Katalog

24 NİSAN CUMA 17 1990’lı yıllarda bir okulda, ilk gençlikte atılan adımların, kırılan kalplerin hikâyesi Aşk 101. Karantina günlerinde izleyiciyle buluştu. Kimilerini kendi gençliğine götürecek. O yılları hiç görmemiş olanları da şaşırtacak belki... Kötü kızlar, cici kızlar, öğrencileriyle arkadaşlık kuracak denli yakın bir öğretmen... Dizinin senaristi Meriç Acemi, “İzlediğim, okuduğum şeyden beklentim, bana bir şey hissettirmesi, kafamda yeni kapılar açması, heyecanlandırması” diyor. “Bence Aşk 101, tüm bunları karşılıyor. Akşam yatağa yattığında üzerine biraz daha düşünebileceğin, aklında ve kalbinde yaşamaya devam edecek, bazı duyguları harekete geçiren bir hikâye oldu bence. Ben olsam izlerim.” Netflix yerli yapımı Aşk 101 oyuncuları ve senaristiyle ‘online’ sohbet “Garip bir süreçten geçiyoruz ve hayata, kendimize dair sorgulamalarımız arttı. Dizi tam da bunu anlatıyor.” 90’ların “H akan: Muhafız”, “Rise of Empires: Ottoman” ve “Atiye”nin ardından Netflix’in yeni yerli yapımı olan “Aşk 101” tam bir gençlik dizisi. Önceki dizilerin aksine bu kez hemen hiç mistik bir unsura yer verilmeyen (tabii “aşk” hariç) dizide İstanbul’un 90’lı yıllarına dönüyor ve bir lisenin bahçesine odaklanıyoruz. Burada her biri diğerinden asi, kural tanımaz ve kafasına buyruk 4 genç ile onlarla yolu bir şekilde kesişen okulun cici kızıyla tanışıyoruz. Serseri dörtlü okuldan atılmamak için bir plan ararlarken onların imdadına “cici kız” yetişecek ve onları koruyan tek kişi olan Burcu öğretmenin okuldan ayrılmasını engellemek için çetrefilli bir aşk oyununa başvuracaklar. Detayları olayın kahramanlarından öğrenelim isterseniz. asi gençliği PINAR DENİZ u Aşk 101’de genç, idealist bir öğretmeni canlandırıyorsunuz? Burcu öğretmen sizin lise yıllarınızdaki öğretmenlerinize benziyor mu? Çok genç ve arkadaş gibi olduğum öğretmenlerim vardı. Beraber yemeğe çıkar, ev gezmelerine giderdik. Lisedeyken biz beş yakın kız arkadaş hep beraber takılırdık. Tüm öğretmenler “beşi bir yerde” diyordu bize. Edebiyat hocamı hiç unutmam mesela onunla kendi özel meselelerimizi konuşup dedikodu yapardık. u Meriç Acemi’nin senaryosunu okuduğunuzda ne düşündünüz ilk? Çocukluğumda dolaşıyormuşum gibi hissettim. Lise zamanlarım geldi gözüme. Hayatı sorgulayışım, kafamın karışıklığı, arkadaşlıklarım... Bitirdiğimde yüzümde kocaman bir gülümseme vardı. SARILMA GÜNÜ İLAN EDİLSİN u Dizi tam da karantina sırasında buluştu izleyiciyle. Siz nasıl geçiriyorsunuz bu günleri? Garip bir süreçten geçiyoruz ve hayata, kendimize dair sorgulamalarımız arttı. Dizi tam da bunu anlatıyor aslında. Sürekli kim olduğumuzu, değer kavramımızı sorgulatıyor. Bu yüzden hepimize iyi gelecek biliyorum. Ben, “bir şey yapmalıyım, kendimi geliştirmeliyim” çılgınlığına kapılmadım sanırım. Kaygılandığımda durup fark etmeye çalışıyorum. Sahip olduklarıma şükrediyorum. Sakin kalmaya, pozitif olmaya çalışıyorum. Kitap okuyorum bol bol, meditasyon yapıyorum ve içimden küçük bir aşçı çıktı, kendimi yemek sitelerinde dolaşırken buluyorum. u Dizide gizli başrol “aşk”ın... Size aşkın bir tarifini sorsam... Ne kadar insan varsa o kadar aşk tanımı yapılabilir. Çok öznel bir his. O duygu içinde baskın geleni ise karşımdakini merak etme dürtüsü olabilir. u Romantizm geri geliyor mu sizce? Hele bu karantina günlerinde uzaktan sevmek kavramının yeniden yeşerdiği düşünülürse? Evet, daha çok sevgi var şu an. Elimizden alındı çünkü çoğu şey. Çok hızlı tüketiyorduk her şeyi. Duygularımızı da. Evren birbirimize ne kadar ihtiyacımız olduğunu gösterdi. Umarım daha çok kıymet bile ceğimiz günler geliyordur. Bu süreç bittiğinde tanımadığım insanlara bile sarılacağım gerçekten. Karantina bittiği gün dünya sarılma günü ilan edilsin bence. İpek Filiz Yazıcı Alina Boz İPEK FİLİZ YAZICI u Canlandırdığınız Işık karakteri okulun “cici kız”ı... Hem derslerinde çok iyi belli ki hem de alabildiğine romantik.. Size benzediği yanları var mı? Işık tam herkesin sınıfında mutlaka bir dönem olmuş, 100 üzerinden 90 aldığı zaman bile 10 puanı nerden kaybettiğini tartışan öğrencilerden. Aynı zamanda da aşka âşık. Ben de Işık kadar olmasa da başarılı bir öğrenciydim. Okul idaresi ve öğretmenlerle aram hep iyiydi. Ama romantiklik konusunda aynı şeyi söyleyemem. ALIŞMAYA BAŞLADIM u Kendi kuşağınızı, dizide canlandırdığı nız 90’lar gençliğiyle karşılaştırdığınız da ne görüyorsunuz? Eskiden herkes var olmak için ken dilerini bir gruba dahil etmeye ça lışıyormuş fakat şu anda birbirle rinden o kadar farklı tarzlara ve düşüncelere sahip olan arkadaş grupları var ki... Bu anlamda ben bizim dönemin daha avantaj lı olduğunu düşünüyorum. Şim di sosyal medyadan herkese ula şabiliyoruz evet ama bu herhangi Pınar bir çaba gerektirmiyor. O zaman Deniz lar ulaşmak, konuşmak, görüşmek için bir çaba varmış. u Aşk mı daha önemli sizce arkadaşlık mı? Ben âşık olduğum insanla bir yandan arkadaş olmak isterim. Ama sanırım bundan yola çıkmak gerekirse arkadaşlık bir tık ağır basıyor. u Sizin aşk tanımınız nasıl bir şey? Aşk benim için gizemini koruyan bir konu. Tanımlamak için yeterli bir yaşanmışlığım söz konusu değil. Yaşamadan bir şey söylemek istemem. u Pandemi ve karantina ile hayat nasıl bir anlam kazandı sizce? Kesinlikle hayatın ve özgürlüğümün değerini anladım. Aslında çok basit bir şey olan arkadaşlarınla kahve içmek bile özgürlükmüş. ilk zamanlar beni korkutsa da yavaş yavaş alışmaya başladım. ALİNA BOZ u Dizide canlandırdığınız Eda bir “kötü kız” tiplemesi ama aslında çok kırılgan... O yaşlarda kızların hepsi belli etmeseler de çok kırılganlardır bence. Eda, kimseye ihtiyaç duymadan kendi ayaklarının üstünde durmaya çalışıyor. Kimse Eda’nın ne hissettiği ile ilgilenmemiş bu zamana kadar ve onu gerçekten tanımamış. O da daha asi ve saldırgan bir karaktere bürünüp yoluna devam etmeyi tercih etmiş. Bir dayanışma sonucu dahil olduğu bu arkadaş grubu onun gerçek arkadaşlığı ve aşkı keşfetmesini, duvarlarını yıkmasını sağlıyor. Yani aslında belki de çoğumuzun yaşadığı bir duygu karmaşası var Eda’da. Duyguları, isyanları çok tanıdık geliyor bana. u Asi bir kız Eda, sert ve vurdumduymaz gibi görünüyor ama karşı koymaya çalıştığı duyguları, tutkuları var... Kalbi ağrıyor... Ona ne söylerdin mümkün olsa? Doğru ya da yanlış hepimiz verdiğimiz kararlarla kendimize yeni bir yolculuk çiziyoruz ve bu kendini keşfetme yolculuğunda her zaman inişler ve çıkışlar vardır. “Sen de şu anda sadece bunlardan birini yaşıyorsun ama merak etme 5 yıl sonra bunu unutmakla beraber yenisini yaşayacaksın, hazır ol” derdim. :) AŞK BENCE TAMAMLANMAK u 90’ların gençliği ile bugünün gençliği arasında nasıl farklar görüyorsunuz? 90’lar gençliği hakkında ne desem yalan olur. Çoğu şey kolaylaşmış baktığınız zaman ama yine de o yıllara duyulan özlemden hemen hemen herkes bahseder. Acaba insanlar analog dönemde daha mı mutluydu diye sorduruyor insana bu duygu. u Siz nasıl tanımlıyorsunuz “aşk”ı? Kendinizi romantik biri olarak tanımlar mısınız? Romantik olduğumu düşünsem de, kendime “romantik” diyebilecek cesareti gösterir miyim bilmiyorum. Karşılıklı bir şey olduğunu düşünüyorum romantizmin. Karşındakinin verdiği enerjiye bağlı olarak bazen kısıyorsun altını, bazen açıyorsun. Aşk... Ben tamamlanmak olduğunu düşünüyorum aşkın. u Bu süreçte hayata dair ne gibi çıkarımlarınız oldu? Normal hayatıma ev sınırları içinde devam ediyorum diyebilirim, bu süreci ekstra bir stres yaratarak eksiklere, yapmam gerekenlere odaklanarak geçirmek bana sağlıklı bir fikir gibi gelmiyor. Bu sürecin sonunda ister istemez hepimizin hayatında bir sadeleşme olacak ona inanıyorum. Doğaya, hayvanlara ve birbirimize karşı daha sorumlu hissedeceğimiz bir kollektif bilince ulaşacağımıza da.. Yeni dizi “Aşk 101” yayında. Genç oyuncuların ağırlıklı olduğu kadrosuyla dikkat çeken romantik dizide İstanbul’daki bir lisede geçen olaylar anlatılıyor. Senaryosunu Meriç Acemi’nin yazdığı ve 90’lı yıllarda geçen dizinni 3 oyuncusu ve senaristiyle söyleştik. EMRAH KOLUKISA Acemi, dizinin devamı olacak mı sorumuza “O idari bir karar tabii ama bende devamı var, hazır. Anlatmak için heyecanlıyım. Bir sebebi de oyuncu kadromuz. Çok çarpıcı, harika performanslar izledim. Onların bu performanslarıyla kolay kolay vedalaşabileceğimizi düşünmüyorum” yanıtını veriyor. “Doğru ya da yanlış hepimiz verdiğimiz kararlarla kendimize yeni bir yolculuk çiziyoruz. Her zaman inişler ve çıkışlar vardır.” KENDI ÖZÜNÜ SORGULUYOR u Senaryoyu yazarken kendi deneyimlerinizden yararlandığınızı anlıyorum. Biraz geri planını anlatır mısınız Aşk 101’in? Evet, aslında kendi yaşadığım, bildiğim gençliği anlatmayı tercih ettiğim için, 90’lara gittim. Fakat belki de çok bir şey değişmemiştir. Şehrin içinde boş beleş gezmelerimiz, sonsuz bir zaman algısı, geleceğin belirsizliği hep aynı... Ne olacağını, kim olacağını, nasıl biri olmak istediğini bilmediğin, kendini tanımaya ve bir şeyler üzerinden tanımlamaya çalıştığın yaşları anlatıyor bu hikâye. Bir de bugünden o günlere bakışı, yetişkin aklınla o günleri, kendi özünü sorgulayışı... u Karakterler de hep sizin arkadaş çevre nizden mi esinlendi? Tanıdığım, bildiğim insanlardan yola çıktım, doğru. Anlatmaya, izlemeye değer bulduğum, çok ilginç arkadaşlarım var. Onlardan esinlendim diyebilirim. u Aşkın tarifi 90’lardan bu yana değişti mi, ya da nasıl değişti? Sanmıyorum değiştiğini. İnsana ait çok temel bir duygu ya aşk... Zamanın ruhuna göre neden değişsin ki hissettiklerimiz? Yaşama ve ifade etme şeklimiz değişmiş olabilir ancak. u En sevdiğiniz aşk romanlarını sorsak... İçinde aşkın da oldukları olabilir... Yüzyıllık Yalnızlık, Kayıp Zamanın İzinde serisi, İvan Denisoviç’in bir günü, Turgenyev’in bütün ro manları ilk aklıma gelenler... u Netflix şartları size nasıl geldi, yazar ve yapımcı olarak? Çok yapıcı ve eğlenceli bir süreç geçirdik. Fikirlerine inandığın insanlarla bir arada olmak önemli. Kerem Çatay ve Pelin Diştaş’la zaten daha önce de bir aradaydık. Mike da, bana yazım sürecinde koçluk yaptı. Kendimi hem özgür hem güvende hissederek geçirdiğim bir yolculuk oldu. Yönetmenlerimiz Ahmet ve Deniz, ilk günden beri çok sahiplenip, uçurdular hikâyeyi. MERİÇ ACEMİ