23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 13 OCAK 2021 ÇARŞAMBA HABER/YORUM En küçüğü 14 aylık 4 çocuğu vardı. İşsizlik nedeniyle Van’da intihar eden Mesut Babat’ın kardeşi; “çocuklar her gün babalarının nereye gittiğini soruyorlar, içimiz yanıyor” demişti. Yavuz Polat, Erzincan’da seyyar satıcıydı. Zabıtanın tezgâhına el koymasından sonra kendini yakarak canına kıydı. 39 yaşındaki Levent Akar, borçlarını ödeyememişti. İşyerinde tavana asılı bulundu. Evli ve üç çocuk babası Akar’ın intihar etmeden önce eşini arayıp, “Ben artık yapamıyorum. Kendine ve çocuklara iyi bak. Hakkını helal et” dediği öğrenildi. H 17 yılda 5 binin üzerinde insanımız canına kıydı. Yazsak sayfalara sığmaz. Her biri trajik, devasa, yürek parçalayan hayat hikâyesi... Halkın gündemi; açlık, yoksulluk, ağır geçim sıkıntısı, çocuklar ve gençlerin gelecek kaygısı... Saraylıların gündeminde ise “sözde Cumhurbaşkanı” polemiği var. Neymiş..? CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a “sözde cumhurbaşkanı” diyerek milli iradeye hakaret etmiş... Milli irade, demokrasilerde meclisle temsil edilir. Meclis’i işlevsiz kılıp halkın yetki verdiği milletin vekillerini “sözde demokrasinin” konu mankenine çevirip tüm yetkileri tek kişide toplayan sizler değil misiniz? Yasama, yürütme ve yargı gibi devletlerin üç büyük taşıyıcı kolonunu, sınırlı yetkilerle seçilmiş siyasetçileri kontrol eden sistemi, bir kişide toplamak hangi demokraside var? la, Almanya’da mahkum olup Türkiye’de aklanan... H Cumhuriyete aidiyet duymayan savcılar var... FETÖ’ye kul olmuş sözde Emniyetçileri, sözde hâkimleri, yargıçları hatta sözde Partili Cumhurbaşkanı subayları gördük... Hakiki müfettiş ve denetim eleve sözde hukuk, sözde manlarına rağmen sözde teftiş ve denetim kurumları var; yetimin adalet, sözde demokrasi! hakkını gözetmesi gereken... Bir de sözde demokratlar var! Milli irade bunun neresinde? H “Sözde”nin anlamı Türk Dil Kurumu’na göre, “gerçekte öyle olmayıp, öyle geçinen veya öyle görünen...” Tıpkı adalet gibi, tıpkı hukuk gibi, tıpkı demokrasi gibi... varmış gibi ama yok! H Yalnızca olguların değil, makamların, kurumların da AKP ile birlikte içi boşaldı... Sözde işadamları var mesela... Milletin hazinesine boru hattı döşeyip dünya süper müteahhitler liginde şampiyon olan! Sözde din adamları var... çocukları taciz eden, cennetten parsel satan düHayatını demokrasi için zindanlarda geçirmiş, işkencelerden geçmiş, bedeller ödemiş yurtseverlere dönüp, utanmadan “darbeci” diyen zavallılar... Kelimeleri cımbızlayıp, hayali darbe senaryosu yaratıp “sözde mağduru” oynayan beslemeler.. Birlikte büyüttüğünüz şebeke, darbenin gerçeğini yapmaya kalkınca 15 Temmuz’u öne sürüp demokrasinin tüm kazanımlarını ortadan kaldıran da sizler değil miydiniz? Sivil darbenin “sözde aydınları!” Her şeyiniz gerçekmiş gibi bir tek Kemal Kılıçdaroğlu’nun “sözde” eleştirisine takıldınız öyle mi?! zenbaz ahlaksızlar! Sözde emek ve iş dünyası örgütleri var... koltukta kalmak ve “hedef” olmaHem cumhurun başı hem AKP Genel Başkanı! mak için binlerce insanın hakkını yiyen, Cumhurbaşkanına hakaret, sonu büyağdanlığa dönen... yük oranda hapisle biten bir süreç. Sözde rektörler var... Kayyım olup bi Çünkü yasalar Cumhurbaşkanlığı malim yuvalarının üzerine çöken... kamını koruyor... İtirazımız yok. Sözde gazeteciler var... yalandan, ifti Hiç kimse, cumhurbaşkanı olsun ya radan beslenen... da olmasın bir başkasına alenen hakaSözde sanatçılar, sözde sporcular, ret etmemeli... sözde bürokratlar... Türkiye’deki sorun dünyanın başka Sözde yardım dernekleri var mese hiçbir ülkesinde görülmemiş ucube sistemden kaynaklanıyor. Mahkemelerde yığınla dosya “cumhurbaşkanına hakaret” ile ilgili... Çünkü Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aynı zamanda AKP Genel Başkanı! Yani en büyük özelliği tarafsızlık olan bir makamda, devletin zirvesinde, cumhurun (halkın) başındaki kişi, devletin tüm imkânlarını kullanarak partisi AKP’yi kayırıyor, el üstünde tutuyor, AKP’nin iktidarını sürdürmek için her türlü gayreti gösteriyor! Hayatın olağan akışına, demokrasiye, hukuka, rekabete, siyasetin dinamiğine aykırı bir uydurma modeli dayattılar, şimdi kimse içinden çıkamıyor. Erdoğan, AKP Genel Başkanı olarak; Meral Akşener’in, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Temel Karamollaoğlu’nun, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Selahattin Demirtaş ve diğer parti liderlerinin, siyasetçilerin, milletvekillerinin, il ve ilçe başkanlarının, partilerdeki örgüt yöneticilerinin siyasi “rakibi”... ama aynı zamanda tüm bu isimlerin ve partililerin cumhurbaşkanı... Yandaş basında gazete ve TV’ler ise Erdoğan için “başkan” ifadesini kullanıyor. Saray basını “Başkan Erdoğan şunu yaptı, bunu yaptı...” diye yazıp söylüyor. Hani sistemin adı; Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiydi? Başkan mı, cumhurbaşkanı mı, AKP Genel Başkanı mı? Önünde cumhurbaşkanına hakaret dosyası ile kara kara düşünen adalet insanları hangi şapkaya göre karar verecek? Deveye sormuşlar “boynun neden eğri” diye... yanıtı biliyorsunuz. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 23 4 5 6789 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 78 9 1/ Erzurum kentin 1 de, İlhanlılar döne 2 minden kalma ünlü medrese. 2/ Yumurta 3 biçimli ve sekiz de 4 DEKUPA J M E F E S NEMA ŞEN EVS İ N T D İ YET C likli bir tür flüt. 3/ 5 İ T İ D A L M E Şaşma belirten bir 6 B O R L O K A L ünlem... “İnsan bir ekin misali / Seni biçer bir gün” (Kara7 8 AK SEP İ R İ NAK İ T VAN caoğlan). 4/ Yüksek 9 T İ M L İ L A sesle yapılan çağrı... Genellikle ölçü aygıtlarında gösterge çizelgesi. 5/ Gelenek... “Dosta el değmedik bulamadım” (Pir Sultan Abdal). 6/ Bir nota... Boyutlar. 7/ Mersin’in Gülnar ilçesinde bir şelale... Sibirya’da bir ırmak. 8/ Olağanı aşan büyüklüğü olan... Bir avuç dolusu. 9/ Görkem, heybet... Türkmenistan’ın plaka kodu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kütahya ilinde bir kaplıca. 2/ Bir renk... Çözümleme. 3/ Yüksek tutulan ve sayılan birinden gelen iyilik... Karakter. 4/ Mersin’in Silifke ilçesinde antik bir kent... Hafif esinti. 5/ Boru sesi... “Sicilya kızları üryan omuzlarında ” (Y.K. Beyatlı). 6/ Argoda çok çalışan öğrenciye verilen ad... Satrançta bir taş. 7/ İki takım arasında yumuşak bir lastik topla oynanan çocuk oyunu. 8/ Bir göz rengi... Bulgur, domates, biber, soğan, maydanozla yapılan ve asma yaprağına sarılıp çiğ olarak yenen bir yiyecek. 9/ Tarihsel koşullar ne olursa olsun devletin ortadan kaldırılmasını savunan öğreti. 13 OCAK 2021 SAYI: 34794 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 1A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 71 40 20. l Antalya: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenigöl mh. Serik cad. Havaalanı yolu üzeri no: 38 Antalya Tel : 0242 340 50 40. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:50 08:21 13:18 15:43 18:05 19:30 Ankara 06:34 08:02 13:02 15:29 17:51 19:15 İzmir 06:50 08:21 13:17 15:42 18:04 19:29 Emekli askerlerden ‘suikast teknikleri’ eğitimi veren SADAT için çağrı: SORUŞTURULMALI! Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski başdanışmanı Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu SADAT’ın “suikast tekniği” ve “gayri nizami harp” eğitimleri vermesini “mahzurlu” olarak nitelendirerek, “Bu şirket soruşturulmalı, hatta kovuşturulmalıdır. Cumhuriyet hukukunun buna tedbir getirmesi gerekmektedir” dedi. Emekli Kurmay Albay Murat Tulga ise İçişleri ile Milli Savunma bakanlıklarının bu konuda açıklama yapması ve takipçisi olması gerektiğine işaret etti. Cumhuriyet; Erdoğan’ın eski başdanışmanı olan Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu ve dönemin AKP hükümetinde yer alan yetkililerin isteği üzerine kurduğunu açıkladığı SADAT’ın “suikast tekniği” ve “gayri nizami harp” hizmetleri verdiğini ve İslama dayalı konfederasyon kurulması öngörülen konferans düzenlediğini duyurmuştu. SADAT’ın bu “hizmet ve kararlarına” yönelik açıklama yapılmazken, SADAT’a ilişkin geçmişte verilen soru önergelerinin de yanıtsız kaldığı ortaya çıkmıştı. Cumhuriyet’e konuşan Yavuz, TSK dışında bir kuruluşun bu tarz eğitimler vermesinin “mahzurlu” olduğunu vurgulayarak, “Her şey devletin kontrolü altında olmalı. Bu tür şirketlerin hangi istikamete nasıl meyledebileceği konusu belirsizdir ve hukuk devletinin kurallarının zorlanmasıdır” dedi. Türkiye’nin bir hukuk devleti olarak kalmak durumunda olduğuna işaret eden Yavuz, “Tanrıverdi’nin Cumhuriyet’e karşı olduğunu ve dikkatle takip edilmesi gerektiğini” söyledi. Yavuz, SADAT’ın “soruşturulması, hatta kovuşturulması” gerektiğine de dikkat çekerek şunları kaydetti: “İktidarın gidişatına bakarsanız, SADAT’ın düşünceleriyle paralellik içinde olduğunu görürsünüz. İktidarın mecburiyetlerine bakarsanız, SADAT’ın görüşlerine aykırı bir tutum takındığını görürsünüz. SADAT, geçmişte ülkenin eyaletlere bölünmesini istedi. Türkiye bugün, merkezi bir yönetimin daha çok hissedildiği bir strateji yürütüyor. Bu ikircikli yapı sürdüğü sürece Türkiye’de önemli bir rejim sorunu olduğu anlamına gelir. Tehlikeli bir durumdur. Cumhuriyet hukukunun buna tedbir getirmesi gerekmektedir.” ‘Abesle iştigal’ Emekli Kurmay Albay Murat Tulga ise “gayri nizami harp” konusunun, tamamen silahlı kuvvetlerin kafa yorduğu ve kafa yorması gereken bir konu olduğunu vurgulayarak, “bu durumun sivil bir organizasyon tarafından ele alınmasının ve görüş dahi bildirilmesinin abesle iştigal olduğunu” söyledi. Kozmik Oda davası ile FETÖ’cü hâkim ve savcılar tarafından Türkiye’nin gizli bilgi ve belgelerine sahip olunduğuna dikkat çeken Tulga, “İslami ideolojiyi yönlendiren siyasi iktidarın bu konudaki ilgisi ilginç. Kozmik Oda açılıp bilgiler elde edilmeye çalışıyor, diğer yandan hâlâ sivil kuruluşlar tarafından bu konu gündemde tutulmaya çalışıyor. Bu önemli bir ilişki” dedi. Silahlı kuvvetlerin geldiği konum itibarıyla siyasallaştığını, askeri birliklerde siyasi konuşmalar dahi yapıldığını vurgulayan Tulga, “SADAT kim oluyor? Bunu muhakkak sormak gerekiyor. Bu organizasyonun, Genelkurmay’ın MSB’ye bağlanması gibi daha önce beyin fırtınalarında tartıştığı ve ‘silahlı kuvvetler ilişkileri böyle olmalı’ dediklerinin yüzde 9095’i şu anda olmuş vaziyette. İçişleri ile Milli Savunma bakanlıklarının açıklama yapması ve takipçisi olması lazım. Gayri nizami harp ve suikast teknikleri hizmetleri, haddi ve boyutu aşmak demek. Bu konuda mutlaka soruşturma ve Meclis araştırması yapılması gerekir. Eski Genelkurmay olsa, 50 kere suç duyurusunda bulunurdu. Muhalefetin gündeme getirmesi lazım” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Liberal demokrasi ve dijital otoriterlik Geçen hafta ABD’de Kongre binasının Donald Trump taraftarlarınca basılmasıyla başlayan olaylar, gündemdeki yerini koruyor. Trump’ın azli yönündeki çabalar, sosyal medya şirketlerinin Trump’a koyduğu engeller, Trump’ın bu şirketlere karşı başlattığı mücadele dikkat çekiyor. Demokrasinin sınırları, sermayenin gücü, demokrasiye yönelik tehditler çokça tartışılıyor. Tartışalım... Öncelikle belirtmekte yarar var. Liberal demokrasi; emeği değil, sermayeyi önceler. Emekçilerin, yoksulların, ezilenlerin, toplumun geniş kesimlerinin değil, büyük sermaye sahiplerinin çıkarını gözetir. Sistemin egemenleri; sermayenin sınırsız özgürlüğüne, devletin sermaye adına emeği baskılamasına, sermayenin önündeki tüm engelleri kaldırmasına, sosyal devleti budamasına, “liberal demokrasi” derler. Buna itiraz edenlere her türlü baskının uygulanmasına, rejimin otoriter yüzünü bu toplumsal sınıflara göstermesine, “liberal demokrasi” itiraz etmez. İşin vahimi, sağcıların, kendilerince doğal olarak liberal demokrasiye sahip çıkarken, solda geçinen, soldan geçinen kimilerinin, kendilerine “liberal sol” (ne demekse o) demeleridir. Sınıfsal kimliği değil, etnik, mezhepsel kimliği öne çıkarmayı “sosyalizm”; kamusal ve toplumsal çıkarı dışlayıp bireyciliği, bencilliği öncelemeyi “özgürlükçülük”; ulusal olanı reddedip emperyalizmin, ABD’nin, AB’nin peşine takılmayı “demokrasi” sanmalarıdır. Konuyu biraz daha deşelim. ABD’deki tartışmaların da bir kez daha ortaya koyduğu üzere, demokratik bir düzende sandık elbette çok önemlidir. Ama demokrasiyi sandıkla bir tutmak, eşitlemek yanlıştır. Hukuk devleti, kurumların gücü ve meşruiyeti, halkın katılımı, örgütlenme özgürlüğü, basın ve ifade hürriyeti ne kadar gerekli ise sermayenin sınırsız tahakkümünü engellemek de o kadar gereklidir. Çünkü devrimci, halkçı, kamucu, toplumcu, emekten yana bir program olmayınca demokrasi yürümez. Aksar.     Demokrasi neyin ürünü? Demokrasi, sandıktan ibaret değil, basit bir oylama yöntemi değil derken, demokrasinin tarihsel bir gelişmenin sonucu olduğu, sandığın yanı sıra başka meşruiyet kaynaklarına yaslandığı anlatılır. O nedenle demokrasi; tarihsel, toplumsal, siyasal, ekonomik, sınıfsal bağlamından kopuk yorumlanamaz. Zihinleri açmak için soralım: Monarşinin, saltanatın, kilise egemenliğinin, ortaçağ ilişkilerinin, feodalizm kalıntısı aidiyetlerin olduğu yerde demokrasi olur mu? Hayır. Demokrasi yalnız ve ancak bunların tasfiyesiyle gelişir. O nedenle demokrasi, aydınlanmanın, devrimler çağının ürünüdür. Emeğin baskılandığı, sol ayağı olmayan demokrasi olur mu? Hayır. Demokrasi, sınıflı toplumların rejimidir. Tarihte hiçbir demokratik rejim; oylamayla, referandumla, sandıkla kurulmamıştır. Hiçbir kral, hiçbir padişah, hiçbir sultan, hiçbir imparator, hiçbir prens tahtından, tacından, koltuğundan seçimle, sandıkla vazgeçmemiştir. İngiltere’de demokrasinin gelişmesinde Cromwell Devrimi’nin payı; Fransız demokrasisinin gelişmesinde Fransız İhtilali’nin etkisi büyüktür. İkisinde de sandık, seçim yoktur. Çünkü feodalizm yıkılırken, kralın tahtı devrilirken oylama yapılmaz. Tarihte, pek çok şey zorla yapılmıştır. Ama bu zor, demokrasiye aykırı değildir. Demokrasiye yöneliktir. Özgürleştiricidir. Tekrar yazının başlığına dönelim. Trump’tan ne kadar çok nefret edilirse edilsin, Trump ne kadar büyük tepki çekerse çeksin, sosyal medya şirketlerinin Trump’ın sosyal medya hesaplarına koydukları engel yanlıştır. Çünkü bu kararların meşruiyeti yoktur. Hukuka dayanmamaktadır. Bu şirketler, yasa koyucu da değildir, yargı kurumu da.    Dahası var. Teknolojinin 4 atlısı denen Google, Amazon, Facebook ve Apple dev bütçeleriyle öne çıktıkları gibi, medya, iletişim kanalları, sosyal ağlar üzerindeki etkileriyle, demokratik düzen üzerinde de etkilidirler. Ölçekleri, borsa değerleri, sahiplerinin serveti, üst yöneticilerinin geliri çok büyüktür. Salgın hastalık sürecinde daha da büyümüşlerdir. Örneğin; Amazon’un patronu Jeff Bezos’un serveti 200 milyar doları, Tesla’nın patronu Elon Musk’ın serveti 100 milyar doları aşmıştır. Microsoft’un patronu Bill Gates ve Facebook’un patronu Mark Zuckerberg, servetleri 100 milyar doları geçen zenginlerdir. Bu kişiler ve şirketleri, ekonomik güçleriyle, toplumu yönlendirme kabiliyetleriyle siyaset üzerinde etkilidirler.    Sözün özü, liberal demokrasiyi, büyük sermayenin baskısını, dijital şirketlerin tahakkümünü bütüncül bir bakış açısı ve sınıfsal bir yaklaşımla sorgulamak gerekir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle