17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 [email protected] 15 TEMMUZ 2020 ÇARŞAMBA EDİTÖR: ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR TASARIM: SERHAN EREN OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 240 yıl önceki çığlığa özlem PROF. DR. MUSTAFA ALTINTAŞ “Beyinler, fikirler ve insanlar özgürleşecek mi? Sansürün, baskının, işkencenin kalktığını, ‘Sizin fikirlerinize karşıyım ama bunları söyleme hakkınızı kısıtlayanlara karşı sonuna dek sizi savunurum!’ diyebilenler tarafından yönetilen bir ülkede yaşayabilecek miyiz? Özgür düşüncenin yaygınlaştığını; halk kitlelerini, ceza veren bir Allah ve cehennem azabıyla korkutarak sindiren ideoloji ve inançların eriyip yok olup gittiğini biz de görebilecek miyiz? Aydınlanma çağı bizim ülkemize de gelecek mi?” Yaşamsal önemde Yukarıya alıntıladığım bu dileğin, atılan bu çığlığın, ülkemizden yükseldiği yanlışına düşmeyin. Bunlar, Danimarka Kraliçesi Carolina Maltilde’ye ait. 240 yıl önce dile getirilen bu dilek ve sergilenen isyanın, günümüz Türkiyesi’nde yaşamsal önem taşımakta olduğu bir gerçektir. Anayasanın 5’inci maddesinde devletin temel amaç ve görevleri; “Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır” diye tanımlanmaktadır.“Yasama”, “Yürütme (Cumhurbaşkanlığı)” ve “Yargı” organlarının varlık nedeni ve meşruiyeti, bu amaca erişme ve görevin gereğinin yerine getirilmesine dayalıdır. Özümsemekle mümkün “Yükseköğretim Kurumları”; devletin temel amaç ve görevlerini gerçekleştirecek üç organdan biri olan “Yürütme Organı” içinde yer almaktadır. Yükseköğretim kurumları, bir yurttaş olarak hak sahibi olduğum huzurlu bir yaşamın gerçekleşmesi, ülke ve insanlığa hizmet etmek üzere kurulmuşlardır (Ay, Başlangıç ve Md.130). Bu nedenle, her üç organ ve üniversiteler; hak sahibi olduğum huzurlu bir yaşam hakkımın olmazsa olmazı olan “temel hak ve özgürlükler ile kişi hak ve özgürlükleri” korunması ve geliştirilmesi ile görevlidirler. Üniversite adlı kuruluşların meşruiyeti, anayasanın 25, 26, 27 ve 28 inci maddelerinde sıralanan “düşünce ve kanaat özgürlüğü”, “düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü”, “bilim ve sanat özgürlüğü”, “basın özgürlüğü”ne sahiplenmesine, bunları özümlemelerine bağlıdır. Yapılan ‘terör’ü sulandırmak Buna karşın, üniversite tabelalı kuruluşların yöneticileri, sıraladığımız hak ve özgürlükleri baskılamayı, görevlerinin olmaz ise olmazı kabul ederek, efendilerinin buyruğuna aykırı görüş ve düşünce sahiplerinin, ülke ve insanlık yararına çabalarını, disiplin terörü ile önlemeyi ve cezalandırmayı varlıklarının güvencesi görmekteler. Bu terörün yığınsal hedefi, “Barış Akademisyenleri” olmuştur. Covid19 salgını konusunda toplumu bilgilendirmeyi mesleğinin gereği bilen Dr. Güle Çınar ve Doç.Dr. Yusuf Savran, yöneticiler tarafından “yalanlamaya, özür dilemeye” zorlanmışlar, Prof. Dr. Barbaros Çetin hakkında disiplin soruşturması açılmıştır. Disiplin terörü yanı sıra, yargı zulmü, KHK ile meslekten kopartılan simge isim ise Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu olmuştur. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Kalp Uzmanı ve Çukurova Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, sağlık hizmetlerini konu alan bir konuşma nedeni ile, elleri kelepçelenerek savcı huzuruna çıkartılarak tutuklanmış, Üniversite Yönetimi ve meslektaşlarını “gıkı” çıkmamıştır. Terörün komediye dönüştürüldüğü bir başka üniversitede ise, bir öğretim üyesi, “Av. Halit Çelenk Hukuk Ödülü Yarışması”na katılması ve ödül kazanması nedeni ile soruşturulabilmiştir. Zulmün son örneği Zulmün son örneği ise 7 Temmuz günlü gazetemiz Cumhuriyet tarafından, kamuoyuna “Muhalefet Edene Yaşam Hakkı Yok” başlığı ile duyurulmuştur. Bu kez hedef alınan ise Uludağ Üniversitesi TF Halk Sağlığı ABD Öğretim Üyesi ve Türk Tabipler Birliği Covid19 İzleme Grubu Üyesi Prof.Dr. Kayıhan Pala olmuştur. Covid19 konusunda yaptığı uyarıcı açıklamaları, Rektörlük tarafından” halkın yanlış bilgilendirilmesi ve paniğe yönlendirici olması” gerekçesi ile, disiplin soruşturmasına konu kılınmıştır. Asıl büyük tehlike ve korkutucu olanı sayıları iki yüzün üzerine çıkmış üniversite ile sayıları yüzü aşmış Tıp, Hukuk ve İletişim fakülte kurullarının; anlaşmazlıklarda, hukukun, aklın, vicdanın yanında yer alma yerine, güçlünün yanında yer tutmalarıdır. Asıl büyük tehlike ve korkutucu olanı ise; sayıları iki yüzün üzerine çıkmış üniversite ile sayıları yüzü aşmış tıp, hukuk ve iletişim fakülte kurullarının; Sağlık Bakanlığı ile TTB, baro başkanlıkları ile Adalet Bakanlığı, RTÜK ve Basın İlan Kurumu ile bağımsız medya arasındaki anlaşmazlıklarda, çatışmalarda hukukun, aklın, vicdanın yanında yer alma yerine, güçlünün yanında yer tutmalarıdır. Bu ise,Üniversitenin intiharı demektir. Keşke, 240 sene sonra, Danimarka Kraliçesi Carolina Maltilde’ye, “bizim ülkemizde beyinler, fikirler ve insanlar özgürleşti, sansür, baskı ve işkence kalktı, düşünce özgürlüğü yaygınlaştı, bizim ülkemize de Aydınlanma Çağı kurumlaştı ve kurallaştırıldı, halk kitlelerini, ceza veren bir Allah ve cehennem azabıyla korkutarak sindiren ideoloji ve inançların eriyip yok olup gittiği” müjdesini verebilseydik. 15 TEMMUZ DEMOKRASİ VE MİLLİ BİRLİK GÜNÜ Birlik ve beraberlik ruhumuz hiç bitmesin! Şehit ve gazilerimizi saygıyla anıyoruz. Kemalistleri kırdırmak EROL ERTUĞRUL AKP’li bir yönetici bir tv programında FETÖ’cülerle birlikte hareket ederek Kemalistleri kırdırdıklarını söyledi. “Kemalistleri kırdırmak için FETÖ ile işbirliği yapmak zorundaydık” dedi. Bu anlatımda iki gerçek var. Birincisi AKP’nin FETÖ ile işbirliği yaptığı ve FETÖ’nün siyasi ayağının ortaya çıktığıdır. İkincisi AKP’nin FETÖ ile birlikte vatanseverlere kumpas kurduğudur. Kemalistler bu ülkeyi düşmandan temizlediler. Kemalistler Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuranlardır. Sümerbank’ı, Etibank’ı, İş Bankası’nı kuranlardır. Demir Çelik Sanayini, uçak fabrikalarını, Kırıkkale Silah Fabrikasını, Nazilli Bez Fabrikası’nı, şeker fabrikalarını kuranlardır. Onlar gerçek vatanseverlerdir. Onlar bu ülkeye bu ekonomik kurumları 15 yıl içinde yapıp armağan ettikten sonra, onların tümünü satan ve elde edilen paraları yandaşlara dağıtanlara ne demeli? Cumhuriyet ordusu antiemperyalisttir FETÖ’cü savcı ve yargıçlarla önce vatanseverleri tutsak ettiler. Onlar Cumhuriyet’in Savcıları değillerdi. AKP ile birlikte FETÖ’nün hedefi Cumhuriyetin ordusuydu. Çünkü Cumhuriyetin ordusu antiemperyalisttir, Aydınlanmacıdır, laiktir. Onun için bir gece yarısı TBMM’de çıkarılan bir ek yasa maddesi ile TSK’nın subaylarının sivil ve özel mahkemelerde yargılanmalarının yolu açılmış, Cumhuriyetin ordusunun kahraman subayları FETÖ’cü Savcı ve Yargıçlara teslim edilmiştir. Bunu yapanlar AKP yöneticileridir. İlker Başbuğ bu durumun araştırılmasını isterken haklıdır. Cumhuriyetin ordusunun Genelkurmay Başkanı bir terör örgütünün başı sayılarak iki buçuk yıl hapis yatırılmıştır. Kinleri soğumamış ki bu kez de onu yeniden uydurma suçlamalarla ifadeye çağırdılar. AKP, ülkenin yönetim biçimini değiştirmeye çalışıyor. Onun için önce yargı teslim alınmış, bu gizli ve açık amaca engel olmaya çalışanlar, vatanseverler saf dışı bırakılmıştır. Sonra adım adım Cumhuriyetin tüm kurumları ele geçirilmiştir. Üniversiteler, yüksek yargı kurumları, TSK bir bir susturulmuş ve yandaşlaştırılmıştır. Kuvvetler ayrılığı yok edilmiş, yargı, yasama ve yürütme tek adama bağlanmıştır. Parlamenter sistem kaldırılmıştır. KHK ile yasalar çıkarılmakta, TBMM göstermelik duruma düşürülmektedir. Kemalistler padişahlığı yıkarak yönetim yetkisini saraydan alıp halka verirken, FETÖ ile işbirliği yaparak Kemalistleri kırdırdıklarını söyleyenler, yönetim yetkisini halktan alıp yeniden saraya verenlerdir. Bu olanlarla denetim yok edilmiş yolsuzluklar tavan yapmıştır. Liyakat yok edilmiş, yandaş olmak esas alınmıştır. Bay Erdoğan karşı görüş ve eleştiri istemiyor. O yüzden eleştirenlerin ve karşı görüşte olanların başlarına türlü işler geliyor. O yüzden Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Müyesser Yıldız, Murat Ağırel cezaevine konulmuşlardır. Barolar ve avukatlar sussunlar, eleştirmesinler, teslim olsunlar isteniliyor. Teslim alınmış yargı içindeki tek özgür ses barolar çoklu baro denilerek bölünmek ve susturulmak isteniliyor. Barolar hukuk devletine, insan haklarına, yargı bağımsızlığına sahip çıkan meslek örgütleridir. Yetmiş baro başkanının Ankara’ya yürüyüşü polis tarafından engellendi. Baro başkanları Ankara’ya sokulmadılar. Polislerin Baro başkanlarına yaptıkları utanç vericiydi. Türk polisi bu olamaz. Bunlar olsa olsa düşman bir ülkenin polisiydiler. Baro başkanlarını durdurma emri almış olabilirsiniz ancak baro başkanlarına saygılı davranmak zorundasınız. Onları yumruklayamazsınız, itip kakamazsınız. Kaldı ki bu emir hukuk dışıdır. Sonunda baro başkanları barikatları aşarak Anıtkabir’e ulaştılar. AKP çoklu baro yasasını Meclise sundu. Komisyonlara katılmak isteyen baro başkanlarının bu istemi reddedildi. Barolar Ankara’da savunma mitingi yapmak istediler. Ankara Valiliği uydurma bir gerekçeyle tüm gösteri ve yürüyüşleri engelledi. Ankara adliyesi önünden yürümek isteyen baro başkanları ve avukatlara gaz sıkıldı, darp edildiler. Baroları, avukatları susturamazsınız. Onlar ülkenin özgür sesidir. Cüppelerine düğme diktirmezler. Kemalistler Türkiye’nin mayasıdır. Onlar düşmanla savaşırken, onları kırdıklarını söyleyenlerin dedeleri düşmanla işbirliği yapanlardır. Vahdettin bir İngiliz zırhlısıyla kaçarken, Şeyhülislam Dürrizade; Mustafa Kemal ve Kuvayi Milliyeciler için ölüm fermanları çıkarıp düşmanla işbirliği yaparken, İskilipli Atıf hocalar Kurtuluş Savaşı’nı karalayıp düşmanla işbirliği yaparken Kemalistler bu vatan için savaşanlardır. Kemalistleri FETÖ’yle işbirliği yaparak kırdırdıklarını söyleyenler bu vatana esas ihanet edenlerdir. Kemalistleri kimse kırdıramaz. Kurtuluş savaşı kahramanlarının, Mustafa Necati’nin, Albay Reşat Çiğiltepe‘nin adları silinmek isteniyor. Bugünler geçecek, bunları yapanlardan yaptıklarının hesabı sorulacaktır. Bu topraklarda Kemalistler tükenmez. Mustafa Kemal Paşa yenilmez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle