19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 KİŞİDEN 9’U KİRLİ HAVA SOLUYOR Türk Toraks Derneği, 5 rek solunum sisteminin savunmasını bozduğu ve virüslerin hastalık yap Haziran “Dünya Çevre Günü” nedeniyle açıklama yaptı. Dünyada her 10 masını kolaylaştırdığına dikkat çekilen açıklamada, Covid19 salgınında kişiden 9’u kirli hava soldu. Hava kirliliğinin solunum yollarına hasar vere hava kirliliğinin viral enfeksiyonlara bağlı ölümleri artırdığı vurgulandı. 6 HAZİRAN 2020 CUMARTESİ Herkese Bilim Teknoloji dergisinin katkılarıyla hazırlanmıştır EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET Yerli topluluklarda koronavirüse karşı yaşlıların korunması yaşamsal önemde Mirasın bekçileri Güler Sabancı: “Üniversite, yüzyıllar yaşayacak bir proje. Böyle bakınca bu kitap belki de yazılacakların bir ilk adımı olacak. Bunu böyle düşünmek beni mutlu ediyor.” Bir üniversite öyküsünden daha fazlası OLCAY BÜYÜKTAŞ Kitap, Güler Sabancı’nın, “Hayatımın en önemli gayelerinden” dediği Sabancı Üniversitesi’ni anlatırken kendi kariyer ve yaşam yolculuğundaki yerine de ışık tutuyor. Atlı Köşk’ün bahçesindeki atların hikâyesi de dahil aileye ilişkin bir dizi anı aktarılıyor. Sabancıların 1980’li yılların ilk yarısında kurmaya başladığı üniversite hayalini 1994’te gerçekleştirmek üzere adım atan Güler Sabancı, 20 yıllık süreci kaleme aldı. Sabancı Üniversitesi’nin Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Sabancı Üniversitesi’nin kuruluş fikrinin ortaya çıktığı ilk andan bugüne geçen süreci Alfa Yayınları’ndan çıkan “Bir Üniversite Var Ederken...’’ kitabında anlattı. Kitabın geliri Sabancı Üniversitesi Burs Fonu’na bağışlanacak. Fikir babaları... Altı erkek evlattan sonra aileye gelen ilk kız çocuk. Hal böyle olunca ailenin büyüğü Hacı Ömer Sabancı’nın da gözdesi oluyor Güler Sabancı. Her yere hatta dört yaşından itibaren fabrikaya da onunla gidiyor. “Benim kızım büyüyecek, okuyacak, otomobil kullanacak, otomobiliyle fabrikaya gidecek” diyen Hacı Ömer Sabancı da, “Bizim kız üniversiteyi kuracak” diyen Sakıp Sabancı da haklı çıkıyor. Ancak, üniversitenin fikir babası iki kahramanın, aileden ilk üniversite okuyan ve bugün hayatta olmayan iki amca, Sakıp ve Hacı Sabancı olduğunu yazıyor Güler Sabancı. Bütçeyi aştı Kitaptan öğreniyoruz ki, 150 milyon dolarlık bir bütçe ile yola çıkalan proje 500 milyon dolara tamamlanıyor. Sakıp ve Güler Sabancı’ya hesap soruluyor, bu işe dair.. Uykularını kaçıran bu toplantıdan sonra sabah erken kahveye çağıran Sakıp Bey, “Küsmek darılmak yok. Yanlış bir iş yapmıyoruz. Önem li olan büyük resmi unutmamak” diyerek yanında olduğunu gösteriyor. Metrekare maliyeti 2250 dolara çıkan üniversite inşaatı için Koç’un inşaat şirketi Koza’yı arayıp maliyet karşılaştırması yapılıyor. Onlarınkinin de 2200 dolar olduğu görülüyor. Sonra Yeditepe Üniversitesi inşaatının maliyetinin yarı fiyatı hatta başkasının çok daha düşük olduğu görülüyor. Üstünün bağışla yapıldığı söyleniyor. Kitapta bu bölüm, “Sistem üniversitelere yapılan bağışı vergiden muaf tutuyor zaten. Ama şeffaflık nerede? Kim ne kadar bağışladı, sorularının yanıtları yok. Doğru karşılaştırma önemli. Bu bize gösterdi ki, ancak Koç ile bizim sistemlerimiz, hesaplarımız birbirine uyar ve tek anlamlı karşılaştırma da bu olur” diye anlatılıyor. Üçü bir bütün Sabancı Üniversitesi’nin kuruluş anılarını toparlamak için yola çıkınca tabii ki Sabancı Vakfı ve Sakıp Sabancı Müzesi ile birlikte bir bütün olarak anlatmak gerektiğini dile getiren Güler Sabancı, “Üçü birlikte iç içe geçmiş oluşumlar ve ne mutlu ki bugün hepsi de başarıyla yoluna devam ediyor” diyor. Sabancı, iki yılda tamamlanan kitaba ilişkin duygularını şu sözlerle aktarıyor: “Kitabı yazma arzumun arkasındaki en güçlü duygu, üniversite kurma yoluna beraber çıktığım amcalarım merhum Sakıp Bey, merhum Hacı Sabancı ve Kurucu Rektörümüz merhum Tosun Terzioğlu gibi kıymetli isimleri anmaktı. Yazarken de ‘keşke üniversitenin geldiği yeri görselerdi’ hüznünü duydum.” Bu atlar başka at! Sakıp Sabancı, Atlı Köşk’ü Sabancı Üniversitesi’ne bağışlarken Güler Sabancı’ya sembolik anahtarı da veriyor. Hoş bir anı da Sabancı Üniversitesi, Sakıp Sabancı Müzesi’nin de içinde bulunduğu Emirgan’daki Atlı Köşk ile ilgili... Köşkü 1951’de dede Hacı Ömer Sabancı alıyor. At, gençliği eşek üstünde geçen Hacı Ömer Bey için zenginlik sembolü. Atları çok seviyor, âşık. Tekstili makineleri aldıkları İtalyan iş insanı, 1204’te yağmalanarak Venedik’e götürülen dört attan birinin replikasını, atlara ilgisini bildiği Hacı Ömer Sabancı’ya hediye ediyor. Diğer atın hikâyesi daha ilginç. Köşk alındıktan sonra Kadıköy’de bir başka köşkten çıkan eşyalar Aret Portakal tarafından müzayede ile satılıyor. Eşyaların içinde bir at, bir geyik ve bir de boğa heykeli var. Atı almak iste yen Hacı Ömer Sabancı’ya güçlü bir rakip çıkıyor daha tanımadığı Vehbi Koç. İkisi de o kadar fiyat artırıyor ki, 300 bin liraya alınan köşkün bahçesine düşünülen at heykelinin fiyatı 60 bin liraya kadar çıkıyor. Ama Hacı Ömer, muradına eriyor. Ardından satılan geyik için de aynı mücadele ama bu kez kazanan Vehbi Bey... Boğa ise o bugün Kadıköy meydanda... Yıllar sonra 2013’te hem Koçlar’a hem de Sabancılar’a birer mektup gidiyor. Beylerbeyi Sarayı envanterinde olması gereken heykellerden biri sizde, heykelleri geri verin diye... “Neyse ki” diye yazıyor Güler Sabancı, “Müzayede belgeleri filan tamamdı da heykeller yerlerinde kaldı.” Derleyen: RITA URGAN L atin Amerika’daki yerli topluluklar koronavirüsün özellikle de kültürel mirasın bekçileri olan yaşlılar için ciddi bir tehlike oluşturabileceği kaygısıyla kapılarını dış dünyaya kapatıyorlar. Şili ile Arjantin’in güneyindeki kayalık Patagonya bölgesinden Brezilya’nın yağmur ormanlarıyla örtülü Amazon bölgesine ve Kolombiya’nın And Dağları eteklerine uzanan topraklarda yaşayan yerli topluluklar, yabancıların köylerine girmesine izin vermedikleri gibi karantina kurallarını çiğneyen üyelerine de sert cezalar uyguluyorlar. Çok daha yıkıcı 42 milyon yerlinin barındığı Güney Amerika’da yerli topluluklar toplam nüfusun yaklaşık yüzde 8’ini oluşturuyorlar. Ancak madencilik, petrol çıkarma çalışmaları ve ormanların yok edilmesi nedeniyle şimdiden yaşamları ciddi biçimde tehlikede olan bu topluluklar için, koronavirüs çok daha yıkıcı sonuçları beraberinde getirebilecek yeni bir tehdit. Çünkü Covid19’un karşısında en korunmasız kesim olan yaşlılar, aynı zamanda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan çeşitli gelenek ve dillerin de koruyuculuğunu üstleniyorlar. Arjantin’in kuzeybatısında Amaicha de Valle yerlilerinin önderi Eduardo Nieva, “Yaşlılarımız özellikle de toplumumuzun kimliğiyle ilgili ortak belleği temsil etmeleri açısından son derece önemli” diyor. Latin Amerika’da yaşayan yerli toplulukların genelde okuma Yerli toplulukların yüzyıllardır uygulanan geleneksel sağaltım yöntemlerini bildiklerine dikkat çeken 77 yaşındaki Mapuche kadını Estela Astorga Porma, “Bir Mapuche üyesi olarak kendi bildiğimiz ilaçları aldığımız sürece iyileşebiliriz” diyor. yazmaları olmadığından, tarihleri yazılı belgelerden çok, yaşlıların anlattıkları ve kuşaktan kuşağa aktarılan öykülere dayanıyor. Yerlilere özgü tüm bilgi ve deneyimler sözel olarak bir sonraki kuşaklara aktarılıyor. Yok olup gidecek Brezilya’da yerlilerin en eski yaşam alanı Xingu’da, topluluğa bağlı 16 kabileyi her yıl bir araya getiren Kuarup dans ayinlerine yaşlılar kılavuzluk ediyor. Amazon bölgesindeki yerlilerin yaşamlarıyla ilgili belgeseller yapan 32 yaşındaki Jair Kuikuro, “Çok kaygılıyız. Yaşlılarımızı yitirirsek onların sahip oldukları tüm o bilgiler, kültürel gelenekler ve dinsel törenlerin yanı sıra atalarımızdan kalma otacılık yöntemleri de yok olup gi decek” diyor. Büyükannesinin doğurganlığı artıran ve yalnızca kadınların söyledikleri yamurikuma adlı ilahiyi bilen tek kişi olduğunu belirten Kuikuro, “Büyükannem virüsü kapıp aramızdan ayrılacak olursa, bu ilahi de hiçbir iz bırakmadan tarihe karışır” diye ekliyor. Latin Amerika’nın kırsal kesimi koronavirüsten en son etkilenecek bölgeler arasında. Bu uzak bölgelerde korona testi uygulaması son derece kısıtlı olmakla birlikte resmi veriler virüsün oralarda da yayıldığını gösteriyor. Londra University College küresel sağlık uzmanlarından Carolyn Stephens, çiçek hastalığının Avrupalıların Latin Amerika’daki ilk sömürgeleşme dalgasıyla birlikte gelerek milyonlarca yerlinin ölümüne yol açtığını anımsattı. 10 MADDEDE DİJİTAL KÜLTÜR TANOL TÜRKOĞLU ELON MUSK’TAN 10 ALINTI n Bir bilgisayar simülasyonunda yaşamıyor olma olasılığımız milyarda birdir. n Dijital zekâ, biyolojik zekâyı kayda değer şekilde geçecektir. n Sosyal medyada kaba olmak, fiziksel dünyadakine göre çok daha kolaydır. n Ben bir uzaylıyım. n Sıradan bir insanın sıra dışı olmayı seçme olasılığı vardır. n Bütün yumurtaları aynı sepete koymada bir sorun yok. Yeter ki sepete ne olacağını kontrol ediyor olun. n Sabah uyandığınızda gelecek daha iyi olacak diye düşünüyorsanız o gün güzel bir gün olacak demektir. n Bilgiyi kaynağından öğren mek, o kaynak hakkında görüşlerini ifade edenlerden öğrenmekten iyidir. n Sabır bir erdemdir, ben de sabırlı olmayı öğreniyorum. n Başarısızlık da bir seçenektir, başarısız olmuyorsan yeterince icat etmiyorsun demektir. Kaynak: İnternet KATI ÖNLEMLER ALINDI BİLE R esmi olarak tanınan en az 35 yerli topluluğu içinde barındıran Arjantin’de kimi topluluklar yaşlıların kendilerini dışarıdan gelenlerden soyutlamaları yönünde birtakım katı önlemler almaya başladı. Tucuman ve Salta bölgelerinde kimi topluluklar köylerin girişine barikatlar yerleştirdi. Kimi yerlerde de yabancıların uzak tutulması amacıyla daha önceleri uyuşturucu trafiğini ve daha başka suçları denetlemekle görevli olan kişilerden yararlanılıyor. 1950’lerde Kalapalo kabilesine ait bir köyün nüfusunun neredeyse yarısını kızamık salgını nedeniyle yitirdiğini anımsayan Brezilya’nın Xingu yerlileri şimdi kendi yerleşimlerine giden yolları kapatıyor. KÖPEĞİNİZ SİZİ UMURSAMIYOR OLABİLİR Ergenlik dönemi onlar için de zor Köpekbalığının ? 6 BIN 500 KM’LIK yolculuğunun sebebi ne Uydu takip sistemiyle izlenen 3 metrelik kaplan köpekbalığının kat ettiği mesafe, araştırmacıları şaşırttı. Sereya adı verilen dişi köpekbalığı, Afrika’dan Endonezya açıklarına kadar 6 bin 500 km’lik bir yolculuk yaptı. Biopixel Oceans Foundation ve Güney Afrika’daki Oşinografik Araştırma Enstitüsü’nden araştırmacıların tespit ettiği bu yolculuğun sebebi neydi? Sereya, Kasım 2018’de Mozambik’te takibe alınmıştı ve geçen ay Hint Okyanusu’nu geçti ği görüldü. Nedeni bilinmeyen bu yolculuğun, şimdiye kadar kaydedilen en uzun kaplan köpekbalığı göçü olduğu ifade ediliyor. Araştırmacılar, Lidya adında bir büyük beyaz köpekbalığının Kuzey Carolina sahilinden başlayan 3 bin 500 km’lik bir yolculuğunun tespit edilmiş olduğunu ifade ediyor. Seraya’nın, köpekbalıklarının çok daha uzun yolculuklar yapabildiğini göstermesiyle araştırmacılar, özellikle eş bulma ve üreme süreciyle ilgili yeni soruların ortaya çıkacağını belirtiyor. İnsanlardaki ergenlik dönemine özgü tipik davranışların köpeklerde de ortaya çıktığını biliyor muydunuz? Örneğin sahibinin komutlarınI umursamazken yabancı birinin sözünü çok daha çabuk dinleyebiliyor.İngiltere’de Newcasstle Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma, ergenlik dönemindeki köpeklerin verilen komutları umursamama olasılığının daha yüksek olduğuna ve dolayısıyla bu dönemde eğitilmelerinin daha zor olduğuna işaret ediyor. İlk aşamada 69 köpekten olu şan bir grupla çalışan araştırmacılar, “Labrador” ve “Golden Retriever” cinslerinin ergenlik sürecinde ve öncesinde verilen komutlara itaatlerini gözlemledi. Köpeklerin, ergenlik döneminde sahiplerinin “otur” komutuna cevap vermelerinin daha uzun sürdüğü, ancak komut bir yabancı tarafından verildiğinde yerine getirmelerinin daha hızlı olduğu görüldü. Alman çoban köpeklerinin de dahil edildiği 285 köpekle yapılan sonraki çalışmada da ergenlik dönemindeki köpeklerin, sahiplerin ce verilen komutları yerine getirme oranında düşüş olduğu görüldü. Öte yandan köpeklerin yabancı eğitmenlere itaatinin ergenlik döneminde arttığı tespit edildi. Sağlıklı mikrobiyom, sağlıklı bağışıklık Koronavirüs salgınına karşı kontrol altına alabileceğimiz bir şey varsa, o da mikrobiyom denilen, bağırsaklarınızda yaşayan trilyonlarca mikrobun sağlıklı olanlarını artırmak ve güçlendirmek. Bağışıklık sistemimizi güçlendirdiği iddia edilen takviyelerden ziyade yediğimiz doğal besinler, bağırsaklarımızdaki yararlı mikropların miktarı ve çeşitliliğinde büyük farklılık yaratıyor. YEMEK YERKEN MIKROBIYOMUNUZU DA BESLEYIN Mikrobiyom çeşitliliğinizi artırmanın en iyi yolu şöyle: n Yüksek lif ve çeşitlilik içeren bitkisel gıda tüketin, abur cubur gibi çok işlenmiş gıda tüketiminizi sınırlandırın. n Bir Akdeniz beslenme düzeni uygulanmasının bağırsak mikrobiyomu çeşitliliğini geliştirdiği ve enflamasyonu da azalttığı da gözlemlendi: Bunun için çok fazla meyve, sebze, kabuklu yemişler, tohumlar ve tam tahıl tüketmeniz, doğal sızma zeytinyağı gibi kaliteli ve sağlıklı yağlar kullanmanız, yağsız et ya da balık tercih etmeniz gerekiyor. n Mikrobiyomunuzu aynı zamanda içerisinde canlı mikroplar yani probiyotikler bulunan doğal yoğurt ve peynirlerden düzenli yiyerek de destekleyebilirsiniz. Diğer doğal probiyotikler ise kefir, turşu gibi fermente gıdalar...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle