Katalog

2 7 HAZİRAN 2020 PAZAR gorus@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR TASARIM: BAHADIR AKTAŞ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER TBMM ÜYELERİNE YÜZÜNCÜ YIL ÇAĞRISI GÜNGÖR AYDIN EMEKLI VALI TBMM, bütün demokrasi yönetimlerinde yasama organı olarak bulunan sıradan bir parlamento değildir. TBMM, tüm çağların en büyük devrimcisi Mustafa Kemal Atatürk tarafından, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına ulaştırılacak yolda Osmanlı’nın gasp ettiği ulusal egemenliği halka vermek üzere, tüm dünyaya örnek biçimde oluşturulmuş abide devlet yapılanması ana kurumudur. Bu Meclis, aynı zamanda, köhneleşip yıkılmış padişahlık ve hilafete dayalı bir şeriat/ din devleti düzenine son verilerek çağdaş, laik, saygın, tam bağımsız bir devlet kurup ülkeyi çağdaş yönetim biçimi demokrasiye ulaştırma ana hedefinin ilk/ ön ve gerekli aşamasıdır. Olağanüstü örgütlenme Atatürk, bu yapılanma öncesinde ve bu ilk hedefe ulaşmanın bir gereği olarak, Osmanlı Devleti’nin yıkılıp topraklarının işgal edilmesi üzerine Anadolu ve Rumeli’nin her yanında bağımsızlık hedefine dönük olarak oluşturulmuş 40 kadar yerel kongre iktidarlarını ve kurtuluş için yakılmış çoban ateşlerini, olağanüstü bir örgütlenme, sonrası demokrasiye ulaşacak bir toplumsal ilerleme sağlama bilinci ortaya koyarak, halkı antiemperyalist bir ulusal kurtuluş savaşı hedefine dönük biçimde bir büyük Anadolu bağlaşması etrafında bütünleştirmiştir. Bu bütünleştirmenin sonunda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasına ulaştırılacak bir Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın gerçekleştirilmesinin, tüm bu hedefleri gerçekleştirebilmenin temeline yerleştireceği, aynı zamanda bir devlet yapılanmasının ilk/ön ve ana adımı olarak TBMM’yi oluşturmuştur. Başlatıldığı 19 Mayıs 1919 tarihinden itibaren, TBMM’nin oluşturulduğu 23 Nisan 1920 tarihinde kadar geçen 11 aylık bir sürede bir devlet yapılanması ilk TBMM, anayasal ve kurumsal tekelinde olan, hiç kimseye devredilemez, hiç kimse tarafından kullanılamaz bulunan ulusal egemenlik hakkına var olan anayasal düzen uyarınca sahip çıkmalıdır. ya da ana hedefine ulaştırılan bu devlet kurma girişimi, dünyada eşi benzeri olmayan hızda gerçekleştirilmiş bir toplumsal örgütlenme, bir devlet oluşturma hızı örneği bulunmaktadır. Türkler tarafından kurulmuş bulunduğu halde Osmanlı tarafından gasp edilmiş ulusal egemenlik hakkı, Atatürk tarafından yeniden halkı temsilen TBMM’ye verilmiş olmasına karşın, despotik dinsel diktatörlük olarak, ABD emperyalizminin Ortadoğu’da Müslümanları birbirine kırdırma politikalarının bir gereği olan siyasal İslam modeli, ülkemizdeki karşıdevrimci dinsel güçler eliyle kurulmuş AKP tarafından, bütün süreçlerinde anayasa ve meşruiyet dışı yollardan oluşturulmuş tek adam düzeni ile yeniden gasp edilmiştir. Zorunlu ve ulusal görev Bu saptamalardan sonra, bu tarihsel gerçeklerin ışığında, Türkiye Cumhuriyeti’nin oluşturulmasının başlatılma tarihinin 100. yılında: TBMM, anayasal ve kurumsal tekelinde olan, hiç kimseye devredilemez, hiç kimse tarafından kullanılamaz bulunan ulusal egemenlik hakkını, var olan anayasal dü zen uyarınca bu tarihsel kurumsal temel hakkı yeniden tekeline almalıdır. Bu amaçla, kurucu sisteme aykırı olarak yürürlüğe konulmuş bulunan, bütün süreçleri ile anayasa ve meşruiyet dışı yollardan oluşturulmuş olduğu için hiç doğmamış ve yok hükmünde olan başkanlık/tek adam sistemi fiili durumuna son verilmelidir. Sonrasında da tek adam sistemine son verildiği karar altına alınmalıdır. Parlamenter sisteme geçme/ dönme, bu nedenle başkanlık / tek adam sistemine son verme, tarihsel, ulusal, vazgeçilmez, zorunlu bir görev olarak, anıtsal, evrensel örnek büyüklükteki TBMM’nin önünde durmakta, bulunmaktadır. Bu yönde TBMM’de bir mutabakat olmadığı, sağlanamadığı takdirde, T.C. Devleti’nin kurucu düzenine bağlı ve demokrasiye inanan tüm partiler tarafından devletimizin kurucu siyasi örgütü CHP’nin önderliğinde ve birlikte oybirliği ile ortak bir tavır, karar, önerge altına alınmalı; hazırlanacak bir demokrasi bildirgesi ile durum antiemperyalist büyük Türk ulusunun/halkının bilgi ve takdirine sunulmalıdır. 29 MAYIS5 HAZİRAN ğı yok” denildi. Ardından İçişleri genelge ile gece yarısı 'yasak var' dedi. Ardından Cumhur karşılaşan HDP'li vekiller ile polis ara başkanı Erdoğan, “Gönlüm ra sında arbede yaşandı. Üç isim de vekilliğinin düşürüldü ğü gün gözaltına alındı. Aynı gece hapishanelere gönderilen vekillerden Berberoğlu'na korona önlemleri nedeniyle izin verilerek serbest bırakıldı. zı değil” diyerek yasağı kaldırdı. Yasak açıklamları kaos yaratırken, bilim insanları bazı illerde vaka sayılarında artış yaşandığını duyurdu. Gıda el yaktı Meclis’te darbe ABD'de siyahi Georg Floyd'un beyaz bir polisin elleri kelepçeli ve yere yatırılmış olduğu halde boynuna 8 dakika 46 saniye diziyle basarak öldürmesinin ardından başlayan ırkçılık karşıtı gösteriler ve olayın yankıları tüm dünyaya yayıldı. Türkiye'de ise Meclis'te seçilmişlere darbe yapılarak üç milletvekilinin vekilliği düşürüldü, hapse gönderildi. 48 günlük uzun bir aradan sonra açılan ilk gündem maddesi "partili kolluk kuvveti" olarak yorumlanan Bekçiler Yasa tasarısı olan Meclis, tarihi bir olaya imza attı. Vekillikler düşürüldü CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun parlamento üyeliği, TBMM Genel Kurulu’nda, “hakkında kesinleşen yargı kararının yaklaşık 2 yıl sonra okunmasının” ardından sona erdi. Milletvekilliği düşen Berberoğlu hakkında, 20 Eylül 2018’de kesinleşen yargı kararına ilişkin fezlekenin eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım döneminde okunmaması yönünde bir teamül bulunuyordu. Berberoğlu ile birlikte HDP’li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları hakkında da kesinleşen yargı kararları okunarak, milletvekillikleri düşürüldü. CHP grubu Meclis’te ayağa kalkarak alkışlı protesto başlattı. Protestoya HDP grubu da katıldı. CHP’li Altay, TBMM Başkanı Şentop’un makamının önüne anayasa kitapçığı bıraktı. TBMM’den eyleme başlayan HDP’li milletvekilleri Güvenpark'a yürümek istedi. Yargıtay binası Bir fezleke daha Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a hakaret ve iftira ettikleri gerekçesiyle CHP grup başkanvekilleri Özgür Özel ile Engin Özkoç hakkında dokunulmazlıklarının kaldırılması istemiyle fezleke hazırladı. Gezi hâlâ korkutuyor Gezi olaylarının yıldönümünde İzmir, Ankara ve İstanbul'da çeşitli etkinlikler yapıldı. Gezi Parkı olayları sırasında Ankara’da Kızılay Meydanı’nda polis kurşunuyla öldürülen Ethem Sarısülük’ün anması için yapılan etkinliğe polis müdahale etti. Olaylar sonucu 21 kişi gözaltına alındı. 79 Barodan açıklama AKP’nin baroların yapısını ve seçim sistemini değiştirmek istemesine karşı 80 baro başkanı, Türkiye Barolar Birliği’nde (TBB) bir araya geldi. 79 baro ve TBB, ortak açıklama hazırladı. İktidara teklifin geri çekilmesi, müzakere ve diyalog kapılarının açık tutulması istenen açıklamada, aksi durumda demokratik eylem yapılacağı mesajı verildi. Tartışmalı cinayet Ankara’da, Barış Çakan 3 kişiyle yaşadığı tartışma sırasında kalbinden bıçaklanarak öldürüldü. Çakan’ın “Kürtçe müzik dinlediği için öldürüldüğü” iddiasına karşın Ankara Valiliği ve İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarda, cinayetin “ezan okunduğu uyarısında bulunduğu” için işlendiği kaydedildi. Yasak kaosu Sağlık ve İçişleri bakanlıklarının Enflasyon verileri açıklandı. Mayısta başta gıda, giyim ve ulaşım fiyatlarının arttığı görüldü. Gelir kaybını çok daha derin yaşayan emekçi, açıklanan enflasyon rakamlarını inandırıcı bulmadı, kamu çalışanları, yıl başında alınan zammın eridiğini belirterek yeniden sözleşme istedi. Kamu bankaları kesinin ağzını açtı. Ekonomiyi canlandırmak isteyen iktidar, kamu bankalarını devreye soktu. Konuttan tatile tüm kredilerde vadeler uzadı, faiz oranları indirildi. Erdoğan, Sarrac ile görüştü İç savaşın sürdüğü Libya’da Türkiye’nin destek verdiği Ulusal Uzlaşı Hükümeti (UUH) Trablus’un tamamında kontrolü sağlarken, UUH Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Feyyaz Sarrac Ankara’ya geldi. İdlib yeniden ısındı. Savunma Bakanı Akar ve komutanların denetlediği gün M4 hattında saldırı yaşandı. Bir asker şehit oldu. 8 dakikalık saygı duruşu ABD'de George Floyd’un beyaz bir polis memuru tarafından öldürülmesinin ardından başlayan eylemlerin onuncu gününde 51 kişi gözaltına alındı. Adalet Bakanı Barr, protestolardaki şiddette “yabancı aktörlerin” rolü olduğunu öne sürdü. Protestolar tüm dünyaya yayıldı. Pek çok ülkede yüz binlerce kişinin katıldığı gösteriler düzenlendi. George Floyd için ilk cenaze töreni dün düzenlendi. 8 dakika 46 saniye saygı duruşunda bulunuldu. Konuşmalarda, beyazlara yönelik “Dizinizi boğa önünde Emniyet’in müdahalesi ile açıklamaları ile önce “sokak yasa zımızdan çekin” denildi. AKP’nin basın özgürlüğü! Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün yer yıl yayımladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye, 2019’da da 180 ülke arasında 157. sırada. Cumhuriyet gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni ve CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Mayıs Ayı Basın Özgürlüğü Raporu’nu açıkladı. Aşağıya bazı çarpıcı ifadeleri aldım. HHH “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı ‘Türkiye Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren her bir medya kuruluşu özgürce görüşlerini ve yayın tercihlerini yansıtmakta, yasal çerçeve içerisinde faaliyetlerine bir kısıtlama olmaksızın devam edebilmektedir’ diyor. Ama dünkü ve bugünkü Cumhuriyet’in manşetleri, birinci sayfası, BirGün Gazetesi’nin iç sayfaları gerçek haberlere bizzat İletişim Başkanı Sayın Fahrettin Altun tarafından hem de gerçek haberlere gönderilen tekzip kararlarıyla dolu. Sırf bu görüntü bile... yargının iktidara nasıl bağımlı hale geldiğinin açık itirafıdır! Madem basın özgür, o zaman neden gerçek haberler için, baskı altındaki yargı aracılığıyla gazetelere tekzipler gönderiliyor? Neden gerçek haberlere Basın İlan Kurumu ilan cezası kesiyor?” HHH “RTÜK Üyesi Sayın İlhan Taşcı açıkladı. 01.01.2019 tarihleri ile 15.05.2020 tarihleri arasında HalkTV’ye 13, Tele1’e 11, FOX’a 8, KRT’ye 4, toplamda 36 yaptırım kararı uygulandı.” HHH “Basın İlan Kurumu BİK, kendini savcı yerine koyup başlık, içerik denetimi yapıyor, ilan ambargosu uyguluyor. Evrensel, BirGün, Cumhuriyet gazetelerine sadece Mayıs ayında toplam 47 gün ilan ambargosu kararı alındı. Basın İlan Kurumu olmuş Basın İnfaz Kurumu!.. ...Tek adam ne istiyorsa o yazılsın istiyorlar. Tartışmaya, farklı bakış açılarına tahammül edemiyorlar.” HHH “OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ile gazeteciler Barış Ter koğlu, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Ferhat Çelik ve Aydın Keser’in haksız, hukuksuz tutukluluk süresi 2 buçuk ayı geçti. Hem de salgın gerekçesiyle 100 bin hükümlünün tahliye edildiği bir süreçte. Ayrıca tecrit durumları sürüyor. Barış Pehlivan’ın tutuklandığı sırada karşılaştığı darp görüntüleri ortaya çıktı. Milyonların izlediği olayda mahkeme hâlâ çıkıp yok böyle bir şey diyebiliyor. Adalet Bakanlığı’ndan, HSK’den ise hâlâ çıt yok... Bu yaşananlar en ağır hak ihlalidir. Meslektaşlarımız bir an önce serbest kalmalıdır!” HHH Çakırözer, aktivist Taylan Kulaçoğlu ve gazeteci Hakan Gülseven ile fotoğraf sanatçısı Fırat Erez’in sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek gözaltına alındığını ve tutuklandığını belirtti. HHH “Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına rağmen, Bilgi Teknolojileri Kurumu, Independent Türkçe’nin bir başka isimle yayınlandığı ‘indyturkish.com’ sitesine de erişim engeli getirdi. Hem de Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde yaptı bunu. Anayasa Mahkemesi ve kanunlar ‘bir internet sitesinin tümüne erişim yasağı getirilemez’ dese de baskı altındaki hâkimler bu kararlara uymuyor.” HHH Çakırözer raporunu, Anadolu basınının da sorunlarına değinerek ve “Anadolu basını destek bekliyor” diyerek bitiriyor. HHH Demokrasi için şeffaf ve adli seçimler gereklidir ama yeterli değildir... Demokratik bir rejim için: Başta İfade ve Basın Özgürlüğü olmak üzere, Temel Hak ve Özgürlüklerin güvence altında bulunması; bu güvenceyi sağlayacak ve iktidarın eylem ve söylemlerinin anayasaya uygunluğunu denetleyecek olan bağımsız bir yargı, yani Hukuk Devleti de gerekmektedir! YAŞASIN BAĞIMSIZ ADALET VE HUKUK DEVLETİ... YAŞASIN DEMOKRATİK CUMHURİYET! 5(ÿ1 +/%+=2ô/8 2´FA¨$:LAPE 867"'" "/#"< :DCµE TtÅK