19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 21 HAZİRAN 2020 PAZAR HABER/YORUM Hiçbir şey değişmiyor... Sevgili okurlarım, köşe yazarı olmanın en önemli açmazı; yıllar içinde yazdığınız pek çok şeyin hiç değişmediği gerçeğiyle yüzleşmektir. Bu insanı acıtır, şimdi 23 Eylül 2018’de yazdığım bir yazıyı yeniden yayımlayarak içinde bulunduğum durumu sizlerle paylaşmak istiyorum. Sanki tüm yazılarımı suya yazmışım, hiçbir şey değişmiyor. Kıyamet neden kopmuyor? (23 Eylül 2018) Pek çok kişi gibi benim de aklımdaki bir soru: “Toplu iğneden ipliğe kadar her şey yüzde 40 zamlanırken neden beklenen kıyamet kopmuyor?” Kaç zamandır bu sorunun yanıtını bulmaya çalışıyorum. Bir lise öğrencisi gibi bulduklarımı sizlerle paylaşmak istiyorum: 1 18 yıl içinde Türk halkı diğer sağ iktidarlar döneminde hiç görmedikleri kadar sosyal yardım almaya başladı. Hemen makarna kömür demeyin, ısrarla söylediğim bir bilgi var, bu ülkenin engellileri ancak son nüfus sayımında Türk vatandaşı sayıldı. Rakam dehşet verici 12 milyon, öte yandan coğrafi şartlar, savaş ve akraba evlilikleri nedeniyle sayıları daha çok olması gerekirken Güneydoğu ve Doğulu aileler sayımcılara engellilerinin sayısını söylememişler bile, çünkü onlar şimdiye kadar insandan sayılmamış. AKP hükümeti, kimden akıl alıyorsa alıyor, engellilere ve onlara bakanlara maaş bağladı. 800 lira büyük kentlerde oturanlar için hiçbir şey ifade etmeyebilir ama küçük kentler, kasabalar için büyük paradır. Sadece engelli değil ona bakan kişi de maaş alıyor. Bu, 12x2 = 24 milyon eder. 2 Özel hastanelere hepimiz gidemeyiz. Külliyetli bir sigorta parası ödemek pek çoğumuz için imkânsızdır. Ancak istenildiği kadar lüks otel koşullarında olmasa da eğitim ve devlet hastaneleri gerçekten bir zamanların hastanelerine göre son derece iyi işliyor. Rahmetli eniştem şair Refik Durbaş’ın hastalığı sırasında pek çok halk hastanesi görme imkânına sahip oldum. Gerçekten insanlar tedavi ediliyor, ameliyatlar yapılıyor ve çok şefkatli doktorlar var. Öte yandan doğrusunu söylemek gerekirse, hastaların ilaçlara ulaşımı bence İngiltere’den bile iyi. Şaşkınlık içindeyim, hastalar yedi sekiz ilaç alıp 20 lira ödeyip gidiyorlar. Ben de alıyorum. 3 Bir zamanlar taşı toprağı altındır diyerek büyük kentlere göçen ve hemen bir toprak parçası çevirip gecekondu kuran (gençliğimde onlar için az dayak yememiştim) aileler, imar afları sonucu tapu aldılar ve daha sonra kentsel (rantsal) dönüşüm sayesinde en az Boğaz manzaralı yedi sekiz apartman katları oldu. Rezidansı olanlar bile var. 4 Ülkemiz sadece sermaye sahipleri için değil, bilumum esnaf, sanatkâr, hizmetli için de bir vergi cennetidir. İktidar, sermaye sahiplerinin vergilerini affederken diğerlerinin vergilerini de vergi affı bahanesiyle resmen siler. Şimdi vergi vermeyen bir milletin, rüşvetçi devlet ve belediye çalışanına hesap sormasını bekler misiniz? Kendi seçtiği milletvekilinden bile hesap soramaz, tencere dibin kara benimki senden kara misali. Ülkemizin gümrükleri ise tam bir alavere dalavere sistemi içindedir. Hasta koyunların bile geçmesine göz yumulur. Yani parayı veren düdüğü çalar. 5 Eğitim sistemi hallaç pamuğu gibi atıldığından aileler çocuklarını özel okullara vermek için var güçleriyle çalışırlar, özel okullar ise tam bir para tuzağıdır. 3 yaşındaki anaokulu öğrencisine doğru dürüst Türkçe bilmeden yabancı dil öğretmekle övünürler, tabii bu durumda anne baba bir köle gibi çalışmaya mahkumdur. Sesini çıkaramaz, ayrıca dedeler, anneanneler her zaman yardıma koşarlar. 6 Duydum ki 80 milyonluk ülkede, dünyada dolaşmak amacıyla pasaport alanların sayısı bir milyonu zor buluyormuş. Ayrıca kendi ülkesini bile gezenlerin sayısı pek fazla değilmiş. Müzeleri, ören yerlerini merak edenlerin sayısı da kitap okuyanlar kadar azmış. Yani yüzde 1. Eh böyle olunca, Suruç Ovası satılmış, Karadeniz yaylaları satılmış kime ne? Arabası altında mı, çoluk çocuk bir AVM’de sekiz saat geçirebiliyor mu? Ne yazık ki ülkemizin büyük çoğunluğu için bu yeterli. 7 Devam edelim niye kıyamet kopmuyor, öncelikle Doğu Karadeniz halkı on beş liraya arabayla Batum gümrüğünü geçip Batum’a gidiyor. Orada içki, benzin çok ucuz, depoyu dolduruyor, bir haftalık içkisini ve sigarasını alıp ülkeye dönüyor. Güneydoğu ve Doğu’da kaçak benzin almayanı döverler, Trakya’da ise hedef Bulgaristan, her şey ucuz. 8 Ayrıca ülkemiz bir para aklama cenneti, uyuşturucu trafiğinin tam ortasında. Şöyle bir söz vardır: Bir ülkede illegal para ve uyuşturucu ticareti yapılıyorsa o ülke öyle ya da böyle ayakta kalır. Bu çalışma sonunda kıyamet kopmasını önleyen o kadar çok neden buldum ki oturup ağlayasım geldi. Yani olay sadece makarna kömür değil. Dünyaya yaklaşan bir meteor da yok! Son söz: Meteor gelmedi ama korona geldi, o da pek bir işe yaramayacak sanırım. 21 HAZİRAN 2020 SAYI: 34588 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 03:24 05:25 13:11 17:11 20:47 22:38 Ankara 03:17 05:13 12:55 16:53 20:28 22:15 İzmir 03:50 05:41 13:18 17:13 20:46 22:28 Süslümanlar, takıp takıştırmakta yarıştıkları eşarplarını, çantalarını, kravatlarını ve zaten tüm ürünlerini binlerce (hatta yüz binlerce) Avro’ya kapıştıkları Hermès markasının adını, anlamını bilirler mi? Hiç sanmıyorum, merak bile etmediklerine kalıbımı basarım. Zaten İslamiyetin kendisinden menkul hacı hocaların, hatta cahil cüheladan oluşan Diyanet’in dilinde belden aşağı meşgale ve arkaik cinsellik fetvalarına indirgenmesi de süslüman beyinlerin en küçük bir felsefe kıvrımından bile yoksun olmasıyla sağlanmıştır. Hermes, İslamiyete tasavvuf üfleyen Hermetik felsefenin simgesidir. Çoktanrılıdan tektanrılıya tüm dinlerdeki mistisizm, yani tasavvuf kaynağı olan Hermes; eski Mısır’dan Yunan ve Roma dinlerine, tanrıların kâtibi ve habercisi unvanıyla donatılmış bir tanrıydı. Ebu Ma’şer’in Kitâbü’lÜluf’una göre İslamiyet, Hermes’i peygamber yaptı ve İdris, İlyas, Hızır peygamberlerle ilişkilendirdi. Tufandan önce Mısır’da yaşadığı, piramitleri inşa ettiği, öğretisini tufandan korumak için yazılı olarak bıraktığı tezinden yola çıkarak “Ermiş” olduğu da kabul gördü. Tanrı’yı ararken insanı bulmak Emekli Yargıtay üyesi İsmail Özmen, hayranlık uyandıran derinlikte bir hukuk ve felsefe insanı olarak yazdığı sayısız kitaplara, son olarak Tasavvuf başlıklı çok önemli bir eser ekledi. Tasavvuf düşüncesini, tarihiyle birlikte dinsel ve bilimsel anlamda irdeleyen bu kitap; felsefesi en azından Türkiye’de tümüyle karartılan, yozlaştırılan İslamiyetin; zaten dünyada da ka tanrı yoktur” mut lak gerçeğinin fark lı biçimlerde tekrar tekrar ifade edilme sidir. Aşılmaz sanı lan şablonları, sedle ri şu ya da bu yollarla aşıp, bunları açıktan ya da gizlice parçala İslamiyetin aydınlık mak suretiyle kaldırarak Allah’a daha başka yollarla da varılabilece yüzü: Tasavvuf ğinin bilincidir. Hiçbir sınır tanımayan şablon kelle kesmeye meraklı fanatikler tarafından gölgelenen aydınlık ve ilerici yüzünü ortaya koyuyor: Hermetik felsefeyi anlatan Zümrüt Tablet’te, ezoterizmin de temelini olus¸turan “Yukarısı Nasılsa, As¸agˆısı da Öyledir” ilkesi yer alır. Hermetik ögˆretide tüm varolus¸u, yas¸am kaynagˆını ve evreni bir arada tutan ortak bir yaratılıs¸ nedeni vardır. Bir arada varolan çes¸itli gerçeklik düzeylerinde, yani fiziksel, zihinsel ve ruhsal düzeylerde ne oluyorsa birbirine yansır ve birbirinden etkilenmesine yol açar. Bu ögˆreti aklın üstünlügˆünü öne çıkararak, evrensel yaratıcının eris¸ilemez ve taklit edilemez zekâsının Evren’in kırıcıların farklı ve değişik tutumlarının gizemli yansımasıdır. Elbette ki bu gerçek devrimcilerin içinde dünyaya, Tanrı’nın dışındaki her şeye sırt çevirmiş “zâhit” diyebileceğimiz soyutlanmış direnişçiler de bulunmaktadır. Bunlar, gizemini ve gücünü kendi kuyusunda saklayan en büyük direnişçilerdir. Çünkü karşıt direniş, gidilmemiş en kutsal, en karanlık, en uzun yolda en güçlü, en inatçı, en soluklu yolcunun başarabileceği bir direnç çeşididir. Onu ancak o yolda yürüyenler bilir, çünkü onlar inançları uğruna her şeyi, ama her şeyi göze almış kahramanlardır. Kahramanlıklarını sessizce, en yalın biçimde inanç ve düşüncelerinin yansıması olan şiirlerinde, her yanına yansıdıgˆını anlatır. Biz sözlerinde sergilerler. Tasavvuf tari ler ancak ruhani aras¸tırmacılar ola hi Hallacı Mansur, Seyyid Nesimi gibi rak; onun yüceligˆini algılamak, bu kos böylesi binlerce örnekle doludur. mos (düzen) içerisinde yerimizin ne Manevi topluluk kavramı, bu mistik de oldugˆunu anlamak ve kendimizi tanı neyime özgün bir görünüm ve temel öz maya çalıs¸makla yükümlüyüzdür. olarak katılmıştır ki, bunlar zaman içinde Aradıgˆımız hep kendimizdir, yani insan. ki kan izlerinin bitmez çığlıklarıdır. Unu Tasavvuf, gerçek tevhid yoluyla kişi tulmamalıdır ki, çığlık ve kan üzerine ya nin bireysel kurtuluşa ulaşma çabası zılı bir tarihin kimse için övünülecek bir dır. İnsanlık tarihi kadar eski mistisizm tarafı yoktur, kibir ve övünme ise ancak ekolünün İslami bölümünü oluşturan Şeytan’a mahsustur.* tasavvuf, özü itibarıyla “Allah’tan baş İsmail Özmen’in kitabını okuya na kadar tasavvufa kafa yoran biri değildim. Bu öğretinin derinlikli, ilerici ve devrimci yanını ortaya koyarak gözlerimi açtığı için kendisine teşekkürü borç biliyorum. * Alıntı: İsmail Özmen, TASAVVUF Dinsel ve Bilimsel Açıklaması/ Urzeni Yayınevi, 2020 SinopSilivri Rüzgârları Arkadaşlar İlk önce büyüklerin selamı var. Nâzım, Neruda, Yaşar Kemal Sait Faik, Orhan Kemal, martıları, gurbet kuşları “Aldırma” diyor Sabahattin Ali. Bunlar uyduruk Silivri rüzgârları günlük lodoslar gibi geçecekler. Arkadaşlar özgürlük ve adalet yürekli babaların küçücük bebekleriydiniz. Adalet ve özgürlük yürekli babalar oldunuz. Ne fırtınalar gördük, ne boralar. 12 Mart’lar 12 Eylül’ler. İşkenceler, idamlar. Unutmasın hiç kimse bizim Dumlupınar’ımız var. Kuvvacılar. M.Kemal’in askerleri selamları var Ellerimizde çiçekler dilimizde türküler yanınızdayız pazar günü. Bunlar uyduruk Silivri rüzgârları günlük lodoslar gibi geçecekler.. A. Kadri Ergin Y.N: Bugün, Silivri mahpusu genç ve cesur babaların, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Ferhat Çelik, Aydın Keser ve yavrularını bağrına basamayan tüm fikir mahpuslarının onlardan uzak geçirdikleri sonuncu Babalar Günü olsun. Güzelim çocukları bugün boynu bükük koyan haksız ve hukuksuz zulüm bitsin! Maske, mesafe, temiz el! Bilim Kurulu’nun bir şartı daha var: Merhum pederim, bu caminin kırk yıllık cemaati arasındaydı. Oradan da defnedildi. “Koronayı kafaya takma”. Emekli olmadıysa, başimam Ama yolunu göstermiyor. efendi iyi bilir. Pederimin en Sağlık Bakanı’na arz ile yetini büyük yakınması da sabah yor. Maske belli de koronanın ka cemaatinin ikiüç veya beş faya nasıl takılmayacağı belli değil. kişiyle sınırlı kalmasıydı. Sul Kafaya takma Maskeyi çene altına takan sa yın halkımız koronaya kim bilir, ne tanahmet, turistik otelpansiyonhediyelik eşya semti kedilere güvenme şekiller vererek kafaya takacak. Sayın Bakan konuyu Reyiz’in ne dönüşünce durum daha da vahimleşti. gönlünün rızasına sunuyor. Reyiz, çarşı pazara pek al HHH Camiye çevirip kütüğümüze geçirdik. dırmasa da cami cemaati Reyiz hekim değil. Ama milletimi Asırlar geçti. Tüm dinlere ve in ni yakından izliyor “Ayasofya açıl zin huyunu ve ruhunu, avucunun içi sanlığa saygılı bir devlet olduğu sın!” diyenlere “önce Sultanahmet’i gibi biliyor. muzu ilan etmek üzere müze ola doldurun” demesi boşuna değil. Bu “Kafaya takmasını” önlemenin tek rak hizmete açtık. Aptestimizden boşluk gerçekten hüzün verici. yolu, “kafasına alakasız şeyleri takmak.” emindik. Senegalli santrafor Dem Buna siyasette “gündem değiştir Ama körolası korona işsizlik, pa ba Ba, Beşiktaş’tayken taraftar mek” deniyor. Ama hekimlikteki adı halılık ve toplumsal tıkanıklıkları su ları Sultanahmet’te sabah nama “meşguliyetle tedavi”! yüzüne çıkardı. zına çağırdı. Giden olmadı. O da Yani, “kişiyi rahatsız edici bir ko Bilim Kurulu uyarmasa da Reyiz za Başakşehir’e gitti. FB’li Reyiz’i bu nudan fikren, ruhen, bedenen uzak ten “meşguliyetle tedavi”ye yönelecekti. durum fazlasıyla üzüldü. tutmak ve başka şeylerle oyalamak.” Ülkemizin çok şükür, Bizans’tan Koronanın patlamasından iki hafta Reyiz, bu işin feriştahı. kalma, kiliseden dönme tam 8 ta önce “Reyiz’in Yol Arkadaşları Gru Benzer başarı ne daha Ayasofyası bu” duruma el koydu. 23 Şubat gü ya yaklaşan sade var. Aynı isimde, kili nü sabah namazı için Sultanahmet ce Amerikalıların seden dönme Trab Camii’ne gittiler. Trump’ı! zon, Edirne, Kırkla Buna en çok da mahallenin kedi O da beş hatta on reli, Zonguldak, Bit si sevinmiş olmalı. O sabah imamın yıl geriden izliyor. lis, Gümüşhane, İz arkasında ilk kez kalabalık bir cema Ülkesi korona nik’teki Ayasofyala atle saf tuttu. Makaracı Egemen’in dan kırılırken, halk rın hepsi de ibadete yüzünü kızartacak bir saygıyla Ba sokaklara dökül açık camimiz. Olsun kara 155. ayeti dinledi. müş ortalık alev fazla Ayasofya göz HHH alev yanarken, tek çıkarmaz. Ertesi gün emektar komşumuz yapabildiği sal HHH köfteci Fehmi Amca’yı aradım. “Oğ dırıya uğramış bir kilisenin önünde “Bunlar tezgâh! Sabah namazın lum” dedi, “Sultanahmet, eski Sulta İncil’le poz vermek oluyor. da Sultanahmet’te cemaat yok. Ön nahmet değil. Burada hane kalmadı Reyiz bu işi beş yıl önce, üstte ce orayı doldurun!” ki cemaat de olsun. Havalar da ısın lik ülkemiz çok şükür sütliman iken Reyiz’in dediğini buraya yazsak, dı, kediler de görünmüyor artık.” yapmıştı. Hem de cami avlusunda “Bizans casusu” diye kilosunun en HHH değil, seçim kürsüsünde. yetkin gazetecisi Müyesser Yıldız’a “Maske tak koronayı takma” düze Din sömürüsü başka, millete kut komşu olmuştuk. niyle “Meşguliyetle tedavi”miz sürecek. sal değerlerini hatırlatmak başka! HHH Ayasofya ibadete açılırsa, HHH Bu “tezgâhı” bozmak üzere “Reyiz Sultanahmet’in o yarım saflık cema Amerika, ülkeyi çadırda yatan ve to ve Yol Arkadaşları Grubu” oluşturuldu. ati oraya kayacak. Bu kez de “Dün teme tapan Apaçilerden teslim aldığı Sabah namazı için Sultanahmet ya şaheseri Mavi Camimiz boş kal için Trump, Reyiz kadar şanslı değil. Camii’ne gidildi. dı!” diye kafayı takacağız. Kutlayacak kutsal yapıları yok.. Uzun yıllardır, burada sabah na Mahallenin kedilerine ise güvene Biz İstanbul’u fethetmekle kalma mazını imamlar üç beş kişi ile kıldırır. meyiz. “Laikçi” ve ya “binamaz” ol dık, dünyanın en büyük, en eski tapı Nereden mi biliyorum? duklarından değil, Sultanahmet köf naklarından Santa Sofia’yı da aldık. Baba evim Sultanahmet’te idi. tecisinin kapısını tercih ettiklerinden. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Genelkurmay’da KRIPTO YAVER Genelkurmay İstihbarat Başkanı Tümgeneral Ali Serin’in emir astsubayı FETÖ’cü çıktı. Malatya’da yürütülen kripto FETÖ’cülere yönelik soruşturma kapsamında deşifre olan M.K., Ankara’da kaldığı lojmanda gözaltına alındı. Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik yürütülen “ankesör soruşturmaları” ve itirafçı beyanları kapsamında hakkında gözaltı kararı verilen astsubay kıdemli başçavuş M.K., Ankara’da yakalandı. Aynı zamanda hakkında çok sayıda kişinin ifadesi bulunduğu belirtilen M.K., sorgulanmak üzere Malatya’ya getirildi. Zanlının Emniyet’teki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği öğrenildi. M.K’nin Genelkurmay İstihbarat Başkanı Tümgeneral Ali Serin’in emir astsubaylığını yaptığı bildirildi. M.K’nin bağlantıları da mercek altına alındı. Savcılığın, şüphelinin geçmiş dönemlerde aldığı görevleri, telefon irtibatlarını ve kimlerle bağlantılı olduğunu araştırdığı aktarıldı. Şüpheli M.K’nin, emir astsubaylığını yaptığı Tümgeneral Ali Serin, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı görevine getirildi. Serin, 2019 Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararıyla da Genelkurmay İstihbarat Başkanı oldu. M.K’nin, Serin’in kritik görevleri üstlendiği dönemlerde emir astsubaylığını yaptığı kaydedildi. l ANKARA / Cumhuriyet Finansör yakalandı Muğla 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nce yürütülen FETÖPDY soruşturması kapsamında FETÖ finansörü olarak aranan Orhan Ö. adlı bir kişi Muğla İstihbarat ve TEM Şubesi’nce yapılan baskınla Bodrum’da saklandığı denize lüks villada yakalandı. Gümbet Mahallesinde kaldığı lüks villada arama yapan ekipleri 2 cep telefonu, 1 sim kart, yaklaşık 600 bin TL nakit para ve 18 bin lira değerinde 2 çek ele geçirildi. Orhan Ö.’nün Milas’ta FETÖ Okullarının yapılmasında yer aldığı öğrenildi. Orhan Ö. tutuklandı. l İZMİR / Cumhuriyet İzmir’de 56 itirafçı İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, FETÖ’nün TSK içerisindeki kripto yapılanmasına yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve ankesörlü veya büfe telefonlarından örgütün “mahrem imamları” olarak nitelendirilen terör örgütü yöneticileriyle görüştükleri öne sürülen 150 şüphelinin işlemleri tamamlandı. Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isteyen şüphelilerin 56’sı serbest bırakıldı. Adliyeye sevk edilen diğer 94 şüpheliden 81’i tutuklandı. 13 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Zanlılardan 79’unun Kara Kuvvetleri, 13’ünün Hava Kuvvetleri, 66’sının Jandarma ve 9’unun Sahil Güvenlik Komutanlığı mensubu astsubay oldukları, 119’unun da hala görev yaptığı öğrenilmişti. FETÖ finansörü denize sıfır lük viilasından yakalanarak, tutuklandı. l İZMİR Aksaray’da kadın cinayeti Aksaray’da Hasas Mahallesi’nde bir apartmanın 2’nci katında dün saat 13.30 sıralarında, hayvancılıkla uğraşan Ahmet Koyak (49), dini nikâhla evlendiği 3 çocuk annesi Rabia Ergin’e (36) tabancayla 8 el ateş etti. Vücuduna isabet eden kurşunlarla yere yığılan Ergin, yaşamını yitirdi. Polisi arayıp, “Eşimi öldürdüm. Gelin beni alın” diyen Ahmet Koyak, gözaltına alındı. Ergin’in ölüm haberini alan yakınları evin önünde sinir krizi geçirdi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle