21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 1 TEMMUZ 2020 ÇARŞAMBA Çok sayıda avukat polis barikatını aşamadı. EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: SERHAN EREN HABER Büyük değişimin işaretleri Pandemi süreci sona ermedi; dışarıdaki havaya, kalabalıklara aldanmaya gerek yok. Dünya Sağlık Örgütü, henüz en kötüsüyle karşılaşmadığımızı söylüyor. Diğer yandan bütün mesele virüs kaynaklı sağlık tartışmasından ibaret değil. Farkında değiliz belki; ancak, virüsten önce zaten sarsılmakta olan, ekonomik ve siyasal önderlik kapasitesi aşınan dünya sistemi iyiden iyiye yönetme krizine sürükleniyor. İşsizlik, ekonomik sorunlar, artan sosyal eşitsizlikler, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesinin ve piyasaya bırakılmasının, yani parası olanın eriştiği bir ayrıcalığa dönüştürülmesinin etkileri şimdi daha fazla hissediliyor, hissedilecek. Yönetenlerinse bu krize bir çözümlerinin olmadığı görülüyor. Koronavirüsün sonu belirsiz ama şimdiye kadar gördüklerimiz bile, dünyanın ekonomik ve ekolojik açıdan bir paradigma değişikliği aşamasında olduğuna işaret ediyor. Bunun etkilerini tüm dünyada daha fazla göreceğimiz bir döneme giriyoruz. Sonuçları her ülkeye o ülkenin şartları ekseninde farklı farklı yansıyor, yansıyacak. Örneğin hafta sonu Fransa’da gerçekleştirilen yerel seçimlerde Cumhurbaşkanı Macron’un partisinin yaşadığı hezimet bir örnek; Yeşiller hareketinin yükselişi ve bu hareketle ittifak halinde seçimlere giren sol, sosyalist adayların büyük kentlerin belediyelerini silip süpürmesi diğer örnek. ABD’de Trump’ın, Brezilya’da Bolsonaro’nun virüs krizini akışına bırakmaları, Hindistan’da Modi yönetiminin milliyetçiliğinin virüsle baş etmekteki yetersizliği karşısında Kerala’dan yükselen halkçı başarı modeli; faşizme yatkın yönetimlerin halkı kendi kaderiyle baş başa bırakan pervasızlığına karşı önümüzdeki süreçte demokratik, halkçı siyasetlerin yükselişi açısından zeminin hiç olmadığı kadar uygun olduğuna işaret ediyor. Diğer yandan, sistemin yönetme krizinin derinleşeceğinin işaretleri sadece seçimlerle, siyasal değişimlerle ölçülmüyor. Ekonomik dengeler bozuldukça, işsizlik ve gelir adaletsizliği arttıkça, sosyal rahatsızlıklar da yükseliyor; örgütlü toplumsal mücadele biçimleri yeniden, aşağıdan yukarıya gelişmeye başlıyor. Son IPSOS verileri kanıtı Bütün bunlar, sosyal ve ekonomik sorunların güvenlik merkezli sorun algılarının yerine hızla geçmeye başladığını, virüsle birlikte sosyal çelişkilerin sahne önüne çıktığını gösteriyor. Nitekim, küresel araştırma şirketi IPSOS’un haziran ayında yayımladığı “Dünyayı Neler Endişelendiriyor?” başlıklı rapor, ki 27 ülkeyi kapsıyortezimizi pekiştirecek cinsten. Rapora göre, bugün dünyayı en çok endişelendiren ilk 5 sorun, sırasıyla Koronavirüs (yüzde 47), İşsizlik (yüzde 42), Yoksulluk ve Toplumsal Eşitsizlik (yüzde 31), Mali ve Siyasi Yolsuzluk (yüzde 27) ve Sağlık (yüzde 23). Raporun Türkiye’yi yansıtan bölümü de ilginç. Buna göre Türkiye’de halkın en önemli 5 sorun arasında ilk sıraya koyduğu başlık, açık ara İşsizlik (yüzde 49). Bunu yüzde 34 ile Yoksulluk ve Toplumsal Eşitsizlik izliyor. Koronavirüs, yüzde 29 ile üçüncü sırada. Enflasyon, yani hayat pahalılığını en büyük sorun görenler ise son bir ayda 5 puan artarak yüzde 27’ye çıkmış. Haziran ayında enflasyondan endişe duyanlar sıralamasında Arjantin’den sonra ikinciyiz. Mayıstan hazirana halkın rahatsızlığının en çok pekiştiği diğer alanlarsa, 4’er puanlık artışla İşsizlik ve Vergiler (yüzde 21’e çıkmış) başlıkları. “En büyük sorun terör” diyenlerin oranı ise 3 puan düşerek yüzde 24’e gerilemiş. Veriler açık; Türkiye’de virüs şimdiden işsizliği ve hayat pahalılığını; yoksulluğu ve eşitsizlikleri; devletin adaletsiz vergi, kaynak yaratma ve dağıtma politikalarını sorgulatır hale gelmiş. Halkta bilince çıkan bu rahatsızlık, çıkış programını, siyasetini arıyor. Kuşkusuz yönetenler de boş durmuyor. Dünya sisteminin tarihsel deneyimleri, birbirine milliyetçi temelde karşıt gibi görünen yöneticilerin, içeride ekonomik olanaklar daraldıkça dört benzer hedefe yöneldiklerini gösteriyor: Emperyalist paylaşım mücadelesini yükseltmek; silah endüstrisini büyütmek; içeride büyüyen itirazlara karşı baskının, otoriterliğin dozunu artırmak ve işçilerin, emekçilerin kazanılmış haklarına karşı yeni bir saldırı dalgası başlatmak. Bizde de iktidarın deniz bitince şimdi gözünü işçinin kıdem tazminatına dikmesinin ya da otoriterliğin dozunu artırmak için baroların gücünü kıracak yasa hazırlıklarını hızla gündeme getirmesinin başka bir açıklaması yok. Ya mevcut ekonomik programdan vazgeçecekler ya da mevcut ekonomik programdan kazançlı çıkan sınırlı azınlık için, halkın çoğunluğunun aleyhine düzenlemeleri geçirecekler. Bu bir yol ayrımı ve elbette ikincisini yapıyorlar. Bu da krizi derinleştiriyor. İktidar değişikliği için önce paradigma değişikliği, ekonomik program değişikliği. Halkçı partiler ve hareketler önce bu büyük değişimi görmeli, yeni bir dünya kurulurken buna uygun yeni bir modelin inşasına katkı vermeli. Daha cesur ekonomik öneriler zorunlu. TİP seçimlere girebilecek Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, TİP’in seçim yeterliliği aldığını duyurdu. Meclis’te haftalık basın toplantısı düzenleyen Baş, “Türkiye İşçi Partisi 41 il ve ilçelerinde örgütlenmesini tamamlamış, 54 ilde örgütlenme çalışmalarını belli bir aşamaya getirmiş ve seçim yeterliliğini sağlamış bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle söylersek, 30 Haziran 2020 günü itibariyle Türkiye İşçi Partisi seçime girmek için gerekli olan yasal örgütlenme barajını aşmış, Siyasi Partiler Kanunu’nda seçime girmek için tanımlanan zorunlu koşulların tümünü yerine getirmiş durumdadır” ifadelerini kullandı. l ANKARA KURTULUŞ ARI SAVUNMA HAYKIRDI: Eğilmeyiz, biat etmeyiz FETÖ projesi olan “çoklu baro” teklifi dün TBMM’ye sunuldu. Düzenlemenin Meclis’e geldiği saatlerde ideolojik, etnik, dinsel baro lara karşı dün bazı kentlerde, “Savunma Mitingi” düzenlendi. İstanbul’da düzenlenen mitingde konuşan İstanbul Barosu SEYHAN Başkanı Mehmet DuraAVŞAR koğlu, “Biz avukatız bizi göreceksiniz, bileceksiniz. Biz eğilmeyiz, biat etmeyiz. Bedel ödenecekse de öderiz” dedi. İktidarın baroların yapısını ve seçim sistemini değiştirmesine karşı çıkan İstanbul Barosu, dün Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde Savunma Mitingi düzenledi. Miting öncesi adliye ve çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Sabahın erken saatlerinde ise adliyede toplanan avukatların mitinge katılacakları alan polis tarafından bariyer örülerek daraltıldı. Barikat gerginliği Polis miting için meydanda toplanmaya başlayan avukatları, koronavirüs nedeniyle maske kullanma ve sosyal mesafe kuralına uyulması için anons yaparak uyardı. Ancak avukatlar polislerin toplanma alanını bariyer döşeyerek daralttıklarını belirterek polise, “Aç o zaman barikatı. Bizi bu alana sıkıştırdınız bir de sosyal mesafe diyorsunuz. Açın barikatı” diyerek tepki gösterdiler. Bir süre sonra ise avukatların baskısı sonucu toplanma alanı biraz daha genişletildi. Ancak buna rağmen binlerce avukat miting alanına alınmadı. Düzenlenen mitinge binlerce avukatın yanı sıra CHP ve HDP’li milletvekil İstanbul’da binlerce avukat çoklu baro sistemine karşı adliye önünde miting yaptı. Adana, Diyarbakır ve İzmir’de polis avukatlara müdahale etti. Samsun Baro Başkanı Kerami Gürbüz istifa etti. POLISTEN MÜDAHALE leri, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve meslek odaları temsilcileri katılarak destek verdi. Mitingde sık sık, “Savunma susmadı, susturulamaz”, “Feyzioğlu istifa”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları atıldı. ‘İşkence yeniden hortlar’ Mitingde konuşan İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu, mitinge çok sayıda meslek örgütünün destek verdiğini belirterek, “Yapmayın, bölmeyin bizi, dedik. 80 baro bir araya geldik. Çekin bu teklifi, dedik. Gelin konuşalım, bunları değil sorunlarımızı dedik” diyerek iktidarın baro yasasında inat ettiğini anlattı. Avukatların çok sayıda sorunu olduğuna dikkat çeken Durakoğlu, “Dosyalarımızı bize göstermiyorlar. Bizden saklıyorlar. ‘Niye bunun avukatlığını yapıyorsun’ denilerek sorgulanıyoruz. Avukatların kimisi açlık grevinde, kimisi ölüm orucunda. Adil yargılanma istiyorlar. Gelin bunları konuşalım, dedik. ‘Sizi parçalayacağız’ dediler. Her görüşten 80 barodaki arkadaşımız ortak metne imza attık. Bize ‘siz siyaset yapıyorsunuz’ dediler. Biz siyaset yapmadık. Ayrıca, Allah aşkına siyasetin suç olduğu bir yer söyler misiniz bana. Hukukçular siyaset konuşmasın istiyorlar. Konuşacağız. Bize tahammül edeceksin. Avukat olmazsa, onun örgütlü gücü barolar olmazsa, yıkılır İstanbul Sözleşmesi. İşkence yeniden hortlar. Yaşanası bir dünya ararsın kendine. Bunları para için yapmıyoruz. Ankara’ya söylüyorum: Barolar sus maz. Bunu bilmeli Ankara” dedi. “Çoklu baro” sisteminin FETÖ projesi olduğunu anımsatan Durakoğlu şunları kaydetti: “O dönemde de yargıyı FETÖ’ye teslim ediyorsunuz dedik. ‘FETÖ diyemezsiniz, o bizim muhterem hocamız’ dediler. Yapmayın diyoruz, yine. Bu ülkenin avukatları olarak biz hiç ‘Allah affetsin’ demedik. Yazın bugünün tarihini. Bugün yine söylüyoruz. Bu, bir FETÖ projesidir. Bilmedikleri bir şey var. Bunların en fecisini darbeciler yaptı. İstanbul Barosu’nun kapısına mühür vurdular. Kapattıklarını zannettiler. Avukatlar kırıp attı o mührü. O dönem baro başkanımız Orhan Apaydın’ı şehit verdik. Baroları sindiririz sandılar. Bambaşka bir şey gelişti. Mücadele kodu gelişti. Yargı bağımsızlığı, toplum için, halk için mücadele edeceğiz.” l İSTANBUL Adana, Diyarbakır ve İzmir barolarına bağlı avukatların, hükümetin “çoklu baro” teklifini protesto yürüyüşüne müdahale edildi. Adana Adliyesi Taş Bina önünde bir araya gelen yüzlerce avukat Atatürk Parkı’na yürümek istedi. Ancak avukatların yapmak istediği yürüyüşe polis biber gazıyla müdahale etti. Bazı avukatlar yaralanırken avukatlar oturma eylemi yaptı. Diyarbakır Barosu’na bağlı avukatların protesto yürüyüşü de polis tarafından engellendi. Avukatlar sloganlar atarak oturma eylemi gerçekleştirdi. İzmir Barosu’na bağlı avukatların yapmak istedikleri yürüyüşe de izin verilmedi. İktidarın baskısını protesto eden avukatlar, oturma eylemi yaptı. İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, anayasal haklarını kullanmak istediklerini belirterek, “Ankara’daki barikatı nasıl kaldırdıysak, İzmir’deki barikatı da kaldıracağız” dedi. BARO BAŞKANI ISTIFA ETTI CEMİL CİĞERİM Samsun Baro Başkanı Kerami Gürbüz, çoklu baro sistemini protesto etmek amacıyla görevinden istifa etti. Samsun Barosu Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktıktan sonra açıklama yapan Gürbüz, “Yasa teklifini kabul etmiyoruz. Bizler bu şartlarda ilerleyemeyiz. Samsun Barosu Başkanlığı görevimden istifa ediyorum. Geçen 15 gün içerisinde yaşadıklarımdan dolayı istifa ediyorum” diye konuştu. l SAMSUN Kerami Gürbüz TBMM’ye sunulan teklife göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de 2 bin üyeyle baro kurulabilecek Tekliften ‘başkana zırh’ çıktı ANKARA’DA MITING YAPILACAK Barolar, AKP ve MHP’nin baroları bölme teklifine karşı 3 Temmuz günü Ankara’da savunma mitingi düzenleyecek. Mitinge Türkiye’deki binlerce avukat katılacak. İktidarın Avukatlık Yasası yapısında değişiklik yaparak çoklu baro sistemini hayata geçiren yasa teklifine karşı 20 baro başkanı Ankara Bilkent Otel’de basın toplantısı düzenledi. Baro başkanları adına ortak açıklamayı yapan Amasya Barosu Başkanı Ahmet Melik, teklifin baroları siyasallaştırdığını belirterek, “Asıl barolar şimdi bölünmektedir. 5 bin sınırı neye göre belirlenmiştir” diye sordu. 80 baro olarak bu düzenlemeyi istemediklerini ifade eden Melik, “Temsilde adalet gerçekçi değildir. Bu taslakla Türkiye Barolar Birliği temsilinde adalet de sağlamıyor. Bu, seçmen iradesine saygısızlığın ifadesidir. İktidara bölme ve parçalama projesinden vazgeçmesi çağrısında bulunuyoruz. Bizler Türkiye’nin baroları olarak 3 Temmuz’da saat 14.00’te Ankara’da yapılacak savunma mitingine davet ediyoruz. Meclis’te kabul edilirse mücadele etmeye devam edeceğiz” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet SELDA GÜNEYSU Muhalefetin ve baroların karşı çıktığı “çoklu baro” sistemini öngören AKP ile MHP’nin birlikte hazırladığı yasa teklifinden, Türkiye Barolar Birliği (TBB) başkanına “yasal koruma” çıktı. Teklifle artık TBB Yönetim Kurulu’nu olağanüstü kurultaya davet etmek için 10 baro yönetiminin imzası “yeterli olmayacak.” Ancak 25 baronun yönetim kurullarının yazılı talebi kabul edilecek. Ancak 25 baronun yönetim kurulu, istemini yazılı beyan etse de olağanüstü kurultayda seçim yapılamayacak. AKP ve MHP’nin ortaklaşa hazırladığı ve baroların yapısını değiştiren yasa teklifi dün TBMM’ye sunuldu. 27 maddeden oluşan teklife, muhalefet ve barolar karşı çıkarken, teklif, İstanbul, Ankara ve İzmir’de “çoklu baro” kurulmasına zemin hazırlıyor. Buna göre üye sayısı 5 binin üzerinde olan İstanbul, Ankara ve İzmir gibi illerde, 2 bin üyeyle de baro kurulabilecek. Baro kurulması için 2 bin avukatın imzası ve bu avukatların belirlediği 4 kişilik kurucular kurulunun isimlerinin de yer aldığı liste TBB’ye verilecek. Kurucular kurulu da en geç 6 ay içinde yeni baronun kuruluşunu tamamlayarak, TBB’ye bildirecek. Üye sayısı 2 binin altına düşmesi halinde ise o baro kapatılacak, malvarlıkları TBB’ye geçecek. Temsile müdahale Teklif, baroların ve TBB’nin seçim sistemlerinde bir değişiklik öngörmüyor. Ancak “baroların TBB’de temsil edilmesini” doğrudan değiştiriyor. Mevcut uygulamada, her 100 üyeden sonraki her 300 üye için bir delege seçilirken, teklifle her 5 bin üye için birer delegenin seçilebilmesi öngörülüyor. Böylece Ankara, İstanbul ve İzmir gibi delege sayıları çok olan baroların delegeleri, Anadolu’daki diğer baroların delege sayılarıyla neredeyse eşitlenmiş oluyor. Teklif, baroların TBB’yi “olağanüstü kurultaya” davet etmesini de zorlaştırıyor. Aralarında Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya gibi baroların da bulunduğu 12 baro yönetimi, TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun geçen yılki adli yıl açılışında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapmış olduğu konuşmayı eleştirmiş ve TBB’yi seçimli olağanüstü kurultaya davet etmişti. TBB ise bu talebi reddetmişti. Söz konusu teklifle olağanüstü kurultay için baro yönetiminin imza sayısı 10’dan 25’e çıkarılırken, kurultayda başkan seçimi ise yapılamayacak. Barolara 2020 ayarı Görev sürelerine bakılmaksızın tüm barolarda baro başkanlığı, yönetim, disiplin ve denetleme kurulu üyelikle ri ile TBB delege seçimleri 2020’nin ekim ayının ilk haftasında yapılacak. TBB Başkanlığı, yönetim, disiplin ve denetleme kurulu üyelikleri seçimleri ise 2020 Aralık ayı içinde gerçekleştirilecek. Ayrıca tüm baro genel kurulları “son rakamı çift olan yıllarda”, iki yılda bir olmak üzere ekim ayının ilk haftası içinde gerçekleştirilecek. TBB’nin seçimi ise 4 yılda bir yapılmaya devam edecek. Düzenlemeyle TBB’ye “cüppenin şeklini belirleme yetkisi” de veriliyor. Avukatlar, mahkemelere, “TBB tarafından belirlenen cüppeyle çıkmak zorunda” olacak. ‘Başkana’ bilgi Mevcut yasada, avukatların yazıhaneleri ve konutları ancak mahkeme kararı ve cumhuriyet savcısının denetiminde, baro temsilcisinin katılımıyla aranabiliyordu. Düzenleme, “baro temsilcisi” yerine “kayıtlı olunan baronun temsilcisiyle” arama yapılabilmesinin önünü açıyor. Avukatlar denetleme ve şikâyetlerini, “kayıtlı olduğu baro başkanına” vermek zorunda olacak. l ANKARA ERGENEKON VE BALYOZ’U SAVUNMUŞTU “Çoklu baro” teklifinin TBMM Başkanlığı’na sunulmasıyla ilgili açıklamayı dün AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan yaptı. Özkan’ın yakın tarihte, Ergenekon ve Balyoz davalarını savunduğu görüntüler gündeme gelmişti. Görüntülerde, “Özkan’ın FETÖ’nün kumpas davalarından olan Balyoz davası sürecinde Genelkurmay’a karşı basın açıklaması yaptığı” yer almıştı. Özkan ayrıca Ergenekon davasından yargılanan Prof. Dr. Mehmet Haberal’ı tahliye etmedikleri gerekçesiyle hakkında tazminat davası açılan hâkimlere ilişkin kararın Yargıtay tarafından onanmasını da tepkiyle karşılamıştı. Özkan, FETÖ’nün hedefindeki dönemin Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in tahliyesinden sonra göreve dönmesine de karşı çıkmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle