18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 13 21 HAZİRAN 2020 PAZAR BEREKET TANRIÇASI MUAZZEZ İLMIYE ÇIĞ’DAN 107. YAŞ GÜNÜNDE MESAJ VAR: Hapisteki gazeteciler için acı çekiyorum! Kasım 2019’da Mersin’de... Ona bugüne dek ne çok isimler takıldı: Sümer Kraliçesi, Hitit Kraliçesi, Toprak Ana... Hepsi geçerli. Ama benim ona en çok yakıştırdığım niteleme: “Bereket Tanrıçası.” Anadolu dediğimiz bu bereketli toprakların kültür birikimini biz ölümlülere sunan bir tanrıça... Öyle ya Sümer, Hitit, Akadver, Asurluların kullandığı çiviyazısının arşivini oluşturanların önde geleni o... Kitapları, sayısız makale, incelemeyle, Sümer ve Hitit uygarlıklarına ışık tutan o... Tabletlerdeki yazıları kitaplara dökerek uluslararası bilim dünyasına sunan o... Muazzez İlmiye Çığ, (doğumu 1914) ülkemizin en verimli bilim kadınlarından. Arkeoloji Müzesi’nden emekli olduktan sonra da çalışmalarını sürdürdü. Bu eşsiz Sümerolog, bilimsel çalışmaları kadar, popüler eserleriyle de bilimle yaşam arasında sımsıkı bir bağ oluşturdu. “Zaman Tüneliyle Sümer’e Yolculuk”, “Hititler ve Hattuşa İştar’ın Kaleminden”, “Gılgamış Tarihte İlk Kral Kahraman”, “Ortadoğu Uygarlık Mirası”, “Sümer Hayvan Masalları”, “Bereket Kültü ve Mabet Fahişeliği”, “Vatandaşlık Tepkilerim”, “Atatürk Düşünüyor”... Onlarca kitabından ilk aklıma gelenler. Muhteşem yaş günü armağanı Dün 20 Haziran’dı. 107’nci yaş gününü kutladı Muazzez İlmiye Çığ. Güne muhteşem bir yaş günü armağanı alarak başladı. Yazar, şair Akgün Akova’nın aklından, yüreğinden çıkan çok özel bir armağan. Küçükken keman çalarmış Muazzez Hanım. Sonradan bırakmış. Akgün Akova’nın ona kemanlarla bir armağan verme çağrısını ilk yanıtlayan keman sanatçısı Emel Akçay Özer olmuş. Birkaç değil 107 kemanla “Gülnihal” parçasını çalmayı önermiş... Emre Ünlenen video prodüksiyonunu, Yusuf Yalçın müzik düzenlemesini gerçekleştirmiş. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları kaynak oluşturmuş... YouTube’da yayımlandı. (“107 Kemanla 107 Yaşında” diye ararsanız izleyebilirsiniz.) İzledim. Muhteşemdi. 107 kemancıya ve emek, destek veren herkese te Akgün Akova’nın çağrısıyla 107 sanatçı, 107 yaşına giren Muazzez İlmiye Çığ için kemanla “Gülnihal” şarkısını seslendirdi. şekkürler. İzler izlemez Mersin’i, Muazzez Hanım’ı aradım. İzlemişti elbet. Nasıl da mutlu olmuştu! Veeee gözyaşlarını tutamamıştı... “Gülnihal”i gözyaşları içinde dinlemişti. Aklı ve yüreği hapistekilerde Yaş gününü kutlamak için aramıştım. Telefonu “Canım benim sana uzun ömürler diliyorum” diye açtı. Sesi cıvıl cıvıldı. Benimkinden çok daha genç ve dinamikti. En son 2019 yılının kasım ayında buluşmuştuk. Mersin’de Kongre ve Sergi Sarayı’nda sahneyi iki ulu çınarla; biri 106, biri 91 yaşındaki iki ulu çınarla Muazzez İlmiye Çığ ve ressam, hattat, Etem Çalışkan’la paylaşmıştım. Harf devrimini , Cumhuriyet devrimlerini, Atatürk sevdasını konuşmuştuk. Muazzez Hanım konuşurken sık sık ellerimi yakalıyordu. Ve hiç unutmuyorum ellerim kuş oluyor, su oluyor, ateş oluyor, bir elim Sümer ve Hitit’e; bir elim Atatürk’ün harf devrimine uzanıyordu... Dün telefonda yine ortak anılarımızı paylaştıktan sonra bugün söylemek istediğiniz bir şey var mı diye sordum... Yanıtını dinledim. Bu kez, gözyaşlarını tutamayan ben oldum... “Suçsuz yere hapse atılan, kilit altına alınan gazeteciler için, gençler için acı çekiyorum. Gazetecilik yaptıkları için, düşünceleri için ceza alıyorlar, hürriyetleri engelleniyor. Çok üzülüyorum, kahroluyorum. Acı çekiyorum.” 107. yaşını kutlamakta olan bilim kadını arkadaşım farkında! Ve acı çekiyor! Ama hâlâ hak, hukuk, adaletin olmadığı bir ülkede yaşadığımızı fark etmeyen milyonlar var. Gözyaşlarım öfkedendi, başka bir şeyden değil! Hapiste olmayan gençlere öğüdü ise: “Çok okuyun, çok çalışın, çok sevin!” Aydın bilinci Muazzez İlmiye Çığ, sadece kitaplarını keyifle okuduğum biri değil, aynı zamanda, evet, arkadaşım. Yıllar boyu izlediğim etkinlikleri tartıştığım; birlikte eylemlere, protestolara katıldığım; soruları arayışları paylaştığım bir arkadaşım. O hem korkusuzdur hem sağduyuludur. “Vatandaşlık Tepkilerim” adlı kitabında, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçuyla yargılanan, bir yıl hapsi istenen ve ilk celsede beraat eden “Cesur Yürek”... O zaman 92 yaşındaydı. Antalya Altın Portakal’da Birinci Kadın Zirvesi yapılıyor. Laiklik adına ar kadaşım orada... Fazıl Say mahkeme kapılarında sü ründürülüyor, arkadaşımın sanatçıya yazdığı mektup elden ele dolaşıyor: “Size bir büyükanne olarak ricam, densizce konuşanlara hiç kulak asmayın, sözle ve yazı ile en ufak bir yanıt vermeyin ki çatlasınlar! Onlara en güzel karşılık daha üstün eserler çıkarmaktır. Var olun! Sağ olun!! Bütün duam bu...” Bodrum Kalesi’nde yaş günü kutlanıyor. Karyalılar, Halikarnaslılar, Bodrumlular, Geziciler, Çapulcular bir araya geldiğimizde “Beni bırakın, Cumhuriyet ilkelerine sahip çıkın” diyor! Arkadaşım için tek kutsal var. O da YAŞAMAK! Dolu dolu yaşamak. Öğrenerek, öğreterek yaşamak... O nedenle günümüzde cehaletin prim yapmasına hâlâ öfkeleniyor ve isyan ediyor... Bunları sık sık hatırlatmak gereğini duyuyorum. Neden mi? Bakarsınız yarın öbür gün bir köşe yazarı çıkıp, (tıpkı ustamız, koca değerimiz Yaşar Kemal’e yaptığı gibi) onun için de “şahsına yararı olmayan hiçbir şeyle ilgilenmedi” diye yazıverir. Kimse böyle bir gaflet içinde olmasın diye! Nice ışıklı yıllara Sevgili Muazzez İlmiye Çığ... Sevgiyle, saygıyla, minnetle! Ödüllü kısa filmler YouTube’da Akbank Sanat, Akbank Kısa Film Festivali kapsamında ödüllü kısa filmlerin çevrimiçi izlenebileceğini açıkladı. Akbank Sanat YouTube hesabı üzerinden oluşturulan “Kısa Film Kanalı”nda özel bir seçki yapılarak yerli ve yabancı kısa filmler erişime açılacak. Gösterilecek filmler arasında Gökalp Gönen’in “Avarya”, Daria Kashcheeva’nın “Daughter”, Zeynep Köprülü’nün “Orada”, Alican Yücesoy’un “Taş”, Morad Mostafa’nın “Ward’s Henna Party” filmi gibi kısa filmler bulunuyor. Detaylar: www.akbankkisafilmfestivali.com ve www.akbanksanat.com. ‘Maskeliler’ de çevrimiçi Şehir Tiyatroları evlere konuk olmaya devam ediyor. “Maskeliler” bugün saat 15.00’te İBB Kültür Sanat YouTube ve İBB Şehir Tiyatroları YouTube kanalından yayımlanacak. Ilan Hatsor’un yazdığı, Taner Barlas’ın yönettiği oyunda Serdar Orçin, Levent Üzümcü ve Mehmet Gürhan rol alıyor. Oyun 2008 yılında sahnelendi. Oyunun konusu kısaca şöyle: Filistinli üç erkek kardeşin, savaşın ortasında yaşadıkları hesaplaşma sürecini konu alıyor. Maskeliler, ayrıca savaşın, kardeşlik bağlarını bile koparan ezici baskısına, insanları nefret ve şiddet içinde birbirlerinden uzaklaştırmasına çok iyi bir örnek olarak ve ilk kez bir “karşı bakışla” işlenerek sahneleniyor. Şüyün’ün konuğu Gül İrepoğlu Şişli Belediyesi tara fından düzen lenen “Ha tıralara Yol culuk” isim li edebiyat et kinliği bugün saat 14.00’te belediyenin sosyal med ya hesapla rından canlı yayımla Gül İrepoğlu nacak. Dün ya Gazetesi Kültür Sanat Editörü Faruk Şüyün’ün hazırladığı etkinliklerin bu günkü konuğu, sanat tarihçisi ve yazar Gül İrepoğlu olacak. Etkinliğe daha ön ce Ahmet Ümit, Nazlı Eray, Buket Uzu ner gibi isimler konuk olmuştu. Yazarlar Sendikası ve PEN’den açıklama Türkiye Yazarlar Sendikası ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği tarafından Soner Yalçın’ın 19 Haziran tarihli köşe yazısına yönelik ortak bir açıklama yayımlandı. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Gazeteci Soner Yalçın Sözcü gazetesinde yayımlanan 19 Haziran tarihli ‘Ahlak Davası’ başlıklı köşe yazısında, sendikamızın kurucu genel başkanı Yaşar Kemal için, ‘Yaşar Kemal şahsına yararı olmayan hiçbir şeyle ilgilenmedi maalesef...’ diyerek haksız bir değerlendirme yapmıştır. Yaşar Kemal, Kürt soru nu, Ermeni sorunu, demokrasi, özgürlük gibi ülkenin temel sorunlarında, çağının tanığı olmanın yanında sanığı da olmaktan çekinmeyerek cesurca gerçeğin, haklının, mazlumun yanında, ezilenden, sömürülenden, kırımlara uğrayanın, dili, kültürü yasaklananın, tehcir edilenin, öldürülenin, sürgüne gönderilenin, devletin sopası başından eksik edilmeyenin yanında safını belirlemiştir. ‘Zulmün artsın’ diyerek zalime karşı durmuş, susmamış, yılmamış, sözünü hep söylemiştir. Yaşar Kemal yaşamı boyunca, örgütlü mücadelenin içinde yer almış, 12 Mart darbesi ile ülkemizin içine düşürüldüğü karanlığa karşı, yazarların emeğinin korunması, tam bir söz ve yazı özgürlüğünün gerçekleştirilmesi ve korunması için her türlü yasal mücadeleyi sürdürmek amacıyla kurulan Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kurucu genel başkanı olmuştur. Yaşar Kemal, Türkiye PEN Yazarlar Derneği’nin ilk genel başkanıdır. 12 Eylül faşizminde tüm dernekler kapatıldıktan sonra PEN Türkiye’nin yeniden hayata dönmesini sağlayandır. 1960’lı yıllarda, TİP’in Genel yönetim ve merkez yönetim Kurulu üyesi olmuş, radyoda parti sözcüsü olarak konuşmuştur. Mahalle mahalle, kahve kahve dolaşıp Türkiye İşçi Partisi’ni anlatmıştır. Aydınlar Dilekçesi’nin dinamolarındandır. İnsanlığın yüz karası olan F tipi cezaevlerine karşı en cesur sesi yükseltmiş, açlık grevlerine son verilmesi için en büyük mücadeleyi vermiş isimdir. Reklamını yapmadan, böbürlenmeden, kimselere belli etmeden, hapishanelerde çürüyen aydınlara, haksız yargılananlara her daim el uzatmış insandır. Yaşar Kemal, ‘namuslu bir hayat yaşamış’ gerçek bir aydınımızdır. Edebiyatımızın evrensel sesi Yaşar Kemal yaşamıyla, yapıtlarıyla hep yaşayacaktır.” Rom Blue ‘Letafet’ Dört kol çengi müzik adamı Sarp Keskiner; gitarcı, besteci, yapımcı, entelektüel bir proje insanı. İstanbul Blues Kumpanyası, Saska, Noksan, Moe Joe, Great Republic of South, Red Abizianas derken soframıza koyduğu son kaydı Rom Blue. Sarp, bu projedeki ortağı Adam Rudolph ile 1997’de tanışmış, 20 yıl boyunca birlikte çalışmayı istemişler. Nihayet 2017 Mayısı’nda da bu hayal gerçekleşmiş. Amerikalı piyanist Rudolph, İstanbul’dan davulcular Berke Can Özcan ile Özün Usta, İzmir’den Sarp ve Örnekköy Roman Mahallesi’nden bas davul çalan Seçer Bıyıklı, klarnetçi Cem Kömürcü ve altocu Şenol Şentürk, iki günlük provaların ardından İzmir Hikmet Şimşek Sanat Merkezi’nde Yusef Lateef anısına doğaçlama bir konser vermişler, canlı olarak da bu albümü kaydetmişler. Rom Blue’nun (biri Letafet’in farklı versiyonundan oluşan) 10 parçalık albümü, alışık olmadığımız bir yan yana geliş örneği sergiliyor. Farklı kültür ve kuşaklardan gelen müzisyenlerin anlık karşılaşmalarının doğaçlaması olarak tarif edilebilecek bu müzik, tam bir özgürlük ve özgünlük ifadesi. Müzisyenler geçmişine yasladığı performansını arkadaşına entegre ederek çalıyorlar. Böylelikle sadece Yusef Lateef değil, Phaorah Sanders, Don Cherry ve Sun Ra ruhunu da yâd ediyorlar. [email protected] Yolgezer ‘1d10’ (80’ler Production) Yolgezer’i ilk defa iki binli yılların ortalarına doğru, jürisinde bulunduğum yarışmalarda izlemiş ve beğenmiştim. Toplumsal olaylara duyarlı bir topluluktu Bursalı Yolgezer. Bursa’da artan ulaşım fiyatlarını protesto amacıyla valilik önünde toplanan öğrencilere destek için alanda konser vermiş, ses getiren eylemden sonra bilet fiyatları düşürülmüştü. Yolları Uludağ Üniversitesi’nde kesişen altı gencin kurduğu topluluk, aktif olduğu (2000 2009 arasındaki) dönemde sayısız mekânda çalmış, BarışaRock, Zeytinli, Bursa 19 Mayıs gibi festivallerde sahne almıştı. Bir de albüm girişimleri olmuştu; 9. Roxy Müzik Günleri’nde finale kaldıkları zaman, jürideki Taner Öngür’ün ön ayak olmasıyla. Albüm 2004 yılında kayıtlarına başlanmış, bir yıl sonra tamamlanmıştı ama yayımlanmamıştı. 10 özgün bestenin yer aldığı “1d10” adlı albüm, 15 yıl sonra gün ışığına çıktı. Vokalde Ezgi Sülün, gitarda Kerem Sakarya, basta Alp Çoksoyluer, tuşlu çalgılarda Kemal Efe, davulda Can Avcı ve perküsyonda “Hüss”ün yer aldığı Yolgezer’in, şarkılarının içeriği toplumsal düzenin adaletsizliğini, insanlığın geleceğini tehdit eden savaşları, yolunda gitmeyen bir düzenden insana yansıyan umutsuzluğu işliyor; bir de tabii olmazsa olmaz aşkı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle