21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 22 TEMMUZ 2020 ÇARŞAMBA DOLAR AVRO STERLIN FAİZ BORSA ALTIN CUMHURİYET EKONOMİ ALTIN 24 AYAR 6.8680 1.5 kuruş 7.8580 1.7 kuruş 8.7320 4.9 kuruş 10.22 Sabit 118.042 1239 puan 2727.90 29.28 lira 406.26 4.68 lira Yılın ilk yarısında beyaz eşya iç satışları ve ihracatı yüzde 9 daraldı. Belirsizlik sürüyor ZOR GÜNLER KAPIDA TÜRKBESD Başkanı Can Dinçer: “Yılsonu için kesinlikle öngörü oluşturamıyoruz. Çok zikzaklı bir dönem. Zor bir yıl ve dönem bizi bekliyor. Çok temkinli olmak lazım.” Pandemiyle derinleşen ekonomik krizle birlikte beyaz eşya sektöründeki belirsizlik sürüyor. Haziran ayında başlayan normalleşme adımlarıyla satışlar bir miktar artsa da yılsonu için hâlâ öngörü yapılamıyor. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) verilerine göre, iç satışlar yılın ilk yarısında yüzde 4 büyüyerek 3.6 milyon adete çıkarken, ihracat yüzde 14 düşüşle 8.7 milyon adete indi. Toplam satışlar (iç satış ve ihracat) ise yüzde 9 daraldı. Satışlardaki yukarı eğilimin temmuz ve ağustosta sürmesini bekleyen sektörün yılsonu performansında ise destekleyici tedbirlerin seyri, pandemide olası ikinci dalga ve ihracat pazarlarındaki toparlan ma belirleyici olacak. TÜRKBESD Başkanı Can Dinçer, “Yılsonu için kesinlikle öngörü oluşturamıyoruz. İkinci dalga... Çok zikzaklı bir dönem, zor bir yıl, zor bir dönem bizi bekliyor. Şu anda belki V şeklinde geri geldi, çok hızlı daraldı ve açıldı gibi gözüküyor ama konuşmak için çok erken. Çok temkinli olmak lazım” dedi. Maliyet baskısı altında Beyaz eşya iç satışları altı ana ürün bazında nisanda yüzde 11, mayısta yüzde 8 gerilemişti. Söz konusu dönemde sektör ihracatı da sırasıyla yüzde 49 ve yüzde 37 ile sert daralmıştı. İç pazar ve ihracattaki daralmanın etkisiyle beyaz eşya sanayisinin üretimi de sırasıyla yüzde 52 ve yüzde 43 düşmüştü. Tüketici güven endeksindeki pozitif eğri ve konut satışlarındaki güçlü yükselişin sektörü destekleyen unsurlar olarak öne çıktığını dile getiren Dinçer, “Piyasada ciddi bir likidite sıkıntısı vardı, likidite sıkıntısını çözmek için önemli tedblirler alındığını düşünüyoruz ve onun faydalarını görüyoruz. Keza faizlerin düşmesi, paraya ulaşımın kolaylığı, bu da çok önemliydi” diye konuştu. Dinçer, girdi maliyetlerindeki artışın ciddi maliyet baskısı oluşturduğunu, artan maliyetlerin çok altında fiyat ayarlamaları yaptıklarına da dikkat çekti. İhracata ilişkin ise şunları söyledi: “Ana pazarımız Avrupa’nın pandemiden ağır etkilenmesi nedeniyle ihracatımız özellikle martmayıs döneminde ciddi ölçüde daraldı. Ancak haziran ile birlikte ciddi bir toparlanma süreci başladı.” l Ekonomi Servisi Şirketlerin korkusu finansman Teknik tekstil ihracatında rekor Medikal tekstillerden otomotiv sektörüne, savunma sanayisinden jeotekstil ürünlerine, kompozit malzemelerden akıllı tekstillere kadar çok geniş bir alanda yer alan teknik tekstiller, bu yılın ilk yarısında 1.2 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Söz konusu rakam ile tüm zamanların en yüksek ocakhaziran dönemi ihracatına imza atan teknik tekstillerin, yılsonuna kadar 2 milyar doları aşkın bir ihracat gerçekleştirmesi bekleniyor. l Ekonomi Servisi Mobilyacının yüzü gülüyor Türkiye Mobilya Dernekleri Federasyonu Başkanı Ahmet Güleç, salgın nedeniyle martnisanmayıs aylarında iç pazarın durduğunu, haziranda yaşanan toparlanmanın sevindirici olduğunu kaydetti. Güleç, “Haziran ihracatı, yıllık dolar bazında yüzde 48 arttı” dedi. 3.5 milyar dolarlık ihracatla Türkiye’nin dünyada 12’nci sırada olduğunu dile getiren Güleç, 2023 hedeflerinin ise ilk 5’e girmek olduğunu söyledi. l DHA Pandeminin yol açtığı hasar dönüşüm planlarını hızlandırdı HSBC Türkiye Genel Müdürü Selim Kervancı, HSBC Grubu’nun küresel çapta yaptığı anket ile ilgili “Covid19 pandemisinin yol açtığı hasar, şirketleri dönüşüm planlarına hız vermeye itti” değerlendirmesini yaptı. Kervancı, şöyle devam etti: “Şirketlerin iş yapma eko sistemlerini geleceğe dönük olarak daha dirençli hale getirmek için kayda değer adımlar attıklarını görüyoruz. İçerisinden geçtiğimiz dönemden şirketlerinin en az hasarla çıkmasını hedefleyen liderlerin organizasyonlarına çeviklik kazandırmaları büyük önem taşıyor.” Şirketlerin yüzde 31’i nakit akışını sürdürmekte zorlanıyor. Yüzde 62’si için en önemli güçlük, finansal yapılarındaki zayıflıklar. HSBC Grubu’nun hazırladığı “Navigator: Daha İyisini İnşa Etme” Raporu, şirketlerin gelecek altı ayın zorlu geçeceğini öngördüğünü ve nakit akışını sürdürmede güçlük çektiklerini ortaya koydu. 14 ülkeden 2 bin 600’den fazla şirketin katılımıyla yapılan araştırmanın dikkat çeken bazı sonuçları şu şekilde: 4 Yüzde 62’si finansal ve işgücü yapılarındaki zayıflıkları en önemli güçlükler olarak görüyor. Yüzde 31’i ise nakit akışını sürdürmede güçlük çekiyor. 4 Çalışan moralindeki düşüklük şirketlerin yüzde 33’ü tarafından kısa vadede direnç inşa etme önünde bir engel olarak görülüyor. 4 Şirketlerin yüzde 69’u esnek çalışmanın standart haline geleceğine inandığını belirtti. Yüzde 34’ü ise havayoluyla yapılan seyahatlerin azalacağını öngörüyor. 4 Rapora göre, acil durum planları krize yeterince hazır değildi. Şirketlerin yüzde 47’si son aylarda karşı karşıya kalınan güçlüklere hazırlanmak için önceden daha fazlasını yapabileceklerini belirtiyor. 4 Bina kullanımının azaltılması da dikkat çeken bir diğer öğe. Buna göre şirketlerin yüzde 29’u ofis alanını küçültmeyi planlıyor. 4 Bu süreçte şirketler arası yardımlaşma da öne çıktı. Yüzde 58’i iş ortaklarıyla bilgi, tavsiye, uzmanlık veya tesislerini paylaştıklarını belirtiyor. 4 Yüzde 40’ı ürün ve hizmetlerinin müşterilere ulaştırılmasında diğer şirketlerle işbirliği yaptıklarını söylerken; yüzde 29’u da daha fazla sayıda iş ortağıyla çalışmayı hedefliyor. l Ekonomi Servisi 1000 aboneden 63’ünün doğalgazı kesildi CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesini yantılayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 2019’da abone gruplarının binde 63’ünde, faturaların ödenmemesi nedeniyle zorun lu kesinti yapıldığını açıkladı. Ülkede 620 bini serbest tüketici olmak üzere yaklaşık 16.5 milyon doğalgaz abonesi bulunuyor. Dönmez, her 100 aboneden 7.64’ünün aboneliklerini iptal ettirdiğini belirtti. Doğalgaz fiyatlarının her yıl neredeyse yüzde 50 oranında arttığına dikkat çeken Gürer ise “Yurttaş doğalgaz, elektrik ve su gibi faturalı borçlarını ödeyemez duruma geldiği” diye konuştu. l Ekonomi Servisi Üretime devam eden çiftçinin, enflasyon sürekli artarken, tüccara sattığı ürün ise çoğunlukla maliyetin altında kaldığı için kazancı günden güne eriyor. Çiftçinin enflasyonu tüketiciyi yakacak Türkiye’de yaklaşık yüzde 90 oranında dışa bağımlı olan tarımsal girdi maliyetleri, kurdaki dalgalanma nedeniyle sürekli artıyor. Son olarak yem fiyatlarında son dönemde yaşanan yüzde 10’luk artışın, gıda fiyatlarına yansıyacağı belirtildi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) dün açıkladığı Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (TarımGFE) verilerine göre, endeks 2020 Mayıs’ta bir önceki aya göre yüzde 0.61, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 3.13, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6.62 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 10.31 yükseldi. Zam göründü Bir önceki yılın aynı ayına göre en fazla artış yüzde 10.68 ile hayvan yemi, yüzde 10.13 ile makine bakım masrafları ve yüzde 9.81 ile diğer mal ve hizmetler alt gruplarında yaşandı. Aynı dönem aralığında azalış gösteren alt gruplardan bazıları ise yüzde 1.30 ile tarımsal ilaçlar ve yüzde 0.80 ile gübre ve toprak geliştiriciler oldu. Öte yandan, dün Bloomberg’e konuşan TürkiyemBir Başkanı Ülkü Karakuş, yem fiyatlarındaki yüzde 10’luk artışın dolaylı olarak gıdaya yansıyacağını kaydetti. Hayvan sahibi işletmelerde maliyetlerin yüzde 45 ila 60’ını yemin oluşturduğu tahmin ediliyor. Artan maliyetler, et fiyatlarında da temel belirleyici oluyor. Bu yüzden yemde yerlileşme çalışmalarının başlatılmasını talep ediliyor. l Ekonomi Servisi Kriz derinleşiyor Analiz yapmak, olayı belirlemek, nedenlerini irdelemek, öngörülerde bulunmaktır. Günü kurtarmak için izlenen politikalar, finansal kriz, bankaların yükümlülüklerini, taahhütlerini zamanında yerine getirememe olasılığını da artırmaktadır. TCMB’nin sürekli rezerv kaybı, cari işlemler açığının büyümesi, banka kredilerinin genişlemesi, hanehalkının borç yükünün ağırlaşması, ülkeden sermaye çıkışı, makroekonomik riskler olarak finansal krize de yol açabilecek gelişmelerdir. Ulusal parası tam konvertibl olmayan ülkelerin merkez bankaları, dış borç servisini zamanında yerine getirebilmek, gerektiğinde kambiyo piyasalarına müdahale etmek, kur istikrarını koruyabilmek, piyasalara güven verebilmek için, uluslararası rezerv tutmak zorundadır. Bir ülkenin resmi uluslararası rezervi, yabancı para cinsinden finansal varlıklarıyla uluslararası standartta altın mevcudundan oluşur. IMF nezdinde rezerv dilimiyle FON’un tahsis ettiği özel çekim hakkı da (SDR) resmi rezerve dahildir. Uluslararası brüt rezervden merkez bankasının döviz yükümlülükleri indirilerek net rezerve ulaşılır. TCMB’nin brüt döviz varlığının ve yükümlülüğünün ana kaynağını, bankaların döviz tevdiat hesapları zorunlu karşılığı olarak yatırdıkları mevduat oluşturur. MB’nin döviz rezervinin yeterliliği değerlendirilirken, “Brüt Döviz Rezervi / Kısa Vadeli Dış Borç; Brüt Döviz Rezervi / Bankacılık ve Reel Sektör Konsolide Bilanço İçi Döviz Pozisyon Açığı; Net Döviz Rezervi / Cari İşlemler Açığı; Net Döviz Rezervi / Aylık Ortalama İthalat; Net Döviz Rezervi / Yıllık Döviz Gideri” gibi göstergeler dikkate alınır. TCMB’nin günümüzde net döviz rezervi oluşmadığından yukarıdaki göstergelere göre döviz rezervi yetersizdir. Kırılgan, dış borcu yüksek, cari işlemler açığı veren bir ülkenin döviz rezervinin yetersizliği, kredi değerliliğini etkilemektedir. TCMB’nin yedek akçesinin Hazine’ye aktarılması önemli değil, döviz rezervinin azalmakta oluşu risk oluşturur. Ülkeler arası fiziki mal ve hizmet hareketlerinin izlendiği cari işlemler hesabı, dış ticaret açığının büyümesi, turizm başta olmak üzere hizmet gelirlerinin azalması sonucu cari yılda açık vermekte ve açığın artması da beklenmektedir. Ülkenin dış ödemeler bilançosu tanım gereği dengede olduğundan, cari işlemler açığı oluştuğunda, açık, finans hesabı fazlası ve/veya rezerv azalışı ile fonlanır. Ülkeler arası fiziki mal ve hizmet hareketleri cari işlemler hesabında izlenirken, kaynak akımları finans hesabında yer alır. Finans hesabının üç ana alt bölümü; (1) doğrudan yabancı sermaye yatırımları, (2) yurtdışı yerleşiklerin menkul kıymet alımsatımının izlendiği portföy yatırımları, (3) dış borç, ana para hareketleridir. Yurtdışı yerleşiklerin, yeni bir tesis kurulmasına, mevcut bir işletmenin üretim kapasitesinin genişletilmesine, atıl bir tesisin yeniden faaliyete geçirilmesine yönelik, ülkenin üretim gücünü artırıcı yatırımları, doğrudan yabancı sermaye yatırımı olarak nitelendirilmektedir. AKP döneminde tüm istatistikler edildiği gibi, iyi görüntü verebilmek için, yabancılara gayrimenkul, duran varlık satışlarını da içerecek şekilde kapsamı genişletilmiştir. Cari yılda, dünya ekonomik koşulları nedeniyle doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında azalış beklenmektedir. Yabancıların DIBS ve hisse senedi satarak BIST’ten çıkmakta oluşları, yerli yatırımcıların da dış finansal pazarlara yönelmesi sonucu finans hesabının açık vermesi olağandır. Dünyada likidite bolluğuna karşın; ülkemizin dış borcunun yüksekliği, kırılgan ekonomiler listesinin başlarında yer alması yanı sıra, politik nedenlerle de dış borçlanması zorlaşmıştır. Dış borçlanma, ülkemizin risk priminin, kredi temerrüt swap puanının (CDS) yüksekliği nedeniyle de pahalı hale gelmiştir. Finans hesabından yeterli katkının gelmemesiyle rezervin tehlikeli biçimde azalması makroekonomik risk oluşturmaktadır. Bütçe olanaklarının sınırlı oluşu nedeniyle ekonominin canlandırılması yükünün, siyasal baskılarla, finansal riskleri de yüksek olan bankacılık kesiminin üzerine yıkılması, finansal krize giriş zeminini hazırlamaktadır. Cari işlemler açığının büyümesi, ülkeden sermaye çıkışı, uluslararası rezerv azalışı, banka kredilerinde hızlı genişleme, hanehalkı borç yükünün artması, fiilen reel negatif faiz uygulanması, bankaların mikro riskleri yanı sıra, makroekonomik risk oluşturmaktadır. Amaçları finansal istikrar sağlamak da olan TCMB ve BDDK’nin siyasal baskılarla, finansal istikrarı bozacak düzenlemeler yapmaları da finansal kriz riskini artırmaktadır. Mevcut ekonomik krize bir de finansal krizin eklenmesi halinde krizden çıkışın V dönüşü yapması bir yana U dönüşü yapması dahi zaman alacaktır. Günü kurtarma pahasına izlenen politikalar gelecekteki riskleri artırmaktadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle