17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 5 15 TEMMUZ 2020 ÇARŞAMBA Davası bahane edilen emekli matematik öğretmeni, Ayasofya’yı takıntı haline getirmiş Takıntı karşılık buldu Ayasofya’yı müze olmaktan çıkarmak için davası bahane edilen Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği Başkanı İsmail Kandemir’in, Ayasofya’yı yıllardır takıntı haline getirdiği belirlendi. Öğretmen okulu mezunu, emekli matematik öğretmeni olan İsmail Kandemir’in daha önce de Ayasofya’yı müze yapan kararnamedeki Atatürk’ün imzasının sahte olduğunu iddia ettiği ve olumsuz yanıt aldıIŞIK ğı saptandı. Kandemir’in, KANSU Ayasofya’nın müze olmaktan çıkarılmasına ilişkin 2005’te yaptığı benzer bir iptal ve yürütmeyi durdurma başvurusunun da Danıştay tarafından reddedildiği biliniyor. İsmail Kandemir’in, Ayasofya’nın müze olmaktan çıkarılmasına ilişkin takıntısı 1990’lı yıllarda başladı. İsmail Kandemir’in, Ayasofya’nın ibadete açılmasına ilişkin Kültür Bakanlığı’na yaptığı tarihsiz başvurusuna, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü 19 Ocak Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği Başkanı İsmail Kandemir, daha önce Ayasofya’yı müze yapan kararnamedeki Atatürk’ün imzasının sahte olduğunu iddia etmişti. 1995’te olumsuz yanıt verdi. Kültür varlıklarına sahip çıkılması, korunması ve gelecek kuşaklara aktarılmasının Kültür Bakanlığı’nın görevleri arasında olduğu kaydedilen yanıtta, şöyle denildi: “24.11.1934 tarihinde alınan Bakanlar Kurulu kararı ile anıt, müze olarak hizmet vermeye devam eden Ayasofya anıtı, yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgi ile izlediği tarihi bir binadır. Dünya Kültür Mirası Listesi’nde de yer alan Ayasofya’nın bir anıtmüze olarak korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması yolunda restorasyon çalışmaları sürdürülmektedir.” Aynı günlerde İsmail Kandemir, Eminönü Müftülüğü’ne dilekçe yazarak, Fatih Sultan Mehmet’in Ayasofya’yı camiye çevirerek İslam alemine hediye ettiğini belirterek, Ayasofya’da imam kadrosu olup olmadığını sordu. Müftülük, Büyükaya sofya Camii’nin imamhatip kadrosu bulunduğunu kendisine bildirdi. Sahte imza savı İsmail Kandemir, 20 Aralık 1996 tarihli bir dilekçe ile de İçişleri Bakanlığı’na başvurarak, Ayasofya’nın müze yapılmasına ilişkin 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının altındaki Atatürk’e ait imzanın sahte olduğunu ileri sürdü. Emniyet Genel Müdürlüğü, bu dilekçeye Ocak 1997’de verdiği yanıtta, Atatürk’ün kararnamedeki imzası ile başka imzaları arasında farklılık olabileceği belirtilerek, şu görüşlere yer verildi: “... bu farklılıkların söz konusu imzanın sahte olduğu yolunda bir sonuca ulaşabilmesi açısından yeterli sayılamayacağı görüşündeyiz. Çünkü, imza incelemelerinde esas olan biçimsel mukayese olmayıp kişilerin asli yazım karakterlerinin teşhisi ve mukayesesidir.” Bu başvurularından sonuç alamayan İsmail Kandemir, 2004 yılında, Ayasofya ile ilgili olarak çeşitli dergi, gazete ve kitaplardan aldığı kimi alıntıların, fotoğrafların, kesiklerin, dilekçelerin, resmi yazıların istiflendiği “Ulu Mâbed Ayasofya” adlı bir kitap yayımladı. Kitabın önsözünde, “Ayasofya’nın sadece bizlerin değil, tüm insanlığın; büyük bir tarih, kültür ve dini hazinesi” olduğunu savunduktan sonra Ayasofya’nın müze yapılmasına ilişkin bir kararnamenin (İcra Vekilleri Kararı) olmadığını da ileri sürdü. Kitabında böyle bir kararname olmadığını ileri süren İsmail Kandemir, 2005’te olmadığını söylediği kararnamenin iptali ve yürürlüğünün durdurulması için Danıştay’a başvurdu. Danıştay bu davayı reddetti. Yıllar sonra, aynı İsmail Kandemir yine benzer bir başvuru yaptı ve daha önce reddedilmiş olan dava konusu, bu kez Saray’ın atadığı, AKP’ye yakın isimlerden oluşan Danıştay 10. Dairesi üyelerince sonuçlandırıldı ve Ayasofya’nın müze yapılmasına ilişkin 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararı iptal edildi. l ANKARA CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sert sözlerle yüklendi Bir numaralı siyasi ayaksın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisinin FETÖ’nün bir numaralı siyasi ayağı olduğunu belirterek, “Bunları devletin kılcal damarlarına sen yerleştirdin” dedi. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın darbe girişiminin olacağını bildiği için 15 Temmuz’da Marmaris’te olduğunu kaydetti. CHP lideri Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında şunları dile getirdi: n Çantaları 50 bin dolar: Tarımsal sulamada kullanılan elektriğin fiyatı yüzde 108 arttı. Mardin’de onlarca köyün elektriği mayıstan bu yana kesik. Şanlıurfa’da da çiftçiler perişan vaziyette. Şanlıurfa bütün oylarını yıllardır AK Parti’ye veriyor. ‘Üretsen de üretmesen de zaten sen bana oy veriyorsun’ diyor. Onların hanımlarının elindeki çantanın değerini biliyor musun Urfalı kardeşim? 50 bin dolar. Senin 10 yıllık elektrik masrafın. Sen gidiyorsun alın terine değil, 50 bin dolarlık çantaya oy veriyorsun. n İki 15 Temmuz: 16 Temmuz’da Meclis’e geldim. Bir konuşma yaptım. O gün Meclis’te ne söylediysem AK Partililer alkışlıyordu, bugün aynı şeyleri söylüyorum AK Partililer karşı çıkıyor. Neden? İki 15 Temmuz var. Sarayın 15 Temmuz’u, halkın 15 Temmuz’u. O gün bedel ödeyenler için paralar toplandı. Bu paraları biz takip etmeseydik tamamen yok edeceklerdi. n Öğrenilmesin diye: 15 Temmuz için araştırma komisyonu kuruldu. Bu komisyona iki kişinin gelmesini Erdoğan yasakladı. MİT Müsteşarı, Genelkurmay Başkanı o gecenin bütün ayrıntılarını biliyor. Milletin Meclisi’ne atamayla gelmiş iki kişiyi çıkartmadı, darbe girişiminin perde arkası öğrenilmesin diye. Müyesser Yıldız şimdi hapiste 15 Temmuz’un perde arkasını inceliyordu. Sen misin araştıran, hapse attılar. n Olacağını biliyordu: Erdoğan niye gider, gizlenir Marmaris’e? Sen gidip Marmaris’te niye saklandın? Çünkü darbe girişiminin olacağını biliyordun. Ne olur, ne olmaz diye gittin. Soruşturmalar açıldı, garibanların tamamı, askeri öğrenciler içeride. Parası, dayısı olan dışarıda. Sarayın 15 Temmuzu’ndan sonra Lale Devri başlamıştır. Rejimi değiştirdiler. Parlamenter sistemden, tek adam parti devletine geçtik. n ABD’ye gidecekler: 15 Temmuz’u fırsat bilip malı aile boyu götürüyorlar. ABD’de gökdelen yapıyorlar. Muhammet Ali Clay’ın çiftliğini aldılar. Dönem değişirse hep beraber ABD’ye gidecekler. Benim içimi acıtan, Türkiye’yi yöne MAN ADASI DAVASI Mahkemeden yine tazminat kararı Trump ile görüştü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yakınlarının Man Adası’na para gönderdiği iddiası üzerine CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na açılan tazminat davası, İstinaf Mahkemesi’nin bozma kararının ardından dün İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yeniden gö dün telefonda görüştü. İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre görüşmede Libya krizi başta olmak üzere bölgesel gelişmeler hakkında fikir alışverişinde bulunuldu. Açıklamada, Erdoğan ve Trump’ın hem 100 milyar dolarlık ticaret hedefine ulaşıl rüldü. Mahkeme, 7 Haziran 2018 tarihli ilk kararında direnerek Kılıçdaroğlu’nun, davacılar Recep Tayyip Erdoğan’a 110 bin TL, Ahmet Burak Erdoğan’a 15 bin TL, Ziya İlgen’e 17 bin TL, Musta Erdoğan ması hem de Libya’da kalıcı istikrarın sağlanması için iki müttefik olarak daha yakın çalışma hususunda mutabık kaldığı belirtildi. l AA fa Erdoğan’a 25 bin TL, Osman Ketenci’ye 20 bin TL, Mustafa Gündoğan’a ise 10 bin TL olmak üzere toplam 197 bin lira manevi tazminat ödemesine karar verdi. Davayı takip eden CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu adliye önünde yaptığı açıklamada “Genel Başkanımızın 83 milyonun hakkını, hukukunu savunurken söylediği hakikatlerin karartılarak nasıl cezalandırıldığının acı 1934’teki kararı hedef aldı ‘Bir yanlışı düzeltiyoruz’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk’ün imzasının bulunduğu Ayasofya’yı müzeye çeviren Bakanlar Kurulu kararını bir kez daha hedef alarak “1934’de kimler müzeye çevirdi? Bir yanlışı biz düzeltiyoruz” diye konuştu. seden değil müzeden camiye dönüştürüldü. Fetihten önceki haliyle tasavvur etmekte ısrar etmenin ardında gaflet yoksa başka şeyler aramak gerekir. Fethin sorgulanışının bir adım gerisi Söğüt, onun bir adım gerisi Malazgirt, İznik’tir. gın sonrası yaşanan normalleşme sürecinde benzer tavırlarla karşı karşıyayız. Türkiye’yi dışarıda bırakanların zihinlerindeki saplantılarla hareket ettikleri ortadadır. Suriye’de, Libya’da bunu görüyoruz. Tarihinde sömür gerçeğini yaşadık. CHP’liler, haki Kabine toplantısı, Erdoğan baş Bizim farklı dinin mensuplarına, ge ve katliam lekesi bulunmayan kati söylemeye devam edecekler” dedi. l İç Politika kanlığında Saray’da gerçekleştiril mabetlerine karşı düşmanlığımız, bir ülke olarak aynı anlayışla ça di. Toplantı sonrası konuşan Erdo hasımlığımız yok. lışmamızı sürdüreceğiz. ğan, özetle şunları söyledi: n Tek parti dönemini hedef n CHP liderini eleştirdi: ten bir kişinin malvarlığının Amerika’da olması. Bizi kızdırma malvarlığını araştırırız tehdidine tek kelime edemeyen bir kişinin Türkiye’yi yönetmesini kabul edemiyorum. n Bunun adı sahtekârlık: Ayasofya’nın ibadete açılma n Zirve geride kaldı: Salgın sürecinde ne hastanelerde, ne ilaçlarda ne de güvenlikte zaafiyete ve mağduriyete meydan verdik. Hamdolsun salgının zirvesini geride bıraktık. Halen süren kimi kısıtlamaları salgının seyriyle en kısa sürede yeniden değerlendireceğiz n Ayasofya tartışmaları: Kili aldı: 1934’de kimler müzeye çevirdi? Şimdi de biz aslına rücu ettiriyoruz. Bir yanlışı biz düzeltiyoruz. Olay bu kadar basit. Türkiye’nin istiklal ve istikbal davası her alanda ilelebet devam edecektir. n Avrupa Birliği üyeliği: Avrupa Birliği’nde komik bahanelerle hep dışarıda tutulduk. Sal Tankların koruması altında, o gece belediye başkanının evine giden bir ana muhalefet başkanı vardı. Kendisine “tankların arasından nasıl gittiniz” deyince “haberim olsaydı ben de gelirdim” diye cevaplayacak kadar seviye kaybı yaşayan ana muhalefet lideri. l ANKARA/Cumhuriyet sı ilk kez 2005’te gündeme gel miş. Dava açılmış. Danıştay 10. Dairesi reddetmiş. 2008’de İYİ PARTİ GENEL BAŞKANI AKŞENER’DEN İHANET TEPKİSİ: Kendine gel Erdoğan bir dava daha açılıyor, bu da reddediliyor. 2016’da tekrar Danıştay’a dava açılıyor. Bu davaya Cumhurbaşkanlığı avu katları müdahil oluyor. Avu katlar benzer başvuruların yapıldığı ve reddedildiği yönünde kesin karar olduğunu dile getiriyor. Danıştay 10. Dairesi 1934’te alınan kararı iptal ediyor. Erdoğan bunun üzerine açıklama yapıyor: Ayasofya’nın yeniden camiye döndürülmesi kararlılığımız sonucudur. Devlet yönetiminde ikiyüzlülük olmaz. Avukata git buna itiraz et diyorsun, sonra kahraman gibi HDP EŞBAŞKANI BULDAN: NASIL IBADET EDECEKSINIZ HDP Eşgenel Başkanı Pervin Buldan, Ayasofya’nın ibadete açılmasına ilişkin, “Ayasofya ibadete açıldı. Peki, halka adaletin, refah ve huzurun kapısını ne zaman açacaksınız? Yolsuzluğun, israfın, şatafatın kapısını ne zaman kapatmayı düşü İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ayasofya konusunda Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef alınmasına, “Kendine gel Erdoğan. Utanmadan tarihe ihanet yakıştırması yapmak, makamı ne olursa olsun kimsenin haddi değil. Ayasofya’nın fatihi Fatih Sultan Mehmet, Cumhuriyet dönemindeki fatihi Mustafa Kemal Atatürk’tür” tepkisi gösterdi. Erdoğan’a, Danıştay’ın aldığı Andımız kararına yönelik çağrıda da bulunan Akşe leler sessiz sedasız yürütülmeye devam ediyor. Ayasofya Fatih’in emaneti denirken, İstanbul’un da Fatih’in emaneti olduğu unutulup, yine o beş müteahhide rant yaratma peşinde koşuluyor. Akşener, konuşmasının bir bölümünde kürsüyü şiddet mağduru avukat Ezgi Ulugün’e bıraktı. Ulugün, eski eşi tarafından “tehdide, psikolojik şiddete ve işkenceye maruz kaldığını” belirtirken “Kendimi mahkemenin ve devletin ko ortaya çıkıyorsun. Bunun adı nüyorsunuz? Vatandaş çöpten ek ner, “Evlatlarımızın ‘Türküm’ deme ruması altında hissedemeyip, ya sahtekârlıktır. Şu iki fotoğrafa bakın (İstanbul’un eski ve yeni fotoğraflarını göstererek) Ayasofya, Topkapı ve Sultanahmet. İstanbul’un en değerli siluetleri böyle hançerlendi. Camiler gökdelenlerin altında kaldı. İktidarı uğruna kullanamayacağı hiçbir şey yoktur. mek toplarken, işsizlikten intihar ederken Ayasofya’da nasıl ibadet etmeyi düşünüyorsunuz” dedi. Partisinin grup toplantısında, AKP’nin halkın sorunlarını bir kenara bırakarak kendi iktidar hesaplarıyla uğraştığını kaydeden Buldan, şunları dile getirdi: “İktidarları boyunca 25 milyon yoksul, milyonlarca işsiz yarattılar. İşten, aştan, ge sinden korkmayın” dedi. Akşener’in konuşmasının satırbaşları şöyle: n Siyasete kapatılsın: Ayasofya ibadete açılsın ama siyasete kapatılsın. Erdoğan, kavgadan beslenen bir ruh haliyle, Cumhuriyetle bitmeyen kavgasının dışavurumu niteliğinde, birleştiren değil ayrıştıran bir konuşma yaptı. Utanmadan, Atatürk’ün cumhurbaşkanlığı döne şadıklarımı kamuoyuyla paylaşmak zorunda kaldım” dedi. Ulugün, İstanbul Sözleşmesi’nin ve bu temelde hazırlanan yasanın, kendisi gibi şiddet gören kadınları koruduğunu vurguladı. Hakaret Meclis’te Öte yandan, İYİ Parti milletvekili Aytun Çıray, Ayasofya’nın cami n Erdoğan tarihini bilmiyor: lecekten umudunu kesen gençlerin minde alınan kararı hem hukuki bir ye çevrilmesinin ardından sosyal Atatürk’e, o dönemin yöneticilerine hakaret ediyor. Erdoğan Milli Kurtuluş Savaşı’nı bilmez. Erdoğan İstanbul’un nasıl işgal edildiğini bilmez. Padişahın diz çöküp devleti teslim ettiğini de bilmez. Erdoğan’ın tek bildiği yeşil dolarlardır. l ANKARA/Cumhuriyet sayısı sadece son bir yılda 1 milyon 300 bine yükseldi. AKP zenginleştikçe halk fakirleşiyor ve kurdukları bu bozuk düzende gelir adaletsizliği uçurumu her geçen gün büyümeye devam ediyor. İşçi, emekli, esnaf, çiftçi, üretici kan ağlıyor. İflaslar artıyor, her gün yeni kepenkler kapatılıyor.” l ANKARA/Cumhuriyet hata hem de ihanet olarak tanımladı. Kendine gel Erdoğan, ağzından çıkanı kulağın duysun. Ayasofya’yı yeni Türk devletinin kayıtlarına cami olarak tescil ettiren ikinci kişi o beğenmediğin Atatürk’tür. n Hukuk tanımıyorlar: Kanal İstanbul çılgınlığındaki rant öyle bir gözlerini bürümüş ki ne mahkeme ne hukuk tanıyorlar. İha medyadan Atatürk’e yapılan hakaret içerikli paylaşımları Meclis gündemine taşıdı. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Çıray, “Atatürk’e küfreden bu şeref yoksunu hainler hakkında hukuki işlem başlatılmış mıdır, başlatılmamış mıdır?” sorusunu yöneltti. l ANKARA/Cumhuriyet Bir şeylerin yıldönümü... ama nelerin yıldönümü? Temmuz ayında yıldönümleri çok... Mesela Temmuz, 1980’de Nihat Erim’in öldürülmesinin ve siyasilerin “yine” üzüntü mesajları vermesinin yıldönümü. 1981’de Denktaş’ın “Kemalist çizgide birleşerek komünizme teslim olmayacağız” demesinin... 1982’de hazırlanmakta olan yeni anayasanın mimarı Prof. Orhan Aldıkaçtı’nın “Bir sistem getirmeye çalıştık. Buna göre kimse ben istediğimi yaparım diyemeyecek” demesinin... 1983’te Barış Derneği davasında askeri savcının sanıklar için 8 ile 15 yıl hapis cezası istemesinin... 1984’te Erdal İnönü’nün “demokrasiye sahip çıkacağız” demesinin... 1985’te Türkİş’in hükümete söz geçirememesinin... 1986’da Adnan Oktar’ın DGM’de yargılanmasının... 1987’de PKK’nin Diyarbakır’da köy basıp biri üç aylık bebek, dört kişiyi öldürmesinin... 1988’de 1.5 milyarlık hayali ihracat suçundan yargılanan Haluk Naci Ezgi’nin Özallar’ın düğününe davetli olmasının... 1989’da Erdal İnönü’nün Güneydoğu’yu kastederek “Ülke bütünlüğü tehlikede” demesinin yıldönümü. 1990’da Barolar Birliği’nin Yargıtay’a ateş püskürüp yeni adli yıl için ayrı alternatif tören düzenleyeceğini açıklamasının... 1991’de Erdal İnönü’nün CHP Genelbaşkanlığı’na Baykal karşısında zorlanarak seçilmesinin... 1992’de TBMM bBaşkanı Cindoruk’un Cumhurbaşkanı Özal’a “Cumhurbaşkanı Meclis’le zıtlaşmamalı” diye öğüt vermesinin... 1993’te Spil Dağı’nın eteklerindeki şeriat kampının kapatılmasını isteyen valiye polislerin “Orada dini eğitim yok” diye rapor vermesinin, sonra valinin bizzat giderek kampı kapatmasının... 1994’te Refah Partisi’nin, kendi kalesi olan Fatih’te sandığı ANAP’a kaptırmasının... 1995’te Bayrampaşa Cezaevi’nde terör örgütlerinin eğitim çalışması yaptığı haberlerinin çıkmasının... 1996’da Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’nın “Atatürkçülerin kellesini kopartacaklar” demesinin ve sürülmesinin... 1997’de Zaman gazetesinin, Mesut Yılmaz hükümeti seçimi kazandığında “Hayırlı olsun” manşeti atmasının... 1998’de Batı Çalışma Grubu’nun şeriatçı örgütlenmenin ulaştığı büyük boyutu ortaya koyduğu raporu yayımlamasının... 1999’da Hürriyet’in Ahmet Kaya için “Şerefsiz” manşeti atmasının yıldönümü. 2000’de Ecevit’in AB’ye girmek için ölüm cezasının kaldırılması gerektiğini savunmasının... 2001’de Cumhurbaşkanı Necdet Sezer’in anayasa değişikliği konusunda Avrupa Birliği’ne uyumlu düzenlemeler yapılması gerektiğini söylemesinin... 2002’de Cumhurbaşkanı Sezer’in istifa eden Kemal Derviş’i durdurmasının... 2003’te Amerika’nın Irak’taki Türk askerlerini cezaevine atmasının... 2004’te Başbakan Erdoğan’ın ABD, Irak ve İsrail kuşatmasındaki İran’a ziyaretinin ve muhafazakârlardan destek almaya çalışmasının... 2005’te Türk Telekom’un özelleştirilmesinin... 2006’da Atatürk Orman Çiftliği’ni belediyeye tahsisi eden yasa onaylanmadan mescit yapımına başlanmasının... 2007’de AKP’nin seçim başarısını bazı gazetelerin “Bu da halkın muhtırası” diye vermesinin... 2008’de Taraf gazetesinin, Ergenekon iddianamesiyle ilgili haberi derin devleti kastederek “1923’te kuruldu, 2008’de arınıyor” manşetiyle duyurmasının... 2009’da Yeni Şafak’ın, “Faili meçhul cinayetler ve Ergenekon soruşturmalarını yürüten isimlerin tayini için 21 gündür HSYK’yi kitleyen üyeler ikna oldu. Özel savcı ve hâkimler yerinde kaldı” diye haber yapmasının yıldönümü. 2010’da Abdullah Gül’ün “Tamamen yeni ve önyargılardan uzak bir anayasa yapılması daha iyi olurdu” demesinin... 2011’de Taraf gazetesinin, kritik yüksek askeri şura öncesi Çankaya Köşk’ünde yapılan zirvenin ardından Genelkurmay Başkanı’nın ve kuvvet komutanlarının emekliliklerini istemelerine dair haberi “Daha karpuz kesecektik” diye duyurmasının... 2012’de Başbakan Erdoğan’ın, iman edenlerin birbirini sevmek zorunda olduğunu söyleyip “Birbirimizi dışlayamayız, ötekileştiremeyiz” demesinin yıldönümü. 2013’te Başbakan Erdoğan’ın,Gezi’ye destek verenlere linç çağrısı yapmasının... 2014’te Başbakan’ın, “Halkın seçtiği cumhurbaşkanı herkesin cumhurbaşkanı olacak” demesinin... 2015’te Meclis’te dokunulmazlık restleşmeleri yapılmasının... 2016’da tuhaf bir darbe kalkışmasının... 2017’de Başbakan’ın ana muhalefet liderine “Sokakta adalet aranmaz. Sokakta aranan adaletin adı intikamdır” demesinin... 2018’de Başbakan’ın artık partili cumhurbaşkanı olmasının... 2019’da Cumhurbaşkanı’nın “Ruhlarını iblise satan müptezeller Türkiye’yi asla ele geçiremeyecekler” demesinin yıldönümü. 2020 Temmuzu’ndaki tüm yıldönümleriniz bir kez daha kutlu olsun! ADD’den Diyanet Başkanı Erbaş için suç duyurusu Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, Ayasofya kararından sonra yaptığı “Sadece ibadet etmekle kalınmasın ve bir mektep bir medrese olsun” açıklamasına tepki göstererek, suç duyurusunda bulundu. ADD tarafından yapılan açıklamada, “Erbaş’ın sözleri Tevhidi Tedrisat ve anayasal ilkelere aykırıdır. Lozan’da emperyal devletler, Tekli Hukuk Sistemine karşı çıkarak, Osmanlı’nın Çoklu Hukuk Sistemi’ni talep etmişlerdir. Aynı Çoklu Hukuk Sistemini, Çoklu Baroyu kimlerin neden istediği sorgulanmalıdır” denildi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle