16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 5 KASIM 2020 PERŞEMBE EMEK Emeklilik, kıdem ve iş güvencesine darbe vuracak ve ‘esneklik’ olarak sunulacak tasarı için işçiler ayakta Hedef 2. sınıf işçilik 4 Yaklaşık 4 milyon çalışanı doğrudan 10 milyon işçiyi ilgilendirecek 25 yaş altı ve 50 yaş üstü önerisi ile işveren, otomatik olarak 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanına yönlenecek ve 2550 yaş aralığında işsizlik ciddi biçimde artacak. 4 İşçi, ayda birden fazla işyerinde 10’ar günün altında 30 gün çalışsa da her bir işveren için 10 gün koşulu ayrı ayrı aranacağı için 10 günü doldurmayan işveren, emeklilik primi yatırmaktan kurtulacak. Sendikal hakların engellendiği, hak edilen emeklilik haklarının geciktirildiği, işten atma yasağı gerekçesiyle ayda 39 liraya mahkum edilen işçiler, yaşamsal bazı hakları kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıya. Önceki gün Meclis’te görüşülmeye başlanan tasarı, 25 yaş altı ile 50 yaş üstü çalışana ikinci sınıf işçilik denilebilecek daha güvencesiz bir biçim öngörüyor. Üç işçi konfederasyonunun ortak açıklama yaptığı hak gaspı için emekçiye küresel sendikalardan da destek geldi. Hükümet ve işverenin bu kadar ısrar ettiği tasarı, işçiye ne getiriyor, daha doğrusu ne götürüyor? Doç. Aziz Çelik’in sorularımıza verdiği yanıtları şöyle özetlemek mümkün: 4 Bu teklif, yaşa bağlı olarak belirli süreli çalışma (geçici işçilik) ve kısmi çalışmayı yaygınlaştırmayı hedefliyor. Teklif ile 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanlar için koşul olmaksızın geçici sözleşme, asıl çalışma biçimi oluyor. 4 Yasa teklifi 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanlar için 2. sınıf işçilik diyebileceğimiz daha güvencesiz ve esnek bir çalışma düzeni öngörüyor. 4 Yasa teklifinin öngördüğü bu çalışma biçimleri özellikle kıdem tazminatı, iş güvencesi ve emeklilik haklarını son derece olumsuz etkileyecek nitelikte. 4 Torba yasa 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanların tümünü doğrudan 10 milyon civarındaki çalışanı da dolaylı etkiler. Bu yaş gruplarında yaklaşık 2.5 milyon sigortalı işçi var. Ayrıca 25 yaş altı grupta yaklaşık 1.3 milyon iş arayan genç var. 4 Bu durum 2550 yaş arası istihdam yerine 25 yaş altı ve 50 yaş üstü istihdamı teşvik edeceğinden işverenler maliyetleri düşürmek için bu yaşlardaki istihdama ağırlık verecek, bu da 2550 yaş aralığında işsizliği artıracak. Emeklilik zor, aylık düşük 4 Yasa teklifi ile hedeflenen çalışma biçiminin en büyük sakıncası kıdem tazminatının ve iş güvencesinin yokluğu. Geçici çalışan işçi, sözleşmesi bittiğinde kıdem tazminatı alamaz. İş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz ve işe iade davası açamaz. 4 Bu yasa teklifi ile 25 yaş altı ve 50 yaş üstü için kıdem tazminatı hakkı net biçimde kaldırılmış oluyor. 4 25 yaşın altındaki işçinin ay içerisinde çalıştığı süreler toplamı 10 günden az ise işveren, bu işçi için yaşlılık aylığı primi ödemek zorunda değil. Bu işçi ayda birden çok işyerinde 10’ar günün altında ama toplamda 30 gün de çalışsa işveren yaşlılık aylığı primi yatırmayacak. 4 Bunun anlamı 25 yaşına kadar fiilen emeklilik, ölüm ve maluliyet sigortası primi yatmayacak. Böylece emeklilik için prim ödeme yaşı fiilen 25’e çıkmış olacak. 4 Bu yasa ile emeklilik zorlaşacak. Ayrıca 25 yaş altı süreler emeklilikte dikkate alınmayacağı için emekli aylıkları düşecek. 4 Yaşa dayalı ayrımcılık anayasanın 10. maddesine aykırı. Bu teklif, anayasanın başta sosyal hukuk devleti, eşitlik ve sosyal güvenlik hakkı olmak üzere pek çok hükmüne aykırı. 4 Fransa’dan kopya çekilmiş bir girişim bu. Fransız hükümeti, 2006’da “İlk İşe Giriş Yasası (CPE)” olarak bilinen bir yasa tasarısı hazırlıyor. Ancak o kadar büyük tepkiler ve protestolar geliyor ki öneri geri çekiliyor. 4 Bu teklif, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Hizmet İlişkisine İşveren Tarafından Son Verilmesi Hakkında 158 sayılı ILO Sözleşmesi’ne de aykırı. DİSK’E MECLIS ÖNÜNDE ENGELLEME Önceki gün birçok kentte eylem yapan DİSK’in TBMM önünde düzenlemek istediği torba yasa açıklaması polislerce engellendi. Birleşik Metalİş üyelerinin sendika binası önünde toplanması da polis engeline takıldı. Meclis’te açıklama yapan DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, yasanın geri çekilmesini istedi. Çerkezoğlu, genel bir iş bırakmaya ilişkin Türkİş ve Hakİş ile yaptıkları ortak açıklamaya atıfta bulunarak diğer konfederasyonların bunun arkasında durması gerektiğini söyledi. SOMALI MADENCILERE SERT MÜDAHALE Hak arayışlarını sürdüren ve Manisa’dan Ankara’ya yürümeleri engellenen Somalı maden işçileri, İzmir’deki arama kurtarma çalışmalarının ardından yeniden eyleme başladı. İzmir Ankara yolunda kamp kuran işçilerin yolu kesmek istemesi jandarma tarafından engellendi. Jandarmanın işçileri sert muameleye maruz bırakması kameraya yansıdı. Madenciler jandarma tarafından yaka paça yol kenarına atıldı. Bağımsız Madenİş örgütlenme uzmanları Kamil Kartal ve Başaran Aksu gözaltına alındı. l Haber Merkezi ITUC ve ETUC, 3 konfederasyona destek mesajı gönderdi Küresel destek: Yanınızdayız MUSTAFA ÇAKIR Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ile Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC), Mecliste görüşülen “torba öneriye” karşı Türkİş, Hakİş ve DİSK’e destek mesajı gönderdi. 200 milyon üyeli ITUC Genel Sekreteri Sharon Burrow ve 45 milyon üyeli ETUC Genel Sekreteri Luca Visentini, Türkİş, Hakİş ve DİSK’e gönderdikleri mesajda, Avrupa ve dünyadaki sendikaların bu tasarıya karşı çıkan işçilerin yanında olduğu vurgularak, “Hükümeti sendikalarla istişare yapmaya, insana yakışır ve güvenli istihdamı teşvik etmek için en etkili mekanizma olarak işçi haklarını ve toplu pazarlığı zayıflatmayan, aksine geliştiren gerçek bir koruma paketi hazırlamaya çağırıyoruz. ILO, AB dahil olmak üzere ilgili bütün uluslararası mekanizmalarını devreye sokarak faaliyetlerinizi desteklemeye hazırız. Torba yasanın geri çekilmesini talep eden sendikaların yanındayız” denildi. T.C. İSTANBUL ANADOLU 17. AİLE MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO : 2019/291 Esas DAVALI : SERKAN KESKİN Yaşar Boz Cad. Harsit Sk.No:14 R:16 Esentepe Kartal/ İSTANBUL Davacı Özlem KESKİN tarafından aleyhinize açılan Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) davasının yapılan yargılamasında; Mahkemenizce dava dilekçesinde belirtilen adresinize duruşma gününü bildirir davetiye çıkarılmış olup, adresinizden ayrıldığınız gerekçesiyle tebligat yapılamamıştır. Adres araştırmasından da bir netice alınamadığından dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir. Duruşma Günü: 14/01/2021 günü saat: 13:45’da duruşmada bizzat hazır bulunmanız, veya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, Aksi taktirde H..M.K.’nun 6100 sayılı yasa ile değişik 147/2 maddesi uyarınca yargılamaya yokluğunuzda devam olunacağı hususu, Dava Dilekçesi ve duruşma günü yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 22/10/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1249815) T.C. İSTANBUL ANADOLU 56. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NDEN DOSYA NO : 2014/172 Esas KARAR NO : 2020/415 Cinsel Taciz suçundan Mahkememizin yukarıda Esas ve karar numarası yazılı 29/09/2020 tarihli ilamı ile 105/11.Fıkra maddesi gereğincekamu davası açılmış ise de;atılı suçun 5237 sayılı TCK nun66 ve 67 maddeleri gereğince 8senelik olağan zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla CMK 223/8 maddesi gereğince kamu davasının düşürülmesine karar verilmiş olup, Georgiy ve Tamara oğlu, 08/03/1957 doğumlu, Gürcistan nüfusuna kayıtlı MURTAZ UGREKHELIDZE tüm aramalara rağmen bulunamamış, Gerekçeli karar tebliğ edilememiştir. 1 7201 sayılı Tebligat Kanununun 29. maddesi gereğince hüküm özetinin RESMİ GAZETEDE İLANEN TEBLİĞİNE, 2 Hüküm fıkrasının ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağına karar verilmiş olup, İLAN OLUNUR. 02.11.2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1250264) T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO : 2020/213 KARAR NO : 2020/181 HÜKÜM :Kırklareli ili, Kırklareli Merkez İlçesi, İnece Kazımpaşa Mahallesi/ Köyü Cilt No: 33 Hane No: 16 BSN: 25 Emine ile İzzet kızı, 09/12/1970 doğumlu, 54682206182 TC kimlik numaralı SERAP PAKEL ‘in SERAP olan isminin ERVA KAYRA OLARAK DÜZELTİLMESİNE,Tebliğ yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 27/10/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1249522) T.C. İSTANBUL 25. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Mahkememizin 2020/197 Esas 2020/210 Karar sayılı ve 19/10/2020 tarihli ilamı ile 54019086418 T.C.Kimlik numaralı, İstanbul İli, Fatih İlçesi, Yavuz Sultan Selim Mahallesi, Cilt No: 48, Hane No:149’de kayıtlı, Dilek ve Reinhold Otto oğlu, 18/09/1984 doğumlu olan davacının “MARC DENİZ SİMON” olan isminin “DENİZ MARC SİMON” olarak değiştirilmesine karar verilmiştir. İlan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1249916) T.C. KOCAELİ 5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Davacı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından davalı aleyhine mahkememize açılan Kamulaştırma Bedel Tespiti ve Tescil davasında; Aşağıda yazılı kamulaştırılmasına karar verilen taşınmazın öncelikle 2942.Sayılı Yasanın (Değişik 4650) 10.maddesine göre pazarlıkla satın alma usulü denenmiş, ancak, anlaşma sağlanamadığından aynı yasanın 10.Maddesi gereğince mahkememizde aşağıda dosya numarası yazılı kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davası açılmıştır. Dosya No:2020/226İl: Kocaeli, İlçesi: Derince, Ky/Mh:Çınarlı, Ada No:2717, Parsel No: 13 Maliklerin isim ve soyadları: Yıldıray Sağlam, Aynur Şahin, Sadullah Kesici, Yasemin Demir Sıddık Örengil, 1 Tebligat ve ilân tarihinden itibaren 30 gün içinde kamulaştırma işlemini İdari Yargıda iptal veya Adli Yargıda maddi hatalara karşı düzeltim davası açabileceklerdir. 2 Husumet Kocaeli Büyükşehir Belediyesi yöneltilecektir. 3 Kamulaştırma işlemine karşı İdari Yargıda iptal davası açanların dava açtıklarını veya yürütmenin durdurulması kararını aldıklarını belgelendiremedikleri taktirde kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz mal kamulaştırmayı yapan idare adına tescil edilecektir. 4 Mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli hak sahibi adına Vakıflar Bankası İzmit Merkez E – 5 Şubesine yatırılacaktır. 5 Konuya veya taşınmaz malın değerine ilişkin tüm savunma ve delilleri ilân tarihinden itibaren mahkemeye yazılı olarak bildirmeleri, keyfiyet 2942. Sayılı Yasanın (Değişik 4650) 10. Maddesi uyarınca İLÂN OLUNUR. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1250201) Ekonomi tükeniyor, yönetim 0.1’lik büyüme peşinde AKP hükümetinin 2020 yılında büyüme rakamı gösterebilmek için ekonominin tüm dengelerini zorlamaya devam edeceği anlaşılıyor. Kurların patlamasına, faizlerin fiili olarak yükselmesine, enflasyonun yeniden artış trendine girmesine de bu nedenle göz yumulduğu anlaşılıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın AKP milletvekillerine verdiği brifingden sızan haberler, önceliğin “0.1 de olsa bu yıl büyüme rakamı açıklamak” olduğunu açıkça ortaya koydu. Albayrak, Çin’in bile, büyüme rakamlarını revize ettiğini belirterek Türkiye’deki büyüme rakamının 0 ile 1 arasında olacağını söylemiş. Bakanın bu sözleri, ekonomideki tüm belirsizlik ve umutsuzluk havasına karşı “Ama büyüyoruz” anlamında kullandığı açık. Aynı toplantıda ABD seçimleri ve pandemi nedeniyle tüm dünyada belirsizlik olduğunu belirterek kurlara bu nedenle müdahale edilmediğini söylediği belirtiliyor. Kurlara müdahale konusunda ise “olağanüstü bir durum olmadığı takdirde müdahale edilmeyeceği” dediği de aynı haberlerde yer aldı. Aslında ekim ayı toplantısında Merkez Bankası’nın faizleri artırmamasının ardında, hükümetin “ille de büyüme” sevdasının yattığı görülüyordu. Aynen piyasada ortalama fonlama faizleri yüzde 14’e çıkmasına rağmen politika faizinin artırılmamasında olduğu gibi, büyüme konusunda da “Her şeye rağmen büyüme devam etti” algısına oynandığı görülüyor. Bu çabanın “Ekonomi iyi yönetiliyor” havası vermek için olduğu ortada. Peki, 0.1 de olsa büyüme rakamı açıklamak adına nelerden vazgeçiliyor? Her şeyden önce atılan yanlış adımlar ekonominin tüm dengesini bozuyor. Türkiye ekonomisine olan güven, hem içeride hem dışarıda, neredeyse sıfırlandı. CDS primleri dünyanın en riskli ülkelerinin başında geldiğimizi gösteriyor. Rating kuruluşları yanlış adımlar nedeniyle not kırdılar, yatırım yapılabilir ülke puanının çok altına geriledik. Buna rağmen rating indirimlerinin devam etmesi bekleniyor. Dışarıdaki bu algı nedeniyle Türkiye, en ihtiyacı olan dönemde, yurtdışından borçlanamaz hale geldi. Likidite bolluğu nedeniyle dünyada faizler eksiye düşmüşken Türkiye, ancak yüzde 6.4 faizle 5 yıllığına 2.5 milyar dolar borçlanabildi. Hazine’nin tahvil ihracının ardından Varlık Fonu borçlanmak için piyasaya çıktı, ancak başaramadı. Faiz oranlarını artırmadan, kurları döviz satarak tutmakta ısrar ettiğiniz için bir yılda yaklaşık 100 milyar dolarlık rezervi erittiniz. Son birkaç aydır, swap’lar hariç, döviz rezervlerimiz ekside ve bu nedenle artık kurları tutamıyorsunuz. Bunun adına da “rekabetçi kur” dediniz, rezervi tükettiğiniz için kurlara müdahale edemiyorsunuz. İçerideki güvensizlik had safhaya ulaştı, döviz tevdiat hesaplarındaki artışın devam etmesi bunun en büyük kanıtı. Olumsuzluklar saymakla bitmez İdeolojik saplantılar nedeniyle faizleri artırmadığınız için piyasadaki tüm dengeler altüst oldu, dünyada biten enflasyon bizde yeniden yükselişe geçti. Önümüzdeki birkaç ay içinde, ne kadar makyaj yapılırsa yapılsın, yüzde 15’lik enflasyona çıkılacağı konuşuluyor. Bu beklenti nedeniyle faiz artışı ihtiyacı her geçen gün büyüyor, piyasada artık “Olağanüstü toplantı yapılıp Merkez Bankası politika faizini yüzde 5 ile 7 arasında artıracakmış” söylentileri konuşulur oldu. Kamu bankaları başta olmak üzere tüm bankacılık sistemindeki riskleri büyüttünüz. Artık 2001’deki reformdan bu yana geçerli olan “mali yapısı güçlü Türkiye bankacılık sistemi” sözü söylenmez oldu. KGF ve kamu bankalarının zararlarını büyüttünüz, önümüzdeki dönem zorunlu artacak kredi faizleri nedeniyle reel sektör batıkları, batık kredi sorunu nedeniyle bankacılık sisteminin zora gireceği konuşulmaya başladı. Dünyanın büyük gazetelerinde Türkiye ekonomisinin girdiği büyük zorluklar ve çıkış yolunun zor olduğu, borç krizine doğru gidildiği gibi analizler, giderek daha fazla gündem oluşturuyor. Yıllardır geçerli olan “mali disiplin” artık çöpe atıldı. Bütçenin yanı sıra İşsizlik Fonu başta olmak üzere tüm kaynaklar eritildi, Türk Dil Kurumu gibi vasiyet gereği aktarılması gereken paralar bile Hazine’ye aktarılıyor. “Hem kamunun hem özel sektörün yüklü dış borç geri ödemeleri nasıl yapılacak?” diye kara kara düşünülür oldu. Ekonomide bozulan dengelerin detayları, bu nedenle oluşan umutsuzluğun ve belirsizliğin günlük hayatta yarattığı olumsuzluklar saymakla bitmez. Oluşturduğunuz bu olumsuz tabloya karşılık çıkıp “Ama 2020 yılında ekonomi sıfırın biraz üstünde de olsa büyüyecek” diyorsunuz. Bunu da “Bakın biz ekonomiyi nasıl iyi yönettik” demek için söylüyorsunuz. Halbuki geniş toplum kesimleri, kötü yönetimin getirdiği olumsuz sonuçları artık günlük hayatlarının her aşamasında, somut biçimde hissetmeye başladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle