15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 16 KASIM 2020 PAZARTESİ HABER Enerji Bakanlığı’yla ilişkili olarak yurtdışında kurulan kamu şirketleri Türkiye’ye getiriliyor Yaptırım korkusu sardı SEFA UYAR TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek torba teklif ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile ilişkili olarak yurtdışında kurulan kamu şirketlerinin Türkiye’ye getirilmesi öngörülüyor. “Türkiye’deki ihale kanunlarının kısıtlayıcılığı” nedeniyle yurtdışında kurulduğu belirtilen şirketlerin, Türkiye’ye getirilme gerekçesi ise “olası yaptırım” korkusu. CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, “Bu durum, dış politikada yaşanan sorunların yansımasıdır. Devlet korkmuş, yurtdışındaki şirketlerini Türkiye’ye taşıyor” dedi. Teklifin komisyon görüşmelerinde, bakanlığın Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü Süleyman Önel, şirketlerin yurtdışında faaliyet göstermek üzere kurulduğunu belirtirken, Türkiye’de‘AYAK BAĞI GÖRÜYORLAR’ Türkiye’de en çok değiştirilen kanunların kamu ihale, imar ve maden kanunları olduğuna dikkat çeken Bakırlıoğlu, teklif ile “Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ) ve bağlı ortaklıkları ile yurtdışında kurdukları şirketlerin” de Kamu İhale Kanunu’ndan muaf olacağına dikkat çekti. Bakırlıoğlu, “Bürokratlar, bakanlık temsilcileri; kanunları, özellikle Kamu İhale Kanunu’nu ayak bağı olarak görüyor. AKP hükümeti ilk günden beri bu kanuna ısınmadı. Yeni bir istisna, muafiyet ile karşı karşıyayız. Bunu kabul etmemizin imkânı yok” ifadelerini kullandı. ki yasaları eleştirdi. Önel, “yurtdışında daha esnek bir çalışma metodu olduğunu, Kamu İhale ve Kamu İhale Sözleşmeleri kanunlarının alım ve satım konularında muazzam bir kısıtlama getirdiğini, bu nedenle hızlı bir şekilde çalışılamadığını” söyledi. ‘Yaptırım kararı alındı’ Jersey Adaları’nda kurulan şirketler olduğunu kaydeden Önel, şirketlerin burada “vergi kolaylıkları” nedeniyle kurulduğunu söyledi. Önel, şirketlerin Türkiye’ye getirilmek istenmesinin gerekçesi olarak ise “yaptırım tehdidini” gösterdi. Önel, “Son dönemde Türkiye aleyhine, ülkemizin şirketleri hakkında da bazı kamu kurum kuruluşları hakkında da yaptırım kararı alındı. Bu şirketler bizim için hayati öneme sahip şirketler. Türkiye’ye karşı bir yaptırım kararı alınırsa o kararın buradaki bir şirket hakkında uygulanması bizim elimizde” dedi. CHP’li Bakırlıoğlu, yurtdışında kurulan şirketlerin “vergi cennetlerinde kurulan kamu şirketleri” olduğunu belirtirken, “Türkiye’ye getirilecek şirketlerin her türlü mali ve idari denetimden; kamu ihale yasası ve vergi mevzuatından muaf tutulacağını” kaydetti. Bakırlıoğlu, “Bunlar devlete ait kurumlar. Bu şirketler Türkiye’de olacak, sanki yurtdışındaymış gibi birçok imtiyaz verilecek, hiçbir mevzuata tabi olmayacak, denetlenmeyecek. Bu durum, aynı zamanda dış politikada yaşanan sorunların yansımasıdır. Türkiye hiçbir döneminde bu kadar dış yaptırım tehdidi altında kalmamıştır. Devlet korkmuş, yurtdışındaki şirketlerini Türkiye’ye taşıyor” dedi. l ANKARA KKTC’nin 37. kuruluş yıldönümünde Erdoğan ve Bahçeli’den Kıbrıs’a ziyaret Maraş’ta piknik yaptılar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve beraberindeki heyetle dün 37. kuruluş yıldönümü dolayısıyla KKTC’de düzenlenen Resmi Geçit Töreni’ne katıldı. Erdoğan, Bahçeli ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar akşam saatlerinde ise 46 yıldır kapalı tutulan Maraş’ta birlikte yemek yediler. Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda düzenlenen törende konuşan Erdoğan, “Kıbrıs meselesinin Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını, güvenliğini temin edecek şekilde sürdürülebilir çözüme kavuşturulması önceliğimizdir. Bugün Kıbrıs’ta iki ayrı halk, iki ayrı devlet vardır. Egemen eşitlik temelinde iki devletli çözümün müzakere edilmesi gerekiyor” dedi. Kıbrıs’ın siyasi durumuna yönelik konuşan Erdoğan, “Türk tarafı Annan Planı’na evet dedi, Rum tarafı ise ‘hayır’ kampanyasıyla ortak bir gelecek kurmayı reddetti. İsviçre’de Rum tarafı refahı, hastaneleri bile paylaşmam diyerek masadan kaçtı. Kuzey Kıbrıs evet dedi, Güney ise hayır dedi. AB, atılan bu adımlara rağmen verilen sözleri yerine getirmedi. İdari ve mali noktada vermeleri gereken destekleri KKTC’ye vermediler. O gün nasıl yalan söyledilerse bugün de yalan söylüyorlar” diye konuştu. ‘5 dönüm yeter’ “Kıbrıs’ta 1963’te silah zoruyla bozulan, 1974’te darbeyle ortadan kalkan ortaklığı Rumlarla yeniden tesis etmek mümkün değildir” diyen Erdoğan, “Dünün güneşi ile bugünün çamaşırı kurutulmaz. Kıbrıs meselesinin Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını temin edecek şekilde çözümlenmesi önceliğimiz. Diplomasi oyunlarına tahammülümüz kalmamıştır. Kıbrıs meselesinde tek mağdur vardır; o da hakları gasp edilen Kıbrıs Türkleridir. Maraş’ta atılan adım, yeni mağduriyetler değil, mevcut mağduriyetlerin giderilmesini sağlamaktır. Maraş’ta herkesin yararına olacak yeni bir dönem başlayacaktır. Doğu Akdeniz’de ülkemizin ve KKTC’nin adil bir şekilde yer almadığı hiçbir denklem, barış ve istikrar üretemez” ifadelerini kullandı. KKTC’ye bir ‘cumhurbaşkanlığı makamı’ inşa edilmesini isteyen Erdoğan, “Tatar’a da söyledim. 5 dönüm arazi temin etmek suretiyle Cumhurbaşkanlığı makamını süratle inşa edelim ve makamı oraya taşıyalım. Bu tür makamlar bildiğiniz gibi ülkelerin bakışını da değiştirir” dedi. l İç Politika Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ve eşi Sibel Tatar, Maraş’ta birlikte yemek yediler. Erdoğan: Buranın gerçek sahipleri bellidir Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP lideri Bahçeli ile Maraş’ı akşam saatlerinde ziyaret etti. Erdoğan “Niçin acaba Maraş bölgesi bütün bu güzelliğiyle buraların halkından uzak tutulmuş düşündürücüdür. Taşınmaz Mal Komisyonu’nun da devreye girmesiyle Güney’de kimler varsa, buradaki malları nerdeyse hepsinin bedeli ödenmek suretiyle buralar sahiplerini bulur ve bu iş çözüme kavuşur. Sene 1974, sene 2020. Burası böyle kalmış. Artık diyoruz ki bir adım atalım mesafe alalım” ifadelerini kullandı. Kuzey Kıbrıs’a yapılan adaletsizliği hazmetmenin mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan, “Artık kendi göbeğimizi kendimiz kesmek durumundayız. Maraş bölgesinde attığımız bu adımla yeni süreç başlamıştır. Buranın gerçek sahipleri bellidir ve burası gerçek sahiplerine kavuşacağı günü beklemektedir” ifadelerini kullandı. Lefkoşa Acil Durum Hastanesi’nin açılış törenine de katılan Erdoğan, “KKTC ile dayanışmanın en önemli nişanesi bu acil durum hastanesidir. Gönül birliğimiz olmasa hastaneyi 45 günde tamamlayamazdık” dedi. l İHA Liderlerden tebrik mesajı Siyasi parti liderleri KKTC’nin 37. kuruluş yılrimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum. Her dönümü için tebrik mesajları zaman olduğu gibi; Kıbrıs yayımladı. Türktür, Türk kalacak!” dedi. n CHP Genel Başkanı Ken DSP Genel Başkanı Önmal Kılıçdaroğlu sosyal medder Aksakal da yayımladıya hesabından, “KKTC’nin ğı mesajda “KKTC’nin kuru37. kuruluş yıldönümüluşunun 37’nci yılını gururnü ve 15 Kasım Cumhurila ve coşkuyla kutluyor, bu yet Bayramı’nı kutluyorum. vesileyle başta Dr. Fazıl KüKKTC’nin kurucu Cumhur Kemal Kılıçdaroğlu başkanı Rauf Denktaş’ı sayMeral Akşener Önder Aksakal çük, Rauf Denktaş ve Bülent Ecevit olmak üzere, vatan gı ve rahmetle anıyor, Kıbrıs şener de “Yavru vatanımız, KKTC’nin mücadelesinde canını feda Türk halkına sevgi ve selamlarımı kuruluşunun 37. yılı kutlu olsun. eden tüm şehitlerimizi rahmetle ve iletiyorum” diye yazdı. Başta kurucu Cumhurbaşkanı Raminnetle yâd ediyorum” ifadelerini n İYİ Parti Genel Başkanı Meral Ak uf Denktaş olmak üzere aziz şehitle kullandı. l İç Politika ATINA’DAN ZIYARETE ‘PROVOKASYON’ TEPKISİ Erdoğan ve Bahçeli’nin KKTC ziyaretine Yunanistan tepki gösterdi. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, ziyaret için “eşi görülmemiş bir provokasyon” denilirken, “Ziyaret, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 550 ve 789 No’lu kararlarına tamamen aykırı. Bu eylemle, Doğu Akdeniz’de süregelen hukuk dışı Türk eylemlerine bir yenisi eklenmiş oldu. Bunu en sert bir biçimde kınıyor ve Avrupa Birliği’nin aralık ayındaki zirvesinde konunun tartışılmasını bekliyoruz” ifadeleri kullanıldı. SOL Parti, ‘Değiştirelim’ kampanyasıyla sesini yurdun her yanında geniş kitlelere duyuracak ‘Sol bir çıkış yolu yaratalım’ İLAYDA KAYA SOL Parti Başkanlar Kurulu üyesi Önder İşleyen, “Biz; halkın acil sorunlarına sahip çıkarak, o talepler etrafında bir madenin önünde, özel hastane kapısında, satılan bir fabrikanın önünde olacağız, eylemler yapacağız. Tüm ilericiler olarak bize düşen, ülkemizin üstündeki karanlıktan, ülkemizi kurtaracak sol bir çıkış yolunu yaratmak” dedi. SOL Parti halkın acil sorunlarına çözüm bulmak amacıyla, “Değiştirelim” başlığıyla yeni bir siyasi kampanya başlattı. Kampanyayı 3 ay yürüteceklerini kaydeden Önder İşleyen şunları söyledi: “Ülke bir krizin içinde ve iktidardakiler bu krizi çözemiyorlar. Aksine krizi derinleştiriyorlar. Ekonomideki kriz şimdi Albayrak istifası ile bir noktaya geldi. Ama ülkenin sorunları, Albayrak’ın gitmesiyle, iktidarın Trump olmadı saatimizi Biden’a ayarlayalım manevralarıyla çözülemez. Laiklik ortadan kaldırıldı, kamu varlıklarımız satıldı. Pandemide sağlık ve eğitimin paralı olmaması gerektiğini gördük. SOL Parti, öncelikle bu iktidara hayır diyen milyonlarla birleşerek gerçek bir değişim mücadelesinin, Türkiye’nin yeniden kuruluş mücadelesinin güçlendirilmesi için çalışacak. Tüm ilericiler, yurtseverler olarak bize düşen bu karanlıktan ülkemizi kurtaracak sol bir çıkış yolunu yaratmak. Adım adım ülkenin dört bir yanına bu mücadeleyi yayacağız.” 3 ay sürecek 3 ay sürecek kampanyayı dün başlattıklarını belirten İşleyen, “Önümüzdeki üç aylık dönem boyunca belirlediğimiz hedefler doğrultusunda çalışacağız. Halkın acil sorunlarına sahip çıkarak, o talepler etrafında SOL Parti kimi zaman bir madenin önünde, kimi zaman bir özel hastane kapısında olacak. Bu kapsamda eylemler, yürüyüşler gerçekleştireceğiz. Hayatın her alanında örgütlü bir toplum yaratmak için seferber olacağız. Yaratılan tahribatı ortadan kaldırmak ancak örgütlü bir halk mücadelesiyle mümkün olabilir” diye konuştu. ‘HALKIN, SÖZ VE KARAR SAHIBI OLDUĞU SISTEM’ İşleyen, Türkiye’de yaşanan siyasi krizin gün geçtikçe derinleştiğini de belirterek “Bu ülkeyi bu tek adam diktasından kurtarmalıyız. Demokratik bir ülke, tek adam diktasına karşı halkın söz ve karar sahibi olduğu bir halk demokrasisinin bugünden yaratılması anlayışına dayanmak zorunda. Temsili demokrasi krizde, seçimleriyle parlamentosuyla bir tükeniş yaşıyor. Bir başka önemli konu tarikatların devletleşmesi. İktidar tarikatlara dayanarak, onları devletin bileşeni haline getirerek ayakta duruyor. Yoksul bırakılmış insanların dini duygularını sömürerek siyasetçi olan ve ticarette söz sahibi hale gelen bu tarikat mensuplarının barındığı alanların kapatılması en önemli mücadele alanlarımızdan birisi olacak” ifadelerini kullandı. Ertesi gün sendromu... 19Mayıs coşkusu................... 20 Mayıs gene aynı sorunlar. 29 Ekim, Cumhuriyet bayrakları, yürüyüşler...........30 Ekim ay sonu geldi. 10 Kasım, Atamızın yolundayız............. 11 Kasım Berat Albayrak istifa mı etti, af mı edildi? Ertesi günler her şey sıradanlaşır. Memleket aynı memleket. Ahali aynı ahali. İşsizlik artan işsizlik. Yoksulluk süren yoksulluk. Tek adam aynı tek adam. Hukuksuzluk gene sürüp gider. Yatan yatar, çıkan çıkar. 30 Ağustos’ta büyük zaferi kutlarız. Ertesi gün tıs pıs. Eğer bu zafer günlerini, bu bayram coşkusunu, bu önder sevgisini “sürekli mücadele kararı” ile sürdüremiyorsak yaşadıklarımız sadece “katarsis” olur, yani “duygusal boşalma”. Katarsis mi? HHH Evet, katarsis. Öfkemizin, tepkimizin, gerginliğimizin, içimizde biriken isyan duygularının boşalması. Bütün isyan kabarışının boşalması, rahatlama. Ertesi gün, hiçbir şeyin değişmemiş olduğunu anlamanın birikmeye başlayan hüznü. Yıllardır yaşadığımız kısırdöngü. Trajedinin bitişinde amaçlanan boşalma, arınma. Ama bizim o bayramlarda coşkuyla kutladığımız şey, aslında kaybettiklerimize yaktığımız ağıt. Atatürk’ün kaybı olan 10 Kasım’ların her yıl daha büyük bir özlemle anılması. Bu büyük kaybın her yıl daha da ne büyük bir kayıp olduğunun anlaşılmasının yarattığı büyük heyecan. Ama ya ertesi gün? Ertesi günlerde bu heyecan, bilinçli bir mücadele kararına dönüşüyor mu? Ertesi günlerde öyle bir şey görünmüyor. Ertesi günlerde “laiklik” biraz daha ortadan kaldırılıyor. Ertesi günlerde tarikatlarcemaatler daha da devletle el ele. Ertesi günlerde dinci iktidar daha da pervasız. Ertesi günlerde ulusu ümmetleştirme yolunda yeni adımlar. Muhalefetten mırıldanmalar, sızıldanmalar. Öncüsünden yoksun kitlelerin sabırlı bekleyişleri. Gene bir “Cumhuriyet günü” beklenmesi, O gün gelince Atatürk’e koşmalar. Ertesi gün sen sağ ben selamet. Atatürk sığınma yeri değildir Atatürk’e koşmak, sığınmak için olamaz. Atatürk sığınak değildir. Atatürk, kararlı mücadelenin zafer merkezidir. Laiklik mi çiğneniyor? Bütün gücünüzle ayağa kalkacaksınız. Hukukun bağımsızlığı ortadan mı kaldırılıyor? Bütün memleketi harekete geçireceksiniz. Laik eğitim yok mu ediliyor? Bütün anneler babalar karşı çıkacak. Güçler ayrılığı ortadan mı kaldırıldı? Sürekli mücadeleniz bu ilkeyi yaşama geçirmek olacak. Yandaş müteahhitlere ülkenin ormanları peşkeş mi çekiliyor? Buna karşı çıkan yurttaşlar bütün ülkeyi yanında bulacak. Eğer bunları yapamıyorsanız siz muhalefet değilsiniz. Eğer siz bu dinci iktidarı durduramıyorsanız hiçbir şey yapmıyorsunuz demektir. Bu aczle Atatürkçü olamazsınız. Atatürk sözcüğü ile aciz sözcüğü yan yana gelemez. Atatürk, gerçekleştirdiği devrimlerin gelecekte nelerle uğraşacağını biliyordu. Uyarılarını buna göre yapmıştı. Onun bütün kehanetleri birer birer gerçekleşti. Onun mirasçıları ise bu tehlikeleri izlemekle kaldılar. Bugün çok geç midir? Atatürk için ‘olamaz’ yoktur Atatürk “olamaz”ı kabul etmediği için büyüktür. Atatürk, “yapılamaz”ı reddettiği için başarmıştır. Bugün dinci iktidar neden pervasızdır? Siz hep beklediğiniz için. Siz hep başkalarına baktığınız için. Siz hep “onlar hata yapsın, böylece çöksünler” dediğiniz için. Siz hep “onlar da bıkıp gitsinler” sandığınız için. Bunlar hep sizin gücünüzün farkında olmamanız yüzünden. Bizim gücümüz de sizin güçsüzlüğünüzde eriyip gittiği için. Ama sakın başınız sıkışınca Atatürk’e sığınmayın. Bütün gücünüzle “cesurkararlı mücadele”nin öncülüğünü yapın. Madenlere karşı çıkan köylülerin önüne düşün. Hakkını arayan işçilerin mücadele bayrağını dalgalandırın. Emekçinin mücadelesinin sahibi olun. Bilimin baskılanmasına boyun eğmeyin. Başarın. Kazanın. Kararlı olun. Atatürk’ün karşısına öyle çıkın. Atatürk’ü yaşatın. Ertesi günler de hepimizin zafer günleri olsun...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle