21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
YORUM/HABER EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 11 15 TEMMUZ 2020 ÇARŞAMBA Murat Ağırel’in tedavisi yapıldı Ayasofya kararı ve İslam dünyası Danıştay’ın, Ayasofya Camisi’nin statüsüne ilişkin, önceki kararlarının tersi yönde verdiği karar, hukuki yönüyle tartışmalı olması yanında, siyasi açıdan da önemli sonuçlar doğuracak. Konunun tarihi, dini, kültürel, toplumsal, ideolojik, diplomatik, simgesel boyutları da var. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün imzasını da taşıyan 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının, hukuki ve siyasi olarak aksi yönde bir adım atılması, çok tartışılacak. İktidar, bu yolla, tabanını tahkim etmeye çalışacak. Cumhuriyet hukuku ve laiklik ilkesinde önemli bir gedik açılmasıyla, siyasal İslamcı çevrelerde, hilafet yönünde de benzer bir adım atılmasını isteyenlerin, İstanbul’un yeniden başkent yapılmasını önerenlerin çoğalması, şaşırtıcı değil. Danıştay kararının ardından, ilk cuma namazının 24 Temmuz’da kılınacak olması da, zamanlama açısından manidar. Zira 24 Temmuz; İkinci Meşrutiyet’in (Jön Türk Devrimi) 23 Temmuz 1908’de ilanıyla ve Lozan Barış Antlaşması’nın 24 Temmuz 1923’te imzalanmasıyla hafızalarda. Bin yıllık Hıristiyan ve Bizans, 500 yıllık Müslüman ve Osmanlı kimliği yanında, 1934 2020 arasında müze olarak kullanılan Ayasofya’ya ilişkin karar, Ortodoks dünyası başta olmak üzere, Hıristiyanlar arasında, Batı dünyasında tepki çekecek. Kendi aralarında ciddi sorunları olan Ortodoks, Katolik ve Protestan ülkeler, bir kez daha Türkiye karşıtlığında buluşacak. Peki, ya İslam âlemi? İktidar, bu adımıyla, İslam dünyasında umduğu desteği bulacak mı? Tartışalım… İslam dünyası türdeş değil Birincisi, İslam dünyasının lideri olma iddiasını bir kez daha dillendiren, İstanbul’u İslam dünyasının, İslami finansın merkezi yapmak isteyen iktidarın beklentisi gerçekçi değil. Çünkü İslam dünyası türdeş değil. İslam ülkelerinin Türkiye’ye bakışı aynı değil. İslam ülkelerinin büyük bölümü, birbiriyle dost ve müttefik değil. İkincisi, Ayasofya, öncelikle bizim tarihimizin, yurdumuzun bir parçası. İslam âleminde, Araplar özelinde, çok önemsenen bir konu değil. Arapların Osmanlı Devleti’ne ilişkin bakışı, genelde olumsuz. Osmanlı Devleti’ne karşı öfkeli, kendi hata ve eksiklerini görüp özeleştiri vermek yerine, geri kalmışlıklarının birinci sebebi olarak Osmanlı’yı gören Arapların sayısı çok. Osmanlı’yı özleyen Araplar, çok azlar.   Üçüncüsü, İslam dünyası büyük ölçüde açlık, yoksulluk, işsizlik, cehalet ve baskıcı yönetimlerle boğuşuyor. Demokrasi, hukuk devleti, özgürlük ve refahtan uzak olan bu dünyanın, hilafetin yeniden gündeme getirilmesine ilişkin beklentisi bulunmuyor. Araplar zaten, hilafetin kendileri dışında bir millette olmasını kabul etmiyorlar. Bu makamı, kendi tekellerinde görüyorlar. Şu sorulara samimi, sahici yanıtlar verince, hamasetin işe yaramadığı anlaşılıyor: Hilafet, Arapları ne kadar birleştirebilmişti? Hilafet makamı, Osmanlı’ya geçtikten sonra, Araplar arasında etkisi kaldı mı? Osmanlı’ya katkısı ne oldu? İslam dünyasını, Osmanlı bayrağı altında ne ölçüde birleştirebildi? Birinci Dünya Savaşı’nda, halife sultan, cihadı ekber ilan ettiği halde, Arapların kaçta kaçı Osmanlı saflarında savaştı? Kaçta kaçı, Osmanlı’yı parçalamak isteyen İngilizlerle, Fransızlarla işbirliği yaptı? Dördüncüsü, İslam dünyası, Arap âlemi tek tip değil. Fas, Tunus ve Cezayir de Müslüman; Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt de. Afganistan da Müslüman, Endonezya da. Senegal de Müslüman, Azerbaycan da. Suriye sorununda kaç Arap ülkesi Suriye’nin yanında? Kaçı ABD, Batı ve İsrail’i destekliyor? İran’a karşı, ABD ve İsrail’i destekleyen Arapların sayısı az değil. Türkiye’nin Mısır’la, Suriye’yle, Suudi Arabistan’la, Birleşik Arap Emirlikleri’yle ilişkileri malum. Afganistan ve Irak, ABD emperyalizmi tarafından işgal edilirken, Libya ve Suriye’ye emperyalizm çullanırken, İslam dünyasının, Arap âleminin kaçta kaçı karşı çıktı? ABD ve İsrail’in Kudüs’e ilişkin kararına, İslam dünyası ne kadar tepki verdi? Filistin meselesi, İslam dünyasının, Arap âleminin ne kadar umurunda? İslam İşbirliği Teşkilatı’nın, Arap Birliği’nin etkisi ne? Beşincisi, İslam dünyasında öne çıkan üç devlet var: Türkler arasında Türkiye, Araplar arasında Mısır, Farslar arasında İran. Türkiye’nin İslam dünyasının lideri olmasını hangisi istiyor? Türkiye’nin, Arap dünyasının lideri olması ise zaten olanaksız. Çünkü Türkler Arap değil. Yunanistan’ın Türk dünyasının lideri olma şansı ne kadar ise Türkiye’nin Arap dünyasının lideri olma şansı o kadar. Türkiye’nin İslam dünyasının lideri olmasını, yakın ilişkilere sahip olduğumuz Pakistan ve Katar bile istemez. En önemlisi şu: Türkiye, İslam dünyasında itibarını Kurtuluş Savaşı’na, Atatürk’e, laik Cumhuriyet’e borçlu. İslam dünyasını, geçmişte en çok birleştiren ve gururlandıran, Türklerin Milli Mücadele’deki zaferiydi. Yakın geçmişte, 2003’te, 1 Mart tezkeresinin TBMM’de reddedilmesi, Türkiye’ye yönelik sevgiyi artırmıştı. Bir kamu diplomasisi unsuru olarak da öne çıkan Türk dizilerinin Arap halklarında gördüğü ilgi dikkate alındığında, Türklerin Araplara öykünerek değil, Türk kalarak, laik, demokratik, özgürlükçü, çağdaş bir siyaset izleyerek, tüm dünyayla eşit ve onurlu ilişkiler kurarak, İslam dünyasında ve Araplar arasında itibarını artırdığı anlaşılır. Libya’da şehit düşen MİT mensubunun cenazesine ilişkin katlarının ısrarları sonucunda tedavi olmayı kabul etti. başlatılan soruşturma kapsa Ağırel’in avukatı Celal Ül mında Silivri Cezaevi’nde tutuk gen ise sosyal medya hesa lu bulunan Yeniçağ yazarı Murat bından Ağırel’in Okmeydanı Ağırel’in diş tedavisi, hastaneye Diş Hastanesi’nde tedavi edi götürülmemesi nedeniyle krize Murat Ağırel leceğini duyurdu. Ülgen, ge neden olmuştu. Cezaevi reviri lişmeleri şöyle anlattı: “Tedavi ne götürülerek 5 buçuk saat nezaret olmaya ikna ettik. Gece cezaevine gi hanede tutulan Ağırel, tedaviyi red den arkadaşımız Av. Fuat Selvi’ye ve dettiğini açıklamıştı. Ağırel, dün avu bütün gün yanında kalan Av. Ziya İl ker Göktaş’a teşekkürler. Ağırel eşi ile de 3 dakika hastanede görüşme olanağı buldu. Morali iyi. Ancak salt Murat için söylemiyorum ama düşünce suçluları hastaneye götürülürken ya da hastane sürecinde kelepçeli olmasın lütfen. Ne kadar ayıp ve kötü bir uygulama bu. Ağırel’in tedavisi şimdilik sonlandı ve iki dişi çekildi. Daha sonraki günlerde devam edecek.” l Haber Merkezi ANAYASA MAHKEMESI, AİHM IÇTIHADINA UYMADI AİHM’yi görmediler HÜSEYİN HAYATSEVER Anayasa Mahkemesi, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ ile bağlantısı bulunduğu gerekçesiyle tutuklanan yargıcın “mesleğinden kaynaklanan güvencelere riayet edilmeksizin tutuklanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini” öne sürerek yaptığı bireysel başvurusunu kabul edilemez buldu. Resmi Gazete’de yayımlanan kararın gerekçesinde AYM’nin darbe teşebbüsünden sonra tutuklanan yargı mensupları yönünden mesleklerinden kaynaklanan güvencelerin tutuklamanın önünde yasal bir engel teşkil edip etmediğini incelerken de tutuklamaya konu olan örgüt üyeliği suçunun kişisel bir suç olduğunu ve ağır cezalık suçüstü halinin bulunduğunu değerlendirdiği kaydedildi. AİHM’in henüz kesinleşmemiş bir kararında, hakimlik/savcılık mesleğinden kaynaklanan güvencelere riayet edilmediğinden bahisle başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuna uygun olmadığı sonucuna vardığı ve Avrupa İnsan Hakla rı Sözleşmesi’nin (AİHS) ihlal edildiğine karar verdiği hatırlatılan gerekçede, “AİHM’nin kesinleşmiş kararları bağlayıcı olmakla birlikte, Türk hukukunda yargı mensuplarının tutuklanmasına ilişkin kanun hükümlerinin yorumlanması Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu gücü makamlarına ve nihai olarak mahkemelerine ait bir yetkidir” denildi. Gerekçeyi Cumhuriyet’e yorumlayan hukukçu Kerem Altıparmak, AYM’nin, AİHM kararını açıkça görmezden geldiğine dikkat çekerek “Anayasa Mahkemesi, AİHM yerine geçip ‘AİHM yanlış yaptı, ulusal hukuku yorumladı’ diyemez. AYM, keyfiyetin içtihadını oluşturmuş oluyor. Bu hiç tutarlı bir yaklaşım değil. Bu şekilde içtihat kurarsanız AİHM’in istenen kararına uyulur, istenmeyen kararına uyulmaz. Bu kararın hiçbir şekilde tutarlılığı yok” dedi. Hükümetin AİHM karşısındaki işinin zorlaştığına dikkat çeken Altıparmak, “Anayasa Mahkemesi’ne biçtikleri rol bugüne kadar çok iyi oynandı ama bir noktadan sonra Anayasa Mahkemesi’nin rolü kaçınılmaz olarak sorgulanacak” diye konuştu. KAYYIM ATANMAYAN 10 BELEDİYE KALDI HDP’li Diyadin Belediyesi’ne kayyım Ağrı’nın HDP’li Diyadin Belediyesi Eşbaşkanı Betül Yaşar’ın gözaltına alınmasının ardından ilçe kaymakamı Hasan Doğan, belediyeye kayyım olarak atandı. HDP Ağrı milletvekilleri Abdullah Koç ve Dilan Dirayet Taşdemir’in de aralarında bulunduğu çok sayıda HDP’li de önceki gün Betül Yaşar’ın gözaltına alınması ve belediye binasının polis ekipleri tarafından giriş çıkışlara kapatılmasını protesto etti. Taşdemir, “AKP iktidarı iyi bilsin ki bu politikalar önünde eğilmeyeceğiz” diye konuştu. HDP 31 Mart yerel seçimlerinde 65 belediye kazandı. YSK, KHK’leri gerekçe göstererek 6 belediyede mazbata vermedi. Kalan 59 belediyeden de 47’sine kayyım atandı. 2 belediyede ise başkanlar partiden ihraç edildi. Böylece HDP’nin kayyım atanmayan 10 belediyesi kaldı. l İç Politika İki ilde 50 kişi gözaltında Gaziantep’te terör örgütü PKK’ye yönelik soruşturma kapsamında aralarında HDP Gaziantep İl Başkanı Musa Aydın ile 2 muhtar ve 1 avukatın bulunduğu 33 kişinin, Diyarbakır’da ise aralarında TJA Sözcüsü Ayşe Gökkan’ın da bulunduğu çok sayıda aktivistin gözaltına alındığı bildirildi. HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun yaptığı açıklamada, “AKPMHP iktidarının bugün partimize, kadın mücadelesi yürütenlere karşı başvurduğu yöntemler 12 Eylül uygulamalardır” denildi. l İç Politika BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Boynuna astığı bir tabla ya da sepette iğne, iplik, boncuk türünden şeyler satan kimse. 2/ Türlü renklerde kareli olan kumaşlar için kullanılan sözcük... Üzerine yazı yazılan tabaklanmış ceylan derisi. 3/ Nâzım Hikmet’in soyadı... Bir anlatımı oluşturan sözcük ya da tümcelerin topu. 4/ Krom elementinin simgesi... Yeraltı suyunu taşıyan geçirimli katman. 5/ Seyrek dokunmuş bir kumaş... Akım şiddeti birimi kiloamperin kısa yazılışı. 6/ Basamak biçiminde yeryüzü şekli... Cennet bahçesi. 7/ İyi terbiye edilmemiş, vahşi binek hayvanı. 8/ Bir işi iyi yapan kimse... Adıyaman’ın bir ilçesi. 9/ Mobilya yapımında kullanılan bir bambu türü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hatırda kalan, güzel ve derin anlamlı dizeler için kullanılan 1 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 KÖBE T E OD I RAK RATE 1 3 SÜT İ KRAM 2 4 5 T KEZ İ N I Ş I ĞAN T A 3 6 RA İ Ç İ R İ K 4 7 8 M İ NK YUKA ABA RAB B 5 9 ELCEZ İ RE 6 sözcük. 2/ Bir kenara 7 atılmış, uzaklaştırılmış olan... Rodyum elementinin 8 simgesi. 3/ Briçte roberi 9 oluşturan iki bölümden her biri... Sarp geçit. 4/ Duman lekesi... Nişastayı parçalayarak şekere çeviren enzim 5/ “Evrensel hayat enerjisi” anlamına gelen, çok eski bir Japon sağlık tekniği... Konya ilinde bir baraj. 6/ Üniver site öğretim üyelerinin giydiği, geniş bedenli, uzun ve bol kollu 23 4 5 6789 giysi. 7/ Cennet ile cehennem arasında bulunduğuna inanılan yer... Yaşamını ya da kariyerini boşa harcamış kimse. 8/ Karagöz oyununda kullanılan kamış düdük... Öğütülmüş tahıl. 9/ “Bir söz dedi cânan ki var içinde” (Nedim). KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] 15 TEMMUZ 2020 SAYI: 34612 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 03:44 05:38 13:15 17:13 20:42 22:27 Ankara 03:36 05:26 13:00 16:56 20:24 22:05 İzmir 04:08 05:53 13:22 17:16 20:42 22:19 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] 15 Temmuz’dan bugüne Türkiye’deki tüm darbeler gibi 15 Temmuz darbe girişimi de emperyalizmin özenle besleyip büyüttüğü karşıdevrimcilerin eseriydi. Darbe girişiminde bulunan FETÖ’cülerin ortak özelliğidir Atatürk düşmanlıkları... Kimi siyasette, kimi tarikatlarda, kimi iş dünyasında, kimi sözde sivil toplum örgütleri ve derneklerde palazlandılar... Medyada önleri açıldı... Onlar, konuşarak toplumu zehirlesinler diye devlet imkânları ile gazeteler, TV kanalları kuruldu. Birçok siyasi parti ile yakınlaştılar ancak devlete hâkim olmaları; Emniyet’ten istihbarata, siyasetten yargının tüm kurumları ve TSK’ye... AKP döneminde gerçekleşti... Hatta, AKP Genel Başkanı Erdoğan, “Ne istediniz de vermedik” diyecekti... AKP kurucularından Bülent Arınç, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i “Ankara’yı parsel parsel FETÖ’cülere satmakla” suçlayacaktı. HHH Hain kalkışmaya, Türk halkı topyekun karşı çıktı... Aralara karışmış milis görünümlü gruplar şaşkınlık yarattı... Devletin askeri ve polisi darbe girişimi ile mücadele ederken, eli silahlı / palalı bu örgütsel yapıların varlığı ve eylemleri ile ilgili hiçbir işlem yapılmadı. Darbeye direnen TSK mensuplarının çoğu ise adı Ergenekoncu’ya çıkmış askerlerdi. 20 Temmuz’da AKP, darbe girişimini gerekçe göstererek olağanüstü hal ilan etti. Türkiye giderek otoriterleşen, teksesliliğin hâkim olduğu ve muhalefetin izlemekle yetindiği bir cenderenin içine sokuldu. 16 Nisan’da açık yasal hükümlere rağmen sahte oylar geçerli sayılarak referandumda tek adam rejimine geçildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin elinden en kutsal hakkı olan “millet egemenliği” alındı... Millet adına karar verme yetkisi tek bir kişiye bağlandı. Türkiye, hukukun ve demokrasinin adının olduğu ancak kurum ve mekanizmaları ile işleyişinin buharlaştığı bir sistemle yönetilmeye başlandı. Yüksek yargı yeniden yapılandırılıp Saray’a bağlandı. FETÖ’cü hainler yıllarca sınav sorularını çalarak, karar verici noktalarda yer alıp atamalar yaparak liyakati yok ettiler. Şimdi onların yerini liyakatli olanlar değil, başka tarikat yapılanmaları ya da yandaşlar doldurmuş görünüyor. Şehitler verdiğimiz 15 Temmuz’un yıldönümünde, geçmişe durup bakmamız gerek... Darbe girişimi gerçekleşseydi Atatürk Türkiyesi’nin sonu olurdu... Çağdaş, laik, demokratik sistemin ve hukuk devletinin sonu... Peki, bugün neyin endişesini yaşıyor ve mücadelesini veriyoruz? İstanbul’a kim ihanet etti? İstanbul’un rantı en yüksek bölgesi, Boğaziçi öngörünümünde olan alanlardır. Evin penceresinin kenarından Boğaz görünse, fiyatı da kirası da dudak uçuklatır. Çünkü dünyada bir tane İstanbul Boğazı var... Çok değerli hocam merhum Metin Erksan, “İstanbul Boğazı bir su kanalı olmasından daha çok, bir kentin içinden geçen, içi su dolu bir cadde gibidir” derdi... Emlakçılar işte bu muhteşem caddeyi, manzarayı satıyorlar... HHH Katar Emiri rüyasında görse ikinci bir boğazın İstanbul’dan geçeceğine inanmazdı. Ama nasıl olduysa, kuş uçmaz kervan geçmez, tarım ve orman alanı olarak aldığı arazi, İstanbul’da yapay olarak oluşturulacak ikinci boğazın güzergâhında çıktı! Emir’in annesine ait 44 dönümlük arazi, tarım alanından turizm, konut, AVM vb. rant alanına çevrildi. Değeri onlarca misli arttı. Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’a da aynı piyango vurdu. Gazetemizin başarılı muhabiri Hazal Ocak’ın haberine göre Albayraklar’ın yıllar önce satın aldıkları tarım arazisi, son imar değişikliği ile rant alanına çevrildi. O da İstanbul’un yeni boğazının güzergâhında... HHH İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, ranta yatırım yapmış birçok isimden söz ediyor... Kanal İstanbul’a karşı mücadele başlatan İmamoğlu, yapılanın, ihanetin en büyüğü olduğunu söylüyor. Fatih Sultan Mehmet’in fethettiği, son padişahın emperyalizme teslim ettiği, Mustafa Kemal Atatürk’ün ise ikinci kez vatanımıza kattığı İstanbul’a nasıl ihanet edildiği ortada. Yağma, rant ve talan ekonomisi ile İstanbul’un yeşilini, gökyüzünü, rüzgârını, tarihini katlettiler. Bir grup işadamını; küçük esnafken holding sahipliğine taşıdılar... Haram ve hukuksuzlukla örülü bir sözde başarı hikâyesi yarattılar. HHH Şimdi zaten namaz kılınan Ayasofya’yı yeniden namaza açtılar diye hamaset rüzgârlarından geçilmiyor. Atatürk’e burun kıvıran, vefasızlık eden ve hatta saldıran siyasal İslamcıların Osmanlı’nın mirasına da sahip çıkmaları beklenemezdi. İstanbul’a bir kez daha bakıp Ayasofya’yı düşünün...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle