15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 5 KASIM 2020 PERŞEMBE HABER Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’na anayasaya göre verilmesi gereken payları aktarılmadı Ayrıntılar Kapitalizmin tanrısı! İzmir depremi bir kez daha gösterdi ki bu ülke “sağcı” için cennettir. Her sorunu millet, bayrak, ezan, kader diyerek halletmek gibi büyük konforu bulunmaktadır. Üstelik sorumlu görevde olanlar bile, işin doğasına aykırı olarak, temennilerle işi geçiştirmek gibi bir olanağa sahiptir. “Sağcı” derken “Bugün siyaset konuşma günü değildir” diyen herkesten söz ediyorum. Genelde siyaset, daraltırsak “sağ siyaset” bizde hamasetle işi çözer. Onlara ait bir “Tanrı” söz konusudur, her nasıl oluyorsa işleri havale ederek, yeri geldiğinde el avuç açarak sorumluluktan sıyrılırlar. Ne gariptir ki göçük altında kalanları kurtarmaya giden işçinin yanındadır o Tanrı, ama hak aramaya gelince yalnız bırakır. Tanrı diye yutturulan olsa olsa kapitalizmin Tanrısıdır! HHH Düzen varlığını sürdürmek için maden işçisini ezmek zorunda. Bunu neden anlamaz insanlar, ben de ona şaşıyorum. “Grevsiz ülke” ile övünen iktidar, neden tersini yapsın? “Her şey sınıfsal mı?” diye soranlara yanıt budur: “Evet, her şey sınıfsal”. Yoksul, emekçi ne yaparsa yapsın “makbul vatandaş” değildir. “Örgütlü cehalet” sistematik uygulamalarla, ideolojik tercih olarak yaratıldı. Sonuç şaşırtıcı değildir. 80 darbesi açıkça bugünleri öngörüyordu. Örgütlü, sınıfsal mücadele veren toplum yerine “bencil”, “kaderci”, “cahil” olanı yaratıldı. HHH Bugün “liberal” tezleri savunanlar, dün “vesayet” ortadan kalkıyor diye alkış tutanlar, esasen “Cumhuriyet” fikrini yıktılar. Diyecekler ki “Kaç kişiyiz?”, “Gücümüz mü var?” Tam da sorun bu, siyasal İslamın dili olduklarının farkında değiller! Sol “vicdan”dır, değerler üzerinden ilkesel dünya tasarımıdır. Deprem neden kapitalistleri şaşırtır anlamam. İrili ufaklı bu düzenden kıl koparıp pay alan herkes ortak oldu “cehalet vesayetine”, çıkarları için sustular! Deprem doğa olayıdır, ancak yaşadıklarımız doğal değil, ideolojik tercih sonucudur. Askerler, sermaye sahipleri ve onların ürettiği görgüsüz burjuvazi bu işin sorumlusudur. Siyasal İslam bu büyük koalisyon olmasaydı iktidara gelemezdi. HHH “Düzen” sözcüğü de aşındı artık. İktidardan pay alamayan isyan ediyor. Düne dek siyasal İslam siyasetinin içinde olanlar tünelin sonunu karanlık bulunca gemiyi terk ettiler, istiyorlar ki ortaklık günlerini unutalım. Belki kimileri için bu hoşgörü söz konusudur, doğrusu gerçek bir yurtsever kabul edemez! Kindar olmayalım, geleceğe bakalım, kabul! O halde depremde ölen insanların ardından üzülme hakkımız yoktur. İç içe geçen, örgütlü suçlardan söz ediyoruz. Binayı deniz kumundan yapan müteahhitten kaçak kat çıkan ev sahibine, kolonları kesen sermayedardan açgözlü mal sahibine, denetleme yapmayan belediyeden imar affı çıkaran iktidara, “Bana bir şey olmaz” diye affa alkış tutan insandan bu cehaleti yaratan düzeni yaratanlara büyük suç çetesiyle karşı karşıyayız. HHH Çözüm sanıldığı kadar güç değil. Hemen seferberlik ilan edilebilir. Risk analizi yapılır, söz konusu binalar hemen yıkılır. Yerine depreme uygun olanı devletçe yapılır. Fay üzerindekiler, kaçak yapılar tamamen ortadan kaldırılır. Hangi parayla mı? Yahu geçiş garantili otoyollar yapan, dünyanın en büyük havalimanına sahip devlet vazgeçer bundan, o parayı alır buraya aktarır. Yetmedi mi, yarattığı beş zenginin ve diğerlerinin kârlarına el koyar, olur biter. Ayrıca kapatın Saray’ı, salt onun gideriyle İzmir kurtulur örneğin. Daha güzeli var, bu millet dindar değil mi kardeşim, kapatın Diyanet’i tüm bütçesini aktarın. Deyin ki halka: “Bundan sonra camilerin, din adamlarının parasını sen ver!” Madem İzmir’de çok üzüldük, o halde alın size somut kaynaklar. HHH Bunu siyasal İslamcılar yapamaz, doğru. Peki, ya diğerleri yapabilir mi? Düzen içinde hiçbir şeye, dolayısıyla depreme de kesin, kalıcı çözüm bulunamaz. Düzen; şahane cenaze törenleri izlettirir, “umut o bebekte” diyerek öldüreni sorgulatmayı engeller, bolca dua okutur, ardından da devam eder devran. İşin içinden çıkmak için her zaman uygun kavramlar hazırdır: Fıtrat, kıyamet gibi. Çıkarcılık, fırsatçılık her yana sinmiş. Göçük altından çıkınca ayran, köfte isteyen yavrucağa gönderilen yiyecekleri reklam eden esnaf buna dahil değil mi? Yardımları çalıp dükkânda satan bakkala ne demeli? Ya yardım yiyeceklerini alıp evine götüren teyzelere? Bunları yapan halkımız her gün dinden, yerlilikten, millilikten söz etmiyor mu? Bu işi ancak kapitalizmin tanrısına iman etmeyenler çözebilir. Dışişleri: ‘Bozkurtlar’ adlı bir hareket yok Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin’in ‘Bozkurtlar Hareketi’nin faaliyetlerinin yasaklanmasına ilişkin önerisi bakanlar kurulunda kabul edildi. Darmanin, grubun “ayrımcılıkla nefreti kışkırttığını ve şiddet eylemlerine karıştığını” kaydetti. Karara tepki gösteren Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “Bozkurtlar” adlı bir hareket olmadığı belirtilerek “Söz konusu ülkenin böyle bir oluşum varmış gibi hayal mahsulü kararlara tevessül etmesi çelişkili psikolojinin son tezahürü olmuştur. Kanun dışı hiçbir boyutu olmayan sembollerin yasaklanması kabul edilemez. Karara karşı en sert şekilde mukabele edeceğiz” denildi. l ANKARA/Cumhuriyet Atatürk’ün mirası Hazine’ye Ayrıntılar Ayrıntılar Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Atatürk’ün Türkiye İş Bankası hisseleri üzerinden elde edilen kârdan Türk Tarih Kurumu’na (TTK) ve Türk Dil Kurumu’na (TDK) anayasaya göre verilmesi gereken payların, 20 Mart itibarıyla Hazine’ye devredildiğini açıkladı. Durumu değerlendiren eski İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi, CHP PM üyesi Müslim Sarı, “Parayı nakit yönetimi çerçevesinde istediği gibi kullanırlarsa bu Atatürk’ün vasiyetine aykırıdır” dedi. TTK’nin ve TDK’nin en önemli gelirini, Atatürk’ün vasiyetine dayalı gelirler oluşturuyor. Atatürk’ün vasiyetnamesine göre, Türkiye İş Bankası sermaye hisselerinin Atatürk’e Eski İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi Müslim Sarı, “Parayı nakit yönetimi çerçevesinde istediği gibi kullanırlarsa bu Atatürk’ün vasiyetine aykırıdır” dedi. ait yüzde 28.09’una ilişkin kâr gelirlerinin yarısı, TTK ve TDK’ye ödeniyor. Anayasanın 134. maddesine göre de, TTK ve TDK için Atatürk’ün vasiyetnamesinde belirtilen mali gelirin, doğrudan kendilerine verilmesi gerekiyor. Ancak CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, önceki gün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı açıklamada, Atatürk mirasından elde edilen 3.5 milyar liralık gelirin kurumlara değil Hazine’ye aktarıldığını iddia etti. İddiaya ilişkin konuşan Bakan Ersoy, gelirin Hazine’ye aktarımını doğrulayarak bu aktarımın “gelirlere el koyma” olarak algılanmaması gerektiğini savundu. ‘Vasiyete aykırı olabilir’ Durumu değerlendiren eski İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi Müslim Sarı, “Atatürk’ün vasiyeti çok açık. Temettü gelirleri TTK ve TDK’ye faaliyetleri ile ilgili alanlarda kullanılmak üzere tahsis edilir. Dolayısıyla o paraların bu kurumların ukdesinde kullanılması gerekir. Anladığım kadarıyla şimdi bu paraları Hazine’de belirlenmiş bir hesaba aktaracaklar. Ardından bu hesaptan o kurumların belirlenmiş ihtiyaçları üzerine pay verecekler” dedi. Durumu bir örnek üzerinden anlatan Sarı, “Temettü geliri 300 milyon liralık bir paraysa, bunu sadece kayıt olarak Hazine’de tutuyor ve 300 milyon olarak kuruma veriyorlarsa bir problem yok. Ama bunun yerine ‘Biz bu 300 milyonu Hazine’ye aktaralım, ihtiyaca göre kurumlara verelim’ gibi bir yaklaşım varsa bu vasiyete aykırıdır. Konuyla ilgili tartışmalara bakınca da ikinci ihtimal ağırlık kazanıyor” diye konuştu. Sarı, “Parayı nakit yönetimi çerçevesinde istediği gibi kullanırlarsa bu Atatürk’ün vasiyetine aykırıdır” dedi. l ANKARA/ Cumhuriyet ‘TAKSİM KOLLEKTİFİ’ 15 NUMARALI PROJE ‘HERKESİN VE HER ŞEYİN MEYDANI’ 16 NUMARALI PROJE İBB’NİN DÜZENLEDİĞİ HALKOYLAMASI SÜRÜYOR İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) başlattığı Taksim Meydanı Tasarım Yarışması’nda halkoylaması sürüyor. İstanbul halkı, T.C. numaraları ile istanbulsenin.org üzerinden 3 projeyi inceleyip oylarını kullanabilir. Sitede ayrıca Bakırköy Meydanı ve Salacak kıyı bandı tasarımlarının ödül kazanan projeleri de halkın oyuna sunuldu. Halkoylamaları 12 Kasım’a kadar sürecek. ‘OBRUK’ 19 NUMARALI PROJE 78’liler Girişimi Heyeti, 1977 katliamını hatırlatacak sanatsal bir anıt istiyor 78’lilerden anıt talebi 78’liler Girişimi Heyeti, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) ortak çalışmasıyla “İstanbul Kamusal Mekânlarına Kavuşuyor” temasıyla açılan Taksim Meydanı projesi kapsamında “1 Mayıs 1977 Katliamı’nı hatırlatacak bir sanatsal anıt”ın Kazancı Yokuşu’na konulmasını istiyor. Heyet bugün talebini İBB yetkililerine iletecek. 78’liler Girişimi Heyeti’nden yapılan açıklamada “Kentsel kamusal alanlar hakkında karar almanın geleceğe olduğu kadar geçmişe karşı da sorumluluk taşımayı gerektirdiği” belirtilerek “Yıllar ve yıllar boyunca çeşitlenen hak taleplerini kuşaklar ötesinde birleştiren, yaşayan, biriktiren, hâlâ konuşan canlı bir organizmadır Taksim Meydanı. 78’liler olarak halkoylamasına kalan son üç projenin bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Meydanın belirleyici karakterini, yani politik kimliğini örten ya da ikinci planda atan herhangi bir projenin ortak bellek kadar, ortak bir gelecek tahayyülü için de yaralayıcı olacağını düşünüyoruz...” denildi. Yarışma yapılsın Açıklamada özetle şu ifadelere yer verildi: “1 Mayıs 1977 katliamının anısını sanatsallıkla hatırlatan, bir imge ya da bir iz olarak gün yüzüne çıkaran ve meydanla buluşturan bir müdahale talep ediyoruz. Talebimiz, Taksim Meydanı yarışmasını kazanacak mimari projenin sanatçılara referans olarak verileceği, davet usulü ya da açık katılımla düzenlenecek bir heykel yarışmasıdır. Bu heykel yarışmasının danışma kurulunda, başta kuşağımızın yaşayan sanatçıları, edebiyatçıları, akademisyenleri, siyasetçileri olmak üzere, çoklu bir temsiliyet sağlanması önemlidir. Kentlilerin doğal hareketliliğin bir parçası olacak biçimde mekâna yerleşecek, klasik anıt mantığından ziyade, çağdaş sanatın mekânı ve belleği yorumlama biçimlerine yakın bir sanatsal çalışma, Taksim Meydanı’nı toplumsal barışın meydanı kılmak için önemli, bir adım olacaktır.” l İSTANBUL/Cumhuriyet İşçilerin hem yeni üyelikleri engelleniyor hem de tehdit ediliyorlar Sendikalıya çifte baskı MUSTAFA ÇAKIR Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda Türkİş’e bağlı TezKoopİş Sendikası üyelerine istifa baskısı yapıldığı ortaya çıktı. TezKoopİş Sendikası Genel Başkanı Haydar Özdemiroğlu üyelerinin açıkça “tehdit” edildiklerini söyledi. TezKoopİş Başkanı Özdemiroğlu, 696 sayılı KHK’ye uygun olarak kadroya geçirilen ancak bulunduğu işyerinin toplu iş sözleşmesine bağlı olmaksızın Yüksek Hakem Kurulu’nun belirlediği ücret ve parasal sosyal haklara endeksli olarak çalışan işçilerin, 1 Kasım itibarıyla yardımcı işkollarından işverenin asıl işkoluna aktarılması gerektiğine dikkat çekti. Ancak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bilgisayar sisteminde son günlerde sıklıkla yaşanan ve nedeni somut biçimde açıklanamayan sorunlara bağlı olarak yüz binlerce işçinin sendika üyeliğine temel oluşturan işkolu değişikliğinin gerçekleştirilemediğine işaret eden Özdemiroğlu, bu gelişme sonucunda yüz binlerce işçinin sendika seçme özgürlüğüne ilişkin sürecin tamamlanamadığını söyledi. Özdemiroğlu, bu süreci fırsata dönüştürmek isteyen Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın kimi yöneticilerinin, Hakİş’e bağlı sendikaya olanak yaratmak ve işçileri 35 yıldır toplusözleşme imzalayan TezKoopİş’ten istifaya zorlamak için tüm illerde yoğun baskı uyguladığını vurguladı. Özdemiroğlu, şöyle devam etti: “Kimi müdürler ve yöneticiler işçilere sendikamızdan istifa etmesi için mesajlar göndereTARIM BAKANLIĞI’NA ‘SINAVSIZ’ IŞÇI Cumhurbaşkanı kararı ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarına İşçi Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te değişiklik yapıldı. Değişikliğe göre bu yıl ve gelecek yıl içerisinde Tarım ve Orman Bakanlığı’nda istihdam edilmek üzere temizlik hizmetleri, tarım ve orman hizmetleri, güvenlik ve koruma hizmetleri ile bakım ve onarım hizmetleri için alınacak işçiler, sınava girmeden doğrudan noter kurasıyla belirlenecek. Başvuran işçiler arasından açık iş sayısı kadar asıl ve asıl sayı kadar da yedek aday doğrudan kura ile belirlenecek. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca yapılacak değerlendirme sonrasında asıl adaylardan gerekli şartları taşımayanların yerine sırası ile aranan şartları taşıyan yedek adaylar işe alınacak. Yönetmelikte yapılan değişiklikle Tarım ve Orman Bakanlığı’na yapılacak işçi alımlarında KPSS devre dışı bırakılmış oldu. Tarım ve Orman Bakanlığı’na “gerekli şartları taşımayanların yerine yedek adayları işe alma hakkı” verilmesi de aslında kura ile alım yapılacağı belirtilse de dolaylı olarak yine mülakat benzeri bir uygulama olacağını ortaya koydu. Yine daha önce yönetmeliğe eklenen geçici maddeler ile Sağlık Bakanlığı ile üniversite hastanelerinde istihdam edilecek temizlik, güvenlik, bakım ve onarım personelinin sınava tabi olmadan alınmaları öngörülmüştü. rek, ‘5 saat geçti, artık istifa etmedin mi?, 2 saatin kaldı, Talimatlara uymuyor musun?, TezKoopİş’ten istifa etmezsen başına geleceklerden sen sorumlusun’ gibi tehdit ve baskı uygulamaktadırlar. Sendikamız tüm baskı ve tehditleri belgeleyerek kanıt ve tanıklarıyla yasal yollara başvurmaktadır. Bu yasadışı ahlaksız davranışların hesabını adalet önünde sormakta kararlıyız.” Özdemiroğlu, işçilerin anayasal ve yasal haklarına niteliği, görevi, statüsü ne olursa olsun hiçbir kurum ve kişinin müdahale edemeyeceğini vurguladı. Gençlik ve Spor Bakanlığı yetkililerinin bu duruma son vermesini isteyen Özdemiroğlu, şunları kaydetti: “Burada Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na da çok önemli görevler düşmektedir. Bakanlığa düşen görev edevlet üzerinden işleyen sendika üyeliği veri sisteminin çalışır durumda tutulmasını sağlamaktır. 35 yıldır TezKoopİş Sendikası’nın imzaladığı toplu iş sözleşmesinin uygulandığı bir kamu kuruluşunda Hakİş üyesi Öz Büroİş adlı sarı sendikanın saldırılarına göz yummayacağız; buna olanak tanıyanlardan yasal yolları sonuna kadar kullanarak hesap soracağız. Bu bizim üyelerimize duyduğumuz bir görev olduğu gibi aynı zamanda onurla taşıdığımız demokratik sendikal sorumluluğumuzdur.” l ANKARA CHP’Lİ EROL YARGILANIYOR ÖHD ‘örgüt üyeliğine’ delil sayıldı ZEHRA ÖZDİLEK Gaziantep’te 3 ay önce tutuklanan Gaziantep Şehitkamil Belediyesi’nin CHP’li Meclis üyesi avukat Adnan Erol hakkında iddianame düzenlendi. “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçunun yöneltildiği Erol’un kapatılan Özgürlükçü Hukukçular Derneği üyesi olması, HDP Gaziantep İl binasında açlık grevlerinin bitirilmesine ilişkin basın açıklamasına katılması örgüt üyeliğine delil olarak kabul edildi. Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan yaklaşık bin 400 sayfalık iddianamede toplam 30 sanık yer aldı. İki şahıs arasında geçen “avukat bulmaya” ilişkin telefon konuşmasında “Adnan” isminin anıldığı ve bu kişinin iddianamede geçen Adnan Erol olduğu belirtilerek “ÖHD üyesi olan avukatların ayarlandığı bahse konu derneğin PKK/KCK silahlı terör örgütünün avukat yapılanması gibi hareket ettiği değerlendirilmiştir” denildi. İddianamede Erol’un 26 Mayıs 2019 tarihinde Gaziantep’te bulunan HDP İl Örgütü binasına girdiğini o tarihte “açlık grevleri sona erdirilmesine” ilişkin basın açıklamasına katıldığına değinilerek “Toplantı PKK/KCK terör örgütünün gündemine ilişkin olup toplantıya katılım da terör örgütü üyeliği açısından delil olarak ele alınmıştır” denildi. Erol’un müvekkilleri ve akrabalarıyla yaptığı görüşmelere ilişkin tapeler de iddianamede yer aldı. İddinamede Erol’un PKK/KCK terör örgütünün KCK yapılanması, Gaziantep Hukuk/Yargı Sistemi ve Cezaevi Dış Koordinasyon yapılanması içerisinde eylem ve faaliyetlerde bulunduğu belirtilerek “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçunu işlediğine dair yeterli şüphenin oluştuğu kanaatine varıldı. Siyasi çalışmaları var Erol’un avukatı Cem Güney ise iddianameyle savcılığın avukatlık mesleğine ne kadar uzak olduğu ortaya koyduğunu dile getirerek “Savcılık müvekkille konuşmaları kayda alıyor ve yetinmiyor ‘babamı gözaltına aldılar’ konuşmasını örgüt üyeliğine delil sayıyor. Bu bin yıllık bir meslek olan avukatlığın hiçbir şekilde anlaşılmadığını gözler önüne seriyor” dedi. Suçlamalarda müvekkilinin siyasi kimliğinin olduğunu belirten Güney, şöyle devam etti: “Ülkede devam eden toplumsal muhalefeti sindirme ve terörize etme çalışmaları bu dosyada da görülüyor. Meslektaşımızın HDP’den istifa etmeden önceki ve sonraki tüm siyasi çalışmaları terörize edilmiştir. İddianamenin meslektaşımızın siyasi faaliyetleri bölümü de örgütlenme özgürlülüğünün ihlal edildiğini açıkça ortaya koymuştur.” RUSYA TEMSİLCİ ATADI Sosyal medyaya ilk ceza kesildi Türkiye’den günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurtdışı kaynaklı sosyal medya şirketlerine, temsilci belirleme ve bildirme yükümlülüklerini yerine getirmeleri için verilen süre doldu. Rusya’nın sosyal medya platformlarından VK, Türkiye temsilcisinin bilgilerine ilişkin BTK’ye bildirimde bulundu. Temsilcinin bilgileri de VK’nin internet sitesinde yayımlandı. Yasal sürede temsilci bildiriminde bulunmayan Facebook, Instagram, Twitter, YouTube, Periscope, Tiktok’un da aralarında bulunduğu kuruluşlara 5 aşamalı cezanın ilk olan 10’ar milyon TL ceza kesildi. Temsilcisini bildiren tek platform Rusya’ya ait VKontakte (VK) oldu. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle