi üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp’in serbest bırakılması çağrısı yaptı. Antalya Tabip Odası tarafından düzenlenen basın açıklamasına TTB Yüksek Onur Kurulu üyeleri Prof. Dr. Taha Karaman ve Dr. Hafize Öztürk Türkmen katıldı. Basın açıklamasını okuyan Antalya Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nursel Şahin, “Gökalp, tanımadığını beyan ettiği bir yalancı tanığın asılsız, hiçbir somut delile dayanmayan, sunulan resmi kurum belgeleri ile yalan olduğu açıkça kanıtlanan beyanları esas alınarak 23 Kasım 2020 tarihinde tutuklanmıştır. Şeyhmus Gökalp, toplumun sağlık hakkı, insan hakları, emek, barış, demokrasi mücadelesi içinde yer alan onurlu bir hekimlik geçmişine sahip bir meslektaşımızdır. Haksız hukuksuz tutukluluğuna bir an önce son verilerek serbest bırakılmalıdır” dedi. l Haber Merkezi KARS BELEDİYESİ EŞBAŞKANI Şevin Alaca’ya 15 yıl hapis istemi Gözaltına alındıktan sonra yerine kayyım atanan ve 8 Ekim 2020’de tutuklanan HDP’li Kars Belediyesi Eşbaşkanı Şevin Alaca hakkındaki soruşturma Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’nca tamamlandı. Hazırlanan 133 sayfalık iddianamede, Alaca’nın teknik ve fiziki takip ile izlendiği aktarılırken Alaca’nın belediye meclis üyesi olarak seçildiği ve belediye eş başkanı olmasının “mevzuata aykırı” olduğu aktarıldı. İddianamede Alaca’nın “Terör örgütü üyeliği” suçundan 5 yıldan 15 yıla kadar hapis ile cezalandırılması istendi. Alaca 7 Ocak’ta yargıç karşısına çıkacak. l Haber Merkezi Eşinin tabutuna sarılarak gözyaşı döken Yasemin Kolçak, “Çok sevgi dolu bir insandı. 4.5 yıl evli kaldık. 45 yılın mutluluğunu yaşattı bana” dedi. EVLENDİĞİ YERDE CENAZE TÖRENİ DÜZENLENDİ Kolçak son yolculuğuna uğurlandı Bir süredir tedavi gören ve önceki gün yaşamını yitiren Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Kozlu Şube Başkanı Hüseyin Kolçak (51), çalıştığı maden ocağının önünden son yolculuğuna uğurlandı. Kolçak, 4.5 yıl önce aynı maden ocağının önünde yapılan törenle evlenmişti. Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğü’nde işçi olarak çalışırken önce GMİS Kozlu Şube Başkanı, ardından sendikanın genel sekreterliğine seçilen Hüseyin Kolçak, uzun süredir pankreas kanseri tedavisi gördüğü İzmir’de yaşamını yitirdi. Kolçak için, dün çalıştığı TTK Kozlu Müessese Müdürlüğü’ne bağlı maden ocağı önünde cenaze töreni düzenlendi. Törene, Zonguldak Vali Yardımcısı Hüseyin Ergi, AKP Zonguldak Milletvekili Hamdi Uçar, Türkİş Genel Başkanı Ergün Atalay, GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil, TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu, sendika yöneticileri ve maden işçileri katıldı. Kolçak’ın eşi Yasemin Kolçak, tabut önünde uzun süre gözyaşı döktü. Kolçak, “Çok sevgi dolu bir insandı. 4.5 yıl evli kaldık. 45 yılın mutluluğunu yaşattı bana. Burada dünya evine girip buradan onu uğurlamak inanın kolay değil” dedi. Türkİş Genel Başkanı Ergün Atalay, iyi bir madenci ve sendikacıyı kaybettiklerini ifade ederek yakınlarına başsağlığı diledi. Kolçak, Devrek ilçesine bağlı Karabaşlı köyünde toprağa verildi. l ZONGULDAK/ Cumhuriyet SİLİVRİ’DE KAÇAK YAPILAŞMA Salgında villa kondurdular! Salgın sürecinde bazı vatandaşların imarı olmayan hazine, orman ve tarım arazilerine kaçak villalar yaptığı tespit edildi. Silivri Belediyesi ise o kaçak yapılardan birinin yıkımını gerçekleştirdi. Bazı villaların havuz ve park alanlarının olması dikkat çekerken, yurttaşlar yapıların nedenini, pandemi nedeniyle şehirden uzaklaşma isteğine bağladı. ‘Af bekliyorum’ Yetkililerden edinilen bilgilere göre, yurttaşların kaçak yapıları genellikle hafta sonu inşa ettiği ve yetkililer tarafından yıkım gerçekleştirileceğini duydukları an bölge idari mahkemesinden yürütmeyi durdurma kararı aldıkları öğrenildi. Hazine arazisi üzerine kaçak villa inşa eden Ferhan Fazlıoğlu, “Kalacak yerimiz olmadığı için buraya ev yaptık. Sonradan duydum ki buraya ev yapmak yasakmış. Bu araziyi 2019 yılında köylülerden aldım. Herkesin ev yaptığını gördüm. Bende ev yaptım. Komşuları dahil kimse bana ‘yasak, yapma’ demedi. Bende herkes yaptığı için ev yaptım. 2017 yılında buralara evi yapanlar kâra geçti. Bizler 2018 yılında çıkan kanundan sonra yaptığımız için suçlu duruma düştük..Ama belki af gelir gelir diye bekliyorum” dedi. Hazine arazisi üzerine imar izni olmadan ev yapan diğer bir vatandaş ise “Burayı köylülerden aldık. Aldıktan sonra bekleyin tapular çıkacak denildi. Buraların hazine arazisi olduğunu bilmiyorduk. Suç işlediğimin farkındayım. Ama yine de mağduruz. Farkında olmadan suçlu olduk” diye konuştu. l DHA 2020 bitse de aymazlık bitmiyor Yeni yılda herkes değişim bekliyor. Tüm dünyada faşizme karşı birlik çağrıları yapılıyor. İnsanlar çok zorlu geçen bir yılın ardından 2021’den beklentilerini sosyal medyada paylaşıyor. Herkesin ortak dileği, salgının ortadan kalktığı, karantinanın sona erdiği, hareketlerin kısıtlanmadığı, daha özgür hissedebilecekleri Covid19 öncesine dönmek... Çoğu kişi, bunun için insan yaşamının değişmesi gerektiğinin farkında. “Bu böyle devam edemez, tüketim azaltılmalı, doğadaki yağma sona ermeli!” diyorlar. Hayvan katliamlarına da karşı çıkıyorlar. Kimisi sadece kaçak avcılığa karşı, kimisi silahla hayvan öldürülmesine karşı, kimileri sokak hayvanlarına yönelik şiddete karşı. Büyük bir kesim de Hayvan Hakları Yasası’nın bir an önce çıkarılmasını bekliyor. Milyonlarca insan, Danimarka ve Hollanda’da vizonların zehirli gazla boğularak öldürülmesini lanetliyor. Yılbaşında yüzlerce kuşun Roma’daki havai fişek gösterisi yüzünden can vermesini herkes kınıyor. Medya, haberi “İtalya’da katliam!”, “Roma sokakları ölü kuşlarla doldu!”, “İnsanlık yeni yıla katliam yaparak girdi!” manşetleriyle duyuruyor. HHH Ne var ki çok az insan mezbahalarda her gün öldürülen hayvanların da hakları olduğunu dile getiriyor. Kendisine “yaşam hakkı savunucusu” diyenler bile, o hayvanların da yaşam hakkı olduğunu söylemiyor. Çünkü değişim isteyenler, kendileri değişmek istemiyor; değişimi sadece devlet kurumlarından ve başkalarından bekliyor. Oysa dünyanın koronavirüs salgını ile boğuşmasının nedeni, doğa ve hayvan katliamları. Bunu bilim insanları söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü gibi tutucu bir kurumun başkanı olan Tedros Adhanom Ghebreyesus bile sonunda açıkladı: “Covid19 karşılaşılan son pandemi olmayacak. İklim değişikliği ve hayvan hakları için mücadele edilmediği sürece insan sağlığı salgınlara mahkum olacak.” Burada kastettiği hayvan hakları, sadece bazı hayvanların hakları değil. Çünkü Dünya Sağlık Örgütü’nün Çin Temsilcisi Dr. Gauden Galea’nın Mart 2020’de söylediği gibi “İnsanlar et yediği sürece, daima enfeksiyon riski olacak.” HHH Bilim insanlarının yıllardır yaptığı uyarılara kulak asmayan insanlık, gerçekleri hâlâ duymazdan geliyor. Bu arada yağmur yağsın diye yüzlerce koyun “kurban” ediliyor. Kimseden ses çıkmıyor. Yılbaşı kutlamalarında “âdet” olduğu gerekçesiyle yüz binlerce hindi, tavuk katlediliyor. Ses çıkmıyor. İnsanın yaşaması için zorunlu olmasa da üstelik sağlığa olumsuz etkileri ortaya konsa da et bağımlılığı yüzünden mezbahalarda her gün milyonlarca hayvanın canı alınıyor. Ses çıkmıyor. Ses çıkmadığı gibi hayvan soykırımı dünyanın en büyük endüstrisi olarak destekleniyor. Medya, toplumdaki geçim zorluğunu anlatmak için sürekli “et alabilme” kriterini kullanıyor. Farklı ülkelerden kuş gribi, şarbon, domuz gibi salgınlarına dair haberler geliyor. Kimse umursamıyor. Bu hastalıklar yayılmasın diye hayvan yemlerine antibiyotik katılıyor, hayvanlar topluca zehirlenip yok ediliyor... Yeryüzü, iklim krizi aracılığıyla insanlığı sürekli uyarıyor. Felaketler ardı ardına doğayı yıpratırken kuraklık kapıda bekliyor. Bu arada insanlar tek bir hamburgeri üretmek için 2 bin 500 litre su harcıyor. Bütün bunlar olurken, 2020’nin son aylarında laboratuvar ortamında üretilen etin satışına ilk kez Singapur’da onay veriliyor. Yapay et konusunu ayrı bir yazıda ele alacağım ama şimdilik diyeceğim o ki çoğunluk “böyle gelmiş böyle gider” diyerek değişime direniyor. Onlar direndikçe doğa, insanlar ve hayvanlar hep birlikte ölüyor. 2020 bitse de aymazlık bitmiyor. ‘Tahliye itirazına’ ret kararı Ağrı’da, 4 yaşındaki Leyla Aydemir’i “kasten öldürme“ suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezası verilen amcası Yusuf Aydemir’in istinaf mahkemesi kararıyla tahliye edilmesine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcılığı’nın yaptığı itiraz reddedildi. İtirazı inceleyen Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, Aydemir’in üzerine atılı suçları işlediğine dair mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin delil elde edilemediği ve bu nedenle sanığın tahliyesine karar verildiğini belirtti. l DHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle