16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 11 5 KASIM 2020 PERŞEMBE DÜNYAYI SARAN PANDEMI VE KISITLAMANIN SANATA YANSIMASI ‘Mücbir Sebep’ içsel bir yolculuk GÜLÇIN GÜLAN Özgün dans projesi “Mücbir Sebep” bugün saat 20.00’de Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda sahnelenecek. CRR Sanat Yönetmeni Cem Mansur’un önerisiyle Zeynep Tanbay’ın koreografisini yapıp sahneye koyduğu modern dans, salgın sürecinde zihinlerimizi meşgul eden iki konuyu bir araya getiriyor. Birincisi sahne sanatlarının temelinde olan işitsel, görsel ve bedensel temasın pandemi sürecinin getirdiği kısıtlamalarla sahnede nasıl yeniden kurulabileceği, diğeri süresinden koltuk sayısına salondaki tüm yeni düzenleme dolayısıyla sahne ile seyirci arasındaki temasın nasıl olacağı üzerine arayışlar. Beethoven ve izolasyon Zeynep Tanbay bütün dünyada yaşanan bu yeniden yaratılış sürecini, 2013’te Borusan Kültür Sanat’ın Beethoven Festivali’ne yeni eser siparişiyle davet ettiği eseri “Symbiosis” i de yeniden yaratarak anlatıyor. Symbiosis’te Borusan Quartet’in seslendirdiği müziği bu kez Mehmet Yasemin ve Eylül Umay Taç (keman) Öykü Koçoğlu (viyola), Gözde Yaşar (çello)’dan oluşan Lepidus Ensemble seslendiriyor. Canlı müzik eşliğinde dört bölümden oluşan Mücbir Sebep ekrana yansıtılan Symbiosis ekibine bir gönderme ile başlıyor. İlk önce sahnede dörtlüyü dinliyoruz ardından müzik eşliğinde dört kadın, dört erkek dansçı; Evrim Akyay, Suzan Alev, Nil Batırbaygil, Gizem Bilgen, Can Gökdoğan, Melih Kıraç, Serhat Kural ve Gül Yılmazer’in dokunup dokunmama arasında gidip gelen içsel yolculuğunu izliyoruz. Evrim Akyay MÜZIĞIN VE DANSIN, IKI AYRI PERFORMANSI Gül Yılmazer Mücbir Sebep dans projesi CRR’nin aralık ayı programında iki kez sahnelenecek. Tanbay’ın en eski dansçılarından Evrim Akyay süreci şöyle değerlendiriyor: “Pandemi gibi ne zaman biteceği belli olmayan bir süreçte, herkesin kendini nasıl koruyacağını bir şekilde öğrenmesiyle aktif olarak dans ediyor olmak bir şans. Bugün 2013’te keyifle yaptığımız pek de sahneleme imkânı bulamadığımız bir işi farklı ve yeniden yaratılan bir konsept altında çalışmak, kapanmışlıktan çıkmak, içimizde biriken enerjiyi boşaltmak hepimize iyi geldi. Burada birbirini etkileyerek bütünleşen müziğin ve dansın, iki ayrı performansın, güzel bir birlikteliği var. Sorun yaşamıyoruz.” İlk kez sahneye CRR’de çıkan, Tanbay’ın başka projelerinde de dans etmiş olan Gül Yılmazer ise “Dört beş ay eve kapandıktan sonra sahnede olmak ilk önce beni endişelendirdi. Kısıtlama nedeniyle ilk önce dörtlü provalar yaptık. Yaratıcı ekibinde olduğum Symbiosis’te on iki dansçı idik, bir arada çalışıyor, birbirimize dokunuyorduk. Dolayısıyla Mücbir Sebep bambaşka bir konsept” diyor. İlk defa modern dansa eşlik eden topluluğun kurucusu Öykü Koçoğlu da “Sahnede çalmayı özlemiştik. Mücbir Sebep çok güzel bir proje. Bu koreografi müzik üzerine çıkarıldığından müzikle dans çok uyumlu. Tempo yüksek. Zeynep Hanım’ın profesyonelliğine, pozitifliğine hayran kaldık. Her şey aksamadan işliyor. Herkesi motive ediyor” diyerek hem sahnede Beethoven çalmak hem de bu projede yer almaktan duydukları mutluluğu ifade etti. İKI ELIM KANDA DA OLSA FLAMENKO KAÇMAZ! Müzik pandemiye Chano Dominquez Flamenco Dörtlüsü. iyi geliyor Evet, korona var, evet deprem oldu, evet keyfimiz de yok, yetiyor. Chano Dominquez, piyanosunu caz ve flamenco’yla karıştırıp ama hani derler ya iki elim kançalıyor hem de şahane çalıyor. Mida da olsa diye... Benim için de les Davis melodilerine flamenko taöyle, bir yerlerde flamenko çalı YAZGÜLÜ dı katıyor ve Grammy adayı albüyorsa giderim, kaçarı yok. Türk ALDOĞAN mü Flamenco Sketches’den bir parler sever flamenkoyu, sadeça çalarken dansçısı Daniel Navarce ben değil, ne zaman bir konser olsa ro solo dans ediyor! Siyah pantolon ve tıklım tıklım. Ama ah korona, vah ko yelek giymiş, siyah kravat takmış. Saçrona. Alınan bütün hijyen önlemleri larından ter damlatana kadar tıkırdane rağmen, Cemal Reşit Rey’i ilk kez tıyor topuklarını. Zaten benim için flabu kadar tenha görüyorum. İki bin ki menko, topukla çalınan müzik demek! şilik salon, zaten bir koltuk boş bırak Kollar yılan gibi kıvrılıyor, bel önde, hesabıyla yarı yarıya inmiş, onun da sırt geriye yaslanıyor. Vokalde tam bir yarısı ancak dolu. Ve Chano Dominçingene, bir bağırıyor, yerimden quez, Flamenko Dörtlüsü ile kalkmış zıplıyorum, yanık yanık söylüyor şarİspanya’dan gelmiş, salonu görüyor ta kılarını, neden bu kadar dertli acabii, konserin bitiminde seyircilere kı ba? Piyano ile NewYork’ta cazbara girık İngilizcesiyle teşekkür ediyor orada derken solo ile Endülüs’teyiz! Bateolduğumuz için ve “Tiyatroya gelmeye ri ise klasik caz. Ruhumuz sakinleşti, devam edin, buna ihtiyacımız var!” di depremin ve koronanın tedirginliğine yor. Gözlerim doluyor. Hepimiz iki ara müzik çok iyi geldi. da bir derede kaldık. Pandemiden kaç Diğer pek çok kurumun aksine Cemak için evde izole olmak ve temastan mal Reşit Rey’in kasım programında kaçınmakla işimizi, sosyal hayatımı epey bir yabancı sanatçı grup var. Yerzı devam ettirmek arasında! Biz sosyal liler de göz dolduruyor. Konser saatleri hayatımızı devam ettirmezsek sanat 18 ve 20, konser süreleri bir saat. HES nasıl yaşayacak? Yeni normal koşullar kodu ve ateş ölçümü yapılıyor. Müzik dan memnunum. Bir saat konser bana ruhun gıdası. Pandemiye de iyi geliyor! Oyuncu Çoban son yolculuğuna uğurlandı Tiyatro sanatçısı Metin Çoban 84 yaşında kalp krizi nedeniyle İzmir’de hayatını kaybetti. Sanatçı Çoban için Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nda anma töreni düzenlendi. Tiyatro sahnesine getirilen Çoban’ın Türk bayrağına sarılı naaşının önünde öğrencileri nöbet tuttu. Şehir Tiyatroları Genel Sanat yönetmeni Mehmet Ergen, büyük bir sanatçıyı kaybetmenin üzüntüsüMetin Çoban nü yaşadıklarını belirterek “Göreve geldiğim zaman ekipteki en yaşlı oyuncu olmasına rağmen beni birkaç defa ziyaret ederek oynamak istediği oyunlar listesi vermişti. Umarım bu geniş darülbedayi geleneğini gelecek kuşaklara aktarmıştır” dedi. Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nda düzenlenen törenin ardından Çoban, Maltepe Gülsuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. ‘SON ŞAKA’ BUNALIMLI GÜNLERE ILAÇ GIBI vizyonda TÜRK SINEMASINDAN ROMANTIK KOMEDI Hafta sonu seyirci ile buluşacak olan “Son Şaka” filminin galası oyuncularının da katılımıyla gerçekleşti. Yönetmenliğini M. ErKONUK YAZAR EMEL SEÇEN detaylarını anlatmayayım, çünkü henüz yayımlanmadı. Yakında yayımlanacak.” ‘Sanatsız kalan bir kam Bülbül’ün yaptığı ve setoplum çölleşir’ naryosunu Fatih Mutlu’nun yazdıUsta oyuncu Kemal Başar da ğı filmde, gerçekte de radyocu olan “Böyle bir dönemde bir filmin vizSerdar Gökalp, Ege Kökenli, Gökay yona giriyor olması çok önemli. Bu Müftüoğlu, Hikmet Körmükçü filmin yapımcısını takdir oynuyor. Radyo progetmek gerek, çünramcısı ve şakakü sinema saları ile ünlenatına bornen Serdar cunu ödüGökalp( yor. HeSerdar), pimiz sevsanatgilisi sız kaAyşen’e lan bir (Ege topluKökenmun çölli) öyle bir Filmin başrollerini Serdar leşeceğievlilik teklifi yapar ki şaGökalp ile Ege Kökenli üstleniyor. ni düşünerek bugün buradaka, şakalar yarayız. Ve çok iyi bir işin tır. Ayşen’e evlilik tekliiçinde olduğumuzu biliyoruz” diyor. finin unutulmaz olmasını isteyen ve akıl oyunları düzenleyen ‘Taşın altına elimizi Serdar’ın şakası bakalım ne gibi sonuçlara yol açacak? Sonu sürprizli bu komedi filmi hafta sonu gülümsemek için iyi bir seçenek! koymalıyız’ Oyuncu Bülent Alkış da pandemi sürecinin sinema sektörüne olan olumsuz etkilerine dikkat çekti: Ti‘Bana şaka yaptılar!’ Pandemi ve İzmir depremi nedeniyle sıkıntılı günlerden geçtiğimize vurgu yapan Serdar Gökalp: “Her sabah uyanınca can sıkıcı haberler alıyoruz. Her gece yatarken o haberlere bakıyoruz. Dileğim; böylesi doğal afetlerin sadece ülkemizden değil, dünyamızdan uzak olması. İzmir’de kaybettiğimiz tüm canyatro ve sinema sektörünün ayakta kalması, bu tür girişimlerin olması gerekiyor. Taşın altına elimizi koymalı, cesaretli olmalıyız. Bu sektörün ayakta kalması için önemli bir adım olarak görüyorum filmimizi. Seyirciyle de buluştuğumuz takdirde hepimiz için güzel olacak.” Arıza dizisinin oyuncularından İzmirli Gökay Müftüoğlu ise depremden lar için Allah’tan rahmet diliyorum. etkilenmiş, “20 sene Bornova’da yaHepimizin başı sağ olsun. Ekip ola şadım. Depremde yıkılan binalar berak tek beklentimiz, böyle bir dö nim oturduğum evin yanında, o yüznemde insanların 1.5 saat tebessüm den çok etkilendim. Film ekibi uyumetmesini sağlamak. Bizim için mut luydu, iyi bir iş yaptığımızı düşünüyoluluk sebebi budur” diyor. rum. Pandemi süresince yönetmeniÜnlü radyocuya sette arkadaşla miz dahil sahnelerimiz dışında hepirı da şaka yapmış: “Ben telefon şa miz maske ile çalıştık. Ben filmde Yukalarıyla tanınan bir adamım ve ba suf karakterini oynuyorum. Serdar’ın na şaka yaptılar. Üstelik yedim! Ne da en yakın arkadaşıyım. Ama kız arden? Çünkü hepsi oyuncu! Bu kad kadaşının çalıştığı şirkette çalışıyoronun içerisinde oyuncu olmayan rum. İkisi arasında köprüyüm” dibir tek benim. Yaptıkları şakanın yor. Film cuma günü vizyona giriyor. R ızabey AileEvi, yapıtları sekseni bulan, aramızdan ayrılışının 5. yıldönümünde andığımız Tarık Dursun K’nin on dört romanından ilkidir. Romana ad olan İzmir’deki bu konut, Karataş’ta Deveçıkmaz yokuşunda tek katlı bir evdir. Altı odasının her birinde ayrı bir kiracı oturur. Yazar, her kiracıyı ayrı ayrı anlatır. Bunlardan Mustafa Dayı, memleketinde yaşanan deprem yüzünden büyük oğlunu yitirmiş, karısını, kızını, küçük oğlunu alıp kayınbiraderinin yaşadığı İzmir’e sığınmıştır. 1957’de günümüzden 63 yıl önce yayımlanan bu romanın İzmir depreminde yıkılan Bayraklı’daki Rıza Bey Apartmanı’yla aynı adı taşıması, elbette rastlantıdan başka bir şey değil. İzmir’e gelen Mustafa Dayı ile karısı ve çocuklarına liman olan İzmir’deki Rızabey AileEvi, uğur getirir. Açtıkları Doğruluk Bakkalı’yla yaşamlarını zor da olsa sürdürürler. Ama ya şimdilerde 8 katlı Rıza Bey Apartmanı’nın 29 dairesinde yaşanan acı gerçekler... 30.10.2020 Bu gerçekler, 30.10.2020 günü belleğimize mıh gibi çakıldı. İzmir dep“İzmir’in dağlarında çiçekler açar” diye zihninden geçirenler, şimdi benim gibi enkaz altında kalanların kurtarılması için yardım çığlıkları atanların sesleriyle paramparçalar. Yılların körlüğü, yılların vurdumduymazlığı, gereRızabey AileEvi’nden ken önlemleri almama, kaç cana, kaç yaralıya, kaç binanın yıkılmaRıza Bey Apartmanı’na... sına yol açtı! Oysa yakın geçmişte “’99 depremi hepimizi sarstı. Sarsılsak da Türkiye’ye yeniden büyük bir dayanışma duygusunu yaşattı. Bunda İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimi olağanüstü çaba ve başarı sergiledi. remi” gibi çok acı bir deneyden geçilmiş, binlerce insanını bu depremde yitirmiş bir ülkenin yöneticilerinin bundan ders alması gerekmez miydi? Geçen süre içinde değil ders almak, “imar affı” üstüne “imar affı” Yıkılan apartmanlardan çok cançıkarıldı. Daha katı kurallar konulacak lar kurtarıldı. Ayrıca bebek yaştaki yerde affedildi. Rant seçildi, para alıp Buse’nin, İnci’nin, İnci’nin köpeğinin, affedildi. Ama yöneticiler affetse de Gülay’ın, Elif’in, Ayda’nın kurtarılması bilim, doğa affetmedi. için herkes seferber oldu, herkes soluğunu tuttu. Bebekler 10 saat, 13 saat, ‘Tut Elimden İzmir’ 15 saat, 17 saat, 65 saat, 91 saat son 17 Ağustos 1999 depremi, Bülent ra enkaz altından kurtarıldılar. Kurtarı Ecevit’in son başbakanlığı dönemine lanlar yalnızca onlar değildi sanki, on rastlar. (Bugün 5 Kasım, Sayın Ecevit’in lar rahat bir soluk alana kadar yakınla aramızdan ayrılışının 14. yıldönümü. Sevrının da canı gitti, geldi. Türkiye’nin ca gi, saygı, özlemle anıyorum.) nı gitti, geldi. Türkiye, 91 saat sonra Ecevit, deprem yaralarını hızla sarkurtarılan Ayda bebeğe ağladı! mak için Deprem Vergisi Yasası çıkardı. Yaralar sarılacakken 2002’deki erken seçimle de iktidar değişti. Vergiyi de şimdiki iktidar 2004’ten başlayarak sürekli hale getirdi. Ama vergiler deprem için harcandı mı? Başa dönersek Rızabey AileEvi yanı sıra İzmir üstüne birçok yapıtı, aralarında Yunus Nadi Roman Ödülü gibi birçok saygın ödülü olan, TÜYAP İzmir Kitap Fuarı’nın 2009 yılı Onur Konuğu Tarık Dursun K. için Enver Ercan Tut Elimden İzmir kitabını TÜYAP adına hazırlamıştı. Tarık Abi’nin Kokulu Kentler’den (Literatür Yayınları, 2001) biri saydığı İzmir’in, kısa sürede kendine geleceğine inanıyorum. Çünkü Türkiye’nin kalbi İzmir’de atıyor! Ölenlere rahmet ve yakınlarına sabır, ölümlere yol açanların cezalandırılmasını, yaralıların tez elden sağlığına kavuşmasını diliyorum. İzmir, çok güzel yaşanacak çağdaş bir kenttir, sanatın her dalına konu olmuştur, olacaktır. Hiçbir deprem onu yaşanacak kent olmasından alıkoyamaz! Hele de Tunç Soyer gibi çalışkan, vizyon sahibi bir büyükşehir belediye başkanı varsa... Geçmiş olsun İzmir, geçmiş olsun Türkiye! İzmir farkı Kısa ve öz anlatılmıştı: Olay İzmir metrosunda yaşandı. Gece boyunca çalışan arama kurtarma ekibi toz toprak içindeydi. Bindikleri metroda koltuklar kirlenmesin diye ayakta yolculuk yapıyorlardı. Yolcular, ekipteki yorgun argın gençlere oturun diye rica ettiler. Onlar oturmayınca, duygulanan tüm vagon ayağa kalktı ve gidecekleri yere kadar ayakta gittiler... HHH Saçları ağarmıştı. Gülümseyerek şöyle diyordu: “25 yıldır kurtarma operasyonlarına gidiyorum. Ben böyle bir şey görmedim. Böyle bir başka şehir, İzmir halkı gibi bir halk görmedim. Herkes yardıma koşuyor. Herkes kucak açıyor. Yeryüzünün her yerine gidiyoruz, arama kurtarmaya, biz çadır götürüyoruz... Burada onlar bize çadır veriyor, yiyecek veriyor, her ihtiyacımızı karşılıyor...” HHH İzmir’den gelen haberlerde hep aynı vurgu yapılıyor: * Başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm yerel yönetimler ve halk, “ışık hızıyla” elbirliğiyle organize olarak, temel gereksinimler, gıda, barınma vb. ilk andan karşılanmaya başlandı. * Kurtarma ekipleri ve millet canla başla hiçbir sınıf farkı, etnik fark, birikim, düşünce farkı gözetmeden, el ele omuz omuza çalışıyor... * Ne feryat figan ne yağma talan ne yardımları kapışma ya da birbirinden kapma ne de arsızlık... Her şey sonsuz bir dinginlik, düzen ve uyum içinde yürütülüyor... İşte İzmir farkı! Keşke diyorum, keşke, Türkiyemin her yanı her köşesi İzmir’le yarışsa... Katil kim ya da işte teröristler Günlerdir nefesler tutulmuş, “mucizelere” tanıklık ediyoruz gözyaşları içinde... 65 saat sonra minicik avcuyla bir eli sımsıkı yakalayan Elif’le; 91 saat sonra yaşama gülümseyen Ayda ile sevindik. Enkaz altında yitirdiğimiz yüzü aşkın insanımızla kahrolduk... İçlerinden biri Ayda’nın annesiydi. İçlerinden biri Elif’in kardeşiydi... Bu yazıyı yazarken ölü sayısı 114’tü. Devletin umurunda değil. Bırakın yas ilan etmeyi, ölenleri suçladılar çürük binalarda oturuyorlar diye! Ama biz katilleri biliyoruz. Bu 114 kişinin katili, teröristler. Gerçek teröristler! Tweet attılar, yazı yazdılar, gerçekleri söylediler, düşüncelerini açıkladılar diye hapse tıktıklarımız değil, gerçek teröristler! Halktan yana değil, ranttan yana karar alanlar katildir, teröristtir! İmar affı çıkaranlar teröristtir! İmar affı çıkardıkları için böbürlenenler; bunu oya dönüştürenler, bundan siyasal güç sağlayanlar eli kanlı katillerdir! Malzemeden çalan, betondan, çelikten çalan, teröristtir! Taşıyıcı kolonları kesip dükkânını büyüten ahlaksızlar teröristtir! Yapı denetim kurullarını müteahhitlerin emrine veren, denetimsizliği rüşvete bağlayan ahlaksızlar katildir! Deprem vergisi adı altında toplanan paraları, 35 milyon doları deprem dışı işlere harcayanlardır terörist olan. Bundan önceki depremlerden hiç ama hiç ders almayanlardır, bugün bu katliamı işleyenler! Hırsız müteahhitlere dokunulmazlık sağlayan, onları adalete teslim etmek yerine daha çok çalsınlar diye belli kurumların başına getirenlerdir, o 114 kişinin ölümüne neden olan! Bugüne dek TBMM’de verilen deprem araştırma önergelerini, ranttan vazgeçemedikleri için her seferinde geri çevirenlerdir gerçek teröristler... İzmir’de 17 bina çöktü... 114 ölü var ve 20 bin kişi etkilendi... Siz bir de İstanbul depremini düşünün... Ya da daha iyisi siyasi tercihlerinizi düşünün. Bu düzen, bu katiller, bu hırsızlar düzeni, bu rant düzeni devam etsin mi diye düşünün? Bu gidişatı durdurmak ve değiştirmek için daha kaç deprem yaşamamız gerektiğini sorun kendinize. Kime, neye oy verdiğinizi sorgulayın... Bir dahaki depreme kadar...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle