23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 2 HAZİRAN 2020 SALI EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER Pandemi çağrısı Meslekörgütlerinden TBMM’ye: Salgın için bilimsel verilere dayalı yasal düzenlemeler yapın İhtiyarlık suçu 15bin ihtiyarın ölmesine neden olan büyük bir sıcak dalgasının pençesinde kıvranan 2003 yazı Parisi’nde evde öğlen haberlerini dinliyordum. Haberlerin sonunda spiker uyarıda bulundu: “Yaşlı ve hasta vatandaşların saat 16.00’dan önce sokağa çıkmamaları tavsiye ediliyor uzmanlarca.” İhtiyarları, ayaklarını denk alsınlar diye uyardıklarını düşündüm. Spiker cümleyi tamamladıktan sonra devam etti: “Şu anda Fransa’da 65 yaş ve üstündeki nüfus sayısı...” Birden aydım, sunucu aynı zamanda beni de uyarıyordu. Yaşım 65’i geçtiğine göre, ben de ihtiyar olmuştum artık. Aradan 3 yıl geçti, bir yaz günü Balat’ta bir dizi çekimindeyiz. Oyuncular arasında güzel bir genç kız var ki delikanlılar çevresinde pervane, “sizi akşam ben bırakayım” yarışında; kızcağız bunalmış vaziyette... Bir ara yanıma geldi ve etraftan duyulmayacak bir tonda “Eğer Taksim’den geçiyorsanız çekimden sonra beni de bırakabilir misiniz?” dedi. İçim cız etti, demek ki zararsızlar kulübünün üyelerinden biri olmuştum artık ben de. Paris’teki sıcak dalgasından bu yana yıllar geçti. Koronavirüs döneminde kıdemli bir ihtiyar olduğumdan uyarıları rahat rahat üstüme alınıyorum. Zaten artık ihtiyar değil de “65 yaş ve üstü” diyorlar. HHH İhtiyarlık konusunda kendimi hep şanssız görürüm. Ben gençken, gençler nevzuhur addedilirdi, ihtiyarlar ise bilgeliğin simgesi olarak görülürlerdi. Kısacası ben gençken ihtiyarlık makbuldü. Yıllar geçti, yaşlandım. Ama bu kez de ihtiyarlık gözden düştü, gençlik makbul oldu. Bunun üzerine ben de ihtiyar olmamak için kendimi kıdemli genç olarak kabul ediyorum. Zaten her ihtiyar bir zamanlar bir genç değil miydi? Her genç, Allah ömür verirse, bir gün bir ihtiyara evrilmeyecek mi?Jacques Brel, Burjuvalar şarkısında bir zamanlar genç olan ihtiyarların komik evrimini, hüzünlü bir mizah ile dile getirir. Genç ihtiyar kavgası hiç bitmez. İki safta da bulunmuş biri olarak üzülerek de olsa itiraf etmeliyim ki, hayatta asıl olan ihtiyarlıktır. Gençlik geçicidir, sonunda ihtiyarlığa evrilir, hayal olur biter, ihtiyarlık ise kalıcıdır, ölüme kadar yani ömür boyu sürer gider. İhtiyarlığın bilgelik olarak nitelenmesi de biraz züğürt tesellisidir, biraz da bir zamanlar hayatın ortasında etkin aktör olarak bulunmuş olan ihtiyarların, artık edilgen seyirci konumuna düşmelerinin sonucu edindikleri sakınımın ürünüdür. Ben de bir gün hüzünle fark ettim ki, bir zamanlar yaşamın etkin aktörüyken, ihtiyarlayınca edilgen seyircisine dönüşüvermişim. İhtiyarlar genelde “ah o zaman bilseydim” ruh hali içindedirler, öyle hayıflanmadıkları zamanlarda ise “O halden bu hale nasıl geldim, nasıl geçti bu yıllar?” şaşkınlığının tortulu sularını kulaçlarlar, gençlere öğüt verirler, kendilerinin bir zamanlar bu öğütleri nasıl sıkılarak dinleyip kulak ardı etmiş olduklarını anımsamadan. HHH Son zamanlarda ne zaman ihtiyar olduğumu söylesem, genç takımdan hep aynı tepkiyi alıyorum: Estağfurullah! Bu da gösteriyor ki ihtiyarlık, henüz o aşamaya gelmemiş olanlar tarafından ayıp olarak görülüyor. Ama ihtiyarlığın ayıp olduğu evre de artık geçildi. Koronavirüs önlemlerinden beri ihtiyarlık, yaptırımı aylar süren, (öznelerin yaşlarına bakılırsa kimi için bu ömür boyu anlamına geliyor) ev hapsi olan biz suça dönüştü. Gerçekten de ülkemizde başka hiçbir yerde görülmemiş bir uygulama ile 65 yaş ve üstündekiler, “ayak altında dolaşmasınlar” diye olsa gerek, eve tıkıldılar. Bu uygulamanın makul bir açıklaması olmadığı gibi ihtiyarların virüsün yayılmasında daha fazla etken olduklarının bir kanıtı ve bu davranışın başka bir yerde örneği de yok. Neyse uzatmadan soralım: Biz ihtiyarların ev hapsi ne zaman bitecek? Yoksa onları eve tıkıp orada unuttunuz mu? Azat edin artık onları! Merak etmeyin! Zaten onlar kendiliklerinden ayak altından teker teker ve sessizce çekilmekteler... Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) ve Türk Dişhekimleri Birliği (TDB), Covid19 salgınının devam ettiğine dikkat çekerek TBMM’yi bilimsel verilere dayalı ve yeni salgın ataklarını önleyecek nitelikteki yasal düzenlemeleri ivedilikle yaşama geçirmeye çağırdı. TMMOB, TTB, TÜRBOM ve TDB’den yapılan ortak açıklamada, Covid19 salgınının Türkiye’de ve dünyada tam olarak kontrol altına alınmadığına dikkat çekilerek “Gerekli önlemler alınmazsa yeni salgın atakları riskinin büyük bir tehdit içerdiği tüm bilim çevreleri tarafından ifade edilmektedir” denildi. TBMM’ye çağrı yapılan açıklamada, salgında Türkiye’nin geldiği son durumun şeffaf bilgilerle değerlen dirilmesi talep edildi. Açıklamada şunlar kaydedildi: İşsizliğe çare “TBMM’yi sosyal yaşam ve iş yaşamında atılacak adımların bilimsel verilere dayalı ve yeni salgın ataklarını önleyecek mahiyette olmasını sağlayacak kanuni düzenlemeleri ivedilikle yaşama geçirmeye, ekonomik programın yarattığı ve Covid19 pandemisinin etkisiyle dra matik bir hal alan ekonomik krizin meslek mensubu üyelerimizle birlikte milyonlarca yurttaşımızın üzerindeki yıkıcı etkisini, azaltılmayan vergi yükünü, kapanan 300 bine yakın işyerini, milyonları bulan yeni işsizi ve iş bulma umudunu yitiren milyonlarca genç işsizin sorunlarını çözmek üzere alınacak tedbirleri ve çıkarılacak yasaları öncelikli olarak gündemine almaya davet ediyoruz.” l ANKARA / Cumhuriyet DILEK HEMŞIREDEN ACI HABER 30 yaşındaki Dilek Akçabelen’in eşi Tansu Akçabelen (ortada) tören sırasında güçlükle ayakta durdu. Maden işçileri işbaşı yaptı Zonguldak Bartın Mesleği için Arkadaşları onu anlattı canla başla savaşırdı Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda (TTK), 30 Mart’ta ara verilen üretime, 1 Haziran itibarıyla yeniden başlandı. İşçiler, doktor kontrolünde ateşi ölçülüp sosyal mesafe kurallarıyla maske takarak ocağa indi. Zonguldak ve Bartın’ın Amasra ilçesindeki maden ocaklarında toplam 6 bin 600 madencinin çalıştığı TTK’de işçilerin koronavirüs salgınından korunması için üretime 31 Mart’ta ara verilmişti. TTK Üzülmez Müessese Müdürlüğü’ne bağlı maden ocağında ise dün sabah 08.0016.00 vardiyası öncesi ocak önünde toplanan işçilerin ateşleri ölçüldü. Ardından ocak önünde sıraya giren işçiler, yeraltına inmek için kullanılan asansörlere sırayla ve sosyal mesafe kurallarıyla alındı. Koronavirüse yakalanan ve 34 haftalık bebeği sezaryenle alınan hemşire Dilek Akçabelen (30) tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada acı olayı duyurarak Dilek hemşirenin yakınlarına başsağlığı diledi. Akçabelen için dün görev yaptığı Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bir tören düzenlendi. Cenaze töreninin ardından toprağa verildi. Hastalar severdi Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mehmet Ertürk yaptığı konuşmada, Akçabelen’in 10 yıl boyunca mesleği ve insanlara hiz IĞNELI FIRÇA Baba Kamil Çetin taziyeleri acı içinde kabul etti. met için canla başla mücadele ettiğini söyledi. Dilek hemşirenin hastane personeli ve hastalar tarafından çok sevildiğini belirten Ertürk, “5 yılını yoğun bakımda, 5 yılını da ameliyathanede çalışarak geçirdi. Buraların ne kadar yoğun olduğunu hepiniz bilirsiniz. Bu süreçte çalışkanlığı, dürüstlüğü, yardımseverliği, görevine olan aşkıyla ve öğrendiklerini arkadaşlarına öğretme isteğiyle bizim için çok değerli biriydi. Onun gösterdiği özveriyi çok iyi biliyoruz. İnşallah has taların dualarıyla mekânı cennet olacak” dedi. Dilek Hemşire ile ilgili konuşan kuzeni İbrahim Yıldız, “Hamileydi, zaten, aynı zamanda taş ve kum dökme gibi rahatsızlığı da vardı. Koronayı kendisine konduramıyordu. Ateş ve ağrıların da taştan dolayı olduğunu düşünüyordu. Çok değerli bir insandı. Ben gözümle gördüm, erkek hastaları sakal tıraşı yapıyordu. Bu devlete, millete katkı sağlamış biriydi. Kimseyi boş çevirmezdi” dedi. l Haber Merkezi ZAFER TEMOÇIN Bebeğini telefondan görmüştü Yoğun bakım hemşiresi olan Akçabelen, Covid19 salgını başladığında hamile olduğu için doğum iznine ayrılmıştı. Yüksek ateş, sırt ve bel ağrısı şikâyeti ile 11 Nisan’da hastaneye kaldırılan Akçabelen, bebeğinin kalp atışları zayıflayınca üç gün sonra sezaryene alındı. Yoğun bakımda bir erkek bebek dünyaya getiren Dilek Akçabelen’in 7.5 aylıkken sezaryenle alınan bebeğine Tunç adı verildi. Eşi, kardeşi, anne ve babasıyla telefon aracılığıyla görüntülü görüşen Akçabelen, oğlu Tunç’u da birkaç saniyeliğine o bağlantıda görebilmişti. 40 kişilik asansörlere 20 işçi alınarak ocağa indirildi. İş yeri hekimi Dr. Metin Çelikiz, “Bizim için önemli üç şey var. Maske, sosyal mesafe ve el hijyeni. Servis araçlarında dahi sosyal mesafe kurallarına uymaları sağlanıyor. Bakanlığın aldığı tüm tedbirleri ocaklarımızda uyguluyoruz” dedi. Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Teşkilatlandırma ve Eğitim Genel Sekreteri Tayfun Demir de işçilerin sağlık kontrollerinin takibinin yapıldığını kaydetti. l DHA Cezaevinde kapalı görüşler başladı Cezaevlerinde, koronavirüs önlemleri kapsamında 13 Mart’tan itibaren durdurulan kapalı görüşler, dün yeniden başlatıldı. Hükümlü ve tutuklular, kapalı görüşte sadece bir yakınıyla görüştürülecek. Salgın nedeniyle görüş hakkını kullanamayan hükümlü ve tutuklulara, ilave görüş hakkı da verilecek. Cezaevlerine ateşleri ölçülerek alınacak ziyaretçiler, maske takacak. Kapalı görüşlerin yapıldığı bölümlerde, belirlenen aralıklarla dezenfeksiyon gerçekleştirilecek ziyaretçiler ile hükümlü ve tutuklular için gerekli önlemler alınacak. Açık görüş yasak Adalet Bakanlığı, Koronavirüs Bilim Kurulu’nun önerileri kapsamında cezaevlerindeki açık ve kapalı görüşleri 13 Mart’tan itibaren ertelemişti. Açık görüşlerin durdurulması kararı devam edecek. l ANKARA / Cumhuriyet Misafirhane süresi 31 Ağustos’a uzatıldı Sağlık personeline sağlanan misafirhane ve konaklama amaçlı kullanılan kamu sosyal tesislerinden ücretsiz yararlanma olanağı 31 Ağustos’a kadar uzatıldı. Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Cumhurbaşkanı Kararı ile mesai kaybını önlemek, zaman tasarrufu sağlamak ve yapılacak çağrılara süratle katılmak amacıyla görevli olduğu sağlık kuruluşuna yakın bulunan eğitim ve dinlenme tesisleri hariç, misafirhane ve konaklama amaçlı kullanılan kamu sosyal tesislerinden yararlanmak isteyen sağlık personeli ile görevli olduğu sağlık kuruluşundan başka bir yere görevlendirilenlere 31 Mayıs’a kadar sağlanan tesislerden ücretsiz yararlanma imkanı, 31 Ağustos’a kadar devam edecek. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Risk sürüyor, sağlık hizmeti kaçınılmaz’ Sağlık Bakanlığı, “Covid19 Pandemisinde Normalleşme Döneminde Sağlık Kurumlarında Çalışma Rehberi” yayımladı. Rehberde, Covid19 pandemisinin tam olarak sonlanmaması nedeniyle, virüse özgün etkili bir tedavi ve/veya aşı bulunana ka dar riskin devam ettiği, pandeminin kontrol edildiği bu dönemde diğer sağlık hizmetlerine olan ihtiyacın giderek arttığı ancak salgın eğrisinin düzleşmesinin, toplam vaka sayısını azaltmayacağı, hastalık yükünü daha uzun bir süreye yayacağı, bu neden le pandeminin devam ettiği dikkate alınarak diğer sağlık hizmetlerinin de başlamasının kaçınılmaz olduğu belirtildi. Rehberde, “Bu süreçte tüm hastalar ve refakatçilerde kişisel korunma önlemlerine dikkat edilmelidir” denildi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle