05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 5 OCAK 2021 SALI En büyük mirası öğrencileri Cumhuriyet gazetesine büyük emek veren Kayıhan Güven, dün sabah saatlerinde tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini yumdu. ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK “Yaşar Kemal gibi yazmalı, gezerek görerek ve konuşarak. Herkes ile konuşmalı yani ayrım yapmadan. Sokakta koşan çocuklarla da çiçek satan kadınlarla da... Bir bakkala girip sormalı, bir manava girip sormalı... Hep sormalı, merak etmeli gazeteci. Herkesin derdini merak etmeli...” Kayıhan Güven, bu geleneği devam ettiren, her öğrencisine bunu öğreten hocaların hocası... Bu meslekte çok şey öğrendim ondan, öğretmeyi bile. Arkasında sayamayacağım kadar Kayıhan Güven bıraktı. Öğrencileri onun bu mesleğe hatta ülkeye en büyük mirası. Onun dersleri bir sınıfın için de olmazdı çoğu zaman. Fotoğraf çekmek ve yazmak için gezmek gerekir derdi. Bir gün salaş bir pidecide çay içerken bardağı sildiğimi görünce “silme, gazeteci her koşulda yaşamayı öğrenmeli iç o çayı” diye bana kızdığı günü hatırlarım bazen. “Öyle elinde puro, önünde bilgisayarı ile holding gazeteciliği yapanlardan olmayın, olacaksanız gerçek birer gazeteci olun” derdi. Pandemi öncesi bana “Bir gün ben olamayacağım ama sana anlattıklarımı ve öğrettiklerimi sakın unutma, çünkü sen de artık öğretmeye başladın bu mesleği seçenlere” demişti. Güven’i son yolculuğuna bugün uğurluyoruz. Usta, öğle namazının ardından, ailesinin yaşadığı, Tekirdağ’ın Şarköy ilçesinde toprağa verilecek. Kayıhan Güven ve öğrencileri çıkardıkları “GÖZ” dergisinin son sayısında Ara Güler dosyası hazırlamışlardı. Güven ile dergi üzerine sohbet etmiştik. UZUN SÜRE CUMHURIYET GAZETESINDE ÇALIŞTI Birçok gazeteci ve akademisyen yetiştiren, iletişim alanında birçok uygulama alanının ve yayınının kuruluşunda görev alan Güven, 2011 yılından bu yana İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde görev yapıyordu. 1952 Kahramanmaraş doğumlu olan Kayıhan Güven, sırasıyla İstanbul Erkek Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Bir süre askeri hâkimlik ve 1982 yılında Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi alanında yüksek lisans yapan Güven, 1980’li ve 1990’lı yıllarda Cumhuriyet gazetesinde aktif gazeteciydi. 1987 yılında İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu’nda araştırma görevlisi olarak akademik hayatına başlayan Güven, Yeditepe, İstanbul Ticaret, Marmara ve Galatasaray üniversitelerinde görev yaptı. Bu süreçte İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi uygulama gazetesi İletim’i, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Haber Ajansı MİHA’yı, yine bu birimin yayın organı MİHABER’i, Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi uygulama yayını Yeditepe Postası’nı, İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi uygulama yayını İtalik’i, İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi uygulama birimi İstanbul Aydın Haber Ajansı’nı (İAHA) ve bu birimin yayın organı GÖZ dergisini kurdu. Marmara Üniversitesi’nde üç defa “Yılın Hocası” ödülüne layık görülen Güven, ayrıca öğrencileriyle birlikte 30’a yakın fotoğraf sergisine ve birçok kitaba imza attı. Ahmed Adnan Saygun unutulmadı Siyasal erk ‘tiyatro’dan sınıfta kaldı AHMED ADNAN SAYGUN ARAMIZDAN AYRILIŞININ 30. YILDÖNÜMÜNDE SUNUM, SÖYLEŞILER VE DINLETILERLE ANILACAK. Çağdaş Türk Müziği’nin önemli ismi Ahmed Adnan Saygun aramızdan ayrılışının 30. yıldönümünde unutulmadı. Saygun, 6 Ocak’ta saat 13.0017.00 saatleri arasında Maltepe Üniversitesi Konservatuvarının düzenleyeceği, sunum, söyleşiler ve dinletilerÖZNUR le programla anıOĞRAŞ ÇOLAK lacak. Ersin Artep Müzikolog Ersin Antep’in tarihsel ve basılı kaynaklardan hazırladığı sunum, sanatçının öğrencileri ve yakınlarının, hakkında çalışma yapanların katılacağı söyleşiler ve bestecinin eserlerinin seslendirileceği dinletiler Malte bünyesinden ve/veya konuk sanatçı zikbilimci olarak katkı sağladığım pe Üniversitesi YouTube, Twitter ve lardan oluşturduğu dinleti planlama için de ayrıca mutluyum. Öyle anlaFacebook hesaplarından eşzamanlı sıyla, adeta bir televizyon programı şılıyor ki Saygun; bir düşün ve bilim olarak izlenebilecek. gibi içerik oluşturduk. Hem düzenle insanı olarak, büyük bir besteci olaAntep, “Türk bestecileri ile müzik yenler ve yer alanların sıkılmayacağı rak, Muammer Sun’un tanımlamabilimcileri üzerine gerek kitaplarhem de derinlemesine bilgi sahibi ol sıyla ‘Çağdaş Türk müziğinin Kutupla gerek yazılarla ve gerekse düzen mak durumunda olmayan izleyicinin yıldızı’ olarak yaşamaya devam edelediğim etkinliklerle; aslına bakar anlayacağı bir etkinlik” diyor. cek” diyor. sanız hem onları daha yakından taEtkinlikte, farklı okul ve kuşaknımayı hem de toplumun tanıması lardan Saygun’un öğrencileri, yakın ‘Çağdaş Türk müziğinin nı amaç edindim. Belediyeler, üni dostları ve Saygun hakkında araştır Kutupyıldızı’ versiteler ve kültür merkezleri bün maları bulunan, kitapları bulunan, yesinde etkinlikler düzenledim, ga Saygun’u farklı bir disiplinin aracılızete ve dergilerde yazılar yazdım, ğı ile irdeleyen konuklarla söyleşiler radyo programları yaptım. Bu çayapılacak ve sanatçılar Saygun eserbaların başarıya ulaştığını görüyo lerini yorumlayacak. rum ama daima yenilenen bir kuAyrıca Antep, 6 Ocak’ta Açık Radşak da bulunuyor, etkinlikleri sür yo’daki Alla Turca programı için hadürmek gerekiyor” diyor ve ekliyor: zırladığı özel bölümde, bu tezleri ya“İlk Osman Zeki Üngör konferansı zan genç sanatçılarla bilim insanlanı verdiğimde, Türkiye’de ‘İstiklal rının değerlendirmelerini saat 14.30 Marşı’nın bestecisi kim’ sorusuna; itibarıyla yayımlayacak. söz yazarı olan büyük şairimiz MehAntep, “Onların yansıttığı med Akif Ersoy’un ismi cevap bilinç, Saygun’un yalnız olarak veriliyordu. Neyse ki eserleriyle değil, dübüyük çoğunluk artık bilişünce yapısı ve yayor. İşte bu şekilde, külşamı ile de haytürel değerlerimize dali kök saldığıir emekleri sürdürmenı işaret ediyor. liyiz. Ne mutlu bana Özellikle Gülki özellikle Türk Bessin Onay baştecileri Eser Katalota olmak üzeğu kitabımdan dolare öğrencileri yı adeta ‘Türk Besde onun eserletecileri Muhtarı’ giRengim Gökmen rini seslendiribi neye ihtiyaç varyor veya sahnesa danışılıyor. Besye konması için tecinin vârisine ulaşmak isteyenlerden, eseGülsin Onay çaba sarf ediyor. Bu bilince bir mürin notasının nerede bu1907 yılında İzmir’de dünyaya gelen Ahmed Adnan Saygun Osmanlı’nın son yıllarını, I. Dünya Savaşı’nı, Yunan işgalini ve nihayet Kuvayi Milliye sayesinde kurtuluşu gören İzmir’de çocukluğunu geçirmiş, gençliğinde Cumhuriyet’e kavuşmuş bir kuşağa mensuptur. Girdiği sınavda başarılı olarak devlet adına Paris’te Schola Cantorum’a öğrenime gönderilmiş, dönüşünde Musiki Muallim Mektebi, İstanbul Belediye Konservatuvarı, Ankara Devlet Konservatuvarı, İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda öğretmenlik, kısa süre Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefliği, Halkevlerinde müfettişlik görevlerinde bulunmuştur. Etnomüzikoloji alanında da çalışmalar yapmış olan Saygun’un “Yunus Emre Oratoryosu” başta olmak üzere yerli ve yabancı sanatçılarla birçok kez seslendirilen yapıtları, yetiştirdiği ve halen önemli başarılara imza atan değerli öğrencileri bulunmaktadır. Besteci Muammer Sun onu “Çağdaş Türk müziğinin Kutupyıldızı” olarak nitelemektedir. lunacağına, bir şairin şiirlerini kimlerin bestelediğinErsin Antep’in konukları... den eserlerin yapılan/yapılmış kayıtlarına değin.” Maltepe Üniversitesi’ndeki etkinSaygun’un öğrencisi olan Orkestra sanatçısı Çiğdem İyicil, piyanist Dilek Şefleri Prof. Gürer Aykal, Prof. Ren Batıbay, viyolonsel sanatçısı Rahşan lik fikrinin, Keman Sanatçısı Çiğdem gim Gökmen ve Serdar Yalçın, hem ai Apay, piyanist Jeffery Watson, piyaİyicil’den geldiğini söyleyen Antep, le dostu olan hem de Saygun hakkın nist Cem Babacan ve Camerata Say“İyicil’in müdüresi olduğu Maltepe da kitapları bulunan Müzikolog Prof. gun Topluluğu’ndan keman sanatçılaÜniversitesi Konservatuvarı bünyeGülper Refiğ, Saygun Biyografyası’nı rı Banu Selin Aşan ile Gamze Erengösindeki ‘Türk Bestecileri Dizisi’ne, 2019’da Ekrem Zeki Ün hakkındaki etkinlikle başladık. Benim besteciye dair sunumlarımın yanında, öğrencileri, yakınları, o besteci hakkında çalışanları bir araya getirerek söyleşiler yaptığım ve nihayet keman sanatçısı Prof. Çiğdem İyicil’in kurumları hazırlayan Sosyolog Prof. Dr. Ali Ergur ile biyografyada makalesi bulunan ve Saygun’un yaptığı halk müziği çalışmalarını inceleyen Etnomüzikolog Melih Duygulu, Anılardaki Adnan Saygun kitabını hazırlayan GazeteciYazar Serhan Yedig; söyleşi bölümlerinde Ersin Antep’e konuk olacak. Dinleti bölümlerinde; piyanist Gülsin Onay, keman nül Kandemir, viyola sanatçısı Orhan Çelebi, viyolonsel sanatçısı Gözde Yaşar; Adnan Saygun’un eserlerinden örnekler sunacak. Sanatçılar Op.12 Viyolonsel ve Piyano için Sonat, Op. 15 Sonatina, Op.27 Yaylı Çalgılar Kuarteti No.1, Op.33 Demet ve Op.45 Aksak Tartılar Üzerine 12 Prelüd adlı eserlerden bölümler seslendirecek. Akif’in filmi üzerinde İSTIKLALMARŞI ŞAIRI MEHMET AKIF ERSOY’UN tartışma bitmiyor HAYATININ CANLANDIRILDIĞI FILM, MILLI MARŞIN KABUL EDILDIĞI 12 MART’DA GÖSTERIME GIRECEK Ülkemizin “pandemi” gibi felaketlere hazırlıklı olmadığı gün gibi ortaya çıkmıştır. Devlet yönetimi, beklenen ve/ya da beklenmeyen her türlü olumsuz gelişmeyi, doğru dürüst planlanmış önlem sistemleriyle göğüslemek zorundadır. Böyle bir hazırlığı olmayan siyasal erk deneme/yanılma yoluna başvurunca toplumun önünü açmayı başaramamış, işin içine siyasal kaygılar da girince çözüm olasılıkları yitip gitmiştir. Bu durumda tüm sektörler gibi tiyatro sanatı da payına düşen oranda zarar gördü. Bilindiği gibi tiyatro, olabildiğince çok sayıda seyirciye canlı olarak ulaşmayı amaçlayan, kalabalık kadroların emeğini gerektiren bir sanattır. Sahnedeki oyuncuların birbirine çok yakın, ağız ağıza, burun buruna olduğu, onları seyirci topluluklarının yan yana, soluk soluğa izlediği tiyatro ortamı salgın hastalıklara çok kolay kucak açmaktadır. Bu nedenle, tiyatro etkinliklerine Mart 2020’de ara verildi. Onca tiyatro çalışanı destek bekliyor Böylece sahne sanatçılarının ve tiyatro çalışanlarının bunalımı başladı. Salonu olan özel toplulukların kira, yakıt, vb. ödemeleri sürüyordu; kimi tiyatrolar da teknik ekiplerini dağıtmaktan yana değildi. Devlet katından beklenen sıkıntıları giderici destek yarım yamalak açıklamalarla geçiştirilirken, yaz aylarında, “sağlık denetimli” “açık hava” temsilleri gündeme geldi. Bu amaçla bahçeler açıldı, parklar kullanıldı ama kısıtlanmış seyirci sayısının masrafları karşılayacak düzeyde olamayışı, sokağa çıkma yasakları ve hava koşulları etkili sonuç alınmasını engelledi. Devlet Tiyatroları yaz sonunda “açık hava”, eylülden başlayarak da büyük kentlerde “kapalı salon” temsillerine başladı. Salgın süreciyle ilgili yanıltıcı veriler büyük çaplı belediye tiyatroları ile salon sahibi kimi özel tiyatroları da harekete geçirdi. Salgının ilerlemesiyle bu oluşum da noktalandı. Dekor sanatçımız Ali Cem Köroğlu koronaya yenik düştü Belediye tiyatroları temsillerden vazgeçerken, DT etkinlikleri sürdürdü. İzmir DT’de hazırlanan oyun nedeniyle onlarca sanatçı ve çalışan koronavirüse yakalandı. Dekor sanatçımız Ali Cem Köroğlu yaşamından oldu. Yeni anlatım biçimlerini içeren gösterilerin de yer aldığı “sağlık denetimli” İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali ise onca çabaya karşın amacının gerisinde kaldı. Sanatçılar bu olumsuz süreçte yaşanan aşamalarda tepkilerini ve isteklerini dile getirdi. Ne ki beklenenin tersi oldu: Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın her yıl özel tiyatrolara verdiği “proje desteği”nin, içlerinden olsa olsa 30’unu tanıyabildiğimiz 198 topluluk arasında paylaştırılacağı belirtiliyordu.. Ortaoyuncular, Dostlar, Oyun Atölyesi, Moda Sahne gibi topluluklar, ya Gezi olaylarını destekledikleri ya da vergi borçları olduğu gerekçesiyle gündem dışı kalırken, tanımadığımız 168 topluluğun hangi başarılı etkinliklerle devlet desteğine değer bulunduğu anlaşılamadı. Sanatçıların eleştirileri yoğunlaşarak sürdü. Sanatçı slogan atmasın, şikâyet etmesin, polemik yapmasın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, geçen günlerde, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada “beklediğimiz sanatçının” “slogan” atmadan, “şikâyet” etmeden, “polemik” yapmadan işine odaklanmasını öneren sözlerinin olumsuz yankılar ve sert tepkiler yaratması bu nedenle şaşırtıcı olmadı. Unutulmasın, tiyatro, kurulu düzenin aksaklıklarını gösteren “muhalif”, yaramaz ve hınzır bir sanattır. Siyasal erk, tiyatronun doğası gereği taşıdığı bu özelliklerden hoşlansa da hoşlanmasa da tiyatroculara sahip çıkmak zorundadır. Özel tiyatrolara özel destek vermek ve sayıları binleri aşan sanatçı ve topluluk çalışanının ekonomik sorunlarına çözüm getirmek siyasal erkin toplumsal görevidir ve şimdi her zamankinden daha öncelikli olarak gündemdedir. İstiklal Marşı’nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilişinin (12 Mart 1921) 100. yıldönümünde, 12 Mart 2021’de, gösterimi yapılacak olan, Akif filminin tanıtımı, çeKONUK kimlerinin tamamlandığı gün yapıldı. YAZAR Akif filminde, Atatürk’ü canlandıran EMEL SEÇEN Fikret Kuşkan’ın, Atatürk’ten, “Mustafa Kemal” diye söz ettiği filmin tanıtımında, Mehmet Akif Ersoy’u canlandıran başrol oyuncusu, şarkıcı Yavuz Bingöl ise medyadan şikâyetçi oldu. Bingöl, medyanın kendisini cahillikle suçladığını belirterek iyi bir tarih bilgisi olduğunu ve filmden önce rolüne hazırlanmak için Mehmet Akif Ersoy ile ilgili ciddi kaynaklardan beslendiğini söyledi. Neyzen Tevfik ile Mehmet Akif Ersoy’un yakın dostluğuna filmde, nedenli yer verildiği ile ilgili olarak sorduğumuz soruya Yavuz Bingöl’ün sessiz kalması üzerine, Fikret Kuşkan, “Ne demek istediğinizi anlıyorum. Biz sadece, 19191921 dönemini anlattık” diyerek filmde Neyzen’e hiç yer verilmediğini söyledi. Oysa performanslarından para almayan, yoksulluk içinde yaşarken kendisi için tek kuruş yarFilmde rol alan oyuncular, kostümleriyle düzenlenen basın toplantısına katıldı. dım kabul etmediği halde zor durumdakilere yardım için neyi ile ünlü dinletilere imza atan Neyzen Tevfik’ten, oda arkadaşı, can dostu Mehmet Akif çok etkilenmiştir. İstiklal Marşı’ndan kazandığı parayı reddettiği gün, Neyzen Tevfik’e, “Bugün ben de senin gibi davrandım” demesi de ikilinin ünlü anekdotlarındandır. Film ekibi, Akif filminin tanıtım toplantısında fragman da paylaşmadılar ama filmdeki kıyafetleriyle katılarak tanıtım yaptılar. Akif filminin başrol oyuncusu Yavuz Bingöl, Mehmet Akif Ersoy’u canlandırırken, Fikret Kuşkan da Atatürk’ü canlandırıyor. Filmin yönetmeni Sadullah Şentürk; senaryo ise Ömer Erbil’in. Mine Çayıroğlu, Mehmet Akif’in eşi rolünde. Diğer rollerde ise Murat Han, Erkan Bektaş ve Atılay Uluışık oynuyor. C DAYANIŞMA İLANLARINIZ İÇİN İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ İSTANBUL : 0212 343 72 74 ANKARA : 0312 442 30 50 İZMİR : 0232 441 12 20 Email : [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle