18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY 131 ŞUBAT 2020 CUMARTESİ Dam üstünden gözüm DAMDAKİ mık Kemal’le birlikte çıkardığı epeyce geçmişe dalıyor bu MİZAHÇI Diyojen, 183 sayı çıkmayı zor gün… Sadece luklarla da ol mizahçılığa de Cihan DEMİRCİ sa başarıyor, an ğil, mizahın tari cak Osmanlı’da hine de uzun yıllardır kafa yoran Mizah ki sansür baskısı derginin kapan “Damdaki Mi yayıncılığınınzahçı” olarak, ne masına yol açıyor. Teodor Ka yazık ki kimseler pek fark etmese de, anıla 150. yılı sap pes etmiyor, başka dergiler de çıkarıyor ama cak hali ve gü mizah yayıncı cü pek kalmasa da mizah dergi lığının soluğu 1877’de meclise ciliğimiz, geçtiğimiz 2019’un 23 gelen “Matbuat Nizamnamesi” Aralık tarihinde tam 150. yılı ile padişah Abdülhamit tarafın nı “sessizce” geride bıraktı!.. Bu dan kesilmiş ve 1878’den 1908’e anlamda yıllardır pek çok yazı dek 30 yılı bulan baskı rejimi sı yazan, araştırmalar yapan bir ya rasında mizah dergileri “yasak” zarçizer olarak ne yazık ki, içi oldukları için yayımlanamamış, ne düştüğümüz berbat ortam sa ancak bu süreçte yurtdışında ba yesinde 2019’da 150 yıllık bu ta sılan dergiler Osmanlı’ya gizlice rihi anmak için en ufak bir fırsat sokulmuştur!.. bile olmadı!.. Bu yüzden 150 yılı geride bı Oysaki tarihini bilmeyen, ta rakan mizah yayıncılığımız as rihiyle ilgilenmeyen ve tarihin lında bunun net olarak ancak 120 den ders almayan toplumlar dö yılını kullanabilmiştir diyebili ner döner hep hatalarını avuç riz!.. Bu mizahçı ve karikatürcü lar!.. Teodor Kasap ve Namık lerin bile çoğunun pek bilmedi Kemal’in ilk sayısını 23 Aralık ği önemli bir bilgi ve acı bir tari 1869’da çıkardıkları “Diyojen” hi gerçektir!.. mizah dergisi (gazetesi de dene 2020’de 151. yılına ulaşan mi bilir aslında!) bu coğrafyanın ilk zah dergiciliğimiz bugün en kötü mizah yayını kabul edilir. Şüphe dönemini yaşıyor. Sadece iki mi siz Diyojen’den önce de bazı de zah dergisinin kaldığı ve giderek nemeler olmuştur, ancak hiçbiri çok daha az sattığı bu dönemin Diyojen gibi iz bırakamamıştır. yeniden canlanması için 1908 ru Rum kökenli Osmanlı aydını hu yaşaması gerekiyor ki bu da Teodor Kasap’ın, vatan şairi Na hiç kolay değil!.. l İsmet Lokman l Ercan Baysal Sağdan yürürsen cüzdan, YÜKSEK HHH Tatlı soldan yürürsen YERİLİM HATTIvicdan bulur yiyelim tatlı konuşalım. sun... Birlikte HHH Kızılay’ın Erdinç UTKU şeker hastası olalım! SMS ile Ensar Vakfı’na 10 TL HHH bağış istemediğine şükredin! Politikacı ağabeyim de erken HHH seçimlere hazırlanıyor. Aşkın gözü lazerle açıldı, ar Dilini silikonla büyüttürdü! tık kör değil! HHH Ama hâlâ nankör... Ekonomik krizle savaşta, HHH garibana hep meteliğe kur Kafayı yerken de fotoğraf şun atmak düşüyor. paylaşın, Facebook renklensin! HHH HHH Yolsuzluk şampiyonu Türki Soğana ihracat kısıtlaması ye şeffaflıkta 91. sırada. getirilmiş. Kişi başına düşen “gayri safi Ülkeyi soyup soğana çevir milli yolsuzluk” rakamları da meye de sınırlama getirilsin! açıklansın! l Murat Sayın l Zafer Temoçin Hicran Hanım’ın radyosu l Şevket Yalaz Hicran Hanım, mutfak Günhan AYDIN açmadığı bir televizyonu var. penceresinden Bilgisayarı yok. bahçedeki, kendilerinden Akıllı telefonu yok. Duygulu beklenmeyecek ölçüde bir radyosu var. Müzik seti sakin serçeleri seyrediyordu. yok. Kirli perdeler ve yüzleri “Çakıllar gibi” diye düşündü; eskimiş koltuklar arasında böyle düşünmesine biraz da Hicran Hanım’ın kedisi şaşırarak, “çakıllar kadar yok. Tam şimdi olduğu suskunlar…” Bankadaki gibi merhametli radyosu işinden uzun yıllar önce emekli olumluluk tasallutuna maruz olmuştu, hiç kimsesi yoktu, kalıp mutfakta bilgi küpü “çakıllar kadar suskunlar ve yaşam koçlarının ahkâmı üzerlerinden minik köpükler yükselmeye başladığında ya kayıp akmıyor…” da araya Ortadoğu ile ilgili Radyosundaki tanımadığı bir haber girdiğinde perdeleri yeni şarkıcılardan biri, ile konuşmaya başlıyordu. dolu dolu yaşamak konulu Ona göre okurken dudaklarını şarkısının nakarat kısmında kıpırdatmak gibiydi perdelerle ısrarla olumlu düşünmenin konuşmak. Telaşa mahal yok. önemini vurguluyordu. İyi bir alışkanlık değil tabii, “Serçelere dinletsem bu şarkıyı ama hoş görülebilir. hayatlarına iyice küserler” Serçeler uçup gitmiş, dedi Hicran Hanım, yıkamayı geride zerre iltifat ertelediği kirli perdelere, etmedikleri kek kırıntıları mırıldanmadan, yüksek sesle. kalmıştı. Radyosu keşke Şarkıcılar da dahil olmak “gözlerime bak da inan” üzere hemen hemen herkesin deseydi, “sana insan değil “yaşam koçu”na dönüşmeye ağlar melekler” deseydi... başlamış olmasından endişe Şimdi çok hızlı konuşan duyuyordu ve kek kırıntılarına kız, sıradaki şarkıdan önce bile kayıtsız kalmış serçelerin bugünkü tartışma konusunun durumuna üzülmeye kahvaltı gereksiz mi, başlamıştı. Okumaya çok olduğunu açıklıyordu. Çok düşkün olduğu polisiye eskiden okuduğu, zihnine romanlarından birinde gördüğü çakılmış ufacık gazete haberi cümleleri hatırladı: “Anne geldi aklına. Küçük bir kız, kötü bir şey mi olacak?” okul yolunda bir arabanın “Hayır tatlım”, “Kötü bir şey altında kalıp ölmüş. Annesi, olacak...” Belki de serçeler dün akşam eve geldiğinde bizim sezemediğimiz bir son kalan bir dilim ekmeği şeyleri seziyorlardır ya da verebildim, sabahleyin bir hepten boş vermişlerdir. şey yiyemedi, dalgınlığı Radyosunu İzmir açlıktan olabilir, demiş, Caddesi’nde hemen hemen kızının küçük bedenini her şeyi satan bir dükkandan alırken. Melekler ağlıyorlar aldığı günü sık sık hatırlıyor mıdır ona, şimdinin olmasını biraz tuhaf buluyor. hazzına varmış onca Onca gün arasında neden o insan arasından? Serçeleri gün? Gençliğinde bir cumartesi anladığına inanıyordu günü. Çok yakınlardaki Nergis Hicran Hanım. Mutlaka Sineması’nda gösterilen sezdikleri bir şey var. “Şampiyon” adlı film, boksör Mutlaka var, beton ve çelik baba son maçına çıkacaktı oğlu yığınlarının ardında, küçük için; 28. zafer haftasındaydı kızın bizi bağışlayacağı bir ve tanıdığı herkes hayattaydı. an var. Yoksa “şimdi”nin Birer birer gittiler. Evinde ceberutluğunda cıvıldayarak öylece kalakaldı Hicran tükenmek mi, “geleceği” Hanım. Arayıp soranı yok. kaybetmek mi var? Perdeler Romanlardaki cinayetlerden hep olduğu gibi cevap başka gidecek yeri de. Hiç vermediler Hicran Hanım’a. l Burak Ergin l Ahmet Öztürklevent l Zeki Bol CUK Günel ALTINTAŞ “Fasıl” dediler gittim, solist çıktı! H Parayı ha kumara yatırmışsın ha Kanal İstanbul’a! H Sosyal medya, medya değil, bir grup arkadaşın kendi arasında konuşmasıdır. Öyle olunca da bu durumun cezai sorumluluk bakımından hafifletici sebep sayılması gerekir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle