23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 HAZİRAN 2020 A Çevrimiçi EKMORLUAKHISA u Karantina sineması mazon Prime’da izleyiciyle buluşan Andrew Patterson’ın ilk uzun metrajlı filmi The Vast of Night, 1950’li yılların kült TV dizisi “Twilight Zone”un bir bölümüyle başlıyor. Özgün bir sinema dilinin senaryosuyla harmanlandığı benzersiz bir paranoya egzersizine dönüşüyor. Sert bir kahve ya da uzadıkça şekil değiştiren karabasan gibi... u Arter’den çocuklar için... Ç ocuklar, Arter’in ücretsiz çevrimiçi atölyeleriyle hem çağdaş sanatı keşfediyor hem eser üretiyor. 6 ve 27 Haziran’da “Kendi Marakasımızı Yapıyoruz”, 13 Haziran’da “Kuş Dürbünü”, 20 Haziran’da “Fluxus Resim” başlığıyla düzenlenecek atölyeler 4–6 yaş, 6–9 yaş, 7–11 yaş gruplarına açık. u Uzayda yeni bir komedi B aşrollerini Steve Carell, John Malkovich ve Lisa Kudrow’un paylaştığı yeni Netflix dizisi Space Force, The Office’in Amerikan versiyonunu yapan ekibin bir işi. Steve Carell’in yeni kurulan Uzay Kuvvetleri’nin başına atanan generali canlandırdığı diziyi izlerken, çokça güleceksiniz. u 40 Yıllık Şarkılar yeniden Ezginin Günlüğü 40. yılı şerefine çıkan “40 Yıllık Şarkılar” albümünde grubun sevilen parçaları 20 farklı sanatçı tarafından yorumlandı. Nilipek, Melek Mosso, Harun Tekin, Can Bonomo ve Karsu gibi isimlerin de yer aldığı albüm şimdilik dijital platformlarda, yakında LP versiyonu müzik marketlerde... u Başka Sinema’dan ‘Sinek Kuşu’ Ö düllü kısa film yönetmeni Bora Kim’in ergenlik, aile ve toplum baskısını ele alan, 2019 Berlin Film Festivali’nde Generations 14+ Büyük Ödül, İstanbul Film Festivali’nde ise Altın Lale kazanan filmi “Sinek Kuşu” Blu TV’de izlenebilir. u Paris’in yeni ‘Sefiller’i P aris’te işçilerin yaşadığı, çeteler arası gerilimin olduğu banliyö semtlerinden birine atanan polis Stephane’i anlatan Ladj Ly’nin filmi Sefiller, 92. Oscar Ödülleri’nde Fransa’nın adayı olmuş ve 72. Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’ne layık görülmüştü. BeinConnect üzerinden izlenebilir. “İnsanlığın huzuru ve güvenliği için yeryüzünün en karanlık kuytu köşelerinin ve ayak değmemiş mağaralarının kendi haline bırakılması mutlak suretle zaruridir; oralara ilişilmemelidir ki uykudaki anormallikler dirilmesin, küfür gibi varlığını sürdüren korkunç varlıklar zifiri inlerinden fışkırıp yepyeni ve daha geniş çaplı fetihlere kalkışmasınlar.” K orku edebiyatının büyük ustası H.P. Lovecraft’ın (Howard Phillips Lovecraft) Cthulhu’nun Çağrısı, Charles Dexter Ward Vakası, Uzaydan Gelen Renk, Karanlıkta Fısıldayan ve Deliliğin Dağlarında gibi kült öykülerinde; eski çağlardan kalma ve çok uzun süredir pusuda bekleyen yaratıklar, canavarlar, tanrılar; efsanelerin, şiirlerin arasından çıkıp yanı başımızda soluk almaya başlıyor. İsmi, 1926’da yazdığı, birçok filme, besteye ve çizgi romana esin kaynağı olan “Cthulhu Mitosu”yla kültleşen H.P. Lovecraft’ın Cthulhu’nun Çağrısı, gotik edebiyatın önde gelen klasiklerinden kuşkusuz. DEHŞETENGİZ ÖYKÜLER Peki, Cthulhu’nun Çağrısı ve Diğer Tuhaf Öyküler, nasıl bir yapıttır? DEX Kitap’ın yayımladığı Kerem Sanatel’in çevirdiği kitaba, dehşet hissiyle donatılı panik, ani tepkiler, soğuk soğuk dökülen terler, korkulu bir yatışma ve yapayalnızlık içindeki bir kahramanın ve kahramanların maceraları denilmeli öncelikle. Her sayfada psikolojik cehennemin koridorlarında okuru da peşine takan bahtsız kahramanın karanlığa ve dehşete uygun adım yürüyüşü sonra... Ve canavarıyla, şeytanıyla yüz yüze gelme yolunda gerilimin anbean kâbus gibi çöktüğü, korkunun terminolojisinin baştan yazıldığı dehşetli bir serüven... LOVECRAFT MAHŞERİ! Ustanın üç boyutlu ürkütücü çevresel tasvirlerinin alayı da imdat dedirten cinstendir. Tekinsiz, yosunlu, pis kokulu, kadim zamanların karanlığıyla çepeçevre yapılar, mezar taşları veya mühürlü kapılar... Herhalde ay, acımasız, alaycı, pusudaki dehşet... İşte tam bir H.P. Lovecraft evreni! Bir iç sesin kronik arızalarıyla kendi kendine konuşurcasına yazılı gibidir yapıtları. Daha ilk sayfalardan başlayarak mahşeri bir psikolojik cehennem kurar. Asıl dinlenen ve 17 Lovecraft’tan ‘tuhaf’ bir başyapıt Çığlık çığlığa Cthulhu! GAMZE AKDEMİR gamze.akdemir@ cumhuriyet.com.tr Cthulhu’nun Çağrısı ve Diğer Tuhaf Öyküler, insanlığın en eski ve en güçlü duygusu korkuyu deşen öykülerle dolu. korkulan ise Cthulhu’nun ne bedeni, ne sesidir; sadistçe fısıldayan, kalbi sıkıştıran çığlıklarıdır. MEKTUPLARLA YAŞADI Baskıcı bir anne tarafından toplumdan uzak, asosyal bir şekilde yetiştirilmiş, sürekli çevreden utanma duygusuyla yaşamış, bu yüzden de içine kapanık bir kişiliğe sahip ve ileri derecede soğuk fobisi olan yazarın yapıtlarında tüm bunların izi ra hatlıkla sürülebilir. Yapıtlarında izi sürülebilecek bir nokta da kuşkusuz gençlik yıllarında büyük ilgi duyduğu mitoloji, astronomi ve Arap gizemciliği. İlk şiirlerini 6 yaşında yazmaya başlayan Lovecraft, 1917’de ise Mezar ve Dagon başta olmak üzere birçok bilimkurgu ve polisiye öyküye imza atmış bir yazar. Kronik asosyal H.P. Lovecraft’ın bir özelliği de arkadaşla rı ve dergilerde yazdığı dönemlerde okurlarıyla sürekli mektuplaşması. Öyle ki yazdığı uzun ve edebi mektuplarla çağının önde gelen mektup yazarlarından biri de sayılıyor. Mektup arkadaşları arasında Psyco’nun yazarı Robert Bloch, Clark Ashton Smith ve Barbar Conan’ın yaratıcısı Robert E. Ho ward yer almış. Yazarın en verimli döne mi ise yaşamının son on yılında Providence’e döndükten sonra başlamış. En bilinen kısa öyküsü Charles Dexter Ward Vakası ve Deliliğin Doruklarında’yı da bu dönemde kaleme alan yazar; Alonzo Typer’ın Günlüğü, Tümsek, Kanatlı Ölüm gibi birçok hayalet öyküsünü de aynı dönemde yazmış. PİŞMAN OLABİLİRSİNİZ! Yazarlığında Cthulhu başta, okurlarını dehşetin koridorlarında kaybettiği; günümüzde aralarında Stephen King, Bentley Lee, Joe R. Lansdale, Neil Gaiman gibi isimlerin de bulunduğu birçok bilimkurgu yazarına, filme, besteye ve çizgi romana esin olan yapıtlarıyla H.P. Lovecraft, Poe’dan bu yana okuyucuyu en çok şaşırtan yazar olarak da niteleniyor. Pek çok usta yazar gibi ölümüne kadar da parasızlıkla mücadele eden H.P. Lovecraft’ın Cthulhu’nun Çağrısı’nı okuduğunuzda pişman olacağınız pek çok şey var ama bunun nedeni elbette nitelik yoksunluğu asla değil. Kadimlerden ve derinlerden köklenen korkuları yüreğinizin derinlerine yerleştirecek olması ve okumayı bitirdikten epey süre sonra bile dehşet duygusunun sizi terk etmeyecek olması. Kendinize güveniyorsanız mutlaka okumanız tavsiyesiyle... Birileri bunu dediyse, 1950’lerde başarıya ulaşmış bu taktiğin işe yarayacağını düşünmüş demektir Trump’ın ‘dış güçler’ masalı yeni değil Bİ DÜNYA İNSAN H emen her ülkede yöneticiler ne zaman geniş katılımlı protestolar, gös teriler olsa mutlaka bir “dış güç” parmağı oldu ğundan söz ederler. Ol madığını bildikleri halde böyle yapmalarındaki amaç protestoları za MUSTAFA K. ERDEMOL yıflatmak, her neye itiraz edilmişse o itirazı hafif göstermek. Egemen ref leksi yani. Tabii ABD’de yöneticilerin “dış güç”ten anla dıkları, diğer ülke yöneticilerinin anladıklarından farklı. Çünkü ABD’de olayları kışkırtan dış güç olarak bir ABD mevcut değil. Dünyanın en geliş miş istihbarat örgütlerine sahip olan, başka ülke leri karıştırma konusunda büyük deneyim sahibi ABD’ye, seçimlerde parmağı olduğu iddia edilen Rusya dışında, etki edecek bir dış güç olduğuna inanmak zor. Rusya’nın da bu son olan bitenlerle ilgili olduğunu iddia eden yok şimdilik. ABD’li yöneticilerin “dış güç” dediği eyalet dı şı güçler. O nedenle bir haftadır ABD’yi altüst eden gösteriler için hem Başkan Donald Trump, hem Minnesota Valisi Tim Walz hem de Minne apolis Belediye Başkanı Jacob Frey’in ağız bir liği etmişçesine olayların arkasında eyalet dışın dan gelenler var hezeyanlarını, özellikle Demok ratik Partili yönetimlere sahip eyaletlere gelenek sel bir Cumhuriyetçi saldırı olarak anlamak gerek. Eyeletin başkenti St.Paul’un Belediye Başkanı Melvin Carter, “Tutukladığımız kişilerin tümü Minnesota dışından” diyerek bozguncu(!) Demokratlara gönderme yapmayı denedi ama iddiası kısa sürede çürütüldü. Tabii bizimkiyle kıyaslanamayacak, medya etiğine sahip çok sayıda yayın organı da var ülkede. Bunlardan biri olduğu anlaşılan Minneapolis’te NBC’ye bağlı bir televizyon kanalı KARE 11 basit bir araştırmadan sonra durumun iddia edildiği gibi olmadığını ortaya çıkardı. Elde ettikleri Hennepin ilçe hapishanesi verilerine göre tutuklananların yaklaşık yüzde 86’sı Minnesota sakini. Bilginin ortaya çıkmasından sonra St Paul Belediye Başkanı Melvin Carter sözlerini geri aldı tabii. Martin Luther King KOMÜNIZMLE ILIŞKILENDIRILDI Trump’un hedef aldığı ANTIFA ile beyazlardan oluşan (çoğu anarşist) aktivistleri dış güç olarak göstermekle, adaletsizlik karşısında oluşan ittifak arasında güvensizlik yaratmak amaçlanıyor. Bu iddia tutmuş olsaydı, siyah göstericilerin belki bir kısmı “beyaz anarşistleri”, Minneapolis eylemlerini kullanarak kendi gündemlerini dayatmakla suçlayabilirlerdi. Neyse ki tutmadı. Bu tür suçlamalar özellikle insan hakları mücadelesi verenlere karşı yapıldı ABD’de. En bilineni anımsatayım: 1965’te, Beyaz Vatandaş Konse yi adlı ırkçı bir kurum ülkenin güneyinde iki yüzden fazla reklam panosu hazırlamıştı. Panolarda ünlü siyah hakları aktivisti Martin Luther King Jr komünizmle ilişkilendiriliyordu. Birçok sivil hak aktivisti için önemli bir eğitim kurumu olan Highlander Halk Okulu’nda 1957’de bir etkinliğine katılan King’in fotoğrafı vardı birinde. Cümle de şuydu: “Martin Luther King Jr Komünist Eğitim Okulu’nda”. Bu antikomünist karalama Güney’de gittiği her yerde karşısına çıktı Martin Luther King Jr’ın. Alabama’nın Selma kentinde düzenlenen yürüyü şe polis saldırısı olduğunda, Şerif Jim Clark, King’in “yabancı bir ajitatör olduğunu” söyleyerek “destekçilerinin muhtemelen dörtte biri komünistlerden oluşuyor” demişti. Bu suçlamalardan amaç, siyahların ancak kışkırtılmayla harekete geçebildiği inancını yaygınlaştırmak, ikincisi de Afroamerikalıların statükoya olan öfkelerini kabul etmeyerek statükonun çürümüşlüğünü gizlemek. Beyaz ırkın üstünlüğünü savunanlar, özellikle siyah radikalleri komünistlikle suçlayarak hem hapse mahkum ettirmeyi hem de ırk ayrımını içeren ilk yasa olan 1875 tarihli Jim Crow yasalarını diriltmeyi hedefliyor. Bu yasa ilk Tennessee’de uygulanmıştı. Sonra tüm Güney eyaletlerinde özellikle demiryollarında söz konusu yasa gereği ırk ayrımına gidilmiş, istasyonlara “sadece siyahlar için”, “sadece beyazlar için” yazılı levhalar konulmuştu. ABD’de 50’lerin başında siyah aktivistlere yönelik antikomünist faaliyetler ırk eşitliği hareketine ciddi darbeler vurdu. Demokratların desteklediği sivil hareketler ile sendikalar arasındaki ittifak bozuldu. O nedenle, ABD’de birileri dış güçler dedi mi 50’lerin başarıya ulaşmış bu uğursuz taktiğinin işe yarayacağından emin olarak söylemiştir mutlaka. Umarım sivil hak arayıcıları ile sendikalar bu tuzağa bu kez düşmez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle