29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 13 OCAK 2021 ÇARŞAMBA Evet, severdik Hamlet’i de… Sever miydik böyle? uSğaubvralehaatd1etı3ştğieınOmkcEkıaüzyküröl1bne9ocağ7ünl3uaı’yt’yneodurıunszıam.ygızı NURDURAN DUMAN Sabahattin Eyüboğlu denince akla ilkin çevirmenliği geliveriyor, gelebilir elbette, göz nurunu dökmeseydi Hamlet’i böyle bilir miydik? Evet, severdik Hamlet’i de böyle sever miydik? İyi kitap okumak yoluna girenlerin bazı çeviri insanlarımızı izlemesi iyi yöntemdir, onlar ne çevirdiyse iyi kitaptır çünkü. Rekin Teksoy, Azra Erhat, Sait Maden gibi değerlerimizle oluşacak listede başı çekenlerdendir Eyüboğlu. Dünya döndükçe, insanlık birikimi ürünlerini ortaya koydukça, her doğan insanın anlamını kendi varoluşuyla aramak zorunluluğu sürdükçe yeni çeviriler yapılacak, yapılmalıdır da. Yine de “İlahi Komedya” Rekin Teksoy’dan okunduğunda, “Cyrano de Bergerac” Sabri Esat Siyavuşgil’in, Hamlet ise Sabahattin Eyüboğlu’nun çevirisiyle oynandığında başka... Böyle çevirmenlerimizin telif eserleri, kültür sanat uğruna başka uğraşıları da izlenmeli diye önermek en doğrusu aslında, nitelikli bir düşünsel, yaratımsal yolculuk rotası için. Atatürk’ün gür alev çocuğu Sabahattin Eyüboğlu, Atatürk’ün yurtdışına kıvılcım olarak gönderdiği gür alev olarak dönen çocuklarından. Işığın, hem başka kültürlerden taşıyıcısı oldu hem kendi toprağını kazıp çıkarıcısı hem de varoluştan beslenerek üreteni. Kültüre ilişkin neredeyse her şeye kafa yoran, Anadolusu’nu, halkını çok seven, daha da önemlisi sayan bir aydın oldu. “Halk, senin, benim, bütün teklerin buluştuğu damlaların göl, elin ayağın beden, akılla duygunun kafa olduğu, değişik renk, ses ve kokuların kaynaştığı, birliğe vardığı yerdir” der Eyüboğlu. Onun halkı Karagöz’ü oynatmış, Yemen türküsünü yakmış, Türkçe gibi güzel ve matematiksel bir dili yaratmıştır. O halk, çorak bir yeri yemyeşil etmenin, bir bataklığı kurutmanın, susuz yere su götürmenin ahlak eğitiminin ta kendisi olduğu, yurt, insan, bilim sevgisinin bu işler içinde kendiliğinden oluştuğu Köy Enstitüleri’ni de kurmuştur. Hitit Güneşi’nden Kırkpınar’a, Yunus Emre’den Roma mozaiklerine Anadolu’nun ışıltısını toplayıp hem yine Anadolu’yu aydınlattı hem de dünyayı ışıttı Eyüboğlu. Toprağını severek serpilebilen, köklerinin suyundan, tuzundan beslenerek meyvesini, dalını, gövdesini, oksijenini evrensel göğe esenlikle sunan ağaçlar benzeri. Sanata başvurma zorunluluğu Yazar, çevirmen, belgesel sinemacı, denemeci, akademisyen, Sabahattin Eyüboğlu çok geniş bir konular alanı üzerinde yazılar yazmış, günümüzde de referans kabul edilen çeviriler yapmıştır. bir dolu sıfatla anabileceğimiz öncü düşünürümüzün şu yazdıklarından bile insani yönleri dahil ne çok özelliği okunabilmekte. “Sorarım size, en yoksul insanın, bir dilencinin bile yaşamasına bir anlam katan, günlerini birer boş zaman kırıntısı olmaktan çıkaran çok kez bir türkü, bir oyalı mendil, bir güzel söz, şiirli bir coşku değil midir? Yalnız karnını doyurmak, çiftleşmek, ev bark edinmek için mi yaşar insan? İnsanın hangi mutluluğu, hangi inancı, hatta hangi acısı sanatla sarmaş dolaş değildir? Ölülerimizi bile sanatsız uğurlayabiliyor muyuz? En aşağılık savaşlarımızda bile sanata başvurmazlık edebiliyor muyuz? Hayır. İnsanlık adına konuşmağa başladığınız anda sanata başvurmak zorundasınız.” (Yeni Ufuklar, Ekim 1965). Günümüz yaşam alışkanlıklarımızda iyice palazlanan, hükmü de geçen yüzeyselliğe bir çözüm önerisi olarak da alabiliriz salt şuncacık sözlerini, değil mi? Dünya gezegeninden geçişine saygıyla. Sanata evet. SHAKESPEARE’I BIZE ANLATAN USTA: Sabahattin Eyüboğlu ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK W. Shakespeare denildiğinde ilk aklıma gelen Macbeth ve Hamlet olur önce, sonra ise Sabahattin Eyüboğlu... Shakespeare çevirilerinde günümüze en yakın ve anlaşılır dili kullanan Eyüboğlu’nun çevirileri her oyuncu ve tiyatro öğrencisi için hazine niteliğinde. Shakespeare’in o şiirsel dilini, yapıtlarındaki ritmi bize aktaran Eyüboğlu, bakın vaktiyle “Hamlet”i çevirdiği kitabının girişine ne yazmış: “...Bir tatlı bela bu dilden dile söz çevirme, hele Shakespeare gibi karanlığı ışıklı, ışığı karanlık bir şairi çevirme. Okumaktan, dinlemekten çok daha zor elbet, ama daha keyifli, çok daha doyurucu. Hamlet’i de Macbeth’i de kaç kez okuduğum, sahnede gördüğüm halde ancak çevirirken ikisinin de gerçek tadına vardım. Bir söz simyacısı, bir sanat simyacısı, bir insan sarrafı bu Shakespeare. Elini değdirdiği çamur altın oluveriyor, kullandığı her söz İngilizce olmaktan çıkıyor, Shakespeare’ceye dönüyor, bir başka, bir öte anlam yükleniyor.” Eyüboğlu’nun bu cümleleri şüphesiz ki Eyüboğlu çevirisiyle okuduğunuz Shakespeare için aynı etkiyi bırakacaktır sizde de. Kim ne derse desin Lady Macbeth’in o meşhur tiratlarından birinde, söylediği kazanma ve iktidar hırsını, Eyüboğlu’nun çevirisiyle tüm hücrelerimizde hissediyoruz. Lady Macbeth: “Öyleyse hangi hayvan yazdırdı sana, Bana yazdıklarını? O zaman insandın asıl, Yapmaya yüreğin olduğu zaman. Daha ileri git şimdi, Daha fazla insan olmak istiyorsan. O zaman, ne sırasıydı bu işin, ne de yeri. Öyleyken yerini de sırasını da yaratmaya hazırdın. Şimdi kendiliğinden ikisi de elinde: Ama sen yoksun, sen kendi elinde değilsin. Ben çocuk büyüttüm, bilirim nedir tadı Sütümü emen bir yavrunun. Öyleyken, Mememi çeker alırdım dişsiz damaklarından, Beynini ezerdim kendi yavrumun... Senin ettiğin yemini etmiş olsaydım.” Shakespeare kitapları denilince, “Okuyunca ya anlayamazsam ya da çok ağır gelirse” diyenlere bir öneri: Mutlaka bir Eyüboğlu çevirisi bulun ve Macbeth’i okuyun. Sonrası zaten gelecektir. Göreceksiniz ki 16. yüzyılda Shakespeare’in yazdıkları bugün için hiç yabancı değil. Andre Rieu, orkestrası için 400 yıllık kemanını satacak Andre Rieu Hollandalı ünlü kemancı Andre Rieu, koronavirüs salgını nedeniyle müzik piyasasında yaşanan krizin devam etmesi durumunda orkestrasını korumak ve çalışanlarını işten atmamak için 400 yıllık Stradivarius marka kemanını satacağını söyledi. Piyasa değeri şu anda birkaç milyon Avro’dan fazla olan kemanını satma konusunda ciddi olduğunu ve kendini sorumlu hissettiğini belirten Rieu, orkestrasıyla birlikte kurduğu müzik yaşamının yok olmasına izin vermeyeceğini vurguladı. Yaşadığı Maastricht’te bölgesel yayın yapan L1 radyosuna konuk olan 71 yaşındaki orkestra şefi, “Evde oturmak korkunç. Bazen gerçekten gözlerim doluyor” dedi. Salgın nedeniyle Rieu’nun Noel konserleri ile Maastricht’teki açık hava yaz konserlerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda etkinlik ertelenmek zorunda kalmıştı. ‘Uçan Süpürge’nin tarihi belli oldu! Sinemada kadın emeğini 1998 yılından bu yana görünür kılmaya çalışan, Türkiye’deki ilk kadın filmleri festivali olan Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, bu yıl 27 Mayıs3 Haziran tarihleri arasında 24. kez düzenlenecek. Festivalin 2018 yılından beri direktörlüğünü yapan Azize Tan, “Pandemi nedeniyle alınan önlemleri yakından takip etmekle birlikte bu yıl en büyük hedefimiz festivali fiziksel olarak gerçekleştirmek. Online gösterimler için her türlü altyapı çalışmasını yaparken, festivali sinema salonlarında gerçekleştirmek için de çalışıyoruz. Ayrıca festival boyunca Ankara’nın çeşitli mahallelerinde ücretsiz açık hava gösterimleri de düzenlenecek” dedi. Uçan Süpürge’nin bu yılki teması ise “Araftan Çıkmak” olacak. Festivalde kısa, uzun, orta metraj kurmaca, deneysel ya da belgesel filmlerinin gösterilmesini isteyen kadın sinemacılar 26 Şubat’a kadar başvuru yapabiliyor. Başvuru için gerekenler ucansupurge.org.tr adresinde detaylı olarak yer alıyor. Kimisi gülecek, kimisi oflayıp puflayacak ama izlemeye değecek Ama bu bir absürd film, Azizim YAZGÜLÜ ALDOĞAN Azizler, Netflix’in efsane kadrosuyla merak uyandıran bu yılın özgün ilk Türk filmi, bekleniyordu ve bekleyenlerin büyük bir kısmını hayal kırıklığına uğrattı! Bu kadroyu gören niye Recep İvedik gibi bir film bekliyor, niye kahkahadan kırılacağını sanıyor, ben de ona şaşırıyorum. Aslında kara komeHaluk Bilginer, Engin Günaydın, Fatih Artmam ve Öner Erkan. di deneyen Cem Yılmaz’ın başına gelen, Azizler’in de başına geİrem Sak, Öner kılıp kalması mesela, ben daha önliyor. “Cem Yılmaz’ın filmi, deErkan, İlker Ak ce Türk sinemasında hiç izlemedim! mek ki safi geyik” diye bekleyensum, Okan Ya Önce şok oluyor, sonra gülüyorsuler nasıl üçlüyü gişede yere vurduysa Azizler de vizyona girseydi, gişede çakılırdı! Ama evde kucağımda bilgisayar, çayımı içerek Filmde, çocuk oyuncu Caner’i, Göktuğ Yıldırım canlandırıyor. labık ve diğerleri çok iyi. Hele ufaklık? Caner’i canlannuz, hele bir hafta sonra gelip kadını hâlâ orada bulunca? Aksiyon, dram, romantik komedi sevenler uzak durabilir. Değişik bir tat almak isteyenseyrederken beni çok güldürdü! dıran Göktuğ ler buyursun. En azından oyunculukAbsürd bir film, bir kara komedi izle Yıldırım, herkese evde böyle bir ca lar, özlediğimiz oyuncular ve çok iyi yeceğimi biliyordum, zaten öbür tür navar olsa ne yapardık dedirtiyor! Ki sanat yönetmenliği açısından başalüsünde gülemiyorum ki. Ayrıca En me gönderme yaptığı dedikodularına rılı. Ve finali? Gerçekten çok yaratıgin Günaydın’ı çok özlemişim. Ha girmiyorum, başım derde girer! Yağ cı: Azizler! İşte orada gerçekten kahluk Bilginer, hiçbir komplekse girme mur Durul Taylan kardeşler ve Sou kaha attım! Bir dipnot: Netflix’in soden yolun sonuna gelmiş adamı şa rav Kumar’ın yönetimi cesur. İki kar kakları donatan afişlerindeki bilgiyle hane oynuyor. Fatih Artman, müthiş. deş yönetmene Berkun Oya’nın katıl ben de gurur duyuyorum, 190 filmiBinnur Kaya, buzdolabının üzerinde masıyla kotarılan senaryo cesur öte miz dünyada oynuyorsa Netflix’e ve ki resimden bu kadar mı iyi oynanır. si! “O kolyeyi çıkarmayacaktın” ta sanatçılara kocaman bir alkış! Arter 2021’e hazır Arter’in mart ayından itibaren izleyici yacak. Küratörlüğünü Emre Baykal’ın üstlerini koleksiyondan ve koleksiyon dı lendiği Arter Koleksiyonu’ndan oluşturuşından yeni sergilerle buluşturacağı açık lan grup sergisi, çocukluk ve oyun kavlandı. 2021 baharında Arter’de Emre ramları etrafında şekillenecek. CandeHüner’in yarı kurguğer Furtun’un altmış yısal bir senaryo metla uzanan pratiğine ışık ni etrafında şekillentutan ve beden, domiş yeni üretimlerinğa, hafıza gibi temaladen oluşan, Aslı Sera yer veren kapsamven küratörlüğündelı serginin küratörlüğüki “[ELEKTROİZOLASnü Selen Ansen üstleYON]: Bilinmeyen Panecek. Arter Kurucu Dirametre KayıtDışı” rektörü Melih Fereli’nin başlıklı kişisel sergiküratörlüğünde, kurusi, Nevin Aladağ’ın “İz Füsun Onur’un yapıtı. mun 2017 yılında Bill ler” adlı üç kanallı viFontana’ya özel sipadeo yerleştirmesi ve doğa kavramı etrafın riş ettiği bir ses/video yerleştirmesinin da kurgulanan, Selen Ansen küratörlüğün dünya prömiyeri gerçekleşecek. Füsun deki “Locus Solus” başlıklı sergi izleyici Onur’un Arter Koleksiyonu’nda bulunan lerle buluşacak. Opus II Fantasia başlıklı mekâna özgü Eylülde 4 yeni sergi yerleştirmesi, Emre Baykal’ın küratörlüğünde sergilenecek. Ayrıca “Yeni ve En Arter, 20212022 sezonunu ise eylül Yeni Müzik Festivali”nin ikincisi bu yıl ayında açılacak dört yeni sergi ile karşıla çevrimiçi yapılacak. Öykü Karayel’li ‘Martı’ Dijital Sahne’de Zorlu PSM’nin Based Istanbul işbirliği ve Türk Tuborg AŞ’nin katkıları ile seyirciyle buluşmaya başlayan “Dijital Sahne”nin bu haftaki gösteriminÖykü Karayel de Rus yazar Anton Çehov’un en çok sahnelenen oyunu “Martı” var. İbrahim Çiçek uyarlaması ve yönetmenliğinde, tiyatronun kültleşmiş eserlerinden kesitleri görsel hikâye anlatıcılığıyla birleştirerek dijital dünyaya taşıyan “Dijital Sahne”, klasikleşen eserlere modern bir yorum kazandırıyor. “Martı”da izleyici, Nina ve Treplev’in bambaşka hayallerin peşinde ortaklık kurabilme ihtimalini Öykü Karayel ve Selahattin Paşalı sahneliyor. Oyun, 14 Ocak akşamı saat 20.00’de Zorlu PSM YouTube kanalından izlenebilecek. Boğaziçi Üniversitesi’nin aydınlığı Boğaziçi Üniversitesi’nin konumu, binaları ve kendine has özel değerleri ona ayrı bir kişilik kazandırmıştır. Bugün eğitimde her fakültenin ayrı değeri olduğu gibi ders dışı etkinlikler ve kulüpler, onun değerleridir. Okulun tarihindeki futbol sahasında (şimdiki yeşil saha) yer alan spor bayramı, yıllar boyu öğrenciler ve konukların ilgi odağı olmuştur. Kampusun simge binası Albert Long Hall ilk gençliğimizde sahnesinde konser verdiğimiz sonra da Büyük Toplantı Salonu adını alan, 158 yıllık bir değerdir. Prof. Dr. Üstün Ergüder’in rektörlüğü zamanında, okulun bir öğretim görevlisi olarak başlattığım klasik müzik konserleri İstanbul’un bir kültür ayağı haline geldi ve 25. yılına giriyor. Sponsor bulmak, sanatçı seçiminde hazırladığım programlara destek olmak konusunda başta Prof. Dr. Oya Başak olmak üzere, okulumuzun profesörlerinden oluşan değerli bir komite yıllar boyu bana destek oldu. Kısa zamanda üst düzey sanatçılar kadar çok nitelikli bir dinleyici kitlesi edindik. Dünyanın en ünlü isimlerini ağırladık. Türkiye’ye daha önce gelmemiş büyük sanatçılardan Alfred Brendel ve Martha Argerich gibi. 1996’daki ilk sanatçılarımız İdil Biret ve Fazıl Say olmuştu. Her bir sanatçı Albert Long Hall’un doğal, harika akustiğine, çıt çıkarmadan izleyen konser dinleyicisinin müziğe ve sanatçıya saygısına, ayrıntıyla hazırlanmış program notlarına, Steinway piyanolarımızın kalitesine, konser öncesinde, arada ve sonrasındaki saygıya hayran kalıyordu. Öğrenciler, öğretim üyeleri, eski mezunlar Etiler Huzurevi sakinleri ve İstanbul’un konser meraklıları bu ortamda buluşuyor, neredeyse nefes almadan konseri izliyor ve sonunda aşağıya inip sanatçıyı kutlamak için sıraya giriyorlardı. Konserler aynı zamanda sosyal buluşmalar olmuştu. Dünyanın bir ucundan veya yanı başımızdan gelen sanatçıya bu kadar yakın olabilmek her konser mekânında bulunur özellikler değildir. Yabancı konuklarımız da tarihi Kennedy Lodge gibi Boğaz manzaralı misafirhanemizde ağırlanmanın keyfini sürüyorlardı. Üstün Ergüder Hoca’dan sonra bütün rektörlerimiz bize destek oldu. Kimi sponsor bulmamıza yardım etti, kimi her çarşamba eşiyle birlikte konserimize geldi, sanatçılarımızı kutladı, hatta onlarla yemek yedi. Bugüne kadar konserlerin içeriği veya çağrılacak sanatçılar üstüne hiçbir rektörümüz bize ısrar etmedi. Sanatçılar o denli mutlu oluyorlardı ki Argerich gibi dünyanın peşinden koştuğu bir piyanist hemen iki yıl içinde bir kez daha geldi. Elimizdeki değerler Batı’nın en ünlü konser mekânlarını aratmıyordu. Şimdi zaman zaman Mezzo müzik kanalında rastladığım dünyanın en ünlü isimleri bize ilk kez konuk olduğunda henüz şöhrete tırmanmamışlardı. Örneğin Khatia Buniatishvilli gibi. Ulaşılması çok zor olanları da getirmiştik: Orgcu ve orkestra şefi Martin Haselböck, kemancı Shlomo Mintz, soprano Emma Kirkby, çellist Gautier Capuçon. Çellist DanielMüller Schott, şef ve çellist Alexander Rudin gibi. Her birisi tarihi konserler verdi. Hayatında ilk resitalini o sahnede vermiş, ilk konserlerinden birini bir orkestrayla o sahnede çalmış ve sonra da ünlenmiş öyle çok Türk genci sayabilirim ki! Örneğin yedi buçuk yaşında çalan Elvin Hoksa! Can Çakmur, Veriko Çumburidze, Alican Süner, Toros Can gibi. Ve devlet sanatçılarımızın klasik müzik kanadındaki hemen hepsi konuğumuz oldu: Gürer Aykal, Pekineller, İdil Biret, Suna Kan, Ayla Erduran, Gülsin Onay, Ayşegül Sarıca gibi. Nice sanatçı bize tembih etti, bu salonun değerini bilin, çok yüksek desibelde müzik çaldırtmayın, dediler. Umarız koşullarla birlikte değerler ve konser türleri de değişmez. Örneğin heavy metal konserleri yapılacaksa aman dikkat: Ses yükselticiler hem 150 yıllık orgumuz hem de salonun akustik yapısı için son derece tehlikeli olacaktır. Süner’e büyük ödül İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), kurucuları arasında yer alan opera sanatçısı Aydın Gün anısına 2012 yılında başlatılan Aydın Gün Teşvik Ödülü’nün sahibi belli oldu. Her yıl klasik müzik alanında gelecek vaat eden 30 yaşın altındaki bir genç müzisyene 20 bin TL değerinde destek sağlayan Aydın Gün Teşvik Ödülü’nü 29 yaşındaki keman sanatçısı Alican Süner kazandı. Aydın Gün Teşvik Ödülü’nün kazananı, İKSV Genel Müdürü Görgün Taner başkanlığında, şef Rengim Gökmen, rejisör Yekta Kara, keman sanatçısı Cihat Aşkın, Borusan Sanat Genel Müdürü Ahmet Erenli ile İKSV Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Gürer Oymak’tan oluşan seçici kurulun oybirliğiyle belirlendi. Süner’e ödülü 49. İstanbul Müzik Festivali’nin açılış töreninde sunulacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle