19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ 9 23 HAZİRAN 2020 SALI ‘MİT mensubunu ifşa’ suçlamasıyla 4 aydır tutuklu bulunan gazetecilerin duruşması yarın ‘Ülkede hukuk varsa “M tahliye edilirler’ SEYHANAVŞAR İT mensubunu ifşa” suçlamasıyla 4 aydır tutuklu bulunan gazetemiz yazarı ve OdaTV Haber Müdürü Ba rış Terkoğlu, OdaTV Yayın Yönet meni Barış Pehlivan, Yeniçağ yazarı Murat Ağırel ve Yeni Yaşam gazete si yöneticileri Ferhat Çelik ve Aydın TUTUKLU GAZETECİLERİN YAKINLARININ MESAJLARI TOPLANTIDA OKUNDU Keser’in yarın görülecek davası ön cesi Haberin Var Mı İnisiyatifi bilgi lendirme toplantısı yaptı. Toplantıda yarın görülecek duruşmada gazeteci AĞIREL: KIZIMA lerin tahliye edilmesi istendi. Tutuklu gazetecilerin aileleri ise toplantıya gönderdikleri mesajda, “Onlar sa SÖYLEYEMEDİM dece kendileri için değil, demokrasi, hukuk, adalet ve insanlık için bedel ödüyorlar” dedi. Taksim’de bulunan İstanbul Barosu’nda düzenlenen toplantıya CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, milletvekili Ahmet Şık, DİSK Basınİş Genel Başkanı Faruk Eren, Sınır Murat Ağırel’in eşi Dilek Ağırel: Eşim, daha önce sosyal medyada ve birçok platformda haberi yapılmış, şehitlerimizle ilgili sadece bir tweet attığı için tam 105 gündür Siliv Ağırel ailesi. Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, tutuklu gazetecilerin avukatları ve çok sayıda gazeteci katıldı. Burada ilk sözü Canan Kaftancıoğlu aldı. Kaftancıoğlu, “Basın özgür oluncaya, hukukun üstünlüğü tesis edilinceye kadar CHP olarak mücadele edeceğimizi ve yanınızda olacağımızı Barış Pehlivan Barış Terkoğlu ri Cezaevi’nde üç kişilik bir koğuşta tek başına kalmaktadır. Çok ağır bir tecrit altındadır. Koronavirüs yasakları kapsamında 100 gün sonra geçen hafta bir tek ben görüşe gidebildim. Murat’ın çok fazla kilo verdiğini gördüm. Sekiz yaşındaki kızıma görü şe gideceğimi söyleyemedim. Çünkü babasına olan özlem ve hasreti artık dayanılmaz bir boyut aldı. Babasını artık görmek istiyor ancak görüş için izin yok. Murat bilgiye, belgeye dayalı cesur bir gazetecilik yaptı ve yapmaya da devam edecektir. söylüyoruz” dedi. Erol Önderoğlu ise konuşmasında ‘Suçlusu suçtan önce seçilmiş’ Türkiye’nin dünyada en çok gazete ci tutuklayan ülkelerden biri olduğuna dikkat çekti. Önderoğlu, “Bugün gazetecilerin tutuklu olduğu bir dö nemde öne çıkan diğer şey ise yargının siyasi iktidarın boyunduruğu altına girmesi” dedi. n Barış Terkoğlu’nun eşi Özge Terkoğlu: Bir dava düşünün, suçlusunu doğru, ilkeli ve tarafsız ha “tehlikeli ülke” ilan edilmiş durumda. bercilik yapmak için uğraş n Ferhat Çelik’in kardeşi Serhat Çetı. Kitaplar yazdı ve her dö lik: Gazetecilik yaptıkları için tutuklular. ‘Suç olmadığı ortadadır’ Basın örgütlerinin ardından tutuklu gazetecilerin avukatları söz alarak iddianameyi değerlendirdi. İlk olarak söz alan Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın avukatı Serkan Günel, söz konusu iddianame hakkında konuşacak pek bir şey olmadığını ve müvekkillerinin neden suçlandığına dair bir gerekçenin de olmadı suçtan önce seçmiş, işte böyle bir dava bu. Araş tırmacı gazetecilik yapa mazsınız, haddinizi bilin diyenlerin alkış tuttuğu, ittirdiği bir dava. Özge Terkoğlu n Barış Pehlivan’ın eşi Aysel Pehlivan: Bu davada gazeteci lik yargılanıyor. Bu dava ile birlikte, işlerini yaptıkları için tüm gazeteciler korkutulma ya, sindirilmeye çalışılıyor. Bu davada, ya nem bunun bedelini ödedi, ödemeye devam ediyor. 109 gündür iki buçuk yaşındaki kızını görmedi, ilk cümlelerini haftada bir Aysel Pehlivan yaptığı telefon görüşmelerinde duydu. Nasıl büyüdüğünü mektuplardan öğreniyor, fotoğraflardan izliyor. n Aydın Keser’in eşi Öznur Keser: Aydın, dünyanın hiçbir yerinde suç sayıla Koronavirüs salgını gerekçesiyle alındığı iddia edilen önlemler tecrite dönüşmüş durumda. Hırsızlar, uyuşturucu satıcıları, katiller ve çeteciler afla serbest kalırken iki kere kendi ayakları ile ifadeye giden insanlar tutuklu ve tecrit altında. n Hülya Kılınç’ın ağabeyi Bektaş Kılınç: Hülya bir haber yaptı, bir düşüncesi vardı. Bu iktidarın hoşuna gitmedi. Bedeli cezaevi oldu. Tarih “insanlık, kanla gözyaşı ve bedel ödemelerle yürür” diyor. Bu bi ğının altını çizdi. Günel, FETÖ döne pılan haberi yargılama konusu yapabilmek mayacak bir nedenden ötürü, gazeteci ze düştü. Hülya’ya, arkadaşlarına... Ve be mindeki dosyalarda olduğu gibi suç için yazılmış, lime lime dökülen bir iddia lik yaptığı için tutuklu. Yalnızca o da de del ödeyenler. Onlar sadece kendileri için lunun arandığı bir iddianame oldu name var. Bu iddianame ile insanlar aile ğil, Türkiye’de yıllardır cezaevinde tutulan değil, demokrasi için, hukuk ve adalet için, ğuna dikkat çekti. Günel, “Müvekkil lerinden sevdiklerinden ayrı, tecrit altında onlarca gazeteci var ve Türkiye artık bü insanlık için bedel ödüyor. Ve tarih onları lerimizle ve dosyadaki hiçbir sanıkla tutuluyorlar. Barış meslek hayatı boyunca tün uluslararası raporlarda gazeteciler için insanlığın onur sayfasına yazacak. ilgili suç oluşmadığı ortadadır” dedi. ‘Korku efekti yaratmak için’ Murat Ağırel’in avukatı Celal Ülgen ise şunları söyledi: “Halkın düşünce özgürlüğünü, haber alma hakkını kullandığı yegâne yer olduğu halde gazetecileri susturmak ve korku efekti yaratmak, konuşmak isteyenleri susturmak için komplolar dönemi. Bir gün bile tutuklu kalmaları gerekmiyor. Bir ülkede hukuk ya vardır ya yoktur. Eğer bu ülkede hukuk varsa çarşamba günü tahliye edilmeleri gerekiyor.” Aydın Keser ve Ferhat Çelik’in avu katı Özcan Kılıç, asıl meselenin düzenlenen iddianamenin Sabah gazetesinin haberiyle öğrenmeleri olduğuna dikkat çekti. AKP iktidarının, Türkiye’nin Lib ya, Suriye gibi ülkelerde kimsenin bilinmesini istemediği işler çevirdiğini söyleyen Kılıç, “Bu dava sadece basına dönük değil, halkın haber alma ve gerçeği bilme hakkına yönelik bir saldırıdır” dedi. l İSTANBUL SAĞLIK MESLEK LİSESİ MEZUNLARI Şeffaflık ve adalet talebi SİBEL BAHÇETEPE yeni, diş protez teknis yeni ve Tıbbi Sekreter gi Sağlık meslek lisesi (SML) mezunları bi farklı branşlardan sağlıkçının sağlık meslek li nın kadroya geçişte mağ selerinden mezun oldu dur edildiklerini belirten ğunu söyleyen Aslanoğlu Tüm Radyoloji Teknisyen şöyle konuştu: leri ve Teknikerleri Derne ği Genel Başkanı Heybet 3 yıldır kadro yok Aslanoğlu, sağlık atama “Sağlık meslek lisele larında şeffaflık ve adalet ri’ne 3 yıldır kadro veril istediklerini söyledi. miyor, atama yapılmıyor. Aslanoğlu, “Üniversi Oysaki bizler KPSS sınav te hastaneleri için tah larında yüksek puanlar al sis edilen sağlık persone dık. Ancak 3 yıldır ata li kadrolarına ata malarda SML me maların ÖSYM ta zunlarına kadro rafından merkezi larda yer verilme yöntemle yapılma mesi bizlerin mağ sını beklerken üni dur olmasına sa versitelerin ilan dece acil tıp tek ları ile karşılaş nisyenliği bran tık. Üniversitelerin şından alım yapıl ilanlarında başvu ması ise atanma ru şartlarına bak Aslanoğlu yı bekleyen sağ tığımızda büyük lık çalışanları ara bir hayal kırıklığına uğra sında huzursuzluğa se dık. Çünkü şartlar şeffaf bep olmuştur. Artık ye lıktan uzak, tamamen bi ter! diyoruz. Atanmak is rilerine göre düzenlen tiyoruz.” Aslanoğlu, Sağ miş adrese teslim oldu lık Bakanlığı’ndan taleple ğu aşikârdır. Bizler ada rini şöyle sıraladı: “Kadro let istiyoruz. Kamuya alı lar branşlar arasında adil nacak her personel için şekilde dağıtılsın. Perso objektif kriterlere uygun nel şeffaf ve objektif öl şeffaf bir şekilde alım çütlere göre alınsın. Sağ yapılsın” dedi. lık meslek lisesi ortaöğ Toplam sayıları 26 bi retim mezunlarının mağ ni bulan radyoloji teknis duriyetleri giderilsin ve ilk yeni, anestezi teknisyeni, atamalarda yeterli sayıda tıbbi laboratuvar teknis kadro tahsis edilsin.” AYM, 7 yılda 2 bin 299 başvurucuya 67 milyon TL tazminat ödedi Yargıda krizin kanıtı MAHMUT LICALI Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bireysel başvuruculara hak ihlali kararları nedeniyle bugüne kadar 67 milyon TL tutarında tazminat ödediği ortaya çıktı. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Verilen hak ihlallerindeki yüksek oran ve yüksek tazminat miktarı, vatandaşların mahkemelere olan güveninin neden bu kadar düşük olduğunu kanıtlar nitelikte” dedi. CHP’li Özel’in, AYM’ye yapılan başvurularla ilgili soru önergesine yanıt veren Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Yüksek Mahkeme’ye yapılan başvurularla ilgili istatistikleri paylaştı. Buna göre, AYM’ye bireysel başvuru hakkının getirildiği 23 Eylül 2012’den 2019 yılı sonuna kadar 253 bin 120 başvuru yapıldı. Bu başvurulardan 44 bin 65’i halen derdest iken 200 bin 694 başvuru karara bağlandı. İhlallere 67 milyon TL Yüksek Mahkeme, 8 bin 361 başvurucunun hakkının ihlal edildiğine hükmederken ihlal tespiti yapılan başvurulardan 2 bin 299’unda tazminata hükmedildi. 39 milyon 265 bin 836 TL manevi, 27 milyon 735 bin 754 TL maddi olmak üzere toplam 67 milyon 1591 TL tazminata hükmedilirken bu tutarın 65 milyon 790 bin 140 TL’si ödendi. Ayrıca bu başvurulardan 7 milyon 622 bin 822 TL tutarında yargılama giderine de hükmedildi. Özel, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yargı krizinin yaşandığı bir dönemden geçildiğine işaret ederek “Türkiye’de yargıya güven, 2012 Eylül’den bu yana 253 bin 120 başvurudan 200 bin 694’ü karara bağlandı. Yüksek Mahkeme, 8 bin 361 hak ihlali kararı aldı. İktidarın yargıya müdahale ettiğini belirten CHP’li Özel, tarihin en büyük yargı krizinin yaşandığını söyledi. CHP’li Özel, hatalı kararların bir bölümü AYM eliyle bozulsa bile “Geciken adalet, adalet değildir” ilkesini hatırlatıp yargıya müdahale edildiğini söyledi. tarihin en düşük noktasında. Yargıya güven duyulmamasının sebebi, ganının görüşlerinin dikkate alındığı bir gerçekle ülkemizi yüz yüze adil yargılama hakkının ihlal ediliyor olmasıdır” dedi. AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın, Yüksek Mahkeme’ye yapılan bireysel başvuruların yüzde getirmektedir. Mahkemelerce verilen hatalı kararların bir bölümünün AYM eliyle bozuluyor olması olumlu karşılanabilir. Ancak geci 52.1’inin adil yargılanma hakkının ihlaline ilişkin olduğunu ifade ettiğini anımsatan Özel, Bakan Gül’ün açıkladığı verilerin ihlal iddialarını kanıt ken adaletin adalet olmadığı ilkesini hatırlatarak yargıdaki siyasallaşmanın bir an önce sona erdirilmesi gerekmektedir. İktidar partisinin lar nitelikte olduğuna dikkat çekti. ‘Yargıya müdahale var’ İktidarın yargıya müdahale ettiğini söyleyen Özel, “Bu müdahale, mahkemelerce evrensel hukuk ilkelerinin değil, yürütme or yargının temel sorunlarını çözmek yerine, savunma mesleğinin temsilcisi barolara müdahaleye hazırlanması, yürütme organının yargıyı tamamen kontrolüne alma isteğini deşifre etmektedir” değerlendirmesini yaptı. l ANKARA Avukata yeşil pasaport... Baroya kırmızı kart! Yargının bütün kurumları tüketildi, sıra barolara geldi. Hâkim ve savcıların bağımsız karar vermesi cesaret istiyor. En hafifinden sürgünü göze almayı gerektiriyor. Geriye savunma kalıyor. Avukatlar bu bağlamda adaletin kilit taşı. Bir avukat savunma sorumluluğunu yerine getirirken biliyor ki arkasında baro var. AKP, bu bağımsız, kendi yöneticilerini kendisi seçen örgütlü gücü istemiyor. Şöyle bir yorum yapılabilir: Sonuçta kararı hâkim verecek. Tek başına avukat ya da avukat grubunun Türkiye koşullarında yapabileceği sınırlı! İlk bakışta mantıklı gibi gelse de savunmanın işlevi mahkeme salonuyla sınırlı değil. Baronun görevi sadece avukatların özlük haklarını korumak değil. Toplumun da her türlü hakkını savunmak, dile getirmek. Kaz Dağları’nda ağaç kıyımında... Karaman’da çocuk istismarında... Adana Alaçam’da yurt yangınında... Kadın cinayetlerinde... Toplumun vicdanını kanatan her olayda barolar kurumsal olarak “müdahil” oluyorlar. Gerektiğinde davanın doğrudan tarafı oluyorlar. TBMM yasaların yapılmasından sorumluysa barolar da önemli ölçüde uygulanmasını denetliyor. Yanlış bulduğuna müdahale ediyor. İşte baroların bu işlevini ortadan kaldırmak istiyorlar. Bu, yargının üçüncü ayağını da iktidar gölgesine sokma hırsıyla bitirmek demek. HHH Barolar buna hayır demek için yollara düştü. Türkiye’nin 80 ilinden dört gün önce yola çıkan baro başkanları, önceki gün akşam saatlerinden itibaren Ankara’ya gelmeye başladı. Dün buluşup Anıtkabir’i ziyaret edeceklerdi. Daha şehre girerken engelleme başladı. Polislerin şu talimatı aldığı anlaşılıyordu: Hangi koşulda olursa olsun kesinlikle yürüyüş yapılmasına izin vermeyin. Her türlü müdahale serbest! Aynen bu uygulandı... Sadece baro başkanlarının birer metre arayla yürümesine bile izin verilmedi. Dün, tarihi bir gündü. Dün, partidevlet yönetiminin yargının en önemli kurumunu başkente sokmadığı gündü. İktidarın getirmek istediği değişikliğin özü şu: İki bin avukat imza toplayıp ayrı baro kursun! Böyle bir durumda 43 bin üyeli İstanbul’dan potansiyel olarak 21 baro çıkar, 18 bin üyeli Ankara’dan 9, 10 bin üyeli İzmir’den 5 baro çıkar! Her siyasi eğilim bir baro kurarsa ne yapacaksınız? Bunun sonuçlarını düşündünüz mü? Düzenleme geçerse, avukat diyelim ki iktidara yakın bir barodan, dava nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın bu gölge olacak! Tabii bu kimine gölge, kimine şan! Orada adalet dağıtılmaz, adalet dağılır! HHH İktidar, Ocak 2020’de 15 yıllık avukatlara yeşil pasaport vererek bir adım attı. Devamında görüyoruz ki tek tek avukatlara yeşil pasaport ama barolara kırmızı kart! Türkiye Barolar Birliği’nin tarihi, hukukun üstünlüğüne dayalı duruşlar göstermiş sayfalarla doludur. 12 Mart süreci... 09.10.1971’de Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi Deniz Gezmiş ve arkadaşları ile ilgili idam kararı verdi. Meclis’te oylanması gerek. Ardından Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın önüne gelecek. O süreçte Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Prof. Faruk Erem idamın niçin bir “ceza” olmadığını, Meclis’in gerçekte ne yapması gerektiğini ortaya koyan bir hukuk abidesi niteliğinde “mütalaa” hazırlar. İdamın telafisinin imkânsız olduğunu, Meclis’te oylamanın aslında idamı “onamama” zemini olarak görülmesi gerektiğini anlatır. TBB, barolar hepimizindir. Toplumun adalete ulaşma hakkına sahip çıkar. Kıymayın... Yarın size de lazım olur! Minibüs ile zırhlı askeri araç çarpıştı: 1 yaralı Ağrı’nın Doğubayazıt ilçe merkezinden çevre yolu istikametine giden Hacı Kandemir (47) idaresindeki minibüs, dün Iğdır yolu ışıklı kavşakta, Ağrı istikametinden gelen zırhlı askeri araçla çarpıştı. Kazayı görenlerin haber vermesiyle olay yerine jandarma, polis, 112 Acil Sağlık ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Kazada ağır yaralanan ve yurttaşlar ile ekiplerin müdahalesiyle sıkıştığı yerden güçlükle çıkarılan minibüs sürücüsü Hacı Kandemir, ambulansla Doç. Dr. Yaşar Eryılmaz Doğubayazıt Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Hacı Kandemir’in hayati tehlikesinin olduğu öğrenildi. l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle