17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 17 TEMMUZ 2020 CUMA DOLAR [email protected] AVRO STERLIN FAİZ TASARIM: SERPİL ÜNAY BORSA EKONOMI ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 6.8810 1 kuruş 7.8480 0.9 kuruş 8.6550 4.5 kuruş 10.22 Sabit 118.807 1067 puan 2683.99 3.09 lira 400.02 7 kuruş Jale Özgentürk YAKIN PLAN [email protected] Konut dolandırıcılarını MASAK’a şikâyet etti Türkiye’de sayıları 100 binin üzerinde olan konut mağdurları, haklarını alabilmek için yıllardır mücadele veriyor. Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Akif Hamzaçebi de bu mücadeleye yıllardır destek vermeye çalışıyor. En son Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde verdiği bir araştırma önergesi, ne yazık ki AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Hamzaçebi, mağdurların konut dolandırıcılığı yapan bazı şirketlere yönelik taleplerini bir dilekçe haline getirdi ve Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’na (MASAK) verdi. Türkiye Konutla Dolandırılanlar Hak Sahipleri Platformu’nun dolandırıcılıkla suçladığı firmaların araştırılmasını isteyen Hamzaçebi, dilekçesinde “Başta İstanbul’un Esenyurt ilçesi olmak üzere Türkiye’nin değişik bölgelerinde, özellikle yüksek nüfus artış hızından kaynaklanan konut ihtiyacını fırsat gören bazı kişiler, sayıları on binleri bulan ve daha çok toplumun dar ve ortaalt gelir grubuna mensup vatandaşlarımızı, konut edindirmek vaadiyle kurdukları inşaat firmalarını kullanarak, ön ödemeli konut satış yöntemi ile konut satış kampanyaları düzenlemek suretiyle dolandırmıştır. Firmalar ve projeler toplumun tanıdığı ve güven duyulabilecek kişiler aracılığı ile tanıtılarak güven duygusu oluşturulmuştur. Sonuç olarak mağdur vatandaşlar, şikâyete konu kişiler tarafından organize ve örgütlü bir şekilde planlanan hileler yoluyla aldatılarak dolandırılmıştır. Gerekli araştırma ve incelemenin yapılması ve ayrıca konunun başkanlığınızca ilgili Cumhuriyet savcılıklarına intikal ettirilmesi hususunda gereğini arz ederim” dedi. MASAK’tan bir sonuç çıkar mı, ne kadar sürede çıkar? Konut mağdurlarının önünde daha uzun bir yol var gibi! PANDEMININ YARATACAĞI IŞSIZLIK VE GELIR KAYBI, DÜNYADA TÜKETIM ALIŞKANLIKLARININ SORGULANMASINA NEDEN OLUYOR Paylaşım ekonomisi “Var olan ekonomik bir varlığın kullanılmayan süre içerisinde farklı bir kişiye veya kuruma kiralanarak, kaynak tüketiminin azaltılması yoluyla ekonomik değer yaratmak.” Yaklaşık 10 yıldır dünya gündeminde olan bu alışveriş düzenine “paylaşım ekonomisi” deniyor. Örneğin atıl duran bir eviniz ya da otomobiliniz var. Bir çim biçme makinesine sahipsiniz ama haftada sadece iki kez kullanıyorsunuz. Ya da restoran sahibisiniz, akşam saatlerinde satamadığınız yemekleriniz var. İnternet üzerinde oluşturulan platformlar üzerinden bu kaynaklarınızı belli bir gelir karşılığı paylaşıyorsunuz. Dünyada konut paylaşımında Airbnb ve otomobil paylaşımında ise Uber’le başlayan bu yeni modelin yarattığı ekonomik büyüklük, pandemi öncesinde açıklanan araştırmalarda, ABD’ye göre 335 milyar dolara, Avrupa Birliği’ne göre ise 500 milyar Avro’ya ulaşacaktı. İbrahim Aybar, otomobil sektörünün duayenlerinden biri. 16 yıl boyunca Renault Mais’in genel müdürlüğünü yapan Aybar, bir süredir bu konu üzerinde çalışıyor. Hatta İzmir Büyükşehir Belediyesi ile birlikte otomobil konusunda bir uygulamaya da danışmanlık yapıyor. Salgın öncesinde hızla büyüyen ve ilgi gören bu ekonomik modelin geleceği ne olacak, neler yaşanıyor sorularını ona yönelttim. Aybar, bu modelin, israfın önlemesi, fiyatları ucuzlatması, hayatı kolaylaştırması gibi önemli avantajlara sahip bir ekonomik model olduğunu söylüyor. Paylaşım sayesinde sosyal refahın artacağını, kaynakların doğru kullanılması ile yoksulluğun da azalacağını ekliyor. Demokratik bir iş modeli olarak yorumladığı modeli de şöyle açıklıyor: “Paylaşım ekonomisi, işsizliğin artışına bağlı olarak alım gücünün düştüğü ve bundan sonra daha da hızlı dü İsrafın, iklim değişikliğinin, sürdürülebilirliğin tartışılmaya başlandığı salgın sürecinde var olan kaynakların paylaşımı ile ortaya çıkan alışveriş modeli, paylaşım ekonomisi güçlenecek modellerden biri olarak yorumlanıyor. İbrahim Aybar BİR SAATLİK PAYLAŞIM İzmir’de uygulama ile 6000 üzerinde otomobil paylaşımı ger çekleşti. Paylaşımlar öğle saatlerinde artmaya başlıyor, saat 18.0019.00 arasında en üst seviyeye ulaşıyor. Paylaşılan her bir otomobilin ortalama kullanım süresi 115 dk. olarak gerçekleşiyor. ‘İSTEDIĞIN YERDEN AL ISTEDIĞIN YERE BIRAK’ Aybar, bu yılın başından itibaren İzmir’de “Akıllı Paylaşım” adıyla bir proje uyguladıklarını söylüyor. Başkan Tunç Soyer’in kararı ile İzmir için bir kent içi ulaşım politikası haline gelmiş ulaşımda paylaşım modeli. Aybar, dünyada paylaşım ekonomisinin en çok değer kazandıran dallarından birisinin otomobil paylaşımı olduğunu ekliyor. Verdiği bilgiler son derece ilginç: 4 Yapılan hesaplar, paylaşılan otomobillerin her yıl hava kirliliği kaynaklı 4.2 milyon zamansız ölümü önlediğini ortaya koyuyor. 4 Buna ek olarak araç paylaşımı her yıl kişi başına 1 ton Co2 salınımını önlüyor. 4 Gelecek yıllarda paylaşım uygulamaları yaygınlaştıkça dolaşımdaki araç sayısı üçte bir oranında azalabilecek. 4 Otomobil paylaşanlar, diğer otomobil sahibi sürücülere oranla yüzde 70 daha az otomobil kullanıyor. 4 Otomobil paylaşımı ile trafik yoğunluğu üçte bire düşüyor ve kamusal alanlarda park ihtiyacı yüzde 95 azalıyor. Aynı zamanda sera gazları yüzde 62 oranında azalıyor. 4 Otomotiv sektörünün geleceğini otonom sürüş, mobilite, araç paylaşımı, bağlanabilirlik ve elektrifikasyon konuları belirleyecek. şeceği bir süreçte tüketicinin ihtiyaçlarına daha makul maliyetlerle erişim imkânı sağlayacak. Ve büyümeye devam edecek.” Dünyada paylaşım ekonomisi üze rine yapılan yorumlar ve Aybar’ın anlattıkları, işsizliğin ve gelir kaybının patlayacağı pandemi sonrası için önemli bir model olma potansiyeli taşıyor. 2024’te ilk 5 ekonominin 4’ü Asya’dan olacak... Ya Türkiye? Bol keseden sallamak kolaydır. Hele karşına “her dediğine kafa sallayan” bir kitle almışsan; kendi yandaş ana akım medyanı yaratmışsan; karşı çıkan her kesimi bir şekilde susturmanın yolunu bulmuşsan... Daha geçen ayın sonunda vermişti müjdeyi sayın Cumhurbaşkanı. Ekonomideki toparlanma sinyallerinin oldukça güçlü olduğunu belirtmiş ve “Bu süreçten hızlı bir şekilde çıkacağımıza inanıyorum. Ekonomide büyük bir ivme bekliyoruz. Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokma hedefimize hiç olmadığımız kadar yakınız” demişti. Erdoğan’ın kafasındaki Türkiye hedefine nasıl yaklaşacak bilemeyiz ama içinde bulunduğumuz ülke, bırakın ilk 10 ekonomi arasına girmeyi, geriledikçe geriliyor. Krizi giderek derinleştiriyor. İşsiz ordusu büyüyor ve daha da büyüyecek. Zaten kronik bir işsizlik vardı; pandemi bunu hızlandırdı, artırdı. Makyajlı TÜİK verilerini bir kenara bırakırsak DİSK verilerine göre ülkede 17.7 milyon gerçek işsiz var. Genç işsizlik ise yüzde 25’e dayandı. Çalışma yaşında olan her 4 gençten biri işsiz. İş bulamıyor. Hanehalkının borç yükü ağırlaşıyor. Ülkeden sermaye çıkışı hızlandı, paranın değeri her gün daha eriyor... Toparlanamıyoruz. Toparlanamayız... Çünkü yanlış politikalarla doğru yolda ilerleyemezsiniz. Üretime, eğitime, bilime odaklanmadan; gelir eşitsizliğini azaltmanın yollarını bulmadan bunun çözümü yok. 2024’ün ilk 5’i Aşağıdaki grafik ibretlik. Dünyanın en büyük 10 ekonomilerindeki değişimi gösteriyor. Dünya Bankası ve IMF’nin ortak çalışması. KURBANLIKLAR YÜZDE 8 ZAMLI İstanbul’a dün itibarıyla kurbanlıkların girmeye başladığını söyleyen Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği (ETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yücesan, “Büyükbaş kilogram fiyatında geçen yıla göre yüzde 78 aralığında artış var” dedi. Büyükbaşların kilosunun 28 liradan başlayıp 30 liraya kadar çıktığını belirten Yücesan, küçükbaşta ise Anadolu ırklarının 30 liradan, Trakya kıvırcığının 33 liradan başladığını duyurdu. Bu yıl salgın nedeniyle insanların hayvan satış merkezlerinden uzak olmak istediğini, bu yüzden bağışa yöneldiğini dile getiren Yücesan, şöyle devam etti: “Bu yıl salgın nedeniyle hiç olmayan bir şeyi görüyoruz. İnsanlar genelde bağışa yöneldi. Bağış hisselere inanılmaz bir talep var. Görüştüğümüz vakıf ve dernekler, ‘Geçen yıl bayramın birinci gününde ulaştığımız bağış sayısının iki katına 15 gün önceden ulaştık’ diyor. Mehmetçik Vakfı, Kızılay, Diyanet Vakfı, yardım dernekleri ve tüm ilgili STK’lere bağış artmış durumda.” l AA T.C. MARMARA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NDEN SIFATIYLA) ESAS NO: 2020/28 Esas Davacı vekili tarafından hasımsız olarak mahkememizde açılan çek iptali davasında, davacı aşağıda dökümü yapılan çek iptalini istemiş olup; davacının zilyetliğinde bulunduğu sırada kaybolduğunu bildirilen; Akbank, Sorgun Şubesinin, TR42 0004 6004 5188 8000 0474 50 IBANHesap Numaralı Z0077223 Çek Seri Numaralı, Keşideci EFETAŞ MADEN SAN. TİC. VE LTD. ŞTİ. tarafından keşide edilmiş, 31/07/2020 vadeli 7.000,00 TL tutarlı çek, yapraklarını bulanların işbu ilan tarihinden itibaren üç ay içinde Mahkememizin 2020/28 esas sayılı dava dosyasına müracaatları, aksi takdirde belirtilen çeklerin iptaline karar verileceği hususu ilan olunur. 03/06/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1188848) Yurttaşın kazancı barınmaya gidiyor Geçen yıl hanehalkı bütçesinden en yüksek payı konut ve kira aldı. Ulaşım ve haberleşmeye ayrılan bütçe azaldı. Hayat pahalılığının her yıl katlanarak arttığı ülkede, yurttaşın kazandığı da ancak sürekli zamlanan barınma ihtiyaçlarına yetiyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) dün açıkladığı “Hanehalkı Tüketim Harcaması, 2019” verileri, yurttaşın geçen yılki bütçesini gıda ve kiraya ayırdığını; sağlık, lokanta ve otel harcamalarının payının 2018 ile aynı kaldığını ortaya koydu. Buna göre: 4 Geçen yıl tüketim amaçlı yapılan harcamalar arasında en yüksek payı yüzde 24 ile konut ve kira harcamaları aldı. 2018’deki payı yüzde 23.7 idi. 4 TÜİK’e göre, 2019’da kira ücretleri bir önceki yıla göre yüzde 12 zamlanarak 1.012 liraya çıkmıştı. 4 Alkollü içecek, sigara ve tütün harcamalarına bütçeden ayrılan pay yüzde 4’ten yüzde 4.3’e, giyim ve ayakkabı harcamalarının payı yüzde 4.8’den yüzde 5’e, eğitimin payı da yüzde 2.3’ten yüzde 2.5’e yükseldi. 4 Sağlık harcamalarının payı yüzde 2.2, lokanta ve otel harcamalarının payı yüzde 6.5 olarak bir önceki yılla aynı kaldı. l Ekonomi Servisi Ulaşıma ayrılan bütçe azaldı Geçen yıl hanehalklarının tüketim amaçlı yaptığı harcamalar arasında ulaşım, haberleşme, mobilyaev aletleriev bakım hizmetlerinin payı azaldı. Ulaşımın payı 2018’de yüzde 18.3 iken 2019’da yüzde 16.5’e geriledi. Geçen yıl şehirlerarası otobüs ücretleri yüzde 4, dolmuş ücretleri yüzde 17.5, taksi ücretleri yüzde 23 zamlanmıştı. Zamlardan dolayı bu alandaki ortalama tüketim harcaması 813 liradan 818 liraya yükseldi. Haberleşmenin payı yüzde 3.8’den yüzde 3.6’ya inerken mobilya ve ev bakımın bütçedeki payı ise yüzde 6.5’ten yüzde 6.4’e düştü. Yoksulluk sınırı 1000 TL birden arttı Birleşik Metalİş Araştırma Merkezi’ne (BİSAM) göre son 17 yılda açlık sınırı 5.3 kat arttı. Buna göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı haziran ayında, yıllık bazda yüzde 14.5 artışla, 2 bin 66 liradan 2 bin 367 liraya yükseldi. Bu tutar İstanbul’da 2 bin 535 TL iken İzmir’de 2 bin 608 TL’ye çıkıyor. Gıdayla birlikte tüm diğer gerekli harcamaları yansıtan “yoksulluk sınırı” ise 8 bin 186 TL oldu. Bu tutar son bir yılda 1.041 lira birden arttı. Son bir yılda sadece süt ve süt ürünleri için yapılması gereken harcama tutarı ise 108 lira birden yükseldi. l Ekonomi Servisi 2024 yılının öngörüsü: Bırakın ilk 10’u; ilk en büyük 5 ekonominin 4’ü Asya’dan. İlk sırada Çin. İkinci ABD. Sonra sırasıyla Hindistan, Japonya ve Endonezya... Dünyanın ekonomik güç merkezi hızla doğuya kayıyor. 1992 yılında ne Hindistan ne Endonezya vardı ortada. 2008 yılında da ilk 10 içinde değildiler. Nasıl başardılar? Ya da soruyu şöyle soralım: Bizim yapamadığımızı onlar nasıl yaptılar? Onlar da bizim gibi “bilim ve eğitimi geri plana itmiş” olsalardı yine de ilk 5 içinde yer alabilirler miydi? Yanıtınız hayır değil mi? Asya’nın gelişen orta sınıfı, GSYİH’deki kıtasal değişimin nedenlerinden biri. Küresel ekonomiye yeni giren 2.4 milyar insandan bahsediyoruz. Endonezya’nın yanı sıra Filipinler ve Malezya’nın da önümüzdeki yıllarda işgücünü önemli ölçüde büyütmesi ve ortalama harcanabilir gelirlerini artırması bekleniyor. Çin’in Huawei’si ve Hindistan’ın Tata’sı gibi başka yeni Asya çokuluslu şirketlerinin küresel sahnede ortaya çıkacağı kesin. AsyaPasifik’teki gelişmekte olan ülkelerdeki hükümetler, harıl harıl yoksulluğun, altyapı eksikliğinin ve diğer önemli engellerin üstesinden gelme yarışındalar. Dijital dönüşümün mevcut iş alanlarını da dönüştüreceğinin bilincindeler ve eğitim politikalarını buna göre şekillendiriyorlar. Bilim üretmeden teknoloji üretemeyeceklerinin çok iyi ayırdındalar. Özellikle de temel bilimlere yönelik araştırmalara büyük fonlar aktarıyorlar. Çünkü temel bilimlerde belli bir yetkinliğe ulaşmadan teknolojide dışa bağımlılığı azaltmanın çok zor olduğunu biliyorlar. Türkiye’nin bilimsel makale sayısı Çin’in sadece yüzde 7’si kadar. Çin gibi Hindistan, Güney Kore ve Brezilya’da bilim ve eğitimi odaklarına alan ülkeler. Sonuç: Onlar orta sınıflarını zenginleştirerek, yeni küresel markalar yaratarak büyüyor. Türkiye ise uluslararası ticarette yenilik ve katma değerli yeni teknolojilerle değil orta ve düşük teknolojisi ile pay almayı sürdürme peşinde. Bundan vazgeçmedikçe ilk 10 büyük ekonomi hedefi “boş bir söylem” olmanın ötesine geçemez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle