25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ! Hâlâ evde kalıyorsanız Pera Müzesi’ni gezin KPeartaalMogülzaersı iDKijoitlaelkYsiayyoınnlSaerlragEilveirni ivzede! Barış Kıbrıs Antoine de Favray koleksiyonu ile. Normalleşme başladı, sokaklar kalabalıklaştı. Ama siz 65 yaş üstü ve evde kalmak zorundaysanız ve şimdiye kadar gezmediyseniz bu fırsatı kaçırmayın: Pera Müzesi’nde önemli bir bölümü ziyarete açılmış olan Suna ve İnan Kıraç Vakfı Koleksiyonu’ndan eser ve objeler, üstelik koleksiyon sorumlularının anlatımıyla YouTube’da sanatseverlerin izlenimine sunuluyor. Bu arada Pera Müzesi de ziyarete açılmak için gün sayıyor ama koleksiyon sergilerini gezmeden önce ekranları başında incelemek isteyenler için bir video dizisi hazırlandı. Suna ve İnan Kıraç Vakfı Koleksiyonları’ndaki eser ve objeleri daha yakından görme ve tanıma imkânı sunan bu videoları yine Pera Müzesi YouTube kanalından izleyebileceksiniz. Sergiler için Türkçe ve İngilizce kataloglar dijitalleştirilerek çevrimiçi erişime sunuldu. Sunumlarda en keyifli olan ise, sorumlu ekibin anlatımıyla geziliyor olması. Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu Sorumlusu Ulya Soley, koleksiyondaki tabaklardan yola çıkarak çıkarak Brabantlı Genevieve Efsanesi’ni sanatseverlerle paylaşırken; Oryanta list Resim Koleksiyonu Sorumlusu Barış Kıbrıs da JeanBaptiste Vanmour’un, Venedik balyosunun Topkapı Sarayı’na yaptığı ziyareti betimleyen tablo serisinin hikâyesini anlattı. Önümüzdeki günlerde Antoine de Favray imzalı üç tablonun hikâyesi daha Barış Kıbrıs’ın anlatımıyla sanatseverlerle buluşacak. Pera Müzesi’nin beğenilen tabloları arasında yer alan Vergennes Kontu Gravier ve eşinin portreleri ile Favray’nin yine bu dönemde çizdiği İstanbul panoraması yakın plan görüntülerle mercek altına alınacak. l Kültür Servisi Cumhuriyet, ölüm yıldönümlerinde Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal’in anılarını derledi... Nâzım’la 3.5 yıl... SARP SAĞKAL Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal 3.5 yıl boyunca Bursa Cezaevi’nde aynı koğuşu paylaştı. Usta ve çırak olarak ilişkilerine başlayan ikili, kısa sürede dost oldu. Sonunda Orhan Kemal cezaevinden ayrılırken içinde Nâzım’ı geride bırakmanın hüznünü taşıyan “komik bir hürriyet” hissi yaşıyordu... Orhan Kemal’lin “Nâzım Hikmet’le 3.5 yıl” kitabında anlattığına göre, iki yazarın tanışması 1940’ın kış mevsiminde, Bursa Cezaevi’nde gerçekleşir. Ancak Orhan Kemal, bundan önce de Nâzım’ı tanıyordur. Nâzım’ın şiirlerine hayran olan Kemal, Bursa Cezaevi’nde günlerini doldururken bir gün, Nâzım’ın Çankırı Cezaevi’nden Bursa’ya nakledileceğini öğrenir ve hapishanenin “kurşun gibi ağır” havasından kurtularak, umutla “güneşli günlerin” gelmesini beklemeye başlar. Sucuklu yumurta ve tanışma Beklenen gün geldiğinde ikili hapishane müdürünün odasında taşınır, el sıkışır. Öğlen yemeği vaktinde bir sucuklu yumurtayı paylaşırlar. İkili ilk defa burada sohbet eder ve Nâzım, yalnızlıktan hoşlanmadığını söyleyerek Orhan Kemal’e onun koğuş arkadaşı olmak istediğini söyler. Gerekli izinler alınır ve böylece ikili ilk günden koğuş arkadaşı olur. Orhan Kemal Nâzım’a şiirlerini okuyor... Nâzım bu süreçten sonra oda arkadaşını teste tutar ve Orhan Kemal’e eğitim durumunu, dil bilgisini ve felsefeye ilgisini sorar. Kemal’in şiire ilgi duyduğunu öğrenince de yazdıklarını görmek ister. Orhan Kemal şiir Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal Bursa Cezaevi’nde... lerinden birini çıkarır, ilk dörtlüğünü okur fakat Nâzım şiiri bitirmeden “Berbat” diyerek onu durdurur. Orhan Kemal başka bir şiirine başlar ancak bu sefer de Nâzım ikinci dizede araya girerek “Rezalet” der. Kemal’in okuduğu şiirleri en ağır yorumlarla yeren Nâzım, ona örnek olması için “Ben İçeri Düştüğümden Beri” şiirinden “Onlar ki toprakta karınca/ Suda Balık/ Havada kuş kadar çokturlar/ Korkak, cesur, cahil, hâkim ve çocukturlar/ Ve kahreden, yaratan ki onlardır” dizelerini okur. Okudukları karşısında Kemal’in büyülendiğini gören Nâzım, ona hocalık yapmayı teklif eder. ‘Birader, siz düzyazı yazın’ O günden sonra Nâzım her gün Kemal’i saatlerce çalıştırır. Kemal’in yazdığı şiirleri beraber değerlendirir, eksiklerini giderirler. Bu sırada Orhan Kemal, şiirin yanında düzyazılarına da devam eder. Bir gün Nâzım, Kemal’in masasında bir kısa hikaye bulur. Hikâyeyi okuyan Nâzım koşa rak Orhan Kemal’in yanına gelir ve sorar: “Bunu siz mi yazdınız?” Nâzım’ın attığı fırçalardan tecrübeli olan Kemal çekingen bir “Evet” der. Bunun üzerine Nâzım da sitem ederek “Birader, niye bahsetmediniz bundan! Siz düzyazı yazın, düzyazı” tavsiyesiyle okuduğu hikayeyi ne kadar beğendiğini gösterir. Orhan Kemal de o andan sonra düz yazıya ağırlık vermeye başlar. Nâzım uykusunda şiir yazıyor İkili beraber geçirdiği günlerde arkadaşlıklarını da iyice geliştirir. Yedikleri içtikleri bir olur. Bu sürede Orhan Kemal de hayranı olduğu Nâzım’ı yakından tanıma fırsatı bulur. Nâzım’ın insanları büyüleyen o şiirleri nasıl yazdığına birinci gözden şahit olan Kemal, bir gece vakti uykusunda “Lodos” şiirini nasıl kaleme aldığının öyküsünü şöyle anlatır: “Lodos vardı. Gece yarısını çoktan geçmişti. Ben bilmem neye çalışıyordum, Nâzım uyuyordu. Bir ara birden fırladı, yorganı filan attı. Kalemimi istedi ve başucundaki duvara bir şeyler yazdı, tekrar yatarak yorganını üzerine çekti. Duvara yaklaştım ve yazılanı okudum: ‘En yalnız dalganın üstünde/ Boş bir konserve kutusu’...” 2. Dünya Savaşı ve ‘Manzaralar...’ İkili için yaşadıkları en unutulmaz anlardan biri de içeride geçirdikleri 2. Dünya Savaşı yılları olur. Hapishane halkıyla beraber radyonun başına toplanan yazarlar, savaşın gelişmelerini merakla dinler. Nâzım bir yandan çevresiyle savaşla ilgili tartışmalara girer, bir yandan da “Memleketimden İnsan Manzaraları” kitabında anlatmak üzerine etrafındaki kişileri tanımaya çalışır. Yazdıklarını hapishane halkına defalarca okuyan Nâzım, dinleyenlerin anlaşılması güç bulduğu yerleri de kitaptan atarak yazdıklarını sadeleştirir. Yıllar yazarak ve çalışarak geçiyordur. Son gün ve ayrılık şiiri Orhan Kemal’in Nâzım Hikmet’le geçirdiği bu koğuş arkadaşlığı süresi 3.5 yılın sonunda sona erer. Orhan Kemal bu sürenin sonunda özgür olacak ancak Nâzım’ın mahkumiyeti devam edecektir. Özgür kalmasının sevincini Nâzım’dan ayrılmanın burukluğuyla yaşayan Kemal, Nâzım için bir şiir yazar. “Komik Hürriyet” başlıklı şiirini gideceği gün okur ve Nâzım’a şu dizlerle seslenir: “Ekmek, kin hasret, Fakat Nâzım Hikmet, Sen şu kadar kilometre uzakta kalmana rağmen, Aydınlık yüreğimin duvarına dayayıp sarı saçlı başını, Batan bir yaz güneşi hüznüyle ağlatacaksın arkadaşını...” l ANKARA Kültürel istihdam verileri açıklandı Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre, Türkiye'de kültürel istihdam 2019 yılında yüzde 2.6 azalarak 631 bin kişiye geriledi. Mevcut çalışanların yüzde 53.2'sini erkekler, yüzde 46.6'sını kadınlar oluşturdu. Yaş gruplarına göre, yüzde 61'i 3054, yüzde 29.2'si 1529, yüzde 9.7'si ise 55 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldı. Kültürel faaliyet alanlarına göre, mimarlık ve uzmanlaşmış tasarım alanlarında çalışanların toplamda payı yüzde 11.6, yaratıcı sanatlar, gösteri sanatları ve eğlence faaliyetlerinde çalışanların payı yüzde 6.3, programcılık, yayıncılık ve haber ajanslarının faaliyetlerinde çalışanların payı ise yüzde 4.0 oldu. Çalışanların yüzde 39.6'sı el sanatları, yüzde 18.1'i mimar, planlamacı ve tasarımcılar olarak, yüzde 9.2'si ise yaratıcı sanatçılar ve sahne sanatçıları olarak çalıştı. Yüzde 75.4'ü tam zamanlı çalışırken yüzde 24.4'ü yarı zamanlı çalıştı. Haftalık ortalama normal çalışma süresi 38.8 saat oldu. İş sahibi olanların yüzde 59.9'u ücretli, maaşlı veya yevmiyeli çalışırken, yüzde 40.1'i işveren, kendi hesabına veya ücretsiz aile işçisi olarak çalıştı. l Kültür Servisi Ömer Asım Aksoy Ödülü bu yıl romana veriliyor Dil Devriminin ödünsüz savunucusu Ömer Asım Aksoy'u dilci ve devrimci kişiliğiyle yaşatmak, düşünce ve yapıtlarını gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla Aksoy ailesiyle Dil Derneği’nin düzenlediği “Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü” 2020’de bir “roman”a veriliyor. Seçici kurulun?İnci Aral,??Sadık Aslankara, Turgay Fişekçi, Hidayet Karakuş??ve aile adına?Sevgi Özel’den?oluştuğu ödüle son başvuru tarihi 5 Temmuz! Her yazarın tek bir yapıtla başvurabileceği ödüle katılım koşulları ve detaylı bilgiye www. dildernegi.org.tr adresinden ulaşmak mümkün. l Kültür Servisi Fadik Sevin Atasoy, Bir Esin Perisi müzikaliyle büyüledi Fadik Sevin Atasoy'un kendi yazıp sahnelediği tek kişilik müzikali MUSE 90401 (Bir Esin Perisi) , 1 Ağustos/12 Eylül tarihleri arasında Colorado'da yapılacak olan Boulder International Fringe Festival’nde sanatseverlerle buluşacak. Atasoy, festival tarihinde sahne alacak ilk ve tek Türk sanatçı oldu. Festivalde yer alacak diğer sanatçıların da katıldığı çevrimi çi bağlantıda güzelliği ve yeteneğiyle festival komitesinden ve izleyenlerden övgüler alan Atasoy, festival komitesini ve izleyenleri büyüledi. Tanıtımında en ilgi çeken performanslardan biri seçilen Bir Esin Perisi için, festivalin sunucuları, Fadik Sevin Atasoy gibi bir sanatçının festivalde yer almasının kendileri için büyük şans olduğunu söyledi. l Kültür Servisi NORMALLEŞME SÜRECINDE AÇILAN MEKÂNLAR n Beylikdüzü Belediye Kütüp ve sergilerle kültür sanat dünya hanesi dün açıldı sına katkı sunan Portakal Sanat Salgın önlemleri çerçevesin ve Kültür Evi, bugün kapılarını ye de, geçici olarak kapatılan Bey ni döneme açıyor. Galeri, hafta likdüzü Belediye Kütüphaneleri, nın üç günü 11.0018.00 arası dün kapılarını yeniden açtı. Kü açık olacak. tüphanelerin tekrar halka açıl n Dibeklihan Kültür ve Sanat Kö ması öncesinde yapılan düzen yü El Sanatları Dükkanları ve Etnog lemeleri denetleyen Beylikdüzü rafya Müzesi 16 Haziran'da açıla Belediye Başkanı Mehmet Mu cağını duyurdu. Mekânlar 10.00 rat Çalık, “Kütüphanelerimizde 20.00 arası, pazartesileri hariç zi ki tüm kitapları, sterilize ettik ve yarete açık olacak. okuma alanlarımızı sosyal me n .artSümer 3 Haziran’da safe kuralına uygun olarak di Serkan Demir’in Uzağı Görmek zayn ettik” dedi. Zor sergisiyle kapılarını açı n1914’ten bugüne müzayede yor. 20 Haziran’a kadar sürecek olan sergide De Etnografya Müzesi mir, bugünden geleceğe bakmaya çabalayan insanın duygularını heykel ve yerleştirmeleri üzerinden deşifre ediyor. l Kültür Servisi Müziğe Yön Verenler Bilkent Senfoni Orkestrası (BSO), internet sitesinde "Müziğe Yön Verenler" adlı yeni bölümüyle büyük bestecileri tanıtmaya başladı. Müziğe Yön Verenler açılışı, bu yıl 250. doğum yılı kutlanan Ludwig van Beethoven’la yaptı.Birkaç günlük periyodlarda farklı bestecilerle devam edecek. Sanatseverlere tarihle sentezlenmiş keyifli bir okuma sunmayı hedefleyen BSO, bestecilerin yaşamınıve sanatını, dönemin müzik hayatını, kolay anlaşılabilir bir dille, kısa makalelerde anlatıyor. Bahsedilen eserlerin dinlenebileceği örnekler de sunuluyor. l Kültür Servisi 13 2 HAZİRAN 2020 SALI Kadın oyunları ve Sevilay Saral Şu günlerde Sevilay Saral’ın “Her Güne bir Vaka” arkası yarın formatında yazdığı ve online olarak oynayan 7 kısa monologdan oluşan “dijital tiyatro” oyunlarını izlediniz mi? Rejisini Aysel Yıldırım’ın, video edisyonunu İlker Yasin Keskin’in yaptığı bu çalışmada Aysel Yıldırım, Ayşenil Şamlıoğlu, Berna Laçin, Bulut Sezer, Elif Karaman, Songül Öden ve Zeynep Okan farklı yapılardan, ortamlardan gelen 7 kadını kendi izolasyon koşullarında anlatıyorlar, oynuyorlar. Sevilay Saral, “Salgınla beraber hepimiz şu ya da bu koşullarla izole olduk. Ama, bu yeni yaşama biçimi, toplumsal cinsiyet penceresinden baktığımızda, kadına farklı yükler ve zorluklar getirdi. Bunları tek kişilik monologlar olarak yazmak istedim” diyor. Su gibi akıyor monologlar. ‘Kadınların Tiyatrosu’ formu Sevilay Saral’ın yolu Galatasaray Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi gibi tiyatro geleneğinin güçlü olduğu eğitim kurumlarından geçtikten sonra, Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST) ile kesişiyor. O süreçte başlıyor kadın sorunları üzerine okumalara. Boğaziçi Üniversitesi’nden aynı bakış açısına sahip bir grup kadınla birlikte 1980’lerin sonunda kurdukları “Feminist Kadın Çevresi” tetikliyor Sevilay’ı kadın oyunları yazmaya. İlk yazdığı oyunlar “Kadınların Tiyatrosu” formunda sahneleniyor. “Neden Kadınların Tiyatrosu” sorumu şöyle cevaplıyor: “Oyunlarımda sadece kadın vardı ve feminist dramaturji ile kaleme aldım. Bu anlamda ‘Kadın Tiyatrosu’ değil de ‘Feminist Tiyatro’ demek daha uygun olurdu belki. Ancak bizim tiyatro pratiğimizde sadece kadınların katılımına açık bir kamusal alan kurmak şeklinde özetleyebileceğim, ayırt edici bir tavır da vardı. O nedenle ‘Kadınların Tiyatrosu’ dedik. Özetle, hazırlanış sürecinden sahnelenişine kadar, her aşamasında kadınların sorumluluk aldığı avantgarde bir gösteri formu. Bugünden baktığımda, yalnızca kadınlarla kurduğumuz bu çalışma biçiminde açığa çıkan ‘daha özgür’ alan, politik/estetik anlatım dilimizi geliştirirken çok destekleyici olmuş.” Yazdığı oyunlar ve ‘Zabel’ Sevilay Saral’ın tüm oyunları toplumsal cinsiyet bakış açısından yaklaşıyor kadına. “Yedi Kadın”, ‘Bir Kadın Uyanıyor’, “Beş Kadın”, “Kadın Masalları,” ‘Uykudan Önce’, “Düş Dostları”, “Kadın Doğum,” “Eleni’den Mektuplar”, “Otobüs” ve “Lal Hayal…” Hepsi de bir anıdan, bir hikâyeden, bir gazete haberinden çıkarak şekillenmiş yazarın kaleminde… Bir kısmını gördüm bu oyunların, bir kısmını yakalayamadım. Son günlerde aklıma takılanlardan biri (tabii ki Covid19 öncesi) Ezel Akay’ın yönettiği, farklı yaş ve sosyal statüden yedi kadının hikâyesini başarıyla anlatan Songül Öden’den izlediğim “Lal Hayal” oldu. Yine beğenerek izlediğim “Zabel” bir biyografi. Aysel Yıldırım ve Duygu Dalyanoğlu birlikte yazmışlar. Onlar da BGST kökenli. Sevilay Saral “Zabel”in yazımında ve sahnelenmesinde danışman olarak çalışmış. Oyunda, Aysel Yıldırım’ın başarılı Zabel yorumunu türlü düşüncelere dalarak izliyoruz. Başta Duygu Dalyanoğlu, ekipte yer alan Elif Karaman, Maral Çankaya, Nihal Albayrak, Zeynep Okan da o günleri ve bugünleri sorgulatıyor bizlere. Zabel Yesayan, bu coğrafyada yetişmiş önemli bir feminist Ermeni aydın. Sürekli bir mücadele içinde olan, iktidar söylemlerine karşı çıkan, direnen bir kadın edebiyatçı. “Zabel”i seyrederken, bugün de pek çok aydın kadının yüzleşmek zorunda kaldığı baskı ve adaletsizliklerin o gün yaşananlardan hiç de uzak olmadığını görmek şaşırtıcı geliyor mu? Hayır… Felsefe Olimpiyatı’nda Altın Madalya Ankara Arı Okulları’ndan Aybars Önder, 32 ülkeden 64 yarışmacının katıldığı E Uluslararası Felsefe Olimpiyatı’nda (EIPO 2020) yazdığı felsefi deneme ile altın madalyaya hak kazandı. Ödül töreni de Zoom programı aracılığı ile yapıldı. Önder, Türkiye Felsefe Kurumu (TFK) Çocuklar İçin Felsefe Birimi’nin 1 Aralık 2019’da on üç merkezde düzenlediği Ulusal Felsefe Olimpiyatı’nda ilk ona girmiş ve yabancı dil sınavını da kazanarak, Mayıs 2020’dedüzenlenecek Dünya Felsefe Olimpiyatı için Portekiz’e gitme hakkı kazanmıştı. Ancak IPO korona virüssalgını nedeniyle iptal edildi. Yerine olimpiyat komitesi kararıyla Slovenya’nın internet üzerinden düzenlediği “Küresel Dayanışma” temalı EIPO 2020 / EUluslararası Felsefe Olimpiyatı gerçekleşti. l Kültür Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle